GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2012 YILI MERKEZÎ YÖNETİM BÜTÇESİ VE 2010 YILI MERKEZÎ YÖNETİM KESİN HESAP KANUNU TASARISI
Yasama Yılı:2
Birleşim:37
Tarih:14.12.2011

CHP GRUBU ADINA ERDAL AKSÜNGER (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Ulaştırma Bakanlığı Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumunun 2012 yılı bütçesi hakkında CHP Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Şimdi, konu bilişim olunca, yirmi yıldır bu sektörde olan bir insanım. Ben bu yasama yılında ciddi bir gerginlik içinde geçen bir dönem, tecrübeli milletvekili arkadaşlarımıza sorduğumda hatırlamadıklarını söylüyorlar. Konu şuradan kaynaklanıyor: Her buraya gelen hatip arkadaş, özellikle iktidar partisinden "Biz yüzde 50'yle buraya geldik ve millet bizi öyle veya böyle burada görevlendirdi. Söz hakkı bizimdir." diyor. Yüzde 50 aldığınıza herkesin bir saygısı var ancak geri kalan yüzde 50'nin de muhalefette olduğunu unutmayın.

Bu konuda şunları söyleyeceğim: Şimdi, bilgi teknolojilerinin insan hayatını kolaylaştırma üzerine olduğunu hepimiz biliyoruz ama insan hayatını kolaylaştırıyor mu, kolaylaştırmıyor mu, onu bir şimdi irdeleyelim. İyi yaşamak neden ibarettir? Benim iyi yaşamdan algıladığım şudur: İnsanlar, günlük hayatlarında sekiz saat, on saat, on iki saat çalışırlar; evlerine ekmeklerini götürürler, idame ve ikamelerine sağlarlar. Eğer iyi yaşamak istedikleri pozisyon, biraz daha maddi kaynaklarını yukarıya taşıdıklarında evlerine, oğullarına, çocuklarına, kızlarına iyi bir eğitim, iyi bir gelecek ayırıyorlarsa bunu iyi yaşamak olarak tanımlayan bir kitle vardır.

Şimdi, bilgi teknolojilerinde şöyle bir konu var: Biz bilgi teknolojilerini kullanarak insanların hayatını kolaylaştırıyor muyuz, ona bir bakmamız lazım. Bugün Türkiye bilgi teknolojileri konusunda belki dünyanın 16'ncı büyük ekonomisi olarak birtakım atılımlar yapmış olabilir ama bu konuda çok ileriye gitmediğini biraz sonra birkaç tane örnekle vereceğim. Ama bu rakamlara takılarak ben konuşmamı yapmak istemiyorum, esas önemli konuya değinmek istiyorum.

Şimdi, eğer siz insanların iyi yaşaması modunda bir amaç olarak bilgi teknolojilerini kullanıyorsanız ciddi bir yanlışın içerisine girersiniz. Bilgi teknolojileri aslında insanların iyi yaşamında bir araçtır. 10 saat çalışan bir insan "Ben daha iyi yaşıyorum." demek için 5 saat çalışıyorsa ve aynı imkânlara sahipse iyi yaşıyor demektir. Mevcudiyette öyle bir şey var mı? Yok. Demek ki burada bir yanılgı var.

Sayın milletvekilleri, değerli arkadaşlarım; ciddi kurumlar kuruldu Türkiye'de. 1999 yılında o zamanki dönemin Hükûmeti, Koalisyon Hükûmeti döneminde e-devlet projeleriyle ilgili kurumlar kuruldu, bir sürü tahsisler yapıldı. Daha sonra, 2003 yılında bu kurumların isimleri değiştirildi arkasından ve bu değiştirilen isimlerin kurumları 2007'ye kadar bir sürü toplantılar yaptılar. Bu kurumların hepsini ben şimdi tek tek burada söylemek istemiyorum ama 2007-2008'den sonra o kurumların, bilgi teknolojisi konusundaki kurumların yaptıkları toplantılara bir göz atmak lazım. O güne kadar, örnek vereceğim bir kurum olursa bunlardan bir tanesi E-Devlet Türkiye İcra Kurulu'dur, bu Kurul 2007'ye kadar 27 kere toplanmış, 2009'dan bugüne kadar da sadece ve sadece 1 kere toplanmış. Şimdi bu neyi gösteriyor? Bizim bu konudaki vizyonumuzu gösteriyor, Türkiye'nin vizyonunu gösteriyor. Şimdi, bu vizyonu ben size birkaç örnekle de tamamlamak istiyorum. Dünya Ekonomik Forumu'nda her yıl yayınlanan bazı raporlar vardır. Bu raporlarında, işte, bilgi toplumuna hazır olma endeksleri açıklanır. Bu raporlar diyor ki Türkiye için: Sıralamanın en başında İsveç, Singapur, Finlandiya, Amerika, Tayvan, Danimarka, Kanada ve Güney Kore varken, Türkiye bu endeksle son beş yılda giderek gerileyen bir sıralamaya doğru gidiyor. 2006'da 122 ülke arasında 52'nci olan Türkiye bugün, 138 ülke arasında 71'inci sıradadır. Evet, doğru biz, 16'ncı büyük ekonomiyiz ama bu konuda da 71'inci sıradayız.

Ayrıca buna ekleyeceğim çok daha önemli olduğunu düşündüğüm bir konu var: Biz teknoloji konusunda ileri gittik, bu haklı, dinlemeler konusunda çok ciddi yol aldık, bütün teknolojilerimizi biz dinleme üzerine neredeyse kurduk. Ülkede herkesi dinliyoruz. Bu dinlemeler nasıl yapılıyor? Bir onları ben size kısaca anlatmak istiyorum.

Ülkede bütün datalar dijitalleştikten sonra 70 milyon insanı da çok rahatlıkla dinlersiniz ama bu kişi kişi dinleme diye bir şey olmaz, şöyle olur: Cep telefonlarından veya mevcut karasal bütün  dataların gönderildiği hatlardan bütün herkesi dinlersiniz. Arkasından buraya  bir yapay zekâ programı eklerseniz, kelimelerle birlikte kimlerin hangi kelimeyi konuştuğunu oraya yazarsanız o insanları bir kere data olarak süzer. Bu datayı süzdükten sonra onların içinde canınız kimi istiyorsa onu alır, dinlemeye getirirsiniz.

İşin garip tarafı şu: Bir Anayasa tashihi yapılıyor şu anda ve insanların güvenliği üzerine dayalı konular Anayasa'yla güvence altına alınmaya çalışılıyor. Ama ilk önce insanlar dinleniyor, dinlendikten sonra iddianameler hazırlanıyor, arkasından gidip "Biz bu adamı dinleyebilir miyiz?" diye yargıdan izin alınmaya çalışılıyor. Peki, tamam, siz Türkiye'yi komple dinliyorsunuz böyle dijital kayıtlarla birlikte. Şunu aklınızdan çıkarmayın ki bugün kullandığınız bütün yazılımlar, bütün hardware'ler, bütün software'ler, bütün cihazların hepsi yurt dışındaki uluslararası firmaların elinde. Bu datalar nerede toplanıyor, bunu biliyor musunuz? İşte, mevcut bazı ülkeler tarafından bu datalar kayıt altına alınıyor, ülkenin güvenliği ortadan kaldırılmış oluyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ERDAL AKSÜNGER (Devamla) - Arkadaşlar, söylenecek çok şey var. Ben hepinize teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Aksünger.