| Konu: | |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 20 |
| Tarih: | 20.11.2025 |
MURAT ÇAN (Samsun) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Torba yasa görüşmelerinin sonuna geldik ama ta en başa döndüğümüzde, teklifin tümünün gerekçesinin ilk cümlesini bir kez daha hatırlamak gerekiyor: "Toplumsal, ekonomik ve teknolojik gelişmelere bağlı olarak zaman içerisinde değişen ihtiyaçlar..." devamında "Kamu hizmetlerinin etkin ve verimli şekilde yürütülmesiyle ilgili uygulamada yaşanan aksaklıkların giderilmesi." Şimdi bu yasa teklifi yasalaşacak, kamu hizmetlerinin yürütülmesi kusursuzlaşacak; öyle mi? Beyler, siz kusursuz kamu hizmeti yürütenleri, halkın gönlüne girenleri haksız ve hukuksuz bir şekilde yargı kollarınız marifetiyle zindana atarken hangi kanunu çıkarırsanız çıkarın vatandaşa, vatandaşımızın yaşadığı sorunlara merhem olamayacaksınız çünkü şu kapıdan çıkıp önünüze çıkan kime sorsanız alacağınız cevap, içinde bulunduğumuz tablo hiçbir yasa metninin, hiçbir yeni düzenlemenin üzerini örtemeyeceği kadar ağırdır maalesef. Evet, ne yazık ki bu iktidarın başarısız ekonomi politikaları bugün Türkiye'yi tarihin en derin yoksullaşma dönemine sürüklemiştir. Enflasyon artık sadece rakamlarda değil, mutfağın ateşinde, kira kontratlarında, market raflarında, faturaların üzerinde hissedilen bir yangına dönüşmüştür. Üretim yerine ithalata, akılcı planlama yerine günübirlik kararlara, şeffaflık yerine keyfiyete yaslanan bu anlayış hem kamunun imkânlarını eritti hem de ülkenin geleceğini ipotek altına aldı.
Sayın milletvekilleri, bu sosyoekonomik yıkımda toplumsal çöküşün işaretleri de giderek belirginleşmektedir. Gençler umutsuzlukla ülkeyi terk etme planları yapıyor, çiftçi toprağını terk ediyor, esnaf kepenk indiriyor; kaynaklar etkin ve verimli kullanılması gerekirken temel ihtiyaçlar yerine saray şatafatına, verimsiz projelere, rant düzeninin beslenmesine harcanıyor. Kamu liyakatten uzaklaşmış kadroların elinde işlevsizleşiyor. Kurumlar vatandaşın değil, iktidarın çıkarlarına göre biçimleniyor. Bir devletin en önemli, en fonksiyonel görevi denetimdir; ikinci, hatta üçüncü plana ittiğiniz denetimdir. Bunun bedelini kim ödüyor, biliyor musunuz? Otel yangınlarında, hastane yoğun bakım ünitelerinde, metro çalışmaları sırasında çöken binalarda hayatını kaybeden masum vatandaşlarımız ödüyor. Bütün bu çöküşün en vahim yanı ve aynı zamanda sebebi adalet kurumunun siyasal bir aparat hâline dönüşmüş olmasıdır çünkü bugün yargı erki bizzat iktidarın siyasetine hizmet kolu hâline gelmiştir. Yargı, Anayasa’nın kendisine yüklediği, bahşettiği bağımsızlık görevini yerine getiremiyor; hükümler hukukla değil, siyasi talimatlarla şekilleniyor. Vatandaşın adalet beklentisi adliye koridorlarında değil, iktidarın siyasi hesaplarında, saray mahfillerinde boğuluyor.
Değerli milletvekilleri, kumpaslar, tehditler, CHP'li belediyeleri hedef alan, özellikle de cumhurbaşkanı adayımız Sayın Ekrem İmamoğlu ve çalışma arkadaşlarını, belediyecilik faaliyetlerini hedef alan iftiranameler. Bunların her biri karanlık bir operasyonun parçalarıdır, yol kesmedir, hendek açmadır, çukur ve çamur siyasetidir ve biliyoruz ki asıl hedef toplumsal muhalefetin tam da kendisidir. Belediyelerimizin ürettiği hizmetleri karalamak, halkın iradesiyle kurulan yönetimleri kriminalize etmek için her yol mübah görülüyor.
Değerli milletvekilleri, bu operasyonların tek bir amacı var: Muhalefeti sindirmek, toplumu korkutmak ve iktidarın sebep olduğu bu büyük yıkım tablosunu görünmez kılmaktır. Aslında bu tablo iktidar açısından farklı bir şeyi görünür kılıyor, onun adı meşruiyet sorunudur. Hani şu 10 bin kilometre ötede müstemleke valisinden almaya çalıştığınız meşruiyet sorunudur ama çalışmalarınız nafiledir, beyhudedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın.
MURAT ÇAN (Devamla) - İşte, bu koşullarda şuraya getirdiğiniz yasa tekliflerinin hiçbir kıymetiharbiyesi yoktur. Bugün, Türkiye'nin ihtiyacı, göstermelik yasal düzenlemeler değil, adaletin esas alındığı, liyakatin hâkim olduğu, kaynakların toplum yararına kullanıldığı, şeffaf ve hesap verebilir bir yönetim anlayışıdır; halkımızın talebi de budur. Ülke, bir kişinin veya bir zümrenin iradesiyle değil, ortak akılla, demokrasinin kurallarıyla yönetildiğinde ayağa kalkacaktır. Çözüm sandıktır, çözüm hemen seçimdir.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)