GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: DEVLET İSTİHBARAT HİZMETLERİ VE MİLLİ İSTİHBARAT TEŞKİLATI KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TEKLİFİ
Yasama Yılı:2
Birleşim:67
Tarih:16.02.2012

CELAL ADAN (İstanbul) - Değerli milletvekilleri, hepinizi en derin saygılarımla selamlıyorum.

Benim demin dikkatimi çeken bir şey oldu. Bu Oslo görüşmeleriyle ilgili Ali Bey bazı konuları dile getirdiğinde, özellikle sizden çok büyük bir tepki gördü ancak Sayın Sakık "Oslo görüşmeleri yapıldı, gelin sahip çıkın." dediğinde hiçbir tepki göstermediniz.

Benim sizinle paylaşacağım en önemli konu, bir milletin, bir devletin en büyük hazinesi adalettir. Bugün adalete baktığımız zaman karşımıza şöyle bir tablo çıkıyor: Silivri hukuku, Deniz Feneri hukuku, Habur hukuku, şimdi de MİT hukukunu tartışıyoruz. "Siz buna mecbur muydunuz? Bu tartışmaların olmasına mecbur muydunuz?" diye gerçekten düşünüyorum ve ben bunun cevabını bulamıyorum.

Şimdi -biraz evvel Ali Uzunırmak bahsetti- bir gün Cumhurbaşkanını dinliyordum ben, kendisine süresini sordular; emin olun içim incindi, "İnşallah yakında belli olur." diye bir ifade kullandı.

Yeni yıl dolayısıyla Cumhurbaşkanı kurumları yemeğe çağırdı, bir hafta sonra kurumların çatıştığı bir Türkiye ile karşı karşıyayız.

Şimdi, değerli milletvekilleri, bugün on yaşında bulunan bir çocuk on sene sonra bugünkü Türkiye'yi okusa, on yıllık bir iktidarın atadığı bir Genelkurmay Başkanı iki yıl sonra terör örgütü başkanı oluyor, atadığı MİT Başkanı şu anda yakalansa tutuklanacak hâle geliyor.

Türkiye'nin gerçekten şu hassas döneminde, Suriye kaynarken, Irak'ta birtakım gelişmeler olurken -ne hakla- tam bir haftadır MİT, polis ve yargının çatıştığı bir Türkiye'yi bizim önümüze niye getirdiniz? Ne hakla getirdiniz?

İçinizde deneyimli bir siyasetçiyi dinledim bugün, bu ifadeleri o söyledi televizyonda, "Suriye kaynıyor." dedi, "Irak kaynıyor." dedi ve Türkiye bunlarla uğraşıyor.

Peki, Türkiye'yi Milliyetçi Hareket Partisi mi yönetiyor? Türkiye'yi başkası mı yönetiyor da bu manzarayı getirip Türkiye'nin önüne koydular?

O görevden alınan emniyet görevlilerini tanıyorum ben, pırıl pırıl çocuklar. Savcıyla ilgili de birtakım şeyler sorduk etrafa, o da bu memleketin çocuğu, bir Anadolu çocuğu. Dolayısıyla, sizin yönettiğiniz Türkiye, herkesin birbiriyle çatıştığı Türkiye.

Sığındığınız bir alan var, buna benim büyük itirazım var: Siz zaman zaman gerçekten Türk devletinin belli kurumlarıyla, çok iyi propaganda yaparak, çatışarak demokrasiden yana olduğunuzu ifade ettiniz. Türkiye'de bugün Türkiye'nin şartlarına göre demokrasinin dışında hiçbir şeyin şansı yoktur, toplumun yapısı bunu emretmektedir ama bugün yaşadıklarımız, yaşattıklarınızdan, emin olun, çok büyük bir sıkıntı duyuyoruz.

İstanbul'da KCK'nin altında kaldınız, Habur'da çadırın altında kaldınız. Yani siz çok büyük bir yürekle gelip demelisiniz ki, "Açılımda yanlış yaptık, biz bu açılımın altında kaldık." Aksi takdirde Barış ve Demokrasi Partisinin sözcüleri, sizi çok acımasız bir şekilde sorgulayacaklar eğer bunu demezseniz. "Görüştünüz." diyor Sayın Sakık, hiçbirinizden bir cevap çıkmıyor. Milliyetçi Hareket Partisi "Görüştünüz." deyince âdeta neredeyse Milliyetçi Hareket Partisi sözcüsünü durdurmak için büyük bir irade ortaya koyacaksınız. Dolayısıyla, bugünkü manzara kurumların birbiriyle çatıştığı ve Türkiye'nin itibar kaybettiği?

Bir şey daha gördük: İş adamlarını aldınız, götürdünüz Irak'a, Saddam'la görüştürdünüz, on beş gün sonra Saddam devrildi; Libya'ya gittiniz, "Adam, kahraman!" dediniz, "25 milyar, 30 milyar dolar iş yapıyoruz." dediniz, sonra Kaddafi gitti!

SIRRI SAKIK (Muş) - Bizimle de görüştüler, bizden 8 bin insanı tutukladılar!

CELAL ADAN (Devamla) - E Suriye'de olup bitenler, Irak'ta olup bitenler? Yahu arkadaş, şu istihbaratın önünü açın da, doğru dürüst size istihbarat getirsinler. Şimdi Millî İstihbarat Teşkilatının önemini, polisin önemini, yargının önemini bizimle, bir kere, hiçbir zaman tartışmayın, bunlar Türkiye'nin en önemli kurumlarıdır ama bu kurumlar, adalet de yıpranıyor, Millî İstihbarat da yıpranıyor ve emin olun devlet yıpranıyor, bu coğrafyada devletsiz yaşanır mı?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

CELAL ADAN (Devamla) - Sizin çok iyi tanıdığınız, önem verdiğiniz bir insan "Devletsiz yaşamak, dinsiz yaşamaktır." diyor. Dolayısıyla, bu yapılanlar yanlıştır, Türkiye'yi yanlış yönetiyorsunuz, gelin buradan "Açılımın altında kaldık, açılım yanlıştır." deyin ve bu meselenin içerisinden çıkın. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Adan.