| Konu: | ÇOĞALTILMIŞ FİKİR VE SANAT ESERLERİNİ DERLEME KANUNU TASARISI |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 69 |
| Tarih: | 22.02.2012 |
MUSTAFA MOROĞLU (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; derleme yasası üzerine İzmirli bir Milletvekili olarak, İzmir Millî Kütüphanesine yapılan düzenlemeyle ilgili görüşlerimi ifade etmek için söz almış bulunuyorum.
İzmir, bütün siyasal partiler için ve bugüne kadar İzmir'le ilgili olan bütün ülkeler için ve İzmir'in çevresindeki bütün kentler için önemli bir kent. İzmir için en güzel laflardan biri, şiirlere konu olmuş sözlerden biri "İzmir'in denizi kız, kızı deniz kokar." lafıdır, ama İzmir'e en fazla yakışan sözlerden biri de "İzmir'in hem kızı hem denizi hem de insanı özgürlük, çağdaşlık ve demokratlık kokar." olacaktır. Bu nedenle, bütün dikta özlemcileri gibi, ülkemizde hoşgörüyü ve demokrasiyi daha da geriletmek isteyen AKP İktidarı, AKP İktidarının bakanları ve siyasal anlayış içinde İzmir önemli bir kent olarak gündemdeki yerini korumaya devam ediyor. Öyle korumaya devam ediyor ki İzmir'e ilişkin saldırılar bir derleme kanunu kapsamına bile girecek kadar titizlikle dikkat ediliyor.
Şimdi, Sayın Bakanımız "Evet, bizim o milletvekili arkadaşımızın söylediği gibi, İzmir Millî Kütüphanesinin derleme kapsamından çıkarılmasını ortadan kaldıracağız bir önergeyle, komisyondan böyle geçti ama." diyebilir. Peki, o komisyonda Cumhuriyet Halk Partili milletvekilleri olmasaydı ne olacaktı? Bakan, İzmir Millî Kütüphanesinin derleme kapsamında olmasının önemini, İzmir için, Ege için ve çevre iller için bilmeyecek kadar bilgisiz değildir İzmir hakkında. Biz Bakanın kişisel olarak, kişisel düşünceler açısından, İzmir'e böyle bir düşmanlık beslediği kanısında da değiliz çünkü uzun yıllar yol arkadaşlığı yaptığımız dönemlerde de ve bu dönemde de kültüre, sanata bakış açısını biliyoruz ama öyle bir iklimin, siyasal iklimin içine girince insanların düşünceleri, bulundukları ortam, bulundukları siyasal iklim bakış açısını değiştirebiliyor. O nedenle bunun farkına varmamış olabilir ama tekrar ediyorum: Cumhuriyet Halk Partililer o komisyonda ve bu Mecliste olmasaydı İzmir bir saldırıyla daha, çok ince bir ayrıntıyla, bir saldırıyla daha karşı karşıya kalacaktı.
Peki, neden İzmir Millî Kütüphanesi derleme kapsamından çıkar? Demin burada konuşan AKP'li milletvekili arkadaşım Millî Kütüphanenin kendi talepleri doğrultusunda, böyle bir istekte bulundukları için kaldırıldığı gibi doğru olmayan bir şey söyledi.
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (İzmir) - İstanbul Üniversitesi?
MUSTAFA MOROĞLU (Devamla) - Hayır, Millî Kütüphaneyi söyledi. Şimdi ben dinledim, ya benim kulaklarım? Sayın Başkan getirtsin kayıtları.
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (İzmir) - İstanbul Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi?
MUSTAFA MOROĞLU (Devamla) - Öyle olabilir ama ben duyduğumu söylüyorum.
BAŞKAN - Sayın Moroğlu, devam edin siz.
Sonra siz düzeltirsiniz Sayın Bakan.
MUSTAFA MOROĞLU (Devamla) - Yani duyduğum, konuşmacı burada dedi ki: "İstanbul ve İzmir Millî Kütüphanesi kendi talepleri doğrultusunda, depoları olmadığı için derleme kapsamından çıkarıldı." dedi. Böyle bir şey yok. Ben konuşurken tekrar teyit ettim, Millî Kütüphanemizin, İzmir Millî Kütüphanesinin böyle bir talebi yok. O nedenle yanlış bilgilere dayalı? Yanlış bir iş yapıldıysa, evet, Sayın Bakanın yaptığı gibi, "Burada yanlış bir iş yapıldı?" Ama bu yanlış iş yapılmasının altında yatan gerçeklerin ne olduğunu öğrenmek hem İzmir halkının hem de milletvekili olarak bizim görevimiz.
Herkes bilir, değerli milletvekilleri, bütün arkadaşlarım, İzmir, durup dururken, sadece Cumhuriyet Halk Partili belediyelerin olduğu bir kent olduğu için saldırıya uğramıyor. İzmir, yaşam tarzı olarak Türkiye'ye ve dünyaya örnek bir kent. İzmir'de bütün fikirler özgürce konuşulur tartışılır. İzmir'de bütün insanlar özgürce kendi inançlarını yaşarlar. Ben, Türkiye'nin herhangi bir ilinden göç edip gelip de, İzmir'de, o illerde yaşadığı gibi yaşayamayan bir yurttaş tanımam. Ben 1973'ten beri İzmir'de yaşıyorum.
İşte, asıl olan, bazı provokatif nedenlerde, yine, bu böl-parçala-yönet politikalarının taktikleriyle zaman zaman hoş olmayan hareketler yaşasa da İzmirli bu yaşam tarzını koruyan önemli illerden biridir. İşte, orada pırıl pırıl duran bir kenti örnek olmaktan çıkarmak için yapılmaktadır bu saldırılar ve yapılan bence bilinçsiz bir şey değil, bilinçli bir şeydir. Birinci nedeni bu mudur? Bence budur.
Bir başka neden? Gerekçe şu, İzmir Millî Kütüphanesinin derleme kapsamından çıkarılmasının gerekçelerinden biri de şu: Personel ve bütçe yetersizliği. Aksine, İzmir Millî Kütüphanesi? Yani Turizm Bakanlığı Elhamra Sinemasının kiracısıdır, Devlet Opera ve Balesi. Millî Kütüphanenin malıdır Elhamra Sineması yani bir bütçe sorunu yok. Ayrıca, kendi vakıflarınca ve Büyükşehir Belediyesince desteklenmekte, bu tür sorunlarla karşılaşmamaktadır.
Ama akla şu soru geliyor: Acaba Büyükşehir Belediyesi ile olan ilişkilerinden ötürü de Millî Kütüphane cezalandırılmak mı istenmektedir? Yoksa, bugüne kadar İzmir'in çağdaşlığına, İzmir'in bilimsel yaklaşımına, hoşgörüsüne katkı veren çabalar gösterdiğinden ötürü müdür? 90 tane köye gezici kütüphane götürdüğünden ötürü müdür? 5 tane köy kütüphanesi kurduğundan ötürü müdür? Yani İzmirli yurttaşların daha çok bilimle, akılla yüz yüze gelmesine verdiği çabalardan ötürü müdür?
Büyükşehirle ne alakası var demeyin, bugüne kadar Millî Eğitim Bakanlığının ve millî eğitim müdürlüklerinin yapması gereken birçok işi belediye yaparken son yıllarda okul müdürlükleri belediyeden kendi okullarının bakımı için yardım talebinden korkar duruma gelmişlerdir çünkü bizim belediye başkanlarımızın yaptığı her iş -son gelen bir genelgeyle de- "Yapılan işlerin takdimi, reklamı yapılmasın, değilse yine soruşturma açılacak." diye bir genelge daha geldi, bundan ötürü müdür? Şimdi bir önergeyle düzeltilecek. Sayın Başkan, sanırım bizim de önergelerimiz var, ama şöyle bir korku da var içimde: Sanırım, o arkadaşlar bugün burada değiller. Bizim verdiğimiz her önergeyi "Daha önemli yasalarımız var." diye çıkıp reddeden, bununla ilgili sanki kadrolu önerge reddi görevi almış arkadaşlarımız var. Eğer onlar bizim isimlerimizi duyarsa buna da "Karşıyız." diye yanlış bir konuşma yapabilirler. Bu bir kazaya uğrasın istemiyoruz. İzmir Millî Kütüphanesi derleme kapsamına bir önergeyle alınmalı ve İzmirliler hem Bakanımızın hassasiyetleri açısından bu olanağa kavuşmalıdır hem de İzmirliler, bütün Ege Bölgesi, Akdeniz ve çevre illeri bu kütüphaneden yararlanır hâle gelmelidir diye düşünüyorum.
Zamanımız geliyor. Son sözüm de şu: Aslında meselemiz ve sorunumuz, İzmir Millî Kütüphanesinin derleme kapsamından çıkarılmasını tartışmaktan daha derin bir tartışmadır. Özellikle, mesela -ben şahsen- bütün milletvekili arkadaşlarım ve bütün gruplar ve bunların temsilcisi grup başkan vekilleri bugün bir araya gelip, iki gün önce Erzurum Dumlupınar Okul Müdürünün yaptığı işin hesabını hep beraber sormalıydılar. Onu kınamak sadece Cumhuriyet Halk Partili ya da gruptaki diğer milletvekillerine, AKP dışındaki arkadaşlarımıza kalmamalıydı ya da Nur Serter'e yapılan, bir dizi vasıtasıyla yapılan saldırıya bütün Meclis ayağa kalkmalıydı. Yani biz kendimiz barış ve hoşgörünün merkezi olması gereken Mecliste, milletvekili arkadaşlarımız bu hoşgörüyü göstermiyorsa ve bunu kapatmaya çalışıyorsa, hele hele bu vesileyle hep beraber çıkıp kendi milletvekillerine "Artık, bir Meclise istiyoruz." deme cesaretini göstermiyorlarsa, bizim, derleme kanununda da, başka bir kanunda da yapacağımız incelikler ya da yaklaşımlar Türkiye'nin çıkarına olmaz değerli arkadaşlarım.
Son söz İzmir için. İzmir 4,4'le evvelsi gün yine sallandı. Bir ay kadar önce yaptığım bir konuşmayla, kentlere karşı işlediğimiz suçlardan bahsedip İzmir'in kent yenileme projelerinin bir an önce çıkması gerektiğini söylemiştim. Sanırım, bu deprem nedeniyle AKP'li milletvekili arkadaşlarım da bir kez daha uyanır çünkü İzmir 4,4'le uyandı ve hep beraber, tekrar ediyorum burada, İçişleri Bakanlığını mı, Bayındırlık Bakanlığını mı, Ulaştırma Bakanlığını mı, kimi harekete geçireceklerse, İzmir'in kent yenileme projeleri bir an önce onaylanır ve İzmirliler kendi sorunlarını kendileri çözme yeteneğine sahip olurlar diyorum.
Hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Moroğlu.