GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: CHP GRUBU ÖNERİSİ
Yasama Yılı:2
Birleşim:86
Tarih:30.03.2012

MEHMET ŞEKER (Gaziantep) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Suriye'ye karşı izlenen politikalar neticesinde Suriye ile ticari ilişkilerimizde meydana gelen ekonomik kaybın belirlenmesi, bu kaybın bölge halkına, esnafa, sanayiciye ve ihracatçıya etkilerinin saptanması, ticari ilişkilerimizin tekrar canlandırılması için izlenecek politikaların oluşturulması amacıyla Meclis araştırması açılması teklifimizle ilgili olarak söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

2002 yılına kadar Suriye ile ilişkilerimiz terör örgütünün Suriye'deki faaliyetleri, su paylaşımı ve Hatay sorunu nedeniyle gerilimli bir seyir izlemekteydi ancak 2002'den sonra atılan olumlu adımlarla yumuşama başlamıştı. İki ülkenin cumhurbaşkanlarının karşılıklı ziyaretleri, Serbest Ticaret Anlaşması'nın yürürlüğe girmesi, Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi Anlaşması'nın imzalanması, vizelerin karşılıklı kaldırılması sayesinde Suriye ile ekonomik, kültürel ve sosyal alanda çok önemli mesafeler katedilmiştir.

Gelişen bu ticari ve ekonomik ilişkiler neticesinde 2,5 milyar dolarlık bir ticaret hacmine ulaşılmıştır. Orta Doğu'ya açılan önemli bir kapı olan Suriye üzerinden, Türkiye, on bir ülkeye ticaret yapmaktaydı. Bavul ticaretiyle yaklaşık 3 milyar dolara ulaşan bir ticaret hacmi oluşturulmuştu. Vizelerin kaldırılmasıyla beraber, karşılıklı, sınırdan geçişler artmış, 60 bin kişi bölge esnafını ayakta tutan en önemli gelir kaynaklarından biri olmuştur. Suriye'de aktif olarak yatırım yapan 30 firmamız ve 10 da müteahhitlik firmamız vardır. Ancak Suriye'de çıkan olaylar ve bu olaylara karşı AKP Hükûmetinin izlediği tutarsız politika neticesinde Suriye ile ihracattaki gerileme yüzde 37, ithalattaki gerileme ise yüzde 62 seviyesine ulaşmıştır.

Gezmek, alışveriş yapmak, tedavi olmak amacıyla Türkiye'ye giriş yapan Suriyeli sayısı âdeta bıçak gibi kesilmiştir.

Suriye'de yatırım yapan firmalar yatırımlarını durdurmuşlar, belirsiz bir gelecekle karşı karşıya kalmışlardır.

Transit ticaret durmuş, önerilen alternatif yollar maliyetli olduğundan binlerce araç atıl durumda kalmıştır.

Durma noktasına gelen bavul ticareti ile binlerce aile geçim sıkıntısı içerisine girmiştir.

Değerli arkadaşlar, bugün, Suriye'de yaşananların Amerika'nın enerji politikasının bir sonucu olduğunu hepimiz biliyoruz. İran'ın Hürmüz Boğazı'nı petrol trafiğine kapatma ihtimaline karşı Suriye'nin Lazkiye Limanı'nı kontrolü altına almak isteyen ve böylece Irak petrolünü rahatça Akdeniz'e taşımak isteyen Amerika, Suriye'de kukla bir yönetim istiyor. AKP de Suriye'ye karşı izlediği politika ile Amerika'nın bu emelinin maalesef taşeronluğunu yapmaktadır. Şu an gerek bölge halkının gerekse esnaf, iş adamı ve ihracatçının içinde bulunduğu bu tablonun sorumlusu maalesef iktidardır. Yıllardır izlediğimiz ve tüm dünyaya örnek olacak "Yurtta barış cihanda barış." politikasını maalesef hiçe saymaktayız ve Suriye halkı ile aramızda şu anda düşmanlık tohumları da ekilmiş bulunuyor.

Maalesef AKP, Suriye konusundaki tüm adımlarını Amerika'dan aldığı direktiflerle atmaktadır. Buna buradan birçok milletvekili arkadaşımızın itiraz edeceğini biliyorum ama eminim birazdan vereceğim birkaç örnek itirazların yetersizliğini gösterecektir. Ocak ayında Kilis'in Öncüpınar Sınır Kapısı'ndan Suriye'den gelecek mülteciler için konteynerlerden oluşan bir kamp oluşturma çalışmaları başlatılmıştır. Eğer Suriyeli mülteciler erken otel rezervasyonuna benzer bir uygulama ile erken konteyner rezervasyonu yaptırmadıysa var olmayan mülteci için kamp yapma girişiminin bir tek açıklaması vardır; o da sınıra sıfır noktasındaki bu kamptan Esad muhaliflerine askerî yardım ve lojistik destek sağlamaktır çünkü Suriye'deki olayları tırmandırmak ve bir an önce sonuca ulaştırmak isteyen Amerika Birleşik Devletleri için Kilis dört dörtlük bir ildir.

Ocak ayında "Vanlı depremzedeler çadırlarda donarken, çadırları yanarken olmayan mülteciye konteyner kent yapmak reva mı?" diye sormuştum, bugüne kadar da maalesef iktidardan bir cevap alamadım.

Değerli arkadaşlar, geçtiğimiz haftalarda muhaliflerin Humus'taki en önemli direniş noktasının Suriye ordusunun kontrolüne geçmesinden sonra Suriye'ye fiziki müdahaleye giden süreç hızlanmıştır. Gelişi sır gibi saklanan CIA Başkanı Başbakanla ve MİT Müsteşarı ile ne görüşmüştür? Dışişleri Bakanlığının Türk vatandaşlarına yurda dönüş çağrısı yapmasını, Suriye'de birbiri ardına gelen patlamaların olmasını, Şam'daki Büyükelçiliğimizin kapatılmasını,          Hatay ve Kilis'teki kamplara ilaveten Gaziantep'in İslahiye ilçesinde 10 bin kişilik, Şanlıurfa'nın Ceylanpınar ilçesinde 20 bin kişilik çadır kamp kurma girişimlerinin başlatılmasını CIA Başkanıyla yapılan görüşmeden bağımsız değerlendirmek mümkün müdür? Bu olayların Başkanın gelmesinden hemen sonra birbiri ardına yaşanması tesadüf mü? Buna inanan birileri var mı arkadaşlar?

Bir de ihbar üzerine yakalanan tırlar var sevgili milletvekilleri. Gürbulak Sınır Kapısı'ndan Türkiye'ye giriş yapan Kilis'in Öncüpınar Sınır Kapısı'nda yakalanan silah ve patlayıcı yapımında kullanılan mühimmat yüklü tırlar gizemlerini korumaya devam etmektedir. Bu tırların nereden geldiğine, taşıdıkları silahların menşesinin ne olduğuna, Suriye'deki isyancılara gidip gitmediğine yönelik verdiğim soru önergesine süresi geçtikten iki ay sonra, dün gelen cevapta bu hususlar aydınlatılamamıştır. Benim sorduğum soruya -maalesef- İçişleri Bakanlığının verdiği cevap da burada arkadaşlar, maddeleri okumayacağım:

"?maddesine istinaden Genelkurmay Başkanlığı ve Dışişleri Bakanlığıyla Bakanlığımız arasında yapılan yazışmalar neticesinde, söz konusu patlayıcı ve kimyasal maddelerin imhasıyla ilgili sürecin Genelkurmay Başkanlığının eş güdümünde yürütülmesinin uygun olduğu bildirildiğinden Bakanlığımızca herhangi bir işlem yapılmamıştır.

                                                                                                               İdris Naim Şahin

                                                                                                                 İçişleri Bakanı"

  Bu tırların maalesef nereden geldiği belli değildir arkadaşlar ancak Öncüpınar Sınır Kapısı'na kadar eğer Gürbulak'tan girdilerse on ili rahat bir şekilde nasıl geçmişlerdir? Yoksa bu tırlar İncirlik'ten mi yüklenmiştir? Bu silahlar isyancılara mı gitmektedir? Yakalanmayan ve Suriye'ye geçen tırlar da, başka tırlar da var mıdır, başka silahlar da var mıdır? Bunlar Suriye'de masum, yoksul insanların öldürülmesine vesile olmuş mudur?

AKP'nin Suriye politikasını haklı, doğru çıkarmak için özel çaba gösteren yandaş medya da hem vatandaşlarımızın hem de Suriyelilerin tüm mağduriyetlerinden Hükûmetle aynı oranda sorumluluk sahibidir. Suriye'den yayın yaptığını iddia ederek Hatay'dan yayın yapanlar "Çatışma seslerini duyuyoruz, silah sesleri geliyor, siviller öldürülüyor." diye haber yapanlar neye hizmet ettiklerinin farkındalar mı?

Değerli arkadaşlar, bugün Suriye'de demokratik bir yönetimin olması herkesin ortak arzusudur ancak demokrasi söylemi altında saldırgan ifadelerle, mezhep kışkırtıcılığı ile Suriye'de çatışmaların arttırılması, Suriye'de eylem yapacakların Türkiye'de kalmaları, bunlar için kamplar kurulması sonuna kadar da karşı olduğumuz hususlardır.

Sevgili arkadaşlar, Cumhuriyet Halk Partisi olarak Suriye'de demokratik bir iktidarın olduğunu söylemiyoruz, Suriye'de insan hakları ihlallerinin olduğunu biliyoruz, Suriye'nin demokratik bir anayasasının olmadığını da biliyoruz ama Orta Doğu'da buna benzer pek çok ülke var. Biz Türkiye Cumhuriyeti devleti olarak her şeyden önce yapmamız gereken, buradaki ülkelerde, özellikle komşumuz olan Suriye'de, 850 kilometre sınırımız olan Suriye'de demokrasinin tesisi için maddi, manevi her türlü desteği verelim, mutlaka destek olalım ama kesinlikle savaş kışkırtıcılığı yapmadan, orayı bizim iç işlerimiz gibi görmeden müdahale etmek durumundayız.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Suriye'ye yapılan 1 milyar dolarlık yatırımın akıbeti şu anda belli değildir. Onlarca firma Suriye'deki fabrikalarının kapısına kilit vurmuş, orada çalıştırdığı işçileri işten çıkarmıştır. Ailesinin geçimini sağlayan yüzlerce kişinin işsiz kalması aile fertleriyle binlerce kişinin olumsuz etkilenmesi anlamına gelmektedir.

Değerli arkadaşlar, bunlar derinlemesine bir araştırma yapmadan, bir çırpıda yapılan bir değerlendirme neticesinde ortaya çıkan sonuçlardır. Elbette, bu, buz dağının görünen yüzüdür. Kurulacak bir araştırma komisyonu ile konu tüm yönleri ile ele alınmalıdır. Bu komisyon ile Suriye'de yaşanan olaylar ve Hükûmetin Suriye politikasının olumsuz etkilediği tüm kesimler belirlenmeli, zararları tespit edilmeli, bunun tazminine yönelik çalışmalar yapılmalı ve Suriye ile ticari ilişkilerimizi tekrar canlandırmak için yeni politikalar üretilmelidir.

Suriye'deki gerginliği tırmandıran değil azaltan, Suriye'de barış ve istikrarın sağlanmasına yardımcı olan her türlü politikanın ve çalışmanın yanında olduğumuzu belirtiyor, araştırma önergesini desteklemeniz dileğiyle hepinizi bir kez daha saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Şeker.