| Konu: | |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 25 |
| Tarih: | 04.12.2025 |
MEHMET AŞILA (Kocaeli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi sevgi, saygı, muhabbetle selamlıyorum.
Vergi kanunundaki değişiklikleri görüşüyoruz. 15'inci maddede "2026 UEFA Avrupa Ligi Finali ve 2027 UEFA Konferans Ligi Finali Müsabakaları ile 2032 UEFA Avrupa Futbol Şampiyonası organizasyonuna ilişkin olmak üzere Avrupa Futbol Federasyonu Birliği (UEFA) katılımcı takımlar ve organizasyonda görevli tüzel kişilerden iş yeri, kanuni ve iş merkezi Türkiye'de bulunmayanlara bu müsabakalar ve organizasyon dolayısıyla yapılacak mal teslimleri ve hizmet ifaları ile bunların bu müsabakalar ve organizasyon dolayısıyla yapacakları mal teslimleri ve hizmet ifaları katma değer vergisinden müstesnadır." denilerek KDV Kanunu'yla çelişecek ifadeler getirmişlerdir. KDV Kanunu'nun verginin konusu teşkil eden işlemler başlıklı 1'inci maddesinin (1)'inci fıkrasında Türkiye'de yapılan bazı hizmetlerin katma değer vergisine tabi olduğu, bu faaliyetlerin kanunların veya resmî makamların gösterdiği gerek üzerine yapılması, bunları yapanların hukuki statü ve kişilikleri, Türk tabiiyetinde bulunup bulunmamaları, ikametgâh veya iş yerlerinin yahut kanuni merkez veya iş merkezlerinin Türkiye'de olup olmaması işlemlerin mahiyetini değiştirmez ve vergilendirmeye mâni teşkil etmediği belirtilmiştir. Bu kapsamda, söz konusu kanun maddesiyle KDV Kanunu'nun temel vergileme prensibine aykırı olduğu da açıkça görülmektedir. Katılımcı takımlar ile organizasyonda görevli olanlara yapılacak mal teslimleri ve hizmet ifalarının Türkiye'de yapılması sebebiyle bunlara yapılacak mal teslimleri ile hizmet ifaları KDV'ye tabi tutulmaması, bu yasayla vatandaşlarımızın vergisel hakları ellerinden alınırken yabancı şirketlere vergi muafiyeti getirilerek vergi gelirlerimizi de azalttığı görülmektedir. Söz konusu geçici maddeler kanun teklifinde geçen vergi dışında kalan alanların genişletilmesi ilkesine aykırı olarak düzenlenmiştir. Vatandaşlarımıza tanınan vergisel avantajlar ortadan kaldırılmakta, öte yandan yabancı firmalara vergisel avantajlar sağlanmaktadır. Bu tarz geçici maddelerle oluşacak olan vergi açıklarının vatandaşlarımızın üzerinde kalacağı da açıktır. Bu nedenle, söz konusu elde edilecek gelirlerin vergi kapsamına alınarak ülkemizdeki vergi gelirleri artırılmalı, vatandaşlarımızın üzerindeki vergi yükü hafifletilmelidir. Evet, mevcut iktisadi anlayışta ne yazık ki vergi devletin görünen tek gelir yolu hâline gelmiştir. Türkiye ve ulaşmayı hedeflediğimiz gelişmiş ülkelerde vergi düzeni kıyaslandığında şu cümleyle durumu özetlemek mümkündür: Gelişmiş ülkelerde kazanandan vergi alınırken, Türkiye'de maalesef, harcayandan vergi alınıyor. OECD ortalamasında toplanan vergilerin yaklaşık yüzde 65'i kazanç üzerinden, yüzde 35'i harcama üzerindendir. Türkiye'de ise bu tablo tam tersidir. Vergi gelirlerinin yaklaşık yüzde 65 ve 70'i KDV ve ÖTV gibi dolaylı vergilerden oluşmaktadır. Asgari ücretli bir vatandaşın süt alırken ödediği vergi oranı ile bir holding patronunun ödediği vergi aynıdır. Aynıdır diyoruz ancak keşke aynı olsa çünkü mevcut muhasebe sistemi içerisindeki uygulamalar ve kanunlardaki boşluklardan dolayı şirket patronu aldığı sütü şirketine fatura ettirerek o KDV'yi de ödemekten maalesef kaçınmaktadır. Özetle, ülkemizde dolaylı vergileri sadece ücret karşılığı çalışanlar ödemektedir. Asıl yüksek gelire sahip olanlar bazı küçük muhasebe hareketleriyle birçok tüketim harcamalarını şirketleri üzerinden muhasebeleştirmektedir. Bu tüketimlerin hem vergilerini devlete ödemek üzere topladıkları KDV'den mahsup etmekte hem de şahsi tüketimlerini şirketlerine gider olarak göstererek kurumlar vergisini de olması gerekenden çok daha az ödemektedir. Değerli kardeşlerim, bir devletin adaleti kimden vergi aldığı ile kimin yükünü hafiflettiğiyle ölçülür.
Devlet, gözünü alın terine değil haksız kazanca dikmelidir diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (YENİ YOL sıralarından alkışlar)