| Konu: | SÖZLÜ SORU ÖNERGELERİ |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 68 |
| Tarih: | 21.02.2012 |
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; gündemde yer alan ve Başkanlık Divanınca okunan sözlü soru önergelerini cevaplamak üzere söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Cevaplarıma Sayın Ensar Öğüt'ün sorularıyla başlamak istiyorum. İçişleri Bakanlığımıza yönelttiği (6/12) sayılı önerge: Yerel yönetimlerdeki sözleşmeli personelin kadroya geçirilmesi konusunda Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığımızın bir çalışması şu anda söz konusu. Bir çalışma yapılmaktadır, bu çalışma bittiğinde sonuçlarını sizlerle paylaşacağız.
(6/33) sayılı önerge: 2002-2010 döneminde sahte veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge düzenleyen ve kullanan mükellefler nezdinde toplam 48.655 adet rapor tanzim edilmiştir. Bu mükellefler hakkında 25 bin adet vergi suçu raporu düzenlenmiştir. Belirtilen dönemlerde 35.035 mükellef hakkında mahkûmiyete hükmedilmiş, 14.011 mükellef beraat etmiş, 6.626 mükellef hakkında ise kovuşturmaya yer olmadığı kararı çıkmıştır.
Tam otomasyona geçtiğimiz 2005 yılından 2010 yılının sonuna kadar tespit edilen, düzenlenen sahte fatura tutarları 34,9 milyar lira, kesilen toplam ceza 846 milyon liradır.
2002-2004 arasında ise, bu dönemde otomasyon yok, sahte fatura düzenleyen ve kullanan mükellef sayıları sistemden tespit edilmekle beraber tutar bilgisi mevcut olmadığından paylaşamıyorum.
(6/40) sayılı önerge ve (6/504) sayılı önergedeki ikinci soru: Emekliler arasındaki maaş farklılıklarının giderilmesine ilişkin kanun tasarısı şu anda Meclisimizde görüşülmektedir.
(6/90) sayılı önerge: Ülkemizde kıymetli taşların teslimleri KDV'den istisnadır ancak bu malların ithali veya imalatçılar tarafından teslimi aşamasında yüzde 20 oranında ÖTV alınmaktadır.
Sayın Öğüt'ün de ifade ettiği gibi, aslında dünya uygulamaları genel olarak kıymetli taş ve mücevherat teslimleri KDV'ye tabi olup ÖTV'ye tabi değildir ancak ülkemizde böyle bir sistem oturtulmuş. Bunun nedenini de soruşturdum, Gelir Politikaları Genel Müdürlüğümüzün en azından bana söylediği kadarıyla, zamanında sektör böyle bir talepte bulunmuş ve bu çerçevede bir düzenleme yapılmış. Dolayısıyla, şu anki düzenlemelerimiz bu yönde.
Kıymetli taşlarla donatılmış veyahut donatılmamış şahsi kullanıma mahsus ziynet eşyasıyla bunların aksam ve parçaları ÖTV'nin kapsamına girmemektedir. İhraç edilecek ziynet eşyalarının imalinde kullanılmak üzere dâhilde işleme belgesi almak şartıyla ithal edilecek inci veya diğer kıymetli taşlar ise ÖTV'ye tabi değildir. Kıymetli taşların ÖTV'siz ithali kanun değişikliği gerektirmektedir. Bu konuda şu anda Bakanlığımızca yürütülen bir çalışma bulunmamaktadır.
(6/98) sayılı önerge ile (6/504) sayılı önergedeki 1'inci sorunun cevabı: Ücretliler işçi-memur ayrımı olmaksızın, artan oranlı vergi tarifesi uygulanmak suretiyle vergilendirilmektedirler. Kamu personeline ödenen tazminatlar ve ek ödeme gibi bazı ödemelerin ilgili kanunlarındaki hükümler gereği gelir vergisinden istisna edilmiş olması nedeniyle ücretlerin vergilendirilmesinde farklılıklar ortaya çıkabilmektedir. Ancak kamuda memur ya da işçi ücretleri belirlenirken ödenen net ücretler esas alınmaktadır, vergi farklılığı bu anlamda telafi edilmektedir. Ücret gelirlerinin vergilendirilmesindeki farklılıklar Gelir Vergisi Kanunu'nun yeniden yazımı çalışmalarında değerlendirilebilir.
Sayın Reşat Doğru'nun (6/109), Sayın Başbakanımıza yöneltilen Sayın Alim Işık'ın (6/210), Sayın Gürkut Acar'ın (6/248), (6/421) ve Sayın Namık Havutça'nın (6/362) sayılı akaryakıt ürünlerinden alınan vergilere ilişkin önergeleri: Dünyada birçok ülkede ve özellikle Avrupa ülkelerinde olduğu gibi ülkemizde de akaryakıt ürünlerinden özel tüketim vergisi veya katma değer vergisi alınmaktadır. Petrol ve doğal gaz ürünlerinden alınan özel tüketim vergisinde 2002'den 2005'in başına kadar otomatik olarak enflasyon oranında aylık artış yapılırken 2005 yılı başından itibaren maktu vergi sistemine geçilmiştir. Ocak 2005'ten Kasım 2007'ye kadar akaryakıt ürünlerinde herhangi bir vergi artışı yapılmamıştır. En son ÖTV artışı ise 31 Aralık 2009 yılında olup o tarihten bu yana akaryakıt ürünlerinde tek kuruşluk dahi bir vergi artışı yapılmamıştır.
Bu çerçevede, 100 liralık benzin fiyatının içerisinde KDV ve ÖTV dâhil toplam vergi yükü 2002 yılının sonunda 70,2 lira iken, 2012 Ocak ayı itibarıyla 58,5 liraya kadar düşmüştür. Yine, 100 liralık motorinde ise 2002'de vergi yükü 59,2 lira iken, 2012 Ocak ayı itibarıyla 48,3 liraya düşmüştür.
Görüldüğü gibi, AK PARTİ hükûmetleri döneminde diğer vergilerde olduğu gibi akaryakıt ürünlerinde de vergi yükü aşağı çekilmiştir.
2002-2011 döneminde brent tipi ham petrol varil fiyatı Türk lirası bazında yaklaşık yüzde 349 oranında artarken, ülkemizde akaryakıt pompa satış fiyatları ortalama yüzde 139 ile yüzde 208 oranında artmıştır. Dolayısıyla, pompa satış fiyatlarının tabii ki ham petrol varil fiyatıyla karşılaştırıldığı zaman çok aşağıda kaldığı da görülecektir. Bu, esas itibarıyla vergileri bizim enflasyonla güncellemememizden kaynaklanmaktadır. Hâlen 1 litre benzinde 189 kuruş, mazotta ise 130 kuruş ÖTV alınmakta olup, akaryakıt teslimlerinde KDV yüzde 18'dir.
Son altı yılda akaryakıt ürünlerinden alınan özel tüketim vergisi ve katma değer vergisinin toplamı 219,5 milyar lira olup, vergi gelirlerinin yaklaşık yüzde 20'sine tekabül etmektedir.
Tarımda mazot desteği, mazot maliyetinin ortalama olarak yüzde 17'sini karşılamaktadır, yani mazottaki verginin yaklaşık yüzde 34'ü bu çerçevede iade edilmektedir. 2003 yılından bugüne kadar çiftçimize 3,5 milyar lira mazot desteği verilmiştir.
10 numara yağ adıyla bilinen ürünün doğrudan akaryakıt olarak kullanılmasını önlemek amacıyla geçen sene ÖTV'de bir artışa gittik, bunları imalatlarında ham madde olarak kullananlara ek bir vergi yükü gelmemesi için de bir sistem oluşturduk.
Sayın Ali Halaman'ın (6/235) sayılı önergesi: Tarımsal desteklerden çiftçi kayıt sistemine kayıtlı olan çiftçiler faydalanmaktadır. Eğer kullanılan arazi hazineye ait ise kiralandığına dair kira sözleşmesinin verilmesi şarttır. Bu durumda, ecrimisil kabul edilmemektedir. Buradan amaç kayıt dışılığı azaltmak ve gayrihukuki işgali önlemektir.
Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkartılan Yerlerin Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışına Dair Kanun Tasarısı Meclisimizde görüşülmektedir.
Sayın Mevlüt Aslanoğlu'nun (6/264), Sayın Süleyman Çelebi'nin (6/281) sayılı önergeleri: Daha önce de gündeme gelmiş olan, taksicilerin yeni bir modele geçmeleri hâlinde bir defalık satın alımlarda ÖTV ve KDV istisnası uygulamasına, vergide adalet ve eşitlik ilkesine aykırılığı nedeniyle olumlu bakılmamaktadır. Diğer meslek gruplarının da benzer taleplerine yol açacak ve mali disiplini zedeleyebilecektir. Kaldı ki, KDV istisnası, üreticinin yüklendiği vergiyi maliyete yansıtmak zorunda kalması sebebiyle satış fiyatının düşürülmesinde de etkisiz kalabilecektir.
Yine, sayın vekillerimizin (6/275), (6/290) sayılı sorularının cevabı: Bakanlığımızca bugüne kadar üniversiteler için hazine taşınmazı üzerinde irtifak hakkı tesis edilmesi uygun görülen vakıf üniversiteleri şunlardır: Kadir Has Üniversitesi, Bilkent Üniversitesi, Başkent Üniversitesi, Fatih Üniversitesi, Atılım Üniversitesi, Doğuş Üniversitesi, Çankaya Üniversitesi, Maltepe Üniversitesi, Okan Üniversitesi, Ufuk Üniversitesi, Acıbadem Üniversitesi, İstanbul Şehir Üniversitesi, Gazikent Üniversitesi, Zirve Üniversitesi, İstanbul Medipol Üniversitesi, Mevlânâ Üniversitesi, Turgut Özal Üniversitesi, İstanbul 29 Mayıs Üniversitesi, Uluslararası Antalya Üniversitesi, Avrasya ve Türk Hava Kurumu Üniversiteleri. Başkent, Çankaya, Karatay, Yeditepe ve Gazikent üniversitelerine satış da yapılmıştır.
TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesinin Kayseri'de bulunan taşınmaza ilişkin irtifak hakkı tesisi uygun görülmüş, ancak üniversite ihaleye katılmamıştır.
Projesine uygun yapılaşma olmaması nedeniyle de Avrasya Üniversitesine bu aşamada satış uygun görülmemiştir.
Ayrıca, TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesinin Diyarbakır'da bulunan taşınmaza ilişkin irtifak hakkı tesisi talebi Bakanlığımızca uygun görülmüş ve valiliğe ilgili yazı gönderilmiştir.
Hâlen Alanya Hamdullah Emin Paşa, Ankara Bilge, Altın Koza, Beykent, İstanbul Sabahattin Zaim, Gedik, İstanbul Bilgi, Turgut Özal, TED üniversiteleri ile İstanbul Kavram Meslek Yüksekokulunun irtifak hakkı tesisi ve Yeditepe, Maltepe ve Çankaya üniversitelerinin satın alma talepleri değerlendirilmektedir.
Vakıf üniversitelerine diğer kamu kurum ve kuruluşlarınca tahsis edilen taşınmazlara ilişkin Bakanlığımızda bilgi bulunmamaktadır.
Şimdi, Sayın Alim Işık'ın beş soru önergesini cevaplandırıyorum:
Önce, (6/312) ve (6/344) sayılı önergeler; 190 sayılı Kanun Hükmünde Kararname kapsamında kamuda 225 sosyolog, 177 müze araştırmacısı, 5 kitap patoloğu, 1 arşivci, 674 kütüphaneci bulunmaktadır.
Mühendis ve mimarlar dışında kalan teknik personelin eğitim seviyelerine göre unvan, yetki ve sorumlulukları 1992 tarih ve 3795 sayılı Bazı Lise Okul ve Fakülte Mezunlarına Unvan Verilmesi Hakkında Kanun ile düzenlenmiştir.
657 sayılı Kanun'da ise zam ve tazminatların hangi işi yapanlara, hangi görevlerde bulunanlara ödeneceği, miktarları, ödeme usul ve esaslarının kurumların yazılı isteği ve Devlet Personel Başkanlığının görüşü üzerine Bakanlığımız tarafından hazırlanarak, Bakanlar Kurulu kararıyla yürürlüğe konulacağı hüküm altına alınmıştır. Bu kapsamda gelen veya gelecek talepler kararname çalışmalarında değerlendirilmektedir, değerlendirilecektir.
Kamu personelinin mali ve sosyal hakları genel olarak personel kanunlarında, başta hizmet sınıfı, kadro ve görev unvanı ve derecesi, eğitim durumu, görevin önemi, sorumluluğu, riski ve benzeri hususlar dikkate alınarak belirlenmektedir. Bu nedenle de, toplam maaşları farklılık arz etmektedir. Konuyla ilgili, şu anda, bir çalışmamız bulunmamaktadır.
(6/316) sayılı önerge: 2011 yılında 6111 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması Hakkında Kanun'la cumhuriyet tarihimizin en kapsamlı mali yapılandırmasını uygulamaya koyduk. Mükelleflerimizin büyük çoğunluğu ödemelerine riayet etmektedir. Kendilerine, huzurlarınızda teşekkür ediyorum. Uygulaması başarıyla devam eden bir yapılandırma mevcut olup yeni bir düzenlemeye bu aşamada ihtiyaç duyulmamaktadır.
(6/341) sayılı önerge: Önergedeki 1'inci ve 3'üncü sorular Çevre ve Şehircilik Bakanlığımızı ilgilendirmekte olup zaten (6/350) sayılı önergeyle de sorulmuştur.
Ben, müsaade ederseniz, 2'nci ve 4'üncü soruları cevaplamak istiyorum: Maliye Bakanlığı Vergi Denetim Kurulu Başkanlığı Risk Analiz Birimi ve Gelir İdaresi Başkanlığı Denetim ve Uyum Yönetimi Dairesi Başkanlığınca, tüm mükellefler, vergi kanunlarına uyum ve vergi kayıp ve kaçağı konularında sürekli ve detaylı olarak analize tabi tutulmaktadır. Kamuya veya özel sektöre iş yapan firma ayrımı yapılmaksızın, uyumsuz veya yüksek riskli bulunanlar, vergi güvenlik önlemleri veya inceleme yollarıyla değerlendirilmekte ve kanunlarla Bakanlığımıza verilen yetkiler kullanılarak gerekli önlemler alınmaktadır. Tüm mükelleflerin vergi borçları elektronik ortamda yakından takip edilmekte ve tahsilatı geciken vergi borçları için, gerektiğinde elektronik haciz uygulaması yoluyla mükelleflerin banka hesaplarına anında müdahale edilebilmektedir. Belli bir miktarın üzerinde vergi borcu olan veya kesinleşen vergi ve cezası olan mükellefler de Maliye Bakanlığınca ilan edilmektedir. 2011 yılı için, 200 bin lirayı geçenler vergi dairelerinde, 1 milyon lirayı geçenler de Gelir İdaresi İnternet sitesinde ilan edilmiştir. Vergi Usul Kanunu'nun "Vergi mahremiyeti" başlıklı 5'inci maddesi hükmü nedeniyle TOKİ ihalelerini alan firmaların soruda bahsedilen kapsamdaki bilgilerinin açıklanması mümkün bulunmamaktadır.
(6/346) sayılı önerge: Serbest meslek faaliyetinde vergiyi doğuran olay gelir vergisinde tahsil esasına, katma değer vergisinde ise malın teslimi ya da hizmetin ifası şartına bağlanmıştır. Gelir vergisi ile katma değer vergisinde vergiyi doğuran olaylardaki farklılıklar nedeniyle, sadece serbest meslek mensupları için katma değer vergisinde de tahsil esasının getirilmesi vergi tekniği açısından uygun olmayacaktır.
Sayın Mevlüt Aslanoğlu'nun (6/381) sayılı önergesini cevaplıyorum: İthalatın azaltılmasına katkıda bulunmak amacıyla vadeli ithalatta alınan Kaynak Kullanımı Destekleme Fonu kesintisi, 2011 yılında yüzde 3'ten yüzde 6'ya çıkartılmıştır. Bu fon kesintisinin kaldırılması yönünde şu anda bir çalışmamız bulunmamaktadır, ancak ileride dış ticaret açığında görülecek iyileşmelere paralel olarak tabii ki indirimler gündeme gelebilecektir.
Sayın Ali Demirçalı'nın (6/432) sayılı önergesi: Bu kürsüde çeşitli vesilelerle açıkladığım üzere, kamuoyunu bilgilendirmek amacıyla yaptığım bir basın toplantısında bir soruya verdiğim cevapta, ben, vergilerin hepsinin bir havuzda toplandığını ve 74 milyon vatandaşımızın hizmeti için harcandığını ve bunu söylerken de tabii ki eğitim, sağlık, altyapı, tarım gibi birçok konuyu zikrettim, ancak basına "Deprem vergileri duble yollara gitti." şeklinde bir ifadem tabii ki çarpıtılarak yansıtıldı. Ben tekrarlıyorum, bütün vergiler bir havuzda toplanıyor ve bu vergiler de tabii ki kamu hizmetinde kullanılıyor ve vatandaşlarımızın kamu hizmetini kaliteli bir şekilde alması için harcanıyor.
Sayın Mesut Dedeoğlu'nun (6/439) esas numaralı önergesi: Ülkemizde 2003 yılında 359 bin adet binek ve hafif ticari araç satılmış iken 2011 yılında bu rakam yaklaşık 865 bin adede ulaşmıştır. Avrupa ülkeleri arasında 2003 yılında motorlu araçlar satışında 9'uncu sıradayken Türkiye, 2011 yılında 6'ncı sıraya yükselmiştir. Dış ticaret açığının azaltılmasına katkıda bulunmak amacıyla, tamamına yakını ithal kaynaklı olan ve Türkiye'deki otomobil satışlarının yıllar itibarıyla ortalama yüzde 10'unu oluşturan 1.600 cc üzeri araçlarda ÖTV artışları yapılmış, yüzde 90'ını oluşturan 1.600 cc ve altı araçlarda ise ÖTV artışı yapılmamıştır. Dolayısıyla yapılan artışların sektörde bir darbeye veya durgunluğa sebep olacağı düşünülmemektedir. Ancak, tabii ki esas itibarıyla ithal olan bazı taşıtlara olan talep azalabilecektir.
Sayın Kamer Genç'in Sayın Başbakanımıza yönelttiği (6/398) esas numaralı önergesine cevabım: Konuyla ilgili olarak 5549 sayılı Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanun kapsamında inceleme başlatılmış olup, bu inceleme devam etmektedir.
Sayın Mesut Dedeoğlu'nun Sayın Başbakanımıza yönelttiği (6/441) ve (6/492) esas numaralı önergelerine cevabım: TÜRKŞEKER Anonim Şirketi Aralık 2000 yılında özelleştirme kapsamına alınmıştır. Türkiye Şeker Fabrikaları Amasya, Kütahya, Adapazarı fabrikalarındaki kamu hisseleri 2004 ve 2005 yıllarında özelleştirilmiştir. TÜRKŞEKER Anonim Şirketinin coğrafi bazlı 6 portföyündeki şeker fabrikalarından10'unun satış ihaleleri 29 Kasım 2011 tarihinde tamamlanmıştır. Bunlar, Portföy B: Elâzığ, Malatya, Erzincan, Elbistan. Portföy C: Kastamonu, Kırşehir, Turhal, Yozgat, Çorum ve Çarşamba. Diğer 15 fabrikanın özelleştirilme işlemleri devam etmektedir. Bunlar da Portföy A: Kars, Erciş, Ağrı, Muş ve Erzurum. Portföy D: Bor, Ereğli, Ilgın. Portföy E: Uşak, Alpullu, Burdur, Afyon, Susurluk. Portföy F: Eskişehir, Ankara.
TÜRKŞEKER Anonim Şirketinde toplam 15.723 kişi çalışmaktadır. Bunların 2.138'i memur, 13.585'i ise işçi statüsündedir. Özelleştirme işlemleri tamamlanan fabrikalardaki memurlar 4046 sayılı Kanun'un 22'nci maddesi çerçevesinde diğer kamu kurum ve kuruluşlarına nakledilecektir. İşçiler ise 4/C kapsamında kamu kurum ve kuruluşlarında değerlendirilebilecektir. Özelleştirme Yüksek Kurulu TÜRKŞEKER Anonim Şirketinin özelleştirme işlemlerinin 2014 yılı sonuna kadar tamamlanmasını kararlaştırmış olup, çalışmalarımız bu doğrultuda devam etmektedir.
Şeker fabrikaları özelleştirilirken şeker üretimi ile ilgisi olmayan fabrikaların üretimde ihtiyaç duymayacağı arsa ve araziler ayrılmakta olup, ayrıca değerlendirilmektedir. Ayrıca üretim ve istihdamın devamını sağlamak amacıyla yatırımcılara kotaları çerçevesinde beş yıl süreyle üretim yapma zorunluluğu getirilmekte ve bunun için de ilave teminatlar alınmaktadır.
Özelleştirilecek kuruluşlar, genel ekonomik konjonktür, sektörün durumu, piyasa şartları, potansiyel yatırımcıların eğilimleri gibi birçok husus dikkate alınarak belirlenmektedir. Özelleştirmenin temel amacı, devletin sanayi ve ticari alandaki faaliyetlerinin minimize edilmesi, rekabete dayalı piyasa ekonomisinin oluşturulması ve sermaye piyasasının geliştirilmesi suretiyle verimlilik artışının sağlanmasıdır.
Devri gerçekleşmeyen elektrik dağıtım bölgeleri ile elektrik üretim tesislerinin ve şeker fabrikalarının özelleştirilmesine devam edilecektir. Köprü ve otoyollar ile Başkent Doğalgazın, İzmir Limanı ile İstanbul Salıpazarı ve Derince limanlarının özelleştirilmesi de gündemimizdedir.
Sayın Ali Halaman'ın (6/610) esas numaralı önergesi: Yürürlükteki mevzuata göre kamu kurum ve kuruluşları hizmet ihtiyaçları çerçevesinde her öğrenim düzeyinden personel istihdam edebilmektedir.
İktisadi ve idari bilimler fakültesi mezunlarından kamuda özel yarışma sınavıyla getirilen uzmanlık, denetim elemanlığı gibi KPSS A Grubu kariyer meslek kapsamında da alımlar yapılmaktadır. Bu kapsamda, 2006-2011 döneminde sadece Maliye Bakanlığının aldığı 8.800 personelin yüzde 80'inden fazlası iktisadi ve idari bilimler mezunudur.
Sayın Zühal Topcu'nun (6/646) esas numaralı soru önergesi: 2010 tarihinden itibaren özürlü memur atamaları Bütçe Kanunu'ndaki sınırlamalara tabi olmadan yapılmaktadır. Dolayısıyla, özürlü istihdamının önünü açmış bulunmaktayız. Özel sektörde yük ve zorunluluk gibi görülen özürlü istihdamını biz 2008'den itibaren bir teşvike dönüştürdük; yani eskiden çalışanların yüzde 3'ü kadar bir istihdam zorunluluğu vardı, biz bunun sosyal güvenlik primlerinin hazine tarafından ödenmesinin önünü açtık ve böylece bir teşvike dönüştürdük, bu zorunluluk da devam ediyor.
Bakanlığımız ve bağlı ilgili ve ilişkili kuruluşlarımızda, Kamu İhale Kurumu ve Kamu Gözetimi Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu hariç, toplam 2010 yılında çalışan personel sayısı 66.511, çalışan özürlü sayısı 1.412, özürlü açığı 584 olup 2011 yılı itibarıyla bu sayılar 68.133, 1.405 ve 641'dir. Özürlü personel atanması için Devlet Personel Başkanlığı nezdinde gerekli girişimlerde bulunmaktayız. Maliye Bakanlığında bu açığın bir an önce kapatılması için de çalışmaya devam edeceğiz.
Sayın Mesut Dedeoğlu'nun (6/693) esas numaralı önergesine cevabım: Kanun hükmünde kararnamelerle kamu hizmetlerinin düzenli, süratli, etkin ve verimli ve ekonomik bir şekilde yürütülmesini sağlamak üzere kamu hizmetlerinde iş bölümü ve koordinasyonun sağlanması, benzer hizmetlerin tek kuruluş veya birim tarafından yürütülmesi ve kaynak kullanımında israfın önlenmesine yönelik olarak unvan standardizasyonunun sağlanması amaçlanmıştır. Bu amaca yönelik olarak kamu hizmetlerinin özelliğine ve gereklerine göre, kariyer ve liyakat ilkeleri doğrultusunda, yetişmiş, nitelikli personelin en etkin bir şekilde istihdamının sağlanması hedeflenmiştir.
Farklı kurumların aynı veya benzer teşkilatlarında, aynı hizmet sınıfında, aynı veya benzer kadrolarda bulunan personel arasındaki kurumlar arası ücret dengesizliği, "Eşit işe eşit ücret" çalışması çerçevesinde ortadan kaldırılmıştır. Hiç kimsenin aylığında bir azalış olmamış, tam aksine, artış yapılmıştır. Yani herkesi en üst ücret düzeyinde eşitledik. Dolayısıyla, bu anlamda bir mağduriyet söz konusu değildir.
Anladığım kadarıyla buraya kadar okunmuştu.
BAŞKAN - Şimdi başka sorular var. Ben sizi yerinize alayım, tekrar geleceksiniz oraya, cevap vereceksiniz Sayın Bakan.
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Devamla) - Peki.
Teşekkür ederim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
---------------------
Tabii, aslında, o on dakikada normalde benim diğer sorulara da cevap verme imkânım olacaktı ama ben değerli arkadaşlarımızın sonradan gündeme getirdiği hususlara cevap vermeye çalışacağım.
Şimdi, değerli arkadaşlar, mazot veya benzinin fiyatını belirleyen birden fazla faktör vardır. Vergi bunlardan bir tanesidir. Vergi yükü yüksektir. Bunu kabul ediyorum. Yalnız, bakın, dünyanın en pahalı mazotu, vergisi bizde değil. Benim bildiğim kadarıyla ocak sonu itibarıyla Avrupa'da 4'üncü sıraya düştük. Neden? Çünkü son yıllarda maktu vergileri yani ÖTV'yi biz enflasyona paralel artırmadığımız için ÖTV, KDV toplamının nihai fiyat içerisindeki yükü ciddi bir şekilde azalmıştır. Ben onu anlatmaya çalıştım. Bu, birinci husus.
Tabii ki mazot fiyatı da, benzin fiyatı da? Yani diyelim ki benzinin fiyatı 1 lira 63 kuruştan çıkmış nereye? Diyelim ki 4 lira 43 kuruşa çıkmış. Ama niye? Petrol fiyatları 2002 yılında Türkiye'nin ortalama brent tipi ham petrol ithalatındaki fiyat, yanlış hatırlamıyorsam, ortalama 23-24 dolardı. Bakın, bu hafta itibarıyla petrol fiyatları 119-120 dolar civarı. Yani sadece ham petrol fiyatlarına kalsa zaten ciddi bir şekilde bu artışlar? Ben zaten Türk lirası cinsinden ham petrol fiyatlarının yüzde 349 oranında arttığını ifade ettim. Dolayısıyla benzinin 1 litresinin 1.63 liradan veya mazotun 1 liradan 4 liranın üstüne çıkması kadar doğal bir şey olamaz değerli arkadaşlar.
ALİM IŞIK (Kütahya) - Sayın Bakan, denizcilere yaptığınızı çiftçilere yapamaz mısınız, nakliyecilere yapamaz mısınız?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Devamla) - Tabii ki mazot ve buğday karşılaştırması yapılabilir ama takdir edersiniz ki emtia fiyatlarını, petrol, doğal gaz fiyatlarını Türkiye belirlemiyor. Bu, bizim dışımızda belirlenen, uluslararası bir fiyattır. Bunu da ciddi bir şekilde sübvanse edecek bir imkânımız yok.
ALİM IŞIK (Kütahya) - Sayın Bakan, deniz otobüsçülerine yaptığınız uygulamayı çiftçiye ve normal otobüsçüye yapamaz mısınız?
BAŞKAN - Sayın Işık, lütfen, zaten iki dakika süre kaldı, yapmayın.
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Devamla) - Değerli arkadaşlar, TOKİ'ye iş yapan müteahhitler?
Değerli arkadaşlar, burada çok açık ve net söyledim, isterse kamuya isterse özel sektöre, kim kime ne iş yaparsa yapsın, vergi borcu kesinleşmiş, cezası kesinleşmiş mükellefleri biz İnternet sitemizde yayınlıyoruz. Bunu söyledim. Yani bunları hiçbir şekilde efendim koruma, gizleme gibi bir çabamız yok ama tabii ki kesinleşmemiş olanı ben nasıl size vereyim? Vergi mahremiyeti diye bir husus var değerli arkadaşlar.
ALİM IŞIK (Kütahya) - "TOKİ'yle ilgili bilgileri açıklayamayız." diyorsunuz.
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Devamla) - Kesinleşmemiş borçları ben nasıl açıklayayım size? Dolayısıyla kanunun bize verdiği yetkiler çerçevesinde olabildiğimizce size karşı şeffaf, sorumlu bir şekilde davranıyoruz. Bundan sonra da yapacağız ve hakikaten, bu vergi borcu olanları yayınlamaya da devam edeceğiz. Onlara ilişkin incelemeler de zaman zaman yapılıyor ama takdir edersiniz ki şu anda kim incelemede, kim incelemede değil, bu konuda kanun bana size bir açıklama yapma imkânı getirmiyor.
Değerli arkadaşlar, Kahramanmaraş'taki şeker fabrikamıza ilişkin bir soru vardı değerli arkadaşımızdan. Tabii ki biz çiftçilerimizin mağdur olmaması için dedik ki: "Mevcut kotalar çerçevesinde en az beş yıl üretim garantisi verilecek." Ve bu çerçevede de tabii ki istihdam da devam edecek ama şu var: Olur ya, hani diyelim ki şeker fabrikasını işletecek yeni firma çalışanların bir kısmını devam ettirmek istemezse, eğer memursa aynı statüde başka bir kamu kuruluşuna aktaracak, yok işçi ise biz yine kanun gereği, Bakanlar Kurulu gereği, ne gerekiyorsa kendilerine her türlü desteği vereceğiz. 4/C kapsamındaki çalışanlarımızın da durumlarını son yıllarda iyileştirdik, bundan sonra da tabii ki yine ne gerekiyorsa yapılacaktır değerli arkadaşlar.
Sayın Aslanoğlu vakıf üniversiteleriyle ilgili soruyu sormuştu bana. Ben, bizdeki bütün üniversitelere gerek kesin satış gerek tahsisler gerek mevcut talepleri çok açık ve net bir şekilde sizlerle paylaştım. Bence vakıf üniversitelerinin daha da desteklenmesi lazım. Vakıf üniversiteleri kamunun yükünü alıyor ama şöyle durumlar da oluyor: Örneğin -şimdi isim vermeyeyim- Ankara'da bir üniversitemiz bir yeri istiyor ama aynı zamanda Dışişleri Bakanlığı da istiyor. Şimdi, Maliye Bakanı olarak benim önüme iki tane talep geliyor; biri Dışişleri Bakanlığından, biri bir vakıf üniversitesinden. Ne yapıyoruz? O zaman, mecbur, diyoruz ki: "Bu şimdilik dursun." Dışişleri Bakanlığıyla görüşülüyor, onlar sonuçlandırılamıyor. Benzer durumda olan eminim başka üniversiteler de olabilir. Ama hiçbir şekilde, vakıf üniversitelerimiz arasında, şu veya bu şekilde, ne geçmişte ne bugün böyle bir yaklaşım içerisine girmemiz söz konusu değil. Olmaması lazım. Antalya'da da destekliyoruz, Ankara'da da? (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Bakan.