GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2012 YILI MERKEZÎ YÖNETİM BÜTÇESİ VE 2010 YILI MERKEZÎ YÖNETİM KESİN HESAP KANUNU TASARISI
Yasama Yılı:2
Birleşim:35
Tarih:12.12.2011

CHP GRUBU ADINA OSMAN AYDIN (Aydın) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Maden Tetkik Arama Genel Müdürlüğü ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü bütçeleri üzerinde Cumhuriyet Halk Partisinin görüşlerini dile getirmek üzere söz almış bulunuyorum, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Bakanlığımızın İnternet sayfasında "Enerji ve maden kaynaklarının verimli, etkin, güvenli, zamanında ve çevreye duyarlı şekilde değerlendirilerek dışa bağımlılığı azaltmayı ve ülke refahına en yüksek katkıyı sağlamayı görev edindik." sözleri hakikaten insanı derinden etkilemektedir. Fakat dokuz yıllık AKP dönemindeki icraatların neticesine baktığımızda bu hayallerin gerçek olmadığını, bunların sadece sözde kaldığını görmekteyiz. Şöyle ki: Madenciliğimizin ithalattaki payı 2000 yılında yüzde 13 iken 2010 yılında yüzde 18'e yükselmiştir. Enerjideki dışa bağımlılık 2000 yılında yüzde 67'den 2010 yılında yüzde 72,4'e yükselmiştir. Ekonomimizin en önemli sorunu dış ticaret açığı olduğu Hükûmetimiz ve ilgili bakanların tamamı tarafından dile getirilmektedir. Bu sorunun çözümü için madencilikte ve enerjide dışa bağımlılığın azaltılması gerektiği ifade edilmektedir. AKP İktidarının uyguladığı yanlış politikalar sonucunda, yukarıda verilen rakamların da kanıtladığı gibi, hem madencilikte hem de enerji ithalatında dokuz yıldır önemli artışlar kaydedilmiştir. Bugünkü Hükûmet Programı'ndan anlaşılacağı gibi önümüzdeki yıllarda da ithalatın sürekli artacağı görülmektedir. Enerji çeşitliliğinin sağlanması ve ithalatın azaltılması gerekçeleriyle yapımına karar verilen ve inşaatından işletmesine, yakıt tedarikinden atık yönetimine kadar ihalesiz, rekabetsiz Rusya'ya verilen nükleer enerji üretim tesisi hem enerji ithalatındaki tek ülkeye olan bağımlılığımızı artıracak hem de dış ticaret açığımızı artıracaktır. Özellikle dış ticaret açığının düşürülmesi, istihdamın artırılarak işsizliğin çözümü için millî kaynaklarımızın devreye alınması, maden ve enerji kaynaklarımızın aranması, bulunması ve işletilmesi zorunludur.

Üç tarafı denizlerle çevrili ülkemizin deniz tabanında 2 bin metrenin altında var olduğu iddia edilen petrol ve doğal gaz yataklarının araştırılması için 1.200 metreden daha derine sismik araştırma yapamayan "Piri Reis" gemisinin gönderilmesi herhâlde iç siyasetin bir gereği ise de bu durumu bilen dış ülkeler, olayı tebessümle karşılamış olsa gerek.

Ülkemiz dünyadaki maden çeşitliliği açısından 10'uncu sırada yer almaktadır. Ne yazık ki madencilik faaliyetinin gayrisafi millî hasıla içindeki payı yüzde 1,4 civarındadır. Dünyadaki bazı ülkelere baktığımızda, madencilik faaliyetinin o ülkelerin gayrisafi millî hasıla içindeki paylarının Güney Afrika'da yüzde 6,5; Amerika Birleşik Devletleri'nde yüzde 5; Almanya'da yüzde 4; Kanada'da yüzde 3,7; Avustralya'da yüzde 6,5; Rusya'da yüzde 22; Şili'de yüzde 8,5 olduğu görülmektedir.

Madencilik faaliyetleri, istihdam ve katma değer yaratan emek yoğun, çevreye etkisi önlenebilen ya da kontrol edilebilen, genellikle kırsal kesimlerde yapıldığı için göçü önleyen, yapıldığı bölgeleri daha hızlı kalkındıran bir sektör olması nedeniyle, gayrisafi millî hasıla içindeki payının artırılmasının ne kadar önemli olduğu görülmektedir.

Madencilik sektörü risk taşıyan bir sektördür. Bu riskin ana nedeni, yüksek maliyetlerle yapılacak arama sonuçlarında ortaya çıkarılacak varlığın ekonomik değerinin bilinmemesidir. Bugüne kadar yoğun olarak MTA ve özel sektör tarafından yapılan arama ve sondaj çalışmaları, ülkemizdeki 300 metreye kadar olan maden ve enerji kaynaklarının varlığını belirlememize yaramıştır.

MTA Genel Müdürlüğünün asli görevi, ülkemizin jeolojik yapısını incelemek, bu jeolojik yapıya bağlı olarak oluşan maden ve enerji kaynaklarını araştırıp bulmak ve ekonomiye kazandırmaktır. MTA Genel Müdürlüğü kurulduğu 1935 yılından bu yana bu amaç doğrultusunda ekonomimize büyük katkı sağlamıştır fakat bu yeterli değildir.

Son yıllarda özellikle 1.500 metre ve üzeri sondajlarla jeotermal enerji sahaları üzerinde yoğunlaşılmış, bu konuda başarılar elde edilmiştir fakat maden ve enerji kaynaklarının aramalarında derin sondaj çalışmalarına yeterince önem verilmemiştir. Oysa son yıllarda maden fiyatlarındaki yükseliş daha düşük tenörlü cevherleri daha ekonomik hâle getirmiştir. Bu sonuç, maden rezervlerinin bilinmesi ve devreye alınması açısından ne kadar önemli olduğunu göstermektedir. Madenciliğin gayrisafi millî hasıla içindeki payının artırılması ve ülkemizin 1.500 metre ve daha derinde olan maden ve enerji kaynaklarının tespit edilebilmesi için MTA'ya yeterli bütçe verilmeli, yeterli donanım ve ekipmana sahip olması sağlanmalıdır.

Her aşaması çok riskli, yatırım geri dönüş süreci uzun olan madencilik faaliyetinin arama ve üretim aşamasındaki tüm yatırımları teşvik edilmelidir. Madencilik yatırımının yer seçme şansı yoktur, madenin bulunduğu yerde üretilmesi zorunludur. Bu nedenle bölgesel değil sektörel teşvik uygulanmalıdır. Maden Kanunu'nda da maden hakkı sahiplerinin mevzuata aykırı hareketlerini önlemek için mümkün olduğu kadar ruhsat iptallerinden ziyade para cezası uygulanmalıdır. Madencilik faaliyetleri konusunda toplumda gerçeklere dayalı bilinç oluşturulmalıdır.

Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü bütçelerinin yukarıda saydığım gerekçelerle yetersiz olması nedeniyle dış ticaret açığının kapatılmasında bir etki yaratmayacağı ve madencilik faaliyetlerinin gayrisafi millî hasıla içindeki payını yükseltmeyeceğini düşünüyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

OSMAN AYDIN (Devamla) - Bütçenin ülkemiz için hayırlı olmasını diler, hepinizi saygıyla selamlarım. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Aydın.