GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE BİRLEŞMİŞ MİLLETLER KALKINMA PROGRAMI ARASINDA ORTAKLIK ÇERÇEVE ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI
Yasama Yılı:2
Birleşim:66
Tarih:15.02.2012

MHP GRUBU ADINA LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Arasında Ortaklık Çerçeve Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu üzerinde Milliyetçi Hareket Partisinin görüşlerini aktarmak üzere söz aldım. Bu vesileyle Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Arasında Ortaklık Çerçeve Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu üzerine konuşmamın özünü ülkemizin ekonomik veriler üzerine yoğunlaştırmakta yarar var diye düşünüyorum. Hükûmetinizin sahip olduğu yoğun medya desteği ve iktidar olanaklarıyla ekonomide bir başarı hikâyesi anlatmakta ve milletimizi de bu masala inanmaya zorlamaktasınız.

Değerli milletvekilleri, 2002 sonunda yani çıraklık döneminizin başlangıcında şöyle bir ekonomi devraldınız: Büyüme yüzde 6'nın üstüne çıkmıştı.

YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Eksi 9'du.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) - Enflasyon bir yıl öncesine göre 39 puan birden düşerek yüzde 30'un altındaydı. Kamunun borçlanma faizleri de bir yılda 30 puanın üzerine düşmüştü. Kısa sürede mali disiplin sağlanmış, bankacılık sistemi yeniden yapılandırılmış, şirketler kesimi verilen desteklerle yeniden ayağa kalkmış ve güvenilirliğini kazanmıştı.

YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Niye sandığa gömüldünüz?

LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) - İşte, AKP böyle bir ekonomiyi ve güven uyandıran bir ekonomik programı devralmıştı. Hükûmetiniz de bu sayede, ekonomiden sorumlu Başbakan Yardımcınızın da söylediği gibi, ekonomiyi otomatik pilota bağlamıştınız.

Çıraklık dönemini böyle geçirdiniz ancak değişen dünya şartlarını göremediniz ve ekonomideki kırılganlıkların birikmesine neden oldunuz. 2007'de, kalfalığınızın hemen başında ise ekonomik türbülansa girmeye başladınız. Şimdi bunları bazı göstergelerle anlatmak istiyorum.

Çıraklık döneminizde Türkiye 149 gelişen ve yükselen ekonomi içinde gelirini en hızlı artıran 44'üncü ekonomi oldu. 2007 yılında başlayan kalfalık döneminizden bugüne kadar ise ekonomiyi 98'inci sıraya gerilettiniz. Yani kalfalık döneminizde 54 ülke büyüme yarışında Türkiye'yi geçti.

YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Çin'den sonra 2'nci sıradayız.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) - Kalkınma yarışındaki durumumuzdan bahsetmek istiyorum size. Birleşmiş Milletlerin insani kalkınma raporlarına göre, Türkiye siz iktidara gelmeden hemen önce, 2000 yılında 80'inci sırada; çıraklık döneminizin sonunda, 2007 yılında da 85'inci sırada; kalfalığı bitirdiğiniz 2011 yılında ise 92'nci sıraya düşmüş.

YILMAZ TUNÇ (Bartın) - O rakamları nereden aldınız?

LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) - Adında "Kalkınma" olan bir partinin iktidarında Türkiye kalkınma yarışında sürekli irtifa kaybetmiş, "Kalkınma" sadece partinizin tabelasında kalmış.

İşsizlik cephesinde ne var bir bakalım:

ADEM YEŞİLDAL (Hatay) - Doğru söylemiyorsun!

LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) - Gelişen ve yükselen 71 ekonomi içinde Türkiye, iktidarı devraldığınızda işsizliği en yüksek 36'ncı ekonomiydi. İktidarınızda Türkiye işsizlik sıralamasında on dört basamak birden tırmandı; kalfalık döneminizin sonunda işsizliği en yüksek 22'nci ekonomi oldu. Başarı bu mudur, sizler bunu başarı mı sayıyorsunuz?

ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elazığ) - Türkiye'den mi bahsediyorsunuz?

LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) - Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı verilerine göre, Türkiye, 2010 yılında çalışma çağındaki nüfusun iş hayatına girmesi ve bunlara istihdam sağlanması bakımından teşkilatın en son sıradaki üyesidir. Ancak tablo kadınlarımız için daha da vahimdir. Kadınlar iş ve çalışma yaşamında kendine yer bulamamaktadır. Türkiye'de her 100 kadından ancak 30'u çalışma yaşamındadır. Muasır medeniyet seviyesini hedefleyen Türkiye'de böyle bir göstergeyi kabul edemeyiz.

Yükselen piyasa ekonomisi Kore ve Meksika'da her 100 gençten 10'u işsizken, bizde her 100 gençten 22'si işsizdir. Türkiye'nin genç ve dinamik nüfusuyla hepimiz övünmüyor muyuz? Siz bu nüfusa iş sağlayamazken, bu üstünlüğü kullanamazken nasıl övünebiliyorsunuz, şaşmak gerek.

Kalfalık döneminizin en önemli eseri cari açıkların önlenemez yükselişidir. Hükûmetiniz, hiçbir cumhuriyet hükûmetinin yapamadığını yaptı, bu ülkede cari açık yaratma ve yükseltme rekoru şampiyonusunuz.

Ülkemizde ihracatın sahibi hükûmettir ama ithalat sahipsizdir, yetimdir. Türkiye'yi böyle bir iktidar anlayışıyla tam dokuz yıldır yönetiyorsunuz. Türkiye'nin rekabet gücünü hızla aşındırdınız. Ülkemizde kalabilecek iş ve istihdamı yurt dışına transfer ettiniz. Verdiğiniz dış açıklar ortada. 150 gelişen ve yükselen ekonomi arasında gayrisafi yurt içi hasılaya oranla çıraklığınızın ilk yılında Türkiye'den daha az açık veren ülke sayısı 48'di, çıraklığınızın sonunda Türkiye'den daha az açık veren ülke sayısı 77 oldu. Kalfalığı bitirdiğinizde bu sayı 104 ekonominin cari açığı içerisinde Türkiye'den daha düşük hâle geldi. 104 ülke ekonomisinde cari açık, Türkiye bu 104 ülkenin içerisinde daha düşük hâle geldi.  AKP İktidarında Türkiye'nin cari açığı yani döviz açığı 55 basamak birden kötüleşti. Buraya özellikle dikkat etmenizi istiyorum: AKP'nin çıraklık ve kalfalığı arasında büyüme sıralamasında 54 basamak düşen Türkiye, döviz açığı vermede 55 basamak birden yukarı çıktı. Bu tabloya bakınca insan içinden "Allah Türkiye'yi sizin ustalık döneminizden korusun." demek istiyor.

AHMET AYDIN (Adıyaman) -  Ustalık dönemine geldik.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) - Nitekim, ustalığınızın daha ilk yılında cari açık 80 milyar dolara dayandı. Ülkemizi döviz açığı vermede Amerika Birleşik Devletleri'nin ardından dünya 2'ncisi yaptınız, sizleri kutluyorum.

Değerli milletvekilleri, Türkiye İstatistik Kurumunun açıkladığı rakamlar milletimizin yaşadığı gerçek ekonominin aslını ortaya koyuyor. Bu rakamlar, söyleyeceğim rakamlar TÜİK'in rakamları: Kalfalığınızın sonunda yani 2010 yılında 45 milyon 131 bin vatandaşımız hiç olmazsa iki günde bir et, tavuk veya balık içeren bir kap yemek yiyemiyor. 58 milyon 308 bin insanımız evinde eskiyen mobilyasını değiştiremiyor. Kendisine yeni giysi alamayan insanlarımızın sayısı 26 milyon 504 bin kişi. Evden uzakta bir haftalık tatile çıkamayan insanlarımızın sayısı 62 milyon 396 bin kişi. Çetin geçen kış günlerinde evini ısıtma olanağına sahip olmayan insanlarımızın sayısı 26 milyon 268 bin kişi. Borç ve taksit ödemeleri altında bunalanların sayısı 45 milyon 336 bin kişi. Bu, sizin kontrolünüzde olan TÜİK'in rakamları. 2010'da maddi yoksulluk sınırları altında yaşayan yurttaşlarımızın sayısını 861 bin kişi artırdınız, 45 milyon 303 bin kişiye getirdiniz. Kısaca "Kriz teğet geçti." dediniz ama sıkıntısını yurttaşlarımızın üzerine yıktınız.

İşte, başarı hikâyelerini anlattığınız ülkemizdeki hayaliniz dışındaki gerçek insan manzaraları budur.

Değerli milletvekilleri, OECD geçenlerde ilk kez yaptığı bir çalışmayı yayımladı. Çalışmanın adı: Yaşamınız nasıl? Gelir, refah, iş, kazanç, sağlık, eğitim gibi on bir ayrı ölçüte göre üye ülkelerdeki vatandaşların yaşam memnuniyetini incelemişler. Sonuç: OECD içinde yaşamından en az memnun olan insanlar Türkiye'de.

Size rapordan birkaç çarpıcı örnek vermek istiyorum. Türkiye, çalışma koşulları en ağır ülke ve çalışanlarının yarısı haftada elli saatten fazla çalışıyor. Hükûmetinizin yönettiği Türkiye'de insanların birbirine güveni kalmamış, her 100 insandan ancak 9'u başkasına güveniyor. 34 ülke içinde en düşük oran Türkiye'de. Bir ekonominin başarısı sadece millî gelirinin artmasıyla ölçülemez. Bir ekonominin başarısı ve gelişmesi, yaratılan refahın, milletin yaşam kalitesini artırmasıyla ölçülür. Sizin yönetiminiz sadece ve sadece sıcak paracıları memnun eden bir ekonomi.

Değerli milletvekilleri, ekonomik gidişat hakkında uyarıları yaptığımızda, Hükûmet, bunu muhalefet yapmak için söylediğimiz zannına kapılıyor. Hükûmeti uyarıyorum, bu marazi, narsist, öz güven görüntüsünden bir an önce kurtulun. Yaptığınızın korkudan mezarlıkta ıslık çalmak olduğunun siz de farkındasınız, bizler de farkındayız. Hamasi nutuklarla çaka satarak görüntüyü kurtardığını zannettiğiniz, sizinle birlikte tüm milletin ayağının altındaki halının çekilebileceğini unutmayın. Zaman, hamasi nutuklarla çaka satmanın değil, doğru teşhis koyma ve doğru politikalar üretme zamanıdır.

Sonuç olarak, Türkiye, yeniden kabaran kriz dalgasına dünyada en yüksek ikinci cari açığı vererek yakalanmıştır. Hükûmet, ekonominin çapalarını birer birer yok etmektedir. Merkez Bankası ve bağımsız kurullar Hükûmetin emrine girmiştir. "Komşularla sıfır sorun." diye yola çıkılmış, sorunsuz sıfır komşu noktasına gelinmiştir. İhracatımız, turizm gelirlerimiz darbe yemiştir. Türkiye'nin önümüzdeki yıl 200 milyar dolar tutarındaki bir parayı bulamaması durumunda ekonomideki iflası kaçınılmazdır.

Bu vesileyle hepinize saygılar sunuyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Türkkan.

AHMET AYDIN (Adıyaman) - Sayın Başkan?

BAŞKAN - Buyurunuz Sayın Aydın.

AHMET AYDIN (Adıyaman) - Sayın Başkanım, konuşmacı konuşmasında özellikle rakamları çarpıtmak suretiyle?

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - TÜİK'in rakamları, sizin hazırladığınız rakamlar.