| Konu: | Vakıflar Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 19 |
| Tarih: | 19.11.2025 |
CEMALETTİN KANİ TORUN (Bursa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
İç ve dış politikada yaşanan gelişmelere odaklanırken hem Hükûmetin hem de Meclisin gözden kaçırdığı kronik problemlerimiz var. Bunların başında da beyin göçü ve eğitim-istihdam dengesi gelmektedir. Beyin göçünü sadece gençlerimizin yurt dışına gitmelerine indirgemek, onlara kızarak vatanseverliklerini sorgulamak çok kolay ancak bizler sorunun üstünü örtmek yerine çözüm üretmek için buradayız. Her yıl binlerce gencimiz kendi ülkesinde hayal dahi kuramaz hâle geliyor; özgürlük, adalet, refah talepleriyle gençlerimiz bavullarını yükleniyor. Bunların bireysel kararlar olduğunu düşünmek, toplumsal bir kriz olduğunu teşhis edememek bizler için yanlışların en büyüğü olacaktır. Gençlerimiz, zannedildiği gibi daha fazla para değil daha fazla özgürlük istiyor; daha çok imkân değil daha çok adalet arıyor. Biz bu talebi duymazsak bir gün bu gençlerin sesini sadece başka ülkelerin başarı hikâyelerinde duyarız. Buna bir "Dur!" demek gerekiyor.
Değerli arkadaşlar, bugün ülkemizde yaşanan beyin göçü artık bir sosyolojik olgu hâline gelmiştir. Resmî istatistiklere göre yükseköğrenim mezunlarının göç oranı yüzde 2 civarında görünse de araştırmalar bu oranın çok daha yüksek olduğunu gösteriyor. Özellikle Koç, Bilkent, Galatasaray gibi nitelikli üniversitelerde mezunların yurt dışına yerleşme oranları yüzde 25'lere dayanmıştır, bir kısmı da Türkiye'de yaşamakla beraber yurt dışı menşeli firmalarla çalışmaktadır.
Sadece beşerî sermayemizi kaybetmiyoruz, yatırımlar da gidiyor. Türkiye son yıllarda doğrudan yabancı yatırım girişlerinde gerileme yaşıyor. Bunun temel nedeni, hepiniz gayet iyi biliyorsunuz ki hem ekonomik belirsizlik hem de hukuksuzluk ve kurumsal güvensizliktir. Yargı bağımsızlığı zedelendiğinde, demokrasi aksadığında yatırımda istikrar bekleyebilir misiniz? Hukukun üstünlüğü ve demokratik güven ortamı sadece siyasetin değil ekonominin de olmazsa olmazıdır.
Genç bir akademisyen özgürce araştırma yapamadığı bir ülkede kalmaz. Bir mühendis, emeğinin karşılığını alamadığı bir düzende üretkenliğini koruyamaz. Bir girişimci öngörülemez bir ekonomide risk alamaz. Adalete, liyakate ve kurumlara duyulan güven zayıfladıkça toplumun en nitelikli kesimi geleceğini başka yerlerde arıyor. Bu tabloyu değiştirmeden hiçbir ekonomik program kalıcı başarı getiremez. Türkiye bu tabloyu tersine çevirmek, bunun için adalet ve liyakat iklimini yeniden inşa etmek zorundadır.
Sayın milletvekilleri, bir diğer önemli meseleyse eğitim ve istihdam politikalarımızın artık birbirini tamamlamaktan çıkmış olmasıdır, hatta belki de bir eğitim ve istihdam politikamızın olmamasıdır. Bugün Türkiye'de üniversite mezunu sayısı artarken nitelikli istihdam alanları aynı oranda genişlemiyor. Ülkemizde üniversitelerin sayısını çoğaltarak niteliği artıracağımızı zannettik ancak sonuçta karşımıza üniversite mezunu işsizler ordusu çıktı, "ev genci" diye bir kavramı ülkemize kazandırdık. Diğer yandan, mesleki ve teknik liselerimiz yıllardır hak ettiği değeri göremiyor. Oysa sanayinin, üretimin, teknolojinin kalbi teknik beceridir. Bugün birçok yatırımcı teknik eleman bulamamaktan yakınıyor. Teknik ve ara eleman bulamadığı için bazı işletmeler kepenk kapatıyor. Eğitim sistemimiz gençlere istihdam güvencesi vermiyor, istihdam politikalarımız da eğitimde verilen emeği karşılayamıyor. Bu kopukluk beyin göçünü besleyen en güçlü kaynaktır. Bugün ülkemizin ihtiyacı, gençlerini sadece diplomalı değil üretken bireyler olarak yetiştirmektir. Eğitim sistemi, üretmeyen bir yapı hâline gelmiştir. Bu kısır döngü kırılmadıkça gençlerimizin potansiyelini ülkemizde değerlendirmemiz mümkün değildir.
Değerli arkadaşlar, peki, ne yapmalıyız? Çok acil ve öncelikli olarak bu sorunun farkına varmalı ve gerçekçi bir durum tespiti yapmalıyız. Yargı bağımsızlığını, temel hak ve özgürlükleri ve basın hürriyetini teminat altına alarak vatandaş ile devlet arasında gevşeyen güven bağını tamir ve tesis etmeliyiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın.
CEMALETTİN KANİ TORUN (Devamla) - Hukuki belirsizlikleri ortadan kaldırmalıyız. Vergide ve gelirde adaleti sağlayarak yatırım ve istihdam için uygun bir zemin hazırlamalıyız. Eğitim sistemini tepeden tırnağa elden geçirerek akademik başarı ile zanaat eğitimini birbirinden ayırmalıyız. Her iki alanda da kaybedilen itibarı iade ederek ülkemizin ihtiyacı olan iş gücü potansiyelini yeniden kazanmalıyız.
Son olarak, vakit kaybetmeden bir tersine beyin göçü programı başlatmalıyız. Ülkesini gerçekten sevdiğine inandığım bu gençlerin dönüşleri için gerekli şartları hazırlamalıyız. Bu konuda atılacak adımlar konusunda destek vereceğimizi belirtiyor, heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (YENİ YOL, CHP ve DEM PARTİ sıralarından alkışlar)