GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: YÜKSEKÖĞRETİM KURUMLARI TEŞKİLATI KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN TEKLİFLERİ
Yasama Yılı:2
Birleşim:85
Tarih:29.03.2012

TUFAN KÖSE (Çorum) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bize ne Komisyon Başkanı Nabi Avcı'nın yüzüne karşı ne de Bakanın yüzüne karşı konuşmak nasip olmadı bu Komisyon toplantılarında; beş gün, altı gün takip ettik Komisyon toplantılarını.

Değerli arkadaşlarım, buradaki Bakan Arkadaşımızı tenzih ediyorum ama Sayın Bakana inanmıyoruz biz. Bir kere, öyle teknoloji günübirlik üretilebilecek bir olgu değil. Yılların birikimiyle üretilmiş bir teknoloji, onlarca yıllık birikimle üretilmiş bir teknolojiyi? "Yerli üretim yapacağım." diye kimseyi kandırmasınlar, böyle bir olay yok. Büyük ihtimal kendisi olsaydı soracaktım ben. "Hangi firmayla anlaştınız siz yandaş firmalardan?" Bunu soracaktım kendisine.

Bakın, bundan üç yıl evvel, dört yıl evvel bugün kullandığımız telefonların hiçbirisi var mıydı? Yani Ericsson vardı, Nokia vardı ama bugün kullandığımız telefonlar çok farklı telefonlar. O anlamda, "Yerli üretim yaptıracağız." diye kimseyi aldatmasınlar. Kaldı ki bugün en büyük sorunumuz ne bizim? Cari açık. Cari açığın sebebi ne? İthalat. Yani biz buğdayın tohumunu bile ithal ederken nasıl tablet bilgisayar veya devamındaki muadillerini üreteceğiz, bunu anlamak mümkün değil, bu anlamda inanmıyoruz.

Şimdi, Nabi Bey'i doğru yoldan çıkardılar, nasıl bir güç varsa bu gecekondu kanunun altında. Altmış yıllık yaşı var, kırk yıllık birikimi var, entelektüel bir kişiliği var; entelektüel kişiliğini ayaklar altına aldırdılar Nabi Bey'in. Vallahi, ben kendisi adına üzülüyorum, herhâlde beş on yaş yaşlanmıştır, birçok da rahatsızlık geçirecektir.

Değerli arkadaşlarım, az evvel bir önergeyle kat sayıları kaldırdınız. Peki, bu meslek liselerinin başarılı öğrencilerinin kendi branşları ile ilgili üniversitelere gitme hakkını siz kaldırmış olmuyor musunuz böylelikle? Nasıl bir adaletsizliktir bu, neresinde bunun adalet?

Şimdi şeye geleceğim, komisyonlarda bizi konuşturmadınız. Bu kanun teklifi, tasarı olarak gelmedi, teklif olarak geldi. Ne olduğu belirsiz, arkasında kim var o da belli değil. Bunları bize yaptınız ama dün bu konunun birinci elden muhatapları Kamu Emekçileri Sendikalarına bağlı öğretmenleri niye konuşturmadınız, ne vardı? 100 metre ara kalmıştı "Açıklama yapacağız." dedikleri yere gelmek için. Niye bugün copla, tazyikli sularla, ilaçlarla dağıttınız bunları? Bu mu sizin ileri demokrasi anlayışınız, bu mu azınlıkların haklarına saygı, bu mu azınlık görüşlerine saygı? Bunları da anlamak mümkün değil.

Şimdi, nereye gittiğimizi, nereye gittiğinizi büyük ihtimal Adalet ve Kalkınma Partili milletvekillerinin de birçoğu bilmiyor arkadaşlar.

Ben uyarıcı olması bakımından geçtiğimiz günlerde Çorum'da yaşadığımız bir olayı sizlerle paylaşmak istiyorum. Bakın, 26 Mart 2012 tarih ve 06.325 sayılı Valilik onayı, bu onay ile Çorum İl Millî Eğitim Müdürlüğü bir toplantı düzenliyor ve bu toplantıya imza karşılığı okul müdürlerinin tamamını, ilçe millî eğitim müdürlerini çağırıyor ve burada Hitit Üniversitesinden bir Hoca, ismini de vereyim Doçent Doktor Hasan Yücel Başdemir bir seminer veriyor bu okul müdürlerine. Ne demiş mealen Doçent Doktorumuz -seminerimizin ismi de "Eğitimde Değişim Kaçınılmazdır"- "Eğitimde Değişim Kaçınılmazdır" isimli seminerde? "Eğitimi devlet müfredatıyla sınırlamak ulus devlet anlayışından kaynaklanmaktadır." Ulus devlet anlayışıyla bir problemimiz var bizim, nereden çıkıyorsa bu problemimiz? "Cemaat örgütleri devletin eğitimdeki yükünü alacak yetkinlikte kuruluşlardır." Sayın Başbakanın açıklamalarıyla örtüşüyor artık bunlar. "Eğitimde değişim için devlet okulları özelleşmeli ve bu okullar sivil toplum örgütleri eliyle yönetilmelidir, zira devlet okulları şu anki yapısıyla eğitimin önündeki en büyük engeldir."

Değerli arkadaşlarım, bu görüşleri içinizde paylaşanlar olabilir ancak ben bir gerçeği söylemek istiyorum diğer arkadaşlarımdan farklı olarak. Zaman zaman bu gecekondu yasa teklifinin 28 Şubatla hesaplaşmak adına yapıldığı söyleniyor. Hâlbuki bu yanlış, 28 Şubatla hiç ilgisi yok.

Bakın, cumhuriyetin kurulduğu 1923 yılından beri bizim ülkemizde ilkokul beş yıldır. Bu beş yılın son bir yılı acaba kimleri nasıl rahatsız etti ki de 4+4+4'e döndük yani burada hesaplaşma yapılıyorsa Mustafa Kemal Atatürk'ün binlerce yıllık Türk tarihinde açmış olduğu bir parantezli dönem var, onunla hesaplaşma yapılmaktadır.

Hepinizi bu anlamda, özellikle Adalet ve Kalkınma Partili milletvekillerini uyarıcı olmak istiyorum. Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

 BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.