| Konu: | DEVLET İSTİHBARAT HİZMETLERİ VE MİLLİ İSTİHBARAT TEŞKİLATI KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TEKLİFİ |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 67 |
| Tarih: | 16.02.2012 |
HASİP KAPLAN (Şırnak) - Değerli milletvekilleri, tezkerelerde konuştuk. Kürt sorunuyla ilgili kapalı oturumlar yaptık. Şimdi de MİT Yasası'yla ilgili konuşuyoruz. Dikkat edin, odağında Kürt sorunu var.
Bu Mecliste yüzlerce defa Habur tartışılmıştır. Yüzlerce defa İmralı tartışılmıştır. Yüzlerce defa Oslo tartışılmıştır. Yüzlerce defa yaşanan acı olayları konuşmuşuz. Siyaset kurumu hakikaten ne yaşadığının farkında değil mi?
Bu Mecliste, bakıyorum, siyasi hesap yapılıyor; yani Kürt sorunu üzerinden, otuz sene yaşanan acılar üzerinden, 40 binin üstünde yaşanan can kaybının, 300 milyar, 400 milyar doları aşkın ekonomik zararın üstünden, yedi aydır savaş uçaklarının bombaladığı Kandil'den, şu an bile çatışma haberlerinin üzerinden, günde 100-200 kişinin operasyonlarla tutuklandığı bir süreçte bir sorunu doğru dürüst konuşamamanın aczini yaşıyor siyaset, beceriksizliğini yaşıyor, çözümsüzlüğünü yaşıyor ve dibe vurmuşluğunu yaşıyor. Yani bütün milletin iradesiyle seçilip geleceğiz buraya, mektupları konuşuyoruz. Kim ne demiş?.. Kim ne görüşmüş?.. İsmi üstünde, Millî İstihbarat Teşkilatı veya gizli örgütlenmeler. Bunların gizlilik düzeyleri var, dereceleri var. Burada açık açık söyledim, Koalisyon Hükûmeti döneminde, 99 yılında görüşmeler yapıldı; ben kendim gözlerimle gördüm. Yani şimdi, ben avukat olarak gözlerimle gördüm.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Sayın Vural, cevap ver!
OKTAY VURAL (İzmir) - Vereceğim, vereceğim!.. Sizin ruh ikiziniz. Nasıl da savunuluyorsunuz değil mi? Kucaklaşıyorsunuz bakıyorum. Beraber yürüdünüz siz bu yollarda!
HASİP KAPLAN (Devamla) - 99'da yaşandı, 2002'de yaşandı, bugün de yaşanıyor.
Şimdi bakın, birisi şunu diyebilir: "Ben Hükûmet olarak görüşmedim, devlet olarak, devlet görüştü." Birisi diyebilir: "Benim memurum görüştü, ben görüşmedim."
OKTAY VURAL (İzmir) - Ya!.. Beraber Oslo'larda, Habur'larda? Aynı sudan içmişsiniz siz!
ZEYNEP KARAHAN USLU (Şanlıurfa) - Aynı sudan içmeye devam edeceğiz!
HASİP KAPLAN (Devamla) - Şimdi soruyorum size: Hükûmetler bostan korkuluğu mu? Hükûmetler bostan korkuluğu mu Allah aşkına? Genelkurmay hükûmetlere bağlı değil mi?
OKTAY VURAL (İzmir) - Devam edin, devam edin!
HASİP KAPLAN (Devamla) - Millî İstihbarat hükûmetlere bağlı değil mi?
ZEYNEP KARAHAN USLU (Şanlıurfa) - Devam edeceğiz.
OKTAY VURAL (İzmir) - Biz de onu diyoruz zaten! Devam edin! İnkâr etmeyin!
HASİP KAPLAN (Devamla) - Oralara giden, görüşen memurlar, istihbarat, hepsi, hükûmetlere bağlı değil mi? Yani, memurlarınız bir şeyler yapıyor, görüşmeler yapıyor, hiçbirinizin dünyadan haberi yok, Hükûmet oluyorsunuz, olabilir mi?
Şimdi, şunu soruyorum: Çok mu merak ediyorsunuz bazı şeylerin cevabını? Buyurun, her dört parti grubundan ikişer, üçer, birer heyet oluşturalım. Gelin, Meclis İnsan Hakları Komisyonu kanalıyla mı gideriz, direkt bir uzlaşma komisyonu mu, gelin, İmralı'ya gidelim. Kafanızdaki bütün soruları sorun; sorun, alın direkt cevabınızı. Ne böyle mektup yazıyorsunuz birbirinize durmadan? Sayın Bakan aracı mıdır, postacı mıdır Bakan? Bakan postacı mıdır, Allah aşkına söyleyin? Herkes doğruyu konuşsun. Varsa kafanızda bir soru, gelin, gidelim, İmralı'da konuşalım. Gelin, Oslo'ya gidelim. Oslo'ya gidelim, kim var, kim yok. Gelin, Erbil'e gidelim. Erbil'deki parlamentoya gidelim, orada görüşelim. Yüreğiniz varsa, cesaretiniz varsa, bu ülkeye barışı istiyorsanız, gelin, Kandil'e de gidelim. Var mı 12 tane yürekli milletvekili? Her partiden üçer tane milletvekili var mı? Gelin, barış için gidelim, silahların susması için gidelim, Türkiye'nin geleceği için gidelim, gençlerimizin geleceği için gidelim, asker için gidelim, polis için gidelim, çocuklarımız için gidelim, Türkiye için gidelim, 74 milyon için gidelim. Var mı yürekli 12 tane insan, milletvekili? Böyle bir uzlaşma komisyonu, böyle bir irade, böyle bir cesaret var mı? Yeter artık ya! Yeter, nedir, bıktırdınız! Yok Habur, yok Kandil, yok Oslo, yok İmralı! E bu Meclis ne işe yarıyor? Ne işe yarıyor? Arkadaşlar, burası kahvehane midir ya? Allah'tan korkun! Kimin hakkı var buna ya? Kimin bu ciddi sorunda bu kadar kayıkçı kavgası yapmaya hakkı var? Ya, biraz vicdani düşünelim, insani. Evet, bahar geliyor, korkuyorum. Her bahar geldiğinde korkarım. Dağlarda karlar eridiği zaman asker ölüyor, gençler ölüyor, analar ağlıyor; sizin vicdanınızı sızlatmıyor mu? Korkmuyor musunuz ya? Ben korkuyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HASİP KAPLAN (Devamla) - Cenazeler geliyor arkadaşlar. Ben buna çözüm arıyorum. Siyaset budur, gerisi hikâyedir. Havanda su dövmenin zamanı değil. Gelin, elimizi taşın altına koyalım. Dört parti grubu olarak davet ediyorum. Davet ediyorum, bu işi bu kadar daha fazla tartışmanın gereği yok.
Teşekkür ediyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Kaplan, teşekkürler ediyorum efendim, sağ olun.