GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu:
Yasama Yılı:4
Birleşim:19
Tarih:19.11.2025

CHP GRUBU ADINA MURAT EMİR (Ankara) - Evet, grup önerisi olunca...

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Gerçekten zor, çok katmanlı ve çok taraflı bir konuyu konuşuyoruz. Aslında, olabildiğince günlük siyasi tartışmaların daha ötesinde çocuk suçluluğunu ve suça sürüklenen çocukları önceleyen, onların rehabilitasyonunu, iyileştirilmesini ve topluma kazandırılmasını ve çocuğun üstün yararını önceleyen bir anlayışla bu alanın yeniden ve bütün yönleriyle tekrar tartışılmasını ve atılması gereken adımların mutlaka ivedilikle atılmasını sağlamak lazım.

Öncelikle, Türkiye'de suça sürüklenen çocuklar söz konusu olduğunda neredeyiz? Gerçekten baktığınızda iç karartıcı ve hepimizin geleceğe dönük ve bugünümüze dönük umudumuzu kırıcı bir tabloyla karşılaştığımızı üzülerek tespit etmek zorundayız.

Bakınız, 2024'te 612 bin çocuğumuz güvenlik birimlerine götürülmüş, bunlardan 202 bini suça sürüklenen çocuk ve üzülerek ifade etmeliyim ki bu sayılar, bu oranlar giderek artıyor; yaklaşık son on beş yılda suça sürüklenen çocuk oranı 2,5 kat artmış durumda. Kırmızı alarm verecek son derece yüksek rakamlar bunlar.

Baktığınızda, suça sürüklenen çocuklara atılı suçların oranı daha çok yaralama, dörtte 1 oranında yaralamayı görüyorsunuz ve özellikle eğitimden kopuşun suça sürüklenmedeki en önemli etkenlerden biri olduğu gerçeğiyle karşılaşıyoruz. Öncelikle, çocukları suça sürükleyen ve çocuk suçluluğunu artıran mekanizmaların altında bir defa yoksulluk yatıyor. Yoksulluk arttıkça, ebeveynlerin eğitim seviyesi düştükçe çocuk suçluluğunun ve suça sürüklenen çocuk oranının arttığını görüyorsunuz. Türkiye'de, maalesef, yoksulluğun giderek arttığı günümüzde suça sürüklenen çocuklarda, çocuk oranlarında da ciddi artışlar söz konusu.

Bunun dışında değerli arkadaşlar, şiddet iklimi, suçu besleyen ve özellikle çocuklarımızı suça yönelten veya daha doğru bir ifadeyle suç işlenmesini önleyen mekanizmaları ortadan kaldırıyor. Şiddet iklimiyle yani şiddet iklimini nerede görüyorsak; ailede, okulda, toplumsal alanda, sosyal medyada, televizyonda, nerede görüyorsak bu şiddet ikliminin eninde sonunda çocuklarımızı zehirlediğini bilmek ve önlemini almak durumundayız.

Aynı şekilde, çocuk koruma konusunda son derece zayıfız. Şimdi, bundan yaklaşık bir yıl önce, 19 Martta, yine bu Mecliste bir komisyon kuruldu. Notlarıma bakıyorum, çok havalı bir adı var, onu bulmaya çalışacağım çünkü ezberlemem çok zor. "Çocukların Her Türlü Şiddet, İhmal ve İstismardan Korunarak Akıl, Ruh ve Beden Sağlıklarının Gelişimi İçin Alınması Gereken Tedbirlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu." Geçen yıl 19 Martta kurmuşuz, yüz yirmi gün görev yapmış, o yüz yirmi günün üzerinden iki yüz kırk altı gün geçmiş ama raporu ortada yok. Biz bunu yaptık arkadaşlar; bakın, böyle havalı bir komisyon kurduk, arkadaşlarımız görev yaptılar, Meclis Komisyonu bir görev yaptı ama daha rapor ortada yok. Niye? Niye? Peki, rapor çıksa ne olacak? Biz buraya zaman zaman benzer konular geldiğinde; iklimle ilgili, çevreyle ilgili, çocukla ilgili, kadına karşı şiddetle ilgili Meclisin "Hadi araştıralım." dediği, işte, Bolu yangınıyla ilgili, ağır halk sağlığı sorunlarıyla ilgili bu konularda "Hadi, Meclis komisyonu kuralım." diyoruz, sonra ne oluyor? Sonra o raporlar raflara konuluyor ve okunmuyor bile. O raporlarda siyasi iktidara aslında talimat var; yasama Meclisi diyor ki yürütmeye: "Şunları, şunları, şunları yapacaksınız." Bakıyorsunuz, hiçbiri yapılmamış ve tekrar bir komisyon kuruyoruz. Kuralım mı? Evet ama dostlar alışverişte görsün diye değil, gerçekten bu aslında nispeten siyaset dışı soruna müdahale etmek üzere, el koymak üzere ve bu sorunları çözmek üzere kuralım bu, komisyonu.

Ve değerli arkadaşlar, biraz önce bahsettiğim, eğitimden kopuş... 1 milyonun üzerindeki çocuğumuz örgün eğitimden kopmuş durumda. Bir defa, örgün eğitimden kopan çocukların suç işlemeye meyilli olduğu, sokak çetelerine dâhil olduğu, bağımlılık yapıcı maddelerle, uyuşturucularla müptela olduğu ve buradan suça sürüklendiği hepimizin bildiği ve her bilimsel araştırmanın bize söylediği gerçeklik ama Millî Eğitim Bakanlığı nasıl bakıyor buna? Her defasında getiriyoruz, iki yönden bakıyor; bir, örgün eğitimin bitirilmesi, koparılması, azaltılması, 1 milyona yakın çocuğumuzun örgün eğitimden mahrum kalması aslında bir bakıma gençlerin, çocukların iş gücüne desteği olarak kullanılıyor. İş gücüne sokuluyor, legal bir görüntü veriliyor, hatta ÇEDES projeleriyle... Her gün yayınlıyoruz, mesela, son bir yılda -benim notlarımda vardı- 72 çocuk iş cinayeti oldu bu ülkede.

Ve değerli arkadaşlar, bütün bunlarla birlikte güncel sorunumuz, çok ağır sorunumuz, çok taraflı sorunumuz sokak çeteleri. Sokak çetelerinin bir taraftan bakılarak çözülemeyeceğini ve gerçekten toplumda büyük, haklı kaygı yarattığını tespit etmek zorundayız. Bir çete; 3'ü de 14 yaşında çocuk bir başka 14 yaşındaki çocuğu katlediyor ve buna benzer olaylar artarak devam ediyor. Bir yanıyla o çocuğun ailesi, annesi veya kendini o çocuğun annesinin, babasının yerine koyan ebeveynler veya her birimiz buna müdahale etmemiz gerektiğini biliyoruz ama diğer taraftan da çocuk ceza sistemi var, çocuk adaleti sistemi var, ceza hukukunun sistematiği var, temel hak ve özgürlükler var, adil yargılanma hakkı var, çocuk adaletinin bize öngördüğü çocuklara özgü yargılama usulleri var, bütün bunları da bir kenara bırakamayacağımızı bilmemiz gerekiyor. Siyasi iktidarın ben sokaklardaki çeteleri, çetelerin eline düşüp suç işlettirilen çocukları kurtaracağım diye sadece ceza yasasında artırım öngörmesinin, çocukluk yaşını aşağı çekmesinin veya çocuklara uygulanacak ağırlaştırılmış müebbet hapis veya müebbet hapis cezalarının artırılmasının sonuç vermeyeceğini düşünenlerdenim.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın.

MURAT EMİR (Devamla) - Elbette ki çocuklarımızın bir bölümü biraz önce bahsettiğimiz yoksulluk, şiddet ortamı, eğitimden kopuş ve buna benzer ağır koşullar sonucunda çetelerin eline düşüyorsa ve çeteler çocukları özellikle daha düşük ceza alıyorlar, ayırt etme güçleri daha az diye kullanıyorsa buna tabii ki yasal düzende müdahale etmeliyiz ama cezaları artırırız bu sorunu çözeriz sığlığından kurtulmak zorundayız. Bu sorunları, bu kök sorunları, bir bir ele alıp bunlara gerçekten neşter vuracaksak, gerçekten bu sorunları çözeceksek ancak anlam kazanabilir; yoksa bir taraftan bakıp bir taraftan cezaları artırıp ama olayın sosyolojik, ekonomik, siyasal, psikolojik taraflarını ihmal edersek yine karanlıkta kör dövüşü yapmış oluruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın.

MURAT EMİR (Devamla) - Bu anlayışla, bu komisyonun kurulmasının doğru olacağını, gerekli olduğunu ama olması gerektiği gibi çalışmasını ve bu komisyondan çıkacak çıktıkların da her birimiz için ev ödevi olmasını temenni ediyorum.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)