GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu:
Yasama Yılı:4
Birleşim:21
Tarih:25.11.2025

MEHMET EMİN EKMEN (Mersin) - Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.

Sizi ve Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Dün Öğretmenler Günü'nü kutladık. Gerek görevinden dönerken şehit edilen Aybüke Yalçın olsun, gerek sınıfta ders anlatırken kalp krizi geçirerek hayatını kaybeden Fatih Ormancı, Özgür İken ya da Sadık Tertemiz gibi öğretmenlerimiz olsun, evlatlarımıza eğitim verme yolunda hayatını kaybeden, şehit olan bütün öğretmenlerimizi rahmetle anıyoruz. Çocukların yüreğine dokunan, bir toplumun kaderini değiştiren tüm öğretmenlerimizi bir kez daha rahmetle anıyoruz. Ben ilkokulu Batman Cumhuriyet İlkokulu'nda okudum. Doğrusu, üç ay üst üste dersimize giren bir öğretmenimizi hatırlamıyorum o zamanki şartlar nedeniyle ama o dönemden aklımda, zihnimde iz bırakan başta Aliye Sarımaden Öğretmenim olmak üzere, Mehmet Öğretmenim ve diğerlerini ben de buradan minnetle anıyorum.

Dünkü Öğretmenler Günü kutlamaları bir kez daha bir şeyi hatırlattı: Kutlamalar, çiçekler, iyi dilekler güzeldir ama hem eğitimin hem de öğretmenlik mesleğinin gerçek sorunlarıyla yüzleşmemiz gerekiyor. Birçok sorun var, arkadaşlarımız bunlara değiniyorlar. Ben de daha çok, ağırlıklı olarak okullardaki güvenlik sorununa bugüne değinmek istiyorum. Güvenli okullar inşa edemediğimiz ve okulların güvenliğini sağlayamadığımız, mesleğe kabul ve meslek hayatı boyunca liyakatli, eşit, adil, rekabetçi bir öğretmenlik sistemi kurmadığımız müddetçe 24 Kasımları da anmanın sadece bir ritüel yönü olacaktır. Oysa bizim bu sorunlarla yüzleşmemiz ve ele almamız gerekiyor. Son bir yıl birçok örnekle bize şunu hatırlattı ki okullarımız güvenli değil. Öğretmenlerimiz ve öğrencilerimiz maalesef iyi korunmuyor. Şöyle bir haberlere bakalım: İstanbul'da bir müdür öğrencisi tarafından vurularak hayata veda etti. Manisa'da bir veli çocuğunun başarısızlığı nedeniyle öğretmeyi darbetmeye kalktı. Denizli'de iki öğretmen sadece görevlerini yaptıkları için bıçaklı saldırıya uğradı. Kocaeli'nde bir ana okulu öğretmeni veliyle tartıştığı için beyin kanaması geçirdi. Samsun'da okuldan uzaklaştırılan bir öğrenci öğretmenini bıçakladı. Konya'da bir rehber öğretmen okulda silahla öldürüldü. Van'da iki öğretmen bıçaklandı, Sakarya'da bir öğretmen yumruklandı. Yılda bir çiçeklerle andığımız öğretmenlerin güvenliğini sağlayamıyoruz. Bunlar sadece kısa bir medya taramasıyla karşımıza çıkan örnekler. Her okulda profesyonel güvenlik, denetimli giriş-çıkış ve bu tip olaylara karşı caydırıcı bir yaptırım sistemi koyarsak öğretmenlerin mesleklerini layıkıyla yapmalarını sağlayabiliriz. Oysa, biz biliyoruz ki hiçbir okulda -bunun altını çiziyorum, AK PARTİ'li dostlarımızın da dikkatini çekiyorum- devlet tarafından görevlendirilmiş tek bir güvenlik görevlisi yoktur. Okul aile birlikleri velilerden üçer beşer para toplayarak güvenlik görevlisi tutmaya çalışıyorlar, onun da sürdürülebilir bir yönü yoktur çünkü tek bir güvenlik görevlisinin bugün sigortayla birlikte maliyeti 45-50 bin lirayı bulmaktadır.

Son yıllarda bu güvenlik sorunuyla bağlantılı bir de istismar vakalarımız var hepimizin yüreğini sızlatan. İstanbul'da 15 öğrencinin yıllarca istismar edildiği soruşturma ve yargılamalarla ortaya çıkıyor. Kocaeli'nde 6 çocuğun sınıfta tacize uğradığı anlaşılıyor. Bursa'da bir öğretmen öğrencisini taciz etmeye kalkıyor, maalesef kötü bir örnek. Konya'da 15 yaşındaki bir öğrenci, Antalya'da 19 yaşındaki bir öğrenci taciz edildiği için bir öğretmen dört yüz altmış beş yıl hapse çarptırılıyor. Az sonra kadına karşı şiddetten de bahsedeceğiz. Bunları birlikte değerlendirdiğimizde taciz sorununun da güvenlikle bağlantılı çok önemli bir sorun olduğunu ifade ediyoruz.

Mesele sadece güvenlik ve istismar değil, mülakatlar, siyasi tercihlerle atamalar, keyfî uygulamalarla yürütülen idari sistem binlerce öğretmenin emeğini yok ediyor. Liyakat olmayınca adalet de olmuyor, adalet olmayınca saygınlık da olmuyor. Eğitim sistemi de saygınlık olmadan yürütülemiyor maalesef. Özellikle geçen yılki sınavda mülakatlarda elenen ama özellikle de komisyonlar arası dengesizlikle elenen ve seslerini Cumhurbaşkanına duyurmaya çalışan öğretmenlerimizin de bir an önce bir ek atama kadrosuyla atanmalarının gerektiğini ifade ediyoruz.

Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; bugün 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü. Biz burada bir kere daha bunu görünür kılmaya çalışacağız çünkü kadına karşı şiddet âdeta odadaki fil gibidir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun.

MEHMET EMİN EKMEN (Mersin) - Teşekkür ediyorum.

Resmî ve sivil toplumdan gelen binlerce veri şu gerçeği bize gösteriyor: Bu ülkede kadına karşı şiddet hâlâ yaygındır, hâlâ çok ağırdır ve hâlâ görünenden çok daha derindir ve hâlâ devletin yanlış politikaları ya da ihmalleri nedeniyle yapısal bir sorundur, vaka bazında değerlendirilmesi gerçekçi değildir. TÜİK'in 2024 Araştırması şiddetin kurumsal yönünü önümüze koyuyor. Kadınlar yaşamları boyunca en az bir kez psikolojik, ekonomik ya da fiziksel şiddete maruz kalıyor. Genç kadınlar en çok risk altında olanlar. Boşanmış kadınlar neredeyse her türüyle şiddete maruz kalıyor ve maalesef kadınların en az yarıya yakını maruz kaldığı şiddeti kimseyle paylaşmıyor. Burada kayıt dışılık demek görünmeyen, karanlık bir alan demek, şüphesiz kadına karşı şiddetle mücadelenin en aciz kalındığı bir alan.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun, devam edin.

MEHMET EMİN EKMEN (Mersin) - Teşekkür ederim.

Bu tabloyu çocuklarla birlikte düşündüğümüzde durum daha da ağırlaşıyor. İstanbul Barosunun CMK analizinde cinsel istismar ve cinsel taciz dosyalarında temsil edilen çocukların büyük bir kısmı maalesef kız çocuğu, 12-15 yaş aralığı bunun büyük bir şekilde mağduru ve bu mağduriyetlerde de Baronun vekil atadığı mağdur kişiler maalesef neredeyse tamamen kız. Bu, çok erken yaşta başlayan bir saldırı ve çok erken yaşta başlayan bir travma durumu ve bir eşitsizlik döngüsü demektir. Erkeklerden kadınlara yönelen şiddet maalesef engellenebilecekken yapısal tedbirlerin eksikliği ve caydırıcı olmayan infaz sistemi nedeniyle sadece evde değil, sokakta, işyerinde, okulda, otomobilde, toplu taşımada hem özel hayatta hem de kamusal alanda; şiddet her yere yayılmış bir durumda.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Son dakikayı veriyorum, buyurun.

MEHMET EMİN EKMEN (Mersin) - Tamamlıyorum efendim.

Şiddet sadece kadını değil, kadının çocuklarını, kadının ailesini de maalesef hedef almakta ve biz, bugün, şu örneklerle çok karşılaşabiliyoruz: Eşini öldürmekten cezaevine girmiş ama infaz sisteminin caydırıcılığındaki zafiyet nedeniyle iki yıl sonra açık cezaevinden çıkmış, sevgilisini öldürmüş. Bu konuları özellikle infaz sistemiyle ilgili tartışmalarda, özellikle bu kadına karşı şiddet davalarında lehe indirim sebeplerinin uygulanmaması noktasında da hâkimlerin takdir hakkına bırakmadan yasama merci olarak tedbirler almamız gerektiği açıktır.

Tekrar Sayın Başkanım sizi ve hazırunu saygıyla selamlıyorum.