GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2012 YILI MERKEZÎ YÖNETİM BÜTÇESİ VE 2010 YILI MERKEZÎ YÖNETİM KESİN HESAP KANUNU TASARISI
Yasama Yılı:2
Birleşim:35
Tarih:12.12.2011

AVRUPA BİRLİĞİ BAKANI EGEMEN BAĞIŞ (İstanbul) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın milletvekilleri, 2012 Mali Yılı Bütçe Tasarısı'nın yüce Meclisimizin Genel Kurulunda görüşülmesi vesilesiyle, Avrupa Birliği Bakanlığı bütçesi üzerinde gruplar ve milletvekillerimiz tarafından yapılan yorumları cevaplandırmak ve Hükûmetimizin görüşlerini yüce Meclisimizle paylaşmak üzere huzurlarınızda bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Öncelikle, millet iradesinin tecelli ettiği bu yüce çatı altında Avrupa Birliği sürecimize katkı veren bütün milletvekillerimize teşekkür ederek sözlerime başlamak istiyorum. Aramızda olmayan, bugün ebediyete göç etmiş bütün geçmiş milletvekillerimizi de rahmetle anıyorum.

"Avrupa Birliği üyeliği Türkiye Büyük Millet Meclisinin Genel Kurulundan geçer." ilkesiyle yürüttüğümüz çalışmalar, gerçekten Hükûmetimizin son dokuz yılda ortaya koyduğu kararlılıkla, Türkiye'nin ve milletimizin takdir ettiği bir noktaya gelmiştir.

Gazi Mustafa Kemal'in Meclisimizi açarken, 23 Nisan 1920'den itibaren bütün makamlarla, bütün milletin tek mercisinin Türkiye Büyük Millet Meclisi olacağını ifade etmiş olması, bugün de aziz Meclisimizin aynı ruha uygun bir şekilde görevini ifa ediyor olması, milletimize büyük bir güven vermektedir. Türkiye'nin bütün meselelerinin konuşulacağı platform burasıdır, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruludur. Türkiye'nin her meselesinin cesaretle, samimiyetle, açık seçik konuşulacağı zemin bu Meclistir. Dolayısıyla, Avrupa Birliği katılım müzakereleri çerçevesinde gerçekleştirdiğimiz reform hamlelerinin her birini burada hep birlikte gerçekleştiriyor olmamız, milletimizin bu konuya verdiği hassasiyetin bir göstergesidir.

Şunu her fırsatta söylüyorum: Avrupa Birliği, Avrupa Birliğinin ve Avrupa Konseyinin sembolü olan lacivert zemin üzerindeki on iki yıldızdan ibaret değildir. Avrupa Birliği süreci sadece Ankara'da ya da Brüksel'de tartışılan bir konu olmaktan çıkmıştır. Artık Avrupa Birliği süreci hepimizin günlük hayatını etkileyen, 81 ilimizde de Avrupa Birliğinden sorumlu vali yardımcılarımızın koordinasyonunda yerinde yürütülen, gözlemlenen, değerlendirilen bir süreç hâline gelmiştir. Bu sürecin sonucunda, istisnasız her ülke müzakere sürecinde daha demokratik, daha şeffaf, daha müreffeh ülkeler hâline gelmiştir. Avrupa Birliği demek ileri demokrasi demektir. Avrupa Birliği, daha şeffaf, daha kalkınmış bir süreci simgelemektedir. Ülkemiz de bu süreçte çok önemli başarılar katetmiştir. Bu yüzden de milletimiz her zaman bu sürecin arkasında durmuştur.

Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal "Muasır medeniyetler seviyesinin üzerine çıkma." hedefini bizlere miras bırakırken aslında bugünün Avrupa Birliği standartlarını işaret ediyordu. 1959 yılında ilk süreci başlatan, nur içinde yatsın, rahmetli Menderes, Türkiye'nin Avrupa'ya ilk adımını attığını söylemişti. 1963 yılında rahmetli İsmet İnönü Ankara Anlaşmasını imzalarken, beşeriyet tarihi boyunca insan zekâsının vücuda getirdiği en cesur eser olarak Avrupa Birliğini bizlere göstermişti. Rahmetli Turgut Özal Avrupa Birliği üyeliğimizi "Uzun ince bir yol." şeklinde ifade etmişti. Sayın Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan, bu süreci cumhuriyetin ilanından sonraki en önemli çağdaşlaşma projemiz olarak bizlere belirtmiştir. Türkiye'nin dünyanın en çağdaş ülkeleri arasında yer alması için milletimizin hak ettiği bu süreci gerçekleştirmek hepimizin bir görevidir.

Avrupa Birliği hedefi doğrultusunda gerçekleştirdiğimiz reformlar Türkiye'yi daha güvenilir, daha öngörülebilir bir hâle getirmiştir.

Avrupa Birliği süreciyle her birimizin hayatının farklılaştığını görüyoruz. Avrupa Birliği süreci, fırından aldığımız ekmeğin gramından bakkalın terazisine, çocuklarımızın oynadığı oyuncakların standartlarından tükettiğimiz gıdanın hijyen standartlarına kadar, apartman yöneticilerimizin seçiminden tüketici haklarına kadar birçok konuyu kapsamaktadır. Köyümüzde sağılan ineğin sütünün standartlarından çiftçilerimizin aldığı teşvike kadar birçok konuda Avrupa Birliği sürecinde ülkemizin farklı reformları gerçekleştirdiğine hep beraber şahitlik ettik.

Maalesef, bugün, Avrupa Birliği üyesi bazı ülkelerde Türkiye'nin o ilk başvuruyu yaptığı 1959 ya da 1963'ün Türkiye'si ile karşılaştırıldığımızı ve hâlâ o günün Türkiye'si içerisinde yaşanıldığını zanneden zihniyetlerle mücadele ettiğimizi görüyoruz. Hâlbuki o günlerde Türkiye'nin kişi başına düşen geliri 400 dolardı, bugün hamdolsun 11 bin doları aştık ve inşallah 2023 hedefimizde 25 bin doları yakalayacağız. O yıllarda Türkiye'nin yıllık turizm gelirleri 8 milyon dolardı. Bugün yan gelirleriyle birlikte 30 milyar doların üzerine çıktı. 63'te 368 milyon dolar ihracat yapabilen Türkiye, şimdi 2023 yılında 500 milyar ihracat hedefine kitlenmiş durumda. Ama hepsinden önemlisi, o günlerde sokaklarda gözler tankları ararken, bugün artık bölgemizdeki ülkelere demokrasi konusunda, insan hakları konusunda, ifade özgürlüğü konusunda ilham kaynağı olan bir ülke hâline geldik. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

ALİ İHSAN KÖKTÜRK (Zonguldak) - Karakolda kadına yapılan  işkenceyi daha dün akşam gösterdi televizyon. Ya siz televizyon falan da izlemiyorsunuz galiba! Ya kadını tartaklayan polisler hangi ülkedeydi?

AVRUPA BİRLİĞİ BAKANI EGEMEN BAĞIŞ (Devamla) - Artık Türkiye, bir tabular ülkesi değildir. Artık Türkiye, bir tabular ülkesi değildir. Artık Türkiye, 70 sente muhtaç bir ülke hiç değildir.

Nitekim, o günlerde on iki saat ötesini göremeyen Türkiye, artık on iki yıl sonrasının, 2023'ün hedefleri için birlikte çalışan, birlikte ter döken bir yapıya kavuşmuştur.

Bu süreç Türkiye için her zaman bir millî mesele olmuştur. Avrupa Birliği sürecimizde ülkemizin standartlarını yükseltmek iktidarıyla muhalefetiyle hepimizin ortak görevidir. Ancak bu millî meselenin reform mutfağı olarak çalışan Bakanlığımızın bütçesi konuşulurken, burada bir milletvekilinin tutup da Türk askerini Kıbrıs'ta işgalci olarak ilan etmesi gerçekten çok vahim bir neticedir.

Arkadaşlar, görevim gereği Avrupa Parlamentosunda ya da Avrupa Birliği üyesi birçok ülkenin farklı platformlarında Türkiye'nin 1974 yılında gerçekleştirdiği barış operasyonunun adada bugüne kadar kimsenin burnu bile kanamadan huzuru sağladığı konusunda ikna etme konusunda çok önemli mücadeleler verdim, çok önemli tartışmalara girdim. Farklı parlamentolarda bunu yapmaktan da, ülkemi savunmaktan da her zaman onur duydum. Ama kendi Meclisimizde, burada, bu aziz Meclisin Genel Kurulunda Türk askerine "işgalci" diyenlere cevap vermeyi abesle iştigal buluyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Onlara cevabı milletimiz sandıkta verecektir. Gerek ülkemiz içinde gerekse Avrupa Birliği üyesi bazı ülkelerde bazı dar vizyonlu zihinlerin Türkiye'ye karşı çıkması, Türkiye'nin reform sürecini engellemeye çalışması bizi sadece kamçılar. Belki müzakere sürecimize bazı engeller koyabilirler ama reform sürecimize hiçbir şekilde engel olamazlar çünkü bu bizim meselemizdir. Biz bu yüzden reformlara odaklanmış durumdayız. Şu anda, açık net söylüyorum, Avrupa Birliği üyesi ülkeler bir karar alıp Türkiye'nin on sekiz faslı üzerindeki son derece mantıksız, son derece gereksiz birtakım siyasi engelleri kaldırma kararını alsalar, biz, on iki ayda on yeni faslı, on sekiz ayda ise on beş yeni faslı açacak kadar, işi, sizlerle birlikte, bu Mecliste hep beraber göğüslemiş, gerçekleştirmiş, başarmış durumdayız.

Bakın, biraz geçmişe gidersek, 14 Nisan 1971 tarihinde, dönemin Başbakan Yardımcısı Atilla Karaosmanoğlu aynen şöyle söylüyor: "Ortak Pazar seviyesine ulaşmamız için 2359 yıl geçmesi gerekiyor." Onu, bu cümleyi, o günlerin Başbakan Yardımcısı söylüyor. Daha sonra, DPT tarafından "Üçüncü Beş Yıllık Plan'ın Bazı Yönleri" adlı raporda da Türkiye'nin Ortak Pazara yetişmesi için seksen sekiz yıla ihtiyaç olduğu yazılıyor. Kırk yıl önce bunları konuşuyorduk ama 3 Kasım 2002'de iktidara geldik, hamdolsun, 17 Aralık 2004'te, Türkiye'nin kırk beş yıllık beklemesine son verdik, Avrupa Birliğiyle müzakereleri başlatma kararını aldırdık. 3 Ekim 2005'ten itibaren de on üç faslı müzakerelere açmış bulunmaktayız ve bu müzakere süreci devam ederken şunun da farkındayız.

MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) - Kaç fasıl kapatıldı Sayın Bakan?

AVRUPA BİRLİĞİ BAKANI EGEMEN BAĞIŞ (Devamla) - Artık ülkemiz birçok AB üyesi ülkenin çok daha önündedir, yapmış olduğu reformlarla birçok ülkenin ilham kaynağı hâline gelmiştir.

Arkadaşlar, Bakanlığımız, Avrupa Birliği Genel Sekreterliğinin yeni Hükûmet yapılanmasında Avrupa Birliği Bakanlığı olarak şekillenmesiyle, görevinin bilinci içerisinde, Türkiye'nin reform mutfağı olarak görev yapmaktadır. Evet, Türkiye, bugüne kadar hiçbir ülkenin karşı karşıya kalmadığı engellerle karşı karşıya kalmıştır ama bu süreçte Türkiye'nin gerçekleştirdikleri, bugün, Orta Doğu ve Kuzey Afrika coğrafyasında demokrasi ve özgürlük talepleriyle sokaklara dökülüp kendi hayatlarını riske eden insanlar için bir ilham kaynağı olmuştur ve bu, demokrasimiz, Avrupa Birliği sürecimizde attığımız reform adımları sadece biz değil, bölgemizdeki insanlar da son derece yakından izlemektedir. Biz, sanki yarın Avrupa Birliği üyesi olacakmışız gibi bir yandan reformlarımıza devam ediyoruz, öte yandan da Türkiye'nin haklı olduğu tezleri her vesileyle dile getirme konusunda da sizlerden aldığımız güçle görevimizi en iyi şekilde yapmaya çalışıyoruz. Biz Türkiye'nin AB üyeliğinin 21'inci yüzyılın en önemli barış projesi olacağını da her gittiğimiz platformda özellikle vurguluyoruz. Bu çabalarımız sayesinde bugün bulunduğumuz noktada sadece düşünce kuruluşları ve akademisyenlerle değil, bizzat Avrupa Birliği ülkelerinin devlet adamları tarafından Türkiye'nin öneminin artık ilan edildiğini görüyoruz. Bakın, geçen hafta AB üyesi on bir farklı ülkenin dışişleri bakanları ortak bir makale kaleme alıp Avrupa'nın önde gelen yayın organlarında yayınlattılar. Bunu biz söylemiyoruz. O makalenin içerisinde ülkemizin Avrupa Birliği için ne kadar kritik öneme sahip olduğunu, Türkiye'nin bölgede oynadığı rolü, Türkiye'nin ekonomik potansiyelinin ve pazarının Avrupa Birliği pazarı için ne kadar önemli olduğunu onlar vurguluyorlar. Onun için sizlerin huzurunda tekrarlamakta fayda görüyorum. Atılan bu reform adımları ve yapılan çalışmalar bizim milletimiz içindir. Biz hiçbir reformu Avrupalılar için yapmıyoruz, biz bütün reformları kendi vatandaşımızın yaşam standartlarını yükseltmek için gerçekleştiriyoruz.

İşte, bu yüzden Avrupa Birliği Komisyonu tarafından son dönemde ortaya atılan pozitif gündem sürecini yakından takip ediyoruz ama bu pozitif gündem sürecinin hiçbir şekilde müzakere sürecimizin bir alternatifi olmayacağını, tam tersine müzakere sürecimizi destekleyen bir çaba olacağını da hem biz hem Avrupa Birliği Komisyonu teyit etmektedir.

MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) - Sayın Bakan, Avrupa Birliği İlerleme Raporu insan hakları konusunda, yargı konusunda, tutuklu milletvekilleri konusunda ne diyor? İşine gelene bakıyorsun.

AVRUPA BİRLİĞİ BAKANI EGEMEN BAĞIŞ (Devamla) - Gerçeklerin tehdit olarak algılanması sadece ve sadece o gerçeklerle yüzleşemeyenlerin bir acziyet ve siyasetsizlik itirafı olarak görülmelidir. Avrupa Birliği Hükûmet ve devlet başkanlarının bu mekanizmanın önemini Türkiye'ye anlatmak yerine, dönem başkanlığının geldiği noktayı biraz daha irdelemesi için onlara da fırsat tanımak durumundayız.

Kıbrıs konusunda hiçbir zaman "Çözümsüzlük çözümdür." demedik, tam aksi Kıbrıs konusunda cesur adımlarla tek bir askerimizi adadan çekmeden, bir karış toprak vermeden uluslararası algıyı değiştirme konusunda hep beraber çok önemli adımlar attık ve bugün artık Kıbrıs meselesinin bir millî mesele olduğunu buradaki bütün siyasi partilerin ortak bir düşüncesi olarak gördüğümü özelikle vurgulamak istiyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Avrupa Birliği tarihinin en önemli ekonomik buhranlarından birini yaşıyor ama biz ülke olarak da geçmişte çok daha ağırlarını yaşadık. Bu ülkede bir Anayasa kitapçığı bir masanın ucundan havalanıp öbür ucuna düşene kadar yüzde 8 bin faizlerin ödendiğini unutmadık. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Bu ülkede insanların bir gecede nasıl iflas ettiğini, borçlarının 3 katına nasıl çıktığını, nasıl mal varlıklarının yarı yarıya azaldığını millet olarak unutmadık. Hamdolsun bugün Türkiye'nin Avrupa Birliği sürecinde belki de Avrupalıları en çok etkileyen başarısı, ekonomi yolunda atılan başarılardır.

Burada farklı eleştiriler gündeme getirildi. Onları saygıyla karşılıyoruz ama inanın bana Avrupa Birliğinin şu anda Türkiye için öneminin farkında olan bir Hükûmetiz. Evet, Türkiye gerçekten büyüme oranlarıyla, genç nüfusuyla, enerji kaynaklarına olan ulaşım imkânlarıyla çok farklı bir noktadadır. Ama Avrupa Birliği de, biraz sonra Ekonomi Bakanımız da açıklayacaktır, bizim dış ticaretimizin yüzde 50'sini yaptığımız önemli bir coğrafyadır ve içinden geçmekte olduğu ekonomik sıkıntılara rağmen, bugün dünya coğrafyasında kişi başına düşen refahın, demokrasinin, ifade özgürlüğünün, gıda güvenliğinin en üst standartlarda olduğu coğrafya yine Avrupa Birliği coğrafyasıdır. Bu yüzden, biz, Avrupa Birliği içerisinde yaşanan ekonomik krizin kalıcı olmayacağını, biz nasıl o süreci istikrar ve güvenle aştıysak Avrupalıların da en önemli değerleri olan demokrasiye bağlanarak bu süreci atlatacaklarına yürekten inanıyoruz. Avrupa ile biz birbirimizi yeni tanımıyoruz. Avrupa Birliğiyle ilişkimizin elli iki yıllık bir süreci var. Bu yüzden, milletimizin desteğiyle, sizlerin desteğiyle farklı bir noktaya geleceğimize yürekten inanıyoruz.

Burada farklı eleştiriler gündeme geldi. Ben, onların çok fazla detayına girmek istemiyorum ama gerçekten Sayın Kürkcü'nün Kıbrıs konusunda söyledikleri bizi üzdü. Onu özellikle vurgulamak istiyorum.

Sayın Türkkan'ın burada yaptığı birtakım eleştirilerin ben dozunu gerçekten kendisine yakıştıramadım. Kendisinin Grup Başkan Vekili Oktay Bey'den bir vuvuzela almasını tavsiye ediyorum. Kendisi o konuda daha başarılı olacaktır diye düşünüyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Biz de size bunu yakıştıramadık.

AVRUPA BİRLİĞİ BAKANI EGEMEN BAĞIŞ (Devamla) - Şafak Hanım'ın eleştirilerini saygıyla karşılıyorum ama orada teknik birtakım yanlış bilgiler vardı.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Biz de size yakıştıramadık.

AVRUPA BİRLİĞİ BAKANI EGEMEN BAĞIŞ (Devamla) - Kendisi beş tane fasıl sayarak onların açılması gerektiğini söyledi.

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Özrünüz kabahatinizden büyük Sayın Bakan.

AVRUPA BİRLİĞİ BAKANI EGEMEN BAĞIŞ (Devamla) - Ben o faslın iki tanesinin hâlihazırda açılmış fasıllar olduğunu özellikle vurgulamak istiyorum.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Bu memlekete nasıl getireceksiniz demokrasiyi? Siz inanmıyorsunuz demokrasiye!

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen?

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Orada yüzümüze kara çalıyorsunuz.

AHMET AYDIN (Adıyaman) - Dinleyin, dinleyin biraz!

AVRUPA BİRLİĞİ BAKANI EGEMEN BAĞIŞ (Devamla) - Enteresan tarafı, Şafak Hanım'ın burada dile getirdiği birtakım yorumların, hem pozitif gündemle ilgili olsun hem Kıbrıs konusunda?

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Burada sesimizi çıkarmıyoruz diye bu yaptıklarınızı doğru kabul etmiyoruz.

AVRUPA BİRLİĞİ BAKANI EGEMEN BAĞIŞ (Devamla) - ?hem de limanların açılması konusunda hem de dönem başkanlığıyla ilgili birtakım görüşlerinin?

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Türkiye'de faşistçe davranıyorsunuz, faşistçe!

BAŞKAN - Sayın Türkkan, lütfen.

AVRUPA BİRLİĞİ BAKANI EGEMEN BAĞIŞ (Devamla) - ?CHP'nin hiçbir belgesinde parti programında, seçim beyannamesinde olmamasını da çok düşündürücü buluyorum. Gönül isterdi ki bunlar CHP'nin gerçekten kurumsal fikirleri olsun.

MEHMET HİLAL KAPLAN (Kocaeli) - Ne zaman eleştiriyi kabul edeceksiniz?

AVRUPA BİRLİĞİ BAKANI EGEMEN BAĞIŞ (Devamla) - Arkadaşlar, bakın, bu Avrupa Birliği ne niyetle yerseniz o tadı veren bir muz değildir, Avrupa Birliği bir demokratikleşme sürecidir, Avrupa Birliği bir üstün hukuk sürecidir. Eğer CHP içinde "ama" kelimesi olmadan bir Avrupa Birliği cümlesi kuracaksa, "Avrupa Birliğini destekliyoruz ama?" demeden birtakım şeyler yapacaksa biz iş birliğine hazırız. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

SÜLEYMAN ÇELEBİ (İstanbul) - "Ama" diyen yok Sayın Bakan.

MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) - Ayıp, Sayın Bakan ya, şu söylediğin ayıp ya!

AVRUPA BİRLİĞİ BAKANI EGEMEN BAĞIŞ (Devamla) - Ama bakın, Avrupa Birliği, kısa adıyla AB, iki harften oluşuyor, A ve B, içinde ama yok.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Şartsız teslimiyet bize göre bir şey değildir Sayın Bakan.

AVRUPA BİRLİĞİ BAKANI EGEMEN BAĞIŞ (Devamla) - Biz CHP'nin "ama"larını gerçekten anlamakta zorlanıyoruz.

Değerli milletvekilleri, sözlerime burada son verirken siz değerli milletvekili arkadaşlarıma?

MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) - CHP hiçbir zaman için Avrupa Birliğine "Hristiyan kulübü" dememiştir Sayın Bakan, senin geçmişinde bunlar var.

AVRUPA BİRLİĞİ BAKANI EGEMEN BAĞIŞ (Devamla) - ?bütün kurumlarımıza, Türkiye'nin demokratikleşme sürecine, Türkiye'nin şeffaflaşma sürecine, Türkiye'nin kalkınma sürecine, özetle Türkiye'nin Avrupa Birliği sürecine verdiğiniz destek için her birinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum.

MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) - CHP'nin Avrupa Birliği politikası baştan beri belli. Senin gibi çark etmedi CHP.

AVRUPA BİRLİĞİ BAKANI EGEMEN BAĞIŞ (Devamla) - Gerçekten bugün ülkemizin farklı bir noktaya gelmiş olması bizi umutlandırmaktadır ama Türkiye'nin varacağı hedef çok daha yüksek bir noktadadır çünkü biz 2023 yılında dünyanın en güçlü 10 ekonomisinden biri olmak, Avrupa Birliği içerisinde de gerçekten parmakla gösterilen, ilham kaynağı olan bir ülke olmak konusunda kararlıyız.

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Bu, seninle olmaz Sayın Bakan.

AVRUPA BİRLİĞİ BAKANI EGEMEN BAĞIŞ (Devamla) - Bakın, cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk bir hedef göstermiş, "Çağdaş medeniyetler seviyesinin üzerine çıkmak." demiş, "Çağdaş medeniyetler seviyesini yakalamak." dememiş. Demek ki bizim hedefimiz Avrupa Birliği standartlarının da üzerine çıkmak, Avrupa Birliği üyesi ülkelere de örnek olmak, ilham kaynağı olmaktır.

Ben bu duygu ve düşünceler içerisinde 2012 yılı bütçemizin ülkemize, milletimize, Avrupa Birliğine ve dünya barışına hayırlar getirmesini temenni ediyorum, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim.