| Konu: | |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 22 |
| Tarih: | 26.11.2025 |
SİNAN ÇİFTYÜREK (Van) - Sayın Başkan, sayın vekiller; sizi saygıyla selamlıyorum.
Feryadı tavan yapan iki kesim üzerinde konuşacağım: Emekliler ve asgari ücretliler. Malum, asgari ücretin belirlenmesi yaklaşıyor. Öncelikle, Yozgat'ta inşaatta çalışırken düşüp yaşamını yitiren 71 yaşındaki emekli Selami Şimşek'in anısı önünde saygıyla eğiliyorum ve çalışmak zorunda bırakılan bütün emeklileri buradan saygıyla selamlıyorum.
İkincisi, toplumu ayakta tutan esas 2 ana sütun vardır, "..."(*) vardı, biz Kürtler öyle deriz: Biri işçiler, öbürü öğretici, çiftçi. İkisi de feryat ediyor, ikisi de yaşamsal sorunlarla yüz yüze.
Şimdi, emeklilerin durumuna geleyim, daha somut. Eskiden emekli çalışırdı, ister işçi olsun, ister devlet memuru olsun bir an evvel "Ben emekli olayım." diyordu, emeklilik süresince muhtemelen bir ev almıştı, emekli olduğu zaman da bir araba alabilecek gücü vardı ya da emekli olduğunda bir ev, araba alabilecek potansiyele sahipti. Onun için "Çalıştım yirmi-yirmi beş yıl, yeter, ayrılayım torunlarıma bakayım, çocuklarıma bakayım -varsa- küçük bir bahçem var, ona bakayım." derdi. Peki, şimdi? Biliyoruz değil mi hepimizi? Çalışan devlet memuru da devlet işçisi de asla ve asla emekli olmak istemiyor, mümkün olduğu kadar uzatmak istiyor. Yaşı 60 olmuş, 65 olmuş, soruyoruz "Ya, siz niye emekli olmuyorsunuz?" diye. Diyor ki: "Ya ben nasıl emekli olayım, ben geçinemem." Bunu birçok öğretmen, birçok kamu görevlisi birçok kişi bana söylemiştir. Bunun üzerinde düşünülmesi lazım. Niye? Kırk yıl çalışıyor ya, kırk yıl bir devlet memuru çalışıyor, emekli olmak istemiyor. Niye? Şimdi o zaman, eğer emekli olmak istemeyen bir işçi, bir memur bu şartlarda bırakılıyorsa yani emekli olduğu zaman yeniden çalışmak zorunda bırakılıyorsa emekli yapmayın o zaman. Emekli diye bir şeyi kaldırın, yok emekli diye bir şey. Yok 65'miş, yok 75'miş "Mezara kadar çalışın." deyin. Çalışan çalışır, nerede yaşamını yitirirse yitirir. Tablo gerçekten budur yani bu abartılan bir durum değildir çünkü hakikaten emekliler açısından bıçak kemiğe dayanmıştır. Bir de Batı'da, Avrupa'da, Amerika'da zaten emekliler giderek sisteme yük olarak görülüyor; burada da o başladı, kulağımıza geliyor. "Emeklilerin sistem üzerindeki yükü artıyor." diye burada da gündeme gelmeye başladı. Üstelik bunu biz maneviyata önem veren AK PARTİ iktidarından duyuyoruz yer yer, çok net söylenmese de. Ama bilinmelidir ki sistemi dün ayakta tutan bugün sisteme yük olarak görülüyor. Dün onlar ayakta tuttular sistemi yıllarca; yirmi yıl, otuz yıl, kırk yıl. Bugün sistemde bir yük görülen "emekliler" denilen işçiler ve memurlar ayakta tuttular; bunun göz önünde bulundurulması lazım. Yaklaşıyor çünkü asgari ücret meselesi, emekliler de bunu dört gözle bekliyorlar.
Şimdi, asgari ücretli meselesine gelince... Açlık sınırı 28 bin değil mi? Yoksulluk sınırı 92 bin. Açlık sınırı, biliyoruz, adı üstünde zaten açlık sınırı. Kira yok, faturalar içinde yok, okul masrafı yok, sağlık yok, yok, yok, yok. Ne var? Çıplak, gıda, mutfak masrafı; 28 bin. Asgari ücretli ne alıyor? Asgari ücretli de alıyor 22 bin lira. İktidarın bunu düşünmesi lazım, şöyle dememesi lazım: "Anadolu halkı mütedeyyindir." "Anadolu halkı sabırlıdır, liyakatlidir, direngendir." Gün gelir baldırı çıplaklar sistemi başımıza yıkarlar, haberiniz olsun. Yıktılar da Güneydoğu Asya'nın birçok ülkesinde şimdi tablo odur demiyorum. Bakın, birçok işveren de bunu söylüyor, Kiğılı'nın sahibi feryat ediyor, diyor ki: "Biz sürdüremeyeceğiz." Beyefendi gülüyor da neye gülüyor ben anlamadım zaten yani bu gülünecek tablo mu! Hakikaten ağlanacak bir tablo, ağlanacak bir tablo bu.
HALUK İPEK (Amasya) - Ya, sen ne dediğinin farkında mısın!
SİNAN ÇİFTYÜREK (Devamla) - Peki, ben farkında değilim, siz farkında olun yeter, teşekkür ederim. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)
Zamanım da kalmadı. Dolayısıyla şunu diyorum: Asgari ücretli için yaşam koşulları deniliyorsa ona asgari yaşam koşulunun sağlanması lazım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
SİNAN ÇİFTYÜREK (Devamla) - Teşekkür ederim Başkanım.
Asgari ücretlinin yaklaşan zam görüşmesi sürecinde bu koşullarının göz önünde bulundurulması lazım. Eğer bu göz önünde bulundurulmazsa tekrardan diyelim ki işte, ne bileyim, yüzde 10, yüzde 20, yüzde 22 -tartışılıyor, konuşuluyor- bir zam yapılırsa zaten zam yapıldığının üzerinden dört ay, beş ay geçmeden asgari ücret açlık sınırı altına düşüyor. DİSK'in şeyi var, diyor ki: Şu anda asgari ücret 5.600 lira açlık sınırının altındadır.
Son olarak sürem yeterse bir alıntı okuyacağım size. Hakikaten eğer sistem ihtiyaç duymazsa -tüketim olarak- kapitalizm insanın ruhsal, bedensel, zihinsel bütün arzularını, bütün dürtülerini, bütün ihtiyaçlarını, bütün toplumsallığını ne yaptı? Kuşatma altına aldı. Eğer buna tüketim unsuru olarak ihtiyaç duymazsak...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SİNAN ÇİFTYÜREK (Devamla) - Nokta koyayım.
Teşekkür ediyorum, sağ olun. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)