| Konu: | |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 22 |
| Tarih: | 26.11.2025 |
MEHMET TAYTAK (Afyonkarahisar) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; biz Türk milleti olarak tarih boyunca insanı yaşatmayı, insanın nefesini, yaşamını her şeyin üzerinde tutmayı şiar edinmiş bir toplumuz. Ancak... Bizim medeniyetimiz "İnsanı yaşat ki devlet yaşasın." düsturuyla kurulmuş. Devletimiz de önce insanın canına, malına, sağlığına ve güvenliğine hizmet etmeyi kendisine vazife bilmiştir.
Bugün üzülerek görüyoruz ki Türkiye'de, bazı alanlarda insan yaşamı ne yazık ki bir maliyet kalemi gibi görülmeye başlanmış, insan hayatı ticari kaygılarla kurban edilen bir anlayışın pençesine bırakılmıştır. Son dönemde ardı ardına yaşanan olaylar sadece birer ihmal değil, vaka değil, insan sağlığı ve kamu güvenliği konusunda bir yetki karmaşasının, denetimsizliğin ve sorumluluktan kaçışın acı sonuçlarıdır.
İstanbul'da zehirlenen Afyonkarahisarlı hemşehrilerimiz, Bolu'da canlar alan yangın, İzmir'de birikmiş suda elektrik akımına kapılan ve hayatlarını kaybeden vatandaşlarımız ve dün İstanbul'da akıma kapılan, çok şükür ki sağlıkları iyi olan masum çocuklarımıza kadar yaşanan bu olaylar bize şunu göstermektedir ki: Yetkisizlik, yetki karmaşası, sorumsuzluk, ihmal, denetimsizlik, istismar ve görevi kötüye kullanma zinciri insan hayatını doğrudan tehlikeye atmaktadır. Kanun var, kurallar var; sorumluluk sahipleri ilgilenmiyorlar, uygulamıyorlar ve cezalar caydırıcı değil, sorunlar tekrar tekrar yaşanıyor ve her seferinde aynı ihmaller zinciri devam ediyor. Bu bir siyasi mesele değil, millî bir güvenlik sorunudur. Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli Beyefendinin ifadesiyle "İnsan hayatı ucuz değildir." Yetkisini kötüye kullanan, denetim yapmayan, sorumluluktan kaçan herkes bu milletin gözünde suç işlemiştir. Artık kimse ihmaliyle gizlenemez, kimse kaybedilen canların bedelini öteleyemez; görevini savsaklayan, vatandaşın hayatını hiçe sayan herkes en ağır şekilde hesap vermelidir. Bu siyasi bir tartışma değil, millî bir zorunluluktur, insan canı pazarlık konusu değildir. Pazarlık konusu olmayan insan canı, devletin namusu, milletin evlatlarının güvenliğidir. Bu zincir kırılmalı, ihmale geçit verilmemelidir. Adalet gecikemez, ihmal affedilemez, sorumluluk ertelenemez, milletin talebi nettir; hesap sorulmalıdır.
Değerli milletvekilleri, sosyal medyanın denetimsizliği hayatlarımızı tehdit ediyor, denetimsizlik masumiyetimizi çalıyor, gençlerimizi manipülasyona açık bırakıyor. Ayakkabılarını bile bağlamayı bilmeyen çocuklarımız kendilerine dayatılan kuralları ve trendleri sorgulamadan yerine getiriyor. Biz yetişkinler onların güvenliğini ve geleceğini görmezden gelemeyiz. Avustralya, Fransa, Almanya, İtalya ve Amerika gibi ülkeler çocukların sosyal medya kullanımını yasaklıyor ve sıkı sınırlamalar getiriyor. Peki, biz ne yapıyoruz? Artık sorumluluk almalıyız, çocuklarımızın ve yetişkinlerimizin zihnini, bedenini ve ruhunu korumalıyız, sosyal medya araçlarını eğitici ve güvenli hâle getirmeliyiz.
Değerli milletvekilleri, ihmalin bedeli telafisi olmayan kayıplar olmasın; artık yeter. İnsan hayatı göz göre göre tehlike atılmayacak kadar değerlidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
MEHMET TAYTAK (Devamla) - Bizim mücadelemiz siyasi değil insani ve millî bir mücadeledir. İnsan hayatını korumak için herkesin omuz omuza vermesi gerekir. Vatandaşlarımızın güvenliği, çocuklarımızın ruh sağlığı her türlü siyasi çekişmenin önünde tutulmalıdır çünkü milletimizin varlığı, evlatlarımızın geleceği ve aile birliğimiz her türlü siyasi hesabın üstünde tartışılamaz ve en kutsal değerlerimizdir.
Bu duygu ve düşüncelerle Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (MHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)