| Konu: | 2012 YILI MERKEZÎ YÖNETİM BÜTÇESİ VE 2010 YILI MERKEZÎ YÖNETİM KESİN HESAP KANUNU TASARISI |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 37 |
| Tarih: | 14.12.2011 |
DIŞİŞLERİ BAKANI AHMET DAVUTOĞLU (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Bakanlığımın 2012 Mali Yılı Bütçe Tasarısı'nın yüce Meclisin onayına sunulması vesilesiyle huzurunuzda bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Nihai meşruiyet kaynağı ve denetim mercisi olan yüce Meclisimize bütçe görüşmeleri vesilesiyle dış politikamız hakkında bilgi sunmaktan onur duyuyorum.
Süre sınırlaması dolayısıyla, çok daha kapsamlı bir değerlendirmemizi kitapçık hâlinde sizlere birazdan takdim edeceğiz. Bu nedenle, sunuşumu, detaylara fazla girmeksizin, özellikle uluslararası sistemdeki temel dönüşüm unsurları ve bu konudaki dış politika anlayışımızı aktararak yapmaya çalışacağım:
Değerli milletvekilleri, bugün 2011 yılında uluslararası sistemin parametrelerinin temelden değiştiği, dünya politikasında kartların âdeta yeniden karıldığı bir yeni dönem başladı. Aslında on yılda bir biz bu dönemleri yaşıyoruz. 1991 yılında Sovyetler Birliğinin çözülmesiyle jeopolitik bir deprem yaşanmıştı ve uluslararası sistem yeniden bir yapılanma sürecine girmişti.
2001 yılında 11 Eylülde bu sefer bir güvenlik depremi yaşandı ve güvenlik ağırlıklı politikalarla yeni bir uluslararası sistem dili, yeni bir uluslararası politika anlayışı ortaya konuldu.
2011 yılında ise iki eksende yoğun bir ekonomik politik deprem yaşanıyor ve bu iki eksen, bu iki alan Türkiye'nin doğrudan kaderinin belirlendiği iki alan. Birisi, Avrupa Birliği havzası, Avrupa'daki gelişmeler ve bu çerçevede yaşanan ekonomik politik deprem ve bunun sonuçları. Diğeri ise Orta Doğu'da soğuk savaş şartlarından çıkışla birlikte soğuk savaş yapılarının çözüldüğü bir siyasi deprem yaşanıyor. Bu iki deprem havzasının ortasında bizim sağlam bir zeminde bu dinamik değişimi yorumlamamız ve dinamik bir seyir takip etmemiz gerekiyor. Gerçekten bugün alacağımız tutum ve tavırlar, politikalar geleceğimizi, önümüzdeki on, yirmi yılı belirleyecek.
Avrupa açısından bakıldığında bir borç kriziyle başlayan küresel ekonomi, politik krizin etkisiyle yaygınlaşan ve zamanla bir ekonomik krize, finansal krizden ekonomik krize, ekonomik krizden ekonomi politik krize dönüşerek Hükûmetlerin değişmesine yol açan bir deprem yaşanıyor Yunanistan'dan Portekiz'e kadar. Lizbon sonrası Avrupa'da yeni bir anlayış, Lizbon'da derinleşen Avrupa yerine kademeli, katmanlı bir Avrupa anlayışının gelişmekte olduğunu görüyoruz.
Türkiye bir Avrupa devletidir ve Avrupa'daki her gelişmenin nabzını tutmak zorundadır. Diğer taraftan Orta Doğu'da otokratik yapılar çözülüyor, yeni yatay ve dikey anlamda yeni etkileşim alanları ortaya çıkıyor.
Son derece kritik, son derecek kritik bir dönemden geçiyoruz. Bunun için geçtiğimiz günlerde Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Bahçeli'nin yaptığı değerlendirmeye çok büyük bir önem atfediyorum. Gerçekten de Sayın Bahçeli devlet adamlığı olgunluğuyla bu içinden geçilen kritik dönemde tek başına iktidara gelmiş AK PARTİ'de yaşanacak bir kaosun ülkeye büyük zarar vereceğini belirtti.
Ancak bunu pozitif bir dille kullanırsak bu şu demektir: Güçlü bir AK PARTİ, Türkiye'de istikrarın, gücün ve geleceğin teminatıdır.
OKTAY VURAL (İzmir) - Bunu demek istemedi.
DIŞİŞLERİ BAKANI AHMET DAVUTOĞLU (Devamla) - Bu, gerçekten çok önemli bir tespit çünkü AK PARTİ'nin kaderiyle artık Türkiye'nin kaderi iç içe geçmiştir, bütünleşmiştir. Güçlü bir AK PARTİ İktidarı, süregelen ve geçmişteki başarılarını devam ettirecek bir AK PARTİ İktidarı, Türkiye'nin geleceğinin teminatıdır. Bunun olabilmesi için değerlerinizin sağlam, coğrafi ve tarihî zemininizin güçlü ve derinlikli olması lazım. AK PARTİ kadroları, milletimizin iradesinin asırlardır süren ideallerinin, değerlerinin gerçek temsilcileridir. AK PARTİ Grubu da bu kutsal çatı altında bu değerlerin mücessem hâlidir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Sayın Bahçeli'nin bir tek tespitine katılamayacağım, AK PARTİ'de ne dün vardı ne bugün olacak ne de yarın olacak, AK PARTİ'de hiçbir zaman kaos olmayacak. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Sayın Bahçeli müsterih olsunlar, hiç merak buyurmasınlar. Hakk'ın ve halkın rızası için yola çıkmış mahviyet sahibi AK PARTİ kadroları, hiçbir fitneye, kaosa izin vermeyecektir ve dokuz yıl içinde gerçekleştirdiğimiz başarılara Sayın Başbakanımızın liderliğinde yeni başarılar ekleyeceğiz ve bu uluslararası değişim sürecinin Türkiye'nin aktörlüğünde gerçekleşmesini teminat altına alacağız.
KAMER GENÇ (Tunceli) - Getirdiğiniz durum ortada, dış politika ortada, her şey ortada!
DIŞİŞLERİ BAKANI AHMET DAVUTOĞLU (Devamla) - Önümüzdeki on yıl içinde, yirmi yıl içinde Türkiye'nin belirlediği bir Avrupa, Türkiye'nin etkilediği bir Orta Doğu, Kuzey Afrika coğrafyası olacak. Bu tarihî bir zarurettir ve biz, bu zarureti gerçekleştireceğiz. Bundan kimsenin şüphesi olmamalı. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Avrupa'daki dönüşümde iki önemli risk alanı görüyoruz. Bütün bu dönüşümlerde riskler avantajlarla birlikte gelir. İki önemli risk alanı var. Aynen 1929'daki büyük ekonomik buhrandan sonra olduğu gibi, Avrupa'da ırkçılık ve yabancı düşmanlığının toplumsal ve sosyal barışı baltalayacak ve günlük hayatı sarsacak boyutlara ulaşması gerçek bir kaygı nedenidir.
2001-2006 yıllarında 8 vatandaşımızın öldürülmesiyle, katledilmesiyle sonuçlanan ırkçı saldırıları bu sebeple çok yakından takip ettik ve geçtiğimiz dönemde bu konuda çok yoğun bir girişimde bulunduk. Önümüzdeki dönemde çok kültürlü bir Avrupa, bizim için de, küresel toplum için de bir zarurettir ve bunun korunması için elimizden geleni yapacağız.
Avrupa Birliğinin içinde bulunduğu krizin oluşturacağı ikinci risk alanı, Avrupa Birliği ülkelerindeki liderlerin Avrupa Birliğinin geleceğini ve küresel düzendeki konumunu planlamak yerine, yeni bir vizyonla Avrupa'yı planlamak yerine, sadece iktidarını sürdürmek saikine dayanan basit bir siyasi hesaba hapsolmuş bir anlayışa yönelmeleridir. Bunun maalesef son çarpıcı örneğini Fransa'da görüyoruz. Fransa liderliğinin Türkiye'nin Avrupa Birliği üyeliğini yıllardır iç politika kurgularına alet etmelerine esasen alışmıştık, ama bu kez Fransa, Ermeni iddiaları konusunda soykırım iddialarının reddedilmesini yasaklamak suretiyle düşünce ve ifade özgürlüğünü tamamen ortadan kaldıracak bir girişim başlatmış ve bu girişimle aslında kendi değerlerine savaş açmıştır. Buradan, dogmalara karşı verilen özgürlük ve demokrasi mücadelesinin timsali hâline gelen Fransız devriminin mirasını devralan Fransız meclisine seslenmek istiyorum. "Sizin görüşlerinize katılmıyorum, ama bu görüşlerinizi savunma hakkınızı sonuna kadar savunacağım" diyen Voltaire Fransa'sının meclisine seslenmek istiyorum: Bu yapılmak istenen şey, tarihi anlamak konusunda yeni bir dogma inşa etmektir ve alternatif düşünceleri yasaklamaktır. Bu Orta Çağ zihniyetidir, bu Orta Çağ zihniyetinin Fransa'da yeşermesi Avrupa için en büyük tehlikedir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Fransa kendisini Avrupa kültürünün merkezi addeder, Avrupa aydınlanmasının merkezi addeder. Eğer böyle bir kanun yasalaşırsa, Avrupa'da Orta Çağ zihniyetinin geri gelişinin öncüsü de Fransa olacaktır. Özgür tartışma ortamını bertaraf etmeye, düşünce ve ifade özgürlüğüne set vurmaya, dogmatik bir yasa yoluyla tarihi susturmaya dönük bu girişimle her şeyden önce Fransa'nın temsil ettiği değerler çiğnenmektedir.
REFİK ERYILMAZ (Hatay) - Fransa sizi Suriye'ye karşı kışkırttı Sayın Bakan.
DIŞİŞLERİ BAKANI AHMET DAVUTOĞLU (Devamla) - Üstelik de çarpıcı bir şekilde, bunu bir Türk diplomatının, rahmetli Yılmaz Çolpan'ın Paris'te Ermeni terör örgütü ASALA tarafından şehit edildiği 22 Aralık tarihinde mecliste bunu görüşecek olması da gerçekten tarihi bir işarettir, Fransa'nın ne derece büyük bir hata içinde olduğunu ortaya koymaktadır.
MUHARREM VARLI (Adana) - Libya'da kime hizmet ettiniz Sayın Bakan?
DIŞİŞLERİ BAKANI AHMET DAVUTOĞLU (Devamla) - Daha önce Fransız muhataplarımıza ve dünyaya birçok vesileyle ilan ettik; Türkiye tarihiyle adil bir hafıza üzerinden yüzleşmeye hazırdır, ancak bu tür yasalarla savunma hakkımızın elimizden alınmasına boyun eğeceğimizi kimse düşünmemelidir, hayal bile etmemelidir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Hiçbir ülke liderinin, hükûmetinin ya da parlamentosunun ülkemizin ve milletimizin alnına kara leke sürme girişimini karşılıksız bırakmamız söz konusu değildir, olmayacaktır.
OKTAY VURAL (İzmir) - Ermeni protokollerini imzalayan sensin, hem de Fransa'nın baskısıyla.
DIŞİŞLERİ BAKANI AHMET DAVUTOĞLU (Devamla) - Bu yasa kabul edildiği takdirde Fransa'ya yanıtımız gerektiği gibi, kararlı, sonuçları da net olacaktır. Bu çalışmalarımızı iktidar ve muhalefet partileri olarak birlikte dün başlattık, ben dünkü toplantımıza katılan muhalefet partisi temsilcilerine de teşekkür ediyorum.
Değerli milletvekilleri, önümüzdeki dönemde dış politika gündemimizi meşgul edecek ikinci büyük alan ve dalga 2011'de Orta Doğu'da baş gösteren halk hareketlerinin yol açtığı büyük siyasi dönüşüm ve otoriter rejimlerin tasfiyesi süreci olacaktır. "Arap uyanışı" olarak nitelendirilen bu süreçle ilgili olarak izlediğimiz dış politika hakkında Hükûmetimize çeşitli eleştiriler yöneltildi, demokratik işleyiş çerçevesinde saygıyla karşıladığım bu eleştirileri de vaktimiz elverdiği ölçüde bu kürsüden cevaplandırmak istiyorum.
Öncelikle bu konuya değer bağlamında bakmamız lazım ve içinde bulunduğumuz bu yüce Meclisin içinden bakmamız lazım. Biz, yüce Meclisin çatısı altında demokratik yöntemlerle, halk tarafından, halk için ve halkın iradesini temsil etmek üzere seçilmiş temsilciler olarak bulunmaktayız. Bu, son derece önemlidir çünkü bugün Arap sokağında yola çıkanlar herhangi bir yerden talimat aldıkları için değil, aynen bu yüce Mecliste olduğu gibi halk tarafından oluşturulan bir meclis kurmak üzere harekete geçmişlerdir.
MUHARREM VARLI (Adana) - Sen inanıyor musun buna ya, bırak Allah aşkına!
DIŞİŞLERİ BAKANI AHMET DAVUTOĞLU (Devamla) - Her şeyden önce bizim Meclisimizin o halklara dönüp "Sizin bu talebinizi anlıyoruz çünkü biz de seçildik ve halkımızı temsil ediyoruz." diyerek bu Meclisin değerleri etrafında buna bakması gerekirdi.
Türkiye, Arap halklarının demokrasi uğruna başlattıkları ve bugün yüce çatısı altında bulunduğumuz gibi bir Meclise sahip olmak üzere yürüttükleri bu süreçte nasıl hareket edebilirdi? Teorik olarak önümüzde üç seçenek vardı. Bunlardan birincisi statükoyu desteklemek ve kendi halkına karşı acımasızca şiddet uygulayan rejimlerle hiçbir şey olmamış gibi ilişkileri devam ettirmekti. Biz, bu seçeneği hiçbir zaman makul bulmadık, benimsemedik.
MUHARREM VARLI (Adana) - Suudi Arabistan!.. İnanmadığın şeyleri söyleme Bakanım.
DIŞİŞLERİ BAKANI AHMET DAVUTOĞLU (Devamla) - Bu seçeneği savunanlara ve bizi özellikle Suriye'de ve "Arap uyanışı" sürecinde yaşanan olaylara fazla müdahil olmakla, taraf tutmakla eleştirenlere sormak istiyorum.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Mısır'da, Libya'da ne oldu?
DIŞİŞLERİ BAKANI AHMET DAVUTOĞLU (Devamla) - Bu sorular bu yüce Meclisin çatısı altında özellikle anlamlıdır. Orta Doğu'da kitleler yüzyıllarca beraber yaşadığımız kardeşlerimiz, tarihdaşlarımız, onurlu bir yaşam için baskıcı dikta rejimlerine başkaldırırken, gözlerimiz önünde bir demokrasi mücadelesi verirken, Türkiye sizce kimin yanında yer almalıydı?
EMİNE ÜLKER TARHAN (Ankara) - Bizim gençlerimiz çıkınca?
OKTAY VURAL (İzmir) - Milyonlarca insan ölürken değil mi?
DIŞİŞLERİ BAKANI AHMET DAVUTOĞLU (Devamla) - Suriye'nin birçok şehrinde her gün savaşta dahi korunması gereken onlarca sivil öldürülürken?
OKTAY VURAL (İzmir) - Siz ayaklarının altına kırmızı halı mı sereceksiniz?
BAŞKAN - Lütfen sayın milletvekilleri, lütfen.
DIŞİŞLERİ BAKANI AHMET DAVUTOĞLU (Devamla) - ?insanlar sorgusuz sualsiz evlerinden alınırken, gözlerimizi yummamız, sırtımızı dönmemiz mi gerekiyordu?
Sizce "İçişlerine karışmamak." ilkesine sığınarak, bizim gibi seçme ve seçilme hakkı talep edenlere karşı statükoyu mu desteklemeliydik? Türkiye'nin kendi demokrasi tecrübesi ve duruşu, böylesine ilkesiz bir politikaya izin vermezdi ve biz de kendi ilkelerimize döndük. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Olaylar karşısında teorik olarak ikinci muhtemel hareket tarzı, Türkiye'nin eski alışılmış refleksleriyle de uyumlu olarak "bekle gör" politikası izlemek ki bugün o kastedildi, Sayın Korutürk "Bekleseydik, gelişmeleri görseydik." dedi ve bölge dışı aktörlerin "bekle gör" politikasıyla bölge dışı aktörlerin peşinden sürüklenmek olabilirdi.
Ancak, biz "bekle gör" politikası izlemedik, izlemeyeceğiz. Hiçbir zaman da bu bölgenin kaderini bölge dışı aktörlere teslim etmeyeceğiz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MUHARREM VARLI (Adana) - Irak'ta kime teslim ettiniz tapu dairelerini? Kime teslim ettiniz Sayın Bakan? Orada niye sesiniz çıkmadı hiç?
BAŞKAN - Sayın milletvekili, lütfen Sayın Hatibe müdahale etmeyelim.
MUHARREM VARLI (Adana) - Suriye'de siz değil misiniz ortak bakanlar kurulu toplantısı yapan? Neyi anlatıyorsun burada sen?
DIŞİŞLERİ BAKANI AHMET DAVUTOĞLU (Devamla) - Üçüncü hareket tarzı ise bu ülkelerle ve halklarla tarihe dayanan dostluk bağlarımızın bilinci içinde, sürecin en hızlı ve barışçıl şekilde başarıya ulaşması için aktif çaba gösterilmesidir.
MUHARREM VARLI (Adana) - İnanmadığın şeyleri sen niye anlatıyorsun?
BAŞKAN - Sayın Varlı, lütfen.
DIŞİŞLERİ BAKANI AHMET DAVUTOĞLU (Devamla) - Bizim benimsediğimiz ve doğru olan da bu hareket tarzıdır.
OKTAY VURAL (İzmir) - Bu Meclisi unuttunuz. Bu Meclisten kaçtınız.
DIŞİŞLERİ BAKANI AHMET DAVUTOĞLU (Devamla) - Zira, bu hareket tarzı insan odaklıdır. Hep söyleyegeldiğimiz gibi, hiçbir ilke, insanın en kutsal hakkı olan yaşam hakkından evla değildir.
OKTAY VURAL (İzmir) - Bu Meclisten kaçtınız Sayın Bakan kaçtınız. Ne füze kalkanı ne Suriye hiçbir şey tartışılmadı kaçtınız
DIŞİŞLERİ BAKANI AHMET DAVUTOĞLU (Devamla) - Hayır, geçen sene, biz, geçen sene New York'ta?
BAŞKAN - Sayın Vural? Sayın Vural, lütfen.
DIŞİŞLERİ BAKANI AHMET DAVUTOĞLU (Devamla) - ?İran'a yönelik ambargolara karşı gür bir sesle "Hayır." derken ne kadar bağımsız hareket ettiysek?
OKTAY VURAL (İzmir) - Kaçtınız? Kaçtınız? Milletten kaçtınız.
DIŞİŞLERİ BAKANI AHMET DAVUTOĞLU (Devamla) - ?bugün Orta Doğu'da da aynı şekilde bağımsız hareket ediyoruz. Bize kimse talimat veremez. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Geçen sene, siz, bu Mecliste bizi eksen kaymasıyla suçladınız.
OKTAY VURAL (İzmir) - Milletten kaçtınız, Türkiye Büyük Millet Meclisinde ne Suriye'yi ne füze kalkanını tartıştınız milletvekilleriyle, sırça köşkte oturdunuz. Şimdi gelip bütçe için konuşma yapıyorsunuz.
BAŞKAN - Sayın Vural, böyle bir usulümüz yok, lütfen.
DIŞİŞLERİ BAKANI AHMET DAVUTOĞLU (Devamla) - İran oylamasında İran'ın yanında yer aldığımız için eksen kaymasıyla suçladınız. Şimdi, aynı şeyi söylüyoruz. O gün ne kadar bağımsız davrandıysak bugün de o kadar bağımsız davrandık ve halkın yanındayız. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
OKTAY VURAL (İzmir) - Milletten kaçtınız, Türkiye Büyük Millet Meclisinde ne Suriye'yi ne füze kalkanını tartıştınız milletvekilleriyle, sırça köşkte oturdunuz. Şimdi gelip bütçe için konuşma yapıyorsunuz.
DIŞİŞLERİ BAKANI AHMET DAVUTOĞLU (Devamla) - Biz, hiçbir zaman zulme sessiz kalmadık, hiçbir zaman.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen?
DIŞİŞLERİ BAKANI AHMET DAVUTOĞLU (Devamla) - Evet, gururla şunu söylüyorum.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Demokrasiye inanıyorsanız, Meclise inanıyorsanız, İsrail'in kalkanı?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Sayın Bakan, siz devam edin.
DIŞİŞLERİ BAKANI AHMET DAVUTOĞLU (Devamla) - Gururla şunu söylüyorum?
VELİ AĞBABA (Malatya) - İsrail'e kalkan oluyorsunuz.
DIŞİŞLERİ BAKANI AHMET DAVUTOĞLU (Devamla) - Otoriter ve baskı rejimlerinin değil?
VELİ AĞBABA (Malatya) - Türkiye'yi İsrail'e kalkan yapıyorsunuz.
BAŞKAN - Sayın Ağbaba?
DIŞİŞLERİ BAKANI AHMET DAVUTOĞLU (Devamla) - ?bugün İsrail'i yalnızlaştıran da bizim politikamızdır, İsrail'i bölgede önümüzde diz çöktüren de bizim politikamızdır. (AK PARTİ sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar; CHP ve MHP sıralarından gürültüler) Her gün İsrail'in kaç mesajla tekrar temas kurmak istediğini biz biliyoruz.
OKTAY VURAL (İzmir) - Fransa ve Rusya'nın İçişleri Bakanlığı gözetiminde siz Ermeni protokolleri imzaladınız.
DIŞİŞLERİ BAKANI AHMET DAVUTOĞLU (Devamla) - Yüce milletimiz "Bekle gör"cü, ulusal çıkarlarını başkalarının telkiniyle ve güdümüyle belirleyen zihniyeti dokuz yıldır sandığa gömmüştür. (CHP ve MHP sıralarından gürültüler)
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Sayın Bakan?
BAŞKAN - Sayın Akar?
MUHARREM VARLI (Adana) - Ermeni Protokolü'nü kim imzaladı Sayın Bakan?
DIŞİŞLERİ BAKANI AHMET DAVUTOĞLU (Devamla) - Nitekim, biz tercihimizi ilk andan itibaren net bir şekilde ortaya koyduk.
MUHARREM VARLI (Adana) - "Libya'da NATO'nun ne işi var?" diyen kim?
BAŞKAN - Sayın Varlı, lütfen?
DIŞİŞLERİ BAKANI AHMET DAVUTOĞLU (Devamla) - Demokratik bir ülkenin Hükûmeti olarak otoriter ve baskıcı rejimlerin yanında değil, demokrasi isteyen halkların yanında yer aldık.
MUHARREM VARLI (Adana) - Dün beyaz dediğinize bugün siyah diyorsunuz ya!
DIŞİŞLERİ BAKANI AHMET DAVUTOĞLU (Devamla) - Bunu da özellikle sosyal demokratlar atfediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar; CHP ve MHP sıralarından gürültüler)
Tunus'ta halkın meşru demokrasi taleplerine destek verdik, vermeye devam edeceğiz.
MUHARREM VARLI (Adana) - Ya, masal anlatıyorsun, masal!
OKTAY VURAL (İzmir) - Sayın Bakan, başarısızsınız!
DIŞİŞLERİ BAKANI AHMET DAVUTOĞLU (Devamla) - Tunus'ta El Nahda hareketi iktidara geldi dendi? El Nahda hareketi, evet, çoğunluğu aldı ama hükûmeti El Nahda kurdu, bugün Cumhurbaşkanlığına sol eğilimli El Marzuki Cumhurbaşkanlığına geldi. İşte, demokrasi böyle bir uzlaşı kültürü oluşturur.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Sayın Bakan, söylediklerine kendin inanıyor musun?
DIŞİŞLERİ BAKANI AHMET DAVUTOĞLU (Devamla) - Mısır'da Mübarek'e açıkça "Ya değişime önderlik et, ya çekil." çağrısını yapan da ilk olarak Sayın Başbakanımız oldu.
OKTAY VURAL (İzmir) - Yapma ya.
DIŞİŞLERİ BAKANI AHMET DAVUTOĞLU (Devamla) - Libya'da da Kaddafi'ye doğru yolu göstermek için sayısız girişimlerde bulunduk. Sayın Kılıçdaroğlu burada ahde vefadan bahsetti. Bizim ahde vefamız, Trablusgarp'ta beraber savaştığımız Misurata halkıyladır, Bingazi halkıyladır, Derne halkıyladır ve o halk, Başbakanımızı binlerce Türk Bayrağı'yla karşıladı. (AK PARTİ sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)
OKTAY VURAL (İzmir) - Siz Meclisten kaçarsınız.
DIŞİŞLERİ BAKANI AHMET DAVUTOĞLU (Devamla) - Gidin, videolarını tekrar seyredin ve Trablus'a, Trablusgarp'a Türk'ün muhteşem dönüşünü görün. (AK PARTİ sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar; CHP ve MHP sıralarından gürültüler)
Dış politikamıza bir eleştiri de komşularla sıfır sorundan geliyor. Ne güzel, geçen sene komşularla sıfır sorun politikasını? (CHP ve MHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen? Sayın Bakan cevap veriyor sorularınıza.
DIŞİŞLERİ BAKANI AHMET DAVUTOĞLU (Devamla) - ?hayalperestlik olarak nitelendirenler, bu sene ona sahip çıkıyorlar. Bu, çok güzel bir gelişme, çok iyi bir gelişme ama şunu bilin, biz komşularla sıfır sorun politikasını kararlı bir şekilde uygulamaya devam ediyoruz.
VELİ AĞBABA (Malatya) - İsrail'e kalkan oldunuz.
DIŞİŞLERİ BAKANI AHMET DAVUTOĞLU (Devamla) - Eğer bir komşumuz halkına zulmederse ona karşı çıkarız, elini tutarız, ona uyum göstermeyiz (AK PARTİ sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Komşularla ilişkilerimizi siz sorun hâline getirdiniz.
DIŞİŞLERİ BAKANI AHMET DAVUTOĞLU (Devamla) -?ama halkıyla barışık her komşumuzla geleceği beraber inşa ederiz.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Duvara tosladınız, duvara.
DIŞİŞLERİ BAKANI AHMET DAVUTOĞLU (Devamla) - Bugün Bulgaristan, Yunanistan, Ukrayna, Rusya, Gürcistan, Azerbaycan, İran ve Irak'la ilişkilerimizin bizim hükûmetlerimiz düzeyinde ulaştığı seviye çok açık ve bellidir.
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) - Barzani Ağabey'inizle beraber mi inşa edeceksiniz? Barzani'ye niçin "Ağabey" diyorsunuz. Akrabalığınız nereden Barzani'yle. (MHP ve CHP sıralarından gürültüler)
DIŞİŞLERİ BAKANI AHMET DAVUTOĞLU (Devamla) - Bu konuda? İran konusunda da aynı şekilde? Bugün Sayın Salihi'nin demecini okumanızı tavsiye ederim. Sayın Salihi bugün, dünkü telefon görüşmemiz üzerine bugün çok açık bir ifade kullanmıştır. (CHP ve MHP sıralarından gürültüler) Lütfen? Bakın ne diyor Sayın Salihi? "Aziz Türk halkı, başta Sayın Gül, Erdoğan ve Davutoğlu olmak üzere Türk devlet adamları bilsin ki İran İslam Cumhuriyeti'nin Türkiye'ye resmî bakışı derin kardeşlik ve dostluk esasına dayalıdır."
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - İran öyle bakıyor da siz öyle bakmıyorsunuz.
DIŞİŞLERİ BAKANI AHMET DAVUTOĞLU (Devamla) - "?Bu yüzden bilinçsiz açıklama ve görüşler İran'ın dış politikası açısından geçersizdir. Sorumsuzca ve bilinçsizce açıklama yapanlara gereken uyarıda bulunduk." diyor Sayın Salihi. (AK PARTİ sıralarından alkışlar, CHP ve MHP sıralarından gürültüler) Bizim muhatabımız dışişleri bakanlarıdır, devlet başkanlarıdır. İran'la dostluğumuz ezelîdir, ebediyete kadar da sürecektir.
MUHARREM VARLI (Adana) - Sizin yerinizde olsam istifa ederim Sayın Bakan.
DIŞİŞLERİ BAKANI AHMET DAVUTOĞLU (Devamla) - Biz bugüne kadar hiçbir ülkenin rejimini zorla değiştirmeye kalkmadık.
MUHARREM VARLI (Adana) - Bunları konuşurken yüzüm kızarır.
DIŞİŞLERİ BAKANI AHMET DAVUTOĞLU (Devamla) - Hiçbir ülkeye nasıl yönetilmesi gerektiğini söylemedik, yine söylemiyoruz.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Amerika söylüyor, siz söylemiyorsunuz, uyguluyorsunuz.
DIŞİŞLERİ BAKANI AHMET DAVUTOĞLU (Devamla) - Ama bir ülkenin halkı kendi insanlık onuru için, vatandaşlık onuru için ayağa kalkarsa ve o ülkenin idarecileri ona silah yöneltirse o halkın yanında yer alırız. Bunu Sayın Beşar Esad'a da söyledik. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Size yabancı bir müdahale olursa yanınızda yer alırız ama bizi halkınızla sizin aranızda tercihe?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
DIŞİŞLERİ BAKANI AHMET DAVUTOĞLU (Devamla) - ?zorlamayın, bir dakika bile tereddüt etmez halkınızı tercih ederiz dedik?
MUHARREM VARLI (Adana) - İstifa edin, istifa Sayın Bakan. (MHP ve CHP sıralarından gürültüler)
DIŞİŞLERİ BAKANI AHMET DAVUTOĞLU (Devamla) - Saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Sizin yapacağınız en doğru hareket istifa etmektir.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.