GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2012 YILI MERKEZÎ YÖNETİM BÜTÇESİ VE 2010 YILI MERKEZÎ YÖNETİM KESİN HESAP KANUNU TASARISI
Yasama Yılı:2
Birleşim:37
Tarih:14.12.2011

MHP GRUBU ADINA RUHSAR DEMİREL (Eskişehir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının 2012 yılı bütçesi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Ve bahse konu Bakanlık, hepinizin takdir edeceği gibi, yalnızca ekonomiyle, bütçeyle, finansla izah edilecek bir kurum değil; odağında insanın olduğu, daha geniş perspektiften bakmayı gerektiren bir kurum. Ancak bu Bakanlık kurulurken, bildiğiniz gibi, kanun hükmünde bir kararnameyle kuruldu yani Meclis iradesinden kaçırılarak kurulmuş bakanlıklardan  biri. O sebeple Bakanlık kurulurken Bakanlığın yapısı hakkında söz söyleme şansımız olmadı. Ben bütçeyi bu anlamda bir şans olarak görüyorum ve Bakanlığın yapısı hakkında da birkaç fikir beyan etmek istiyorum:

Hükûmet etmede onuncu yılına giren Adalet ve Kalkınma Partisinin en çok değişikliğe uğrayan bakanlığı kadın konusunda çalışan bakanlık oldu. Daha önce devlet bakanlığıydı, şu anda Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı. Kadın konusundaki bakan, en sık değişen bakan.

Sayın Başbakan kendisinin usta olduğunu söylüyor, bir önceki dönem kalfaydı ve ondan önce çıraktı sanıyorum. Dolayısıyla bu Bakanlık, çok sık bakan değiştirmesi itibarıyla, daha hiç  kalfa ve usta bir bakan göremedi. Sanıyorum ki bu istikrarsızlıktan olsa gerek Dünya Ekonomik Forumu'nun bu yıl açıkladığı  toplumsal cinsiyet eşitliği endeksinde Türkiye yine üç haneli rakamlarla ifade edilen 100 küsürüncü sıralarda. 135 ülke içinde sondan 14'üncü ve bu gidişle sanıyorum ki 2012'de de çok fazla bir şey değişmeyecek. Neden daha fazla bir şey değişmeyeceğini düşündüğümüze gelince: Ben bütçe görüşmelerinde Sayın Bakanın sunumunu izledim, dinledim. Sayın Bakanın sunumu şöyleydi: "Hani yılbaşı da yaklaşıyor, yeni yılınız hayırlı olsun, çok daha iyilerini yapacağız. İnşallah daha iyi günler bize gelecek." filan gibi yani genel olarak temennilerle dolu, naif bir sunumdu. Dolayısıyla bir bazı, bir ölçümlemesi olmayan, hedefleri net olmayan yuvarlak söylemlerle dolu bir konuşmaydı, temennilerden ibaretti diye düşünüyorum ve bu sebepledir ki çok daha ileriye gidemeyeceğimiz gibi bir kanaate sahibim maalesef.

Bakanlığın örgüt şemasından başlamak istiyorum: Bakanlığın örgüt şemasında "Sosyal Yardımlar Genel Müdürlüğü" adı altında bir Genel Müdürlük var ve Genel Müdürlüğün misyonuyla ilgili kendi sitelerinde şöyle bir ibare var: "Temel ihtiyaçlarını karşılamaktan yoksun -devamında- vatandaşlarımızı sosyal yardımlarla desteklemek, paydaşlarıyla eşgüdüm içerisinde çalışarak sosyal yardımların etkin bir biçimde dağıtılmasını sağlamak."

Bu cümleler, bize, genel olarak doğal afetleri hatta çok yakında yaşadığımız Van depremini hatırlatıyor ama Van depreminde biz Bakanlığı çok da aktif görmedik. Nedenine gelince: Çünkü devlet yapımız içinde afetlerle ilgili bir kurum var, AFAD. AFAD'ın içinde birçok kurul ve komisyon var ve bu kurul ve komisyonlarda hangi bakanlıkların görevli olduğuna baktınız mı hiç? Millî Savunma Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı, İmar İskân Bakanlığı, Orman Bakanı, Millî Eğitim Bakanı, Sağlık Bakanı, Kızılay Genel Başkanı var, Aile ve Sosyal Politika Bakanı yok.

Sayın Bakan, Hükûmet, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığını kovboy dekoru diye mi görüyor? Sizden istirham ediyorum, Bakanlığınız, ilgili Genel Müdürlüğünüzün misyonu ve görevi itibarıyla bu kurum ve kuruluşlarda yer alması gereken bir Bakanlıktır. Dolayısıyla, bu konuda Hükûmet içinde sanıyorum ki etkili baskıyı yapacaksınızdır.

Bakanlığın örgüt şemasında bir başka genel müdürlük var. Ben üzülerek ve hicapla okudum adını: Özürlü ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürlüğü. Efendim, 2011 yılındayız, 21'inci yüzyılda, bu yüzyılın ilk insan hakları sözleşmesi Engelli Hakları Uluslararası Sözleşmesi ve o günden bugüne "Engelli" kelimesi bile kalkmıştır literatürden. Literatürde "Özür" olabilir ama literatürde bu bile yok artık "Özel durumlu bireyler" diye bir ifade var. Özür dileme konusunda belki siyasetiniz itibarıyla meraklı olabilirsiniz ama bence siz asıl bu özel durumlu insanlarımızdan özür dilemelisiniz ve bu Genel Müdürlüğün adını lütfen değiştiriniz. (MHP sıralarından alkışlar)

Bir başka konu, burada övünerek anlatılan bir telefon hattı var biliyorsunuz. Ben Bakanlığın sitesini inceledim, birçok telefon hattı var hatta 155, 156, 183, farklı farklı hatlar var. En sonunda, Sayın Bakan Isparta'da Emniyet Müdürüyle beraber, Sayın Bilgiç'in de yanında yer aldığı, bir "Gülen Yüzler" telefon hattını açtı.

Sayın Bakan, mağdur olan kadınlar, çocuklar hangi numarayı arayacaklar? Bu bile bir kafa karışıklığı. Bakınız, "112" dediğinizde herkes neyi anlattığını bilir. Sağlıkla ilgili uzak yakın her işi olan insan 112'yi arar. Kadın, yaşlı, engelli, çocuk hangi numarayı arayacak? Gülen yüzler için her ilde başka bir numarayı mı? 183'ü mü, 140 küsuru mu, hangisini? Bu kafa karışıklığınızı aslında ben hiç yadırgamadım; çünkü ilgili siyasi partinin hükûmet ettiği dönemleri kapsayan, 2007-2013 yıllarını kapsayan Dokuzuncu Kalkınma Planına bakarsanız, böyle bir bakanlık zaten öngörülmemiş bile. Yani, kalkınma planlarında yer almayan bir bakanlık. Toplama bilgisayar gibi, bir anda ilgili kurumları toplayarak bir bakanlık oluşturulmuş ve Dokuzuncu Kalkınma Planından ben size başka bir cümle okumak istiyorum:

"İş gücü piyasasında zorluklarla karşılaşan kadınlar, gençler, uzun süreli işsizler, özürlüler ve eski hükümlüler için fırsat eşitliği sağlanacaktır. Kadınların iş gücüne ve istihdama katılımlarının artırılması amacıyla çocuk ve diğer bakım hizmetlerine erişimleri kolaylaştırılacaktır." Çok iyi bir temenni ama dediğim gibi, naif, hoş bir temenni. Çünkü, Sayın Maliye Bakanı Mehmet Şimşek Bey, geçtiğimiz günlerde burada bir metin okudu, 2011 yılı ekonomik raporunu. 2011 yılı ekonomik raporunda şunlar var: İstihdam düzeyinin yükseltilmesi için iş gücü yükünün azaltılması kapsamında yaptıklarını saydı Sayın Şimşek. "Sağlık merkezi açma ve kreş zorunluluklarının esnetilmesi?" Bu esnetme sanıyorum ki yukarıya doğru değildir, aşağıya doğrudur. "Eski hükümlü çalıştırma zorunluluğunun kaldırılması?"

Sizlere şunu hatırlatmak isterim: Sağlık merkezleri açma konusunda esnetme yaparsanız, işçi sağlığı ve iş güvenliği konusunda "Çok güzel öldüler" cümlesinden öteye gidemezsiniz. Kreş açma zorunluluğunu esnetirseniz, kadın istihdamını hiç desteklemiş olmazsınız. Eski hükümlü çalıştırma zorunluluğunu da kaldırırsanız eğer, bu insanları sosyal dışlanmaya maruz bırakır, suça teşvik edersiniz.

Sosyal politika oluşturmak, bunları birleştirmek, bütünleştirmek sosyal içermeyi gerçekleştirmek demektir. Dolayısıyla, bakanlığın çalışma alanıyla ilgili, lütfen bu konuda Maliye Bakanıyla da bir istişare ederseniz toplum olarak mutlu olacağız.

Bir başka konu aile içi şiddet: Burada benden önce konuşan bir Adalet ve Kalkınma Partili milletvekilimiz de ifade etti, Sayın Bakanın hedefleri arasında sosyal hizmet uzmanlarını sahaya yollamak var. Fakat Sayın Bakanın sunumunda şu vardı: Sosyal hizmet uzmanlarını göç almış bölgelerden başlayarak çalıştıracağına dair bir ifadesi vardı, doğru hatırlıyorum sanıyorum. Oysa, maksat sinek öldürmek değil, bataklık kurutmak. Göç alanı değil, göç veren yerleri bu konuda incelemek gerekir.

Nitekim, UPSAM'ın TÜBİTAK'la birlikte yaptığı ve geçen hafta açıklanan bir çalışma var, bu çalışmaya katılan, ankete cevap veren insanların yüzde 25'inin "Evet." dediği bir soru var: Zoraki evlilikler nedeniyle bölücü terör örgütüne katılımlara yüzde 25 kişi "Evet." cevabını vermiş Sayın Bakan. Sanıyorum ilgi alanınıza girecektir.

Bakanlığın bütçesi konusunda da birkaç cümle söylemek istiyorum. Bakanlığınız haziran ayında kurulduğu için Maliye Bakanlığıyla ne zaman temasa geçtiniz  ve bu bütçeyi oluşturdunuz bilmiyorum ama bütçe ifade edildikten sonra bile enflasyonda yüzde 2-3'lük bir oynama olduğunu sanıyorum siz de biliyorsunuzdur. Dolayısıyla, 2010-2011'le ilgili net rakamlarınız olmadığı için yani verdiğiniz bütçe çizelgesinde o haneler sıfır olduğu için hangi bazın üzerinden konuşuyoruz, hangi rakamlar üzerinden 2012'yi öngördünüz, açıkçası ben anlamadım, herhâlde ekonomistler anlayacaklardır.

Bakanlık bütçenizin 8,8 milyar olduğunu söylüyorsunuz ama baktığınız zaman 4,1 milyar görev zararı gözüküyor, şimdiden Bakanlığın bütçesinin yarısı görev zararı efendim. Tabii, bütün bunlar, bütün bu eşitsizlik ve dengesiz rakamlar çok yadırgatıcı değil.

Son bir örnek vermek istiyorum konuşmamı bitirmeden: Malumunuz sığınma evleri çok güncel bir konu. Bu konuda Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek'e göre ülkemizde 53 tane sığınma evi var fakat aynı gün konuşan Sayın Ali Babacan'a göre 51 tane yani yaklaşık 50 küsur tane sığınma evini bile düzgün toplayıp sayılarda mutabık kalamamış bir kabinenin bütçeyle ilgili durumunu bence sizler takdir edeceksinizdir. Elbette ki sayısal çoğunluğunuz nedeniyle bu bütçe geldiği gibi geçecektir. Sığınma evini özellikle örnek verdim. Elli küsur tane sığınma evini net sayamamış ekonomiden sorumlu bakanlıklarımız var. Ben, takdiri tekrar sizlere bırakıyorum.

Teşekkür ediyorum. Bütçe hayırlı olsun. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Demirel.