GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE TÜRKMENİSTAN HÜKÜMETİ ARASINDA SAĞLIK VE TIP ENDÜSTRİSİ ALANLARINDA İŞBİRLİĞİNE DAİR ANLAŞMANIN ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI
Yasama Yılı:2
Birleşim:70
Tarih:23.02.2012

KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) -   Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Özellikle bugün Meclisimizde verimli bir çalışma günü yaşıyoruz, en azından üç tane uluslararası anlaşma bu vesileyle kabul edilmiş olacak. Bu açıdan Meclisimizin bütün üyelerine teşekkürlerimi sunuyorum.

Ancak bazı konuşmalarda Hükûmet olarak cevap vermemiz gereken bazı yorumlar oldu, onlara cevap vermek üzere karşınıza gelmiş bulunmaktayım. Öncelikle Sayın Kamer Genç'in bir konuşması vardı ve doğrusu ben kulaklarıma inanamadım, tutanağı istettim, tutanaktan da şimdi size aynen okumak istiyorum. Yani bu ifadeleri hiçbir şekilde kabul etmemiz tabii mümkün değil. Şöyle diyor bir cümlede -diğerlerini okumaya gerek duymuyorum, bu cümle yeterli diye düşünüyorum- Sayın Kamer Genç: "Dolayısıyla burada Suriye'nin yöneticilerinden ziyade Suriye'nin içindeki bu olayları bu kadar terörize eden, burada silah desteği veren, para desteği veren en büyük suçlu Türkiye'dir."

Bir milletvekili, kendi ülkesiyle ilgili, Büyük Millet Meclisinde böyle bir ifadeyi nasıl kullanabilir? Uluslararası alanda bu ifadeyi ciddiye alıp Türkiye'ye yönlendirilecek suçlamalara karşı ne cevap verebilir acaba? Bunu hepinizin takdirine bırakıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Türkiye Cumhuriyeti hiçbir ülkenin iç işlerine karışmaz. Türkiye Cumhuriyeti her zaman komşularıyla iyi ilişkilerden yanadır, millî menfaatlerini korur ama aynı zamanda temel hak ve hürriyetleri kesinlikle, titizlikle izler ve temel hak ve hürriyetler konusunda nerede olursa olsun yapılan zulümlere, işkencelere cevap verir ve bu konuda da net bir tutum sergiler.

Ben kendim Bakan olarak, geçmişte Suriye'ye defalarca gittim, defalarca gittim. Suriye, dünyada izole edildiği bir dönemde Suriye'nin bugünkü?

AYTUĞ ATICI (Mersin) - Sayın Bakan, "Suriye iç işlerimizdir." diyor Dışişleri Bakanı.

BAŞKAN - Sayın Atıcı, lütfen?

ERKAN AKÇAY (Manisa) - Saptırmaya hâlâ devam ediyorsunuz.

KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Devamla) - Birçok ülkenin Suriye'yi izole etmeye çalıştığı bir dönemde Suriye'ye en büyük desteği Türkiye vermiştir.

AYTUĞ ATICI (Mersin) - Başbakan da öyle söylüyor, Dışişleri Bakanı da?

BAŞKAN - Sayın Atıcı, lütfen?

KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Devamla) - Her alanda kapasite geliştirici destek verdik Türkiye olarak, Suriye'nin reformlarına en büyük desteği Türkiye olarak verdik ama maalesef Suriye yönetimi yıllarca sağladığımız bu desteğe rağmen bu fırsatı değerlendiremedi, Suriye'yi dönüştüremedi, soğuk savaş yapılarıyla devam etme anlayışı içinde kendi halkına karşı zulmeden tavrını maalesef gösterdi.

ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) - Amerika?

BAŞKAN - Sayın Özgündüz, rica ediyorum, lütfen? 

KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Devamla) - Bundan biz de büyük üzüntü duyuyoruz, halkımız da büyük üzüntü duyuyor ama elbette ki Türkiye Cumhuriyeti devleti, genel, evrensel hukuk ilkeleri içinde, komşuluk hukuku içinde, tarihî, coğrafi bağlarının getirdiği sorumluluklar içinde bu olaya yaklaşmaya devam edecektir. Buradaki suçlamaları, Türkiye Cumhuriyeti'ne yönelik bu suçlamaları kabul etmemiz mümkün değildir. Bunun özellikle altını çizmek istiyorum.

Sayın Aytuğ Atıcı çeşitli yorumlar yaptılar yine. Bir defa, Bingöl'le ilgili bazı yorumları oldu. Teşekkür ediyorum yani sağlıkla ilgili demek ki biz o kadar büyük mesafe almışız ki burada yapılan eleştiriler, beklentilerin ne kadar yükseldiğini gösteriyor. Ben, doğrusu, bu kadar yüksek beklentilerden büyük memnuniyet duydum. Demek ki çok mesafe almışız. Artık, çok mikro meseleleri Türkiye Büyük Millet Meclisinde tartışma dışında bir meselemiz kalmamış. Hastanelerimiz her tarafta yapılıyor, sağlık, aile hekimliği sistemine geçtik. Memnuniyeti az önce arkadaşlarımız söyledi. Yüzde 40'ların altındaydı bizim Hükûmetimizden önce vatandaşımızın memnuniyeti, şu anda yüzde 70'lerin üzerinde. Paletli ambulanslardan hava ambulanslarına kadar, aile hekimliği sistemine kadar çok sayıda hizmet vatandaşımıza gittiği için vatandaşımız memnun oluyor ama elbette ki mükemmel olduğumuzu hiçbir zaman iddia edemeyiz. Elbette ki eksiklerimiz olabilir, bunları da bize bildirdikleri için teşekkür ediyorum.

 Kiğı'da Cihan Yarar isminde bir hastamıza ulaşılamadığını söyledi buradan. Ben de hemen Valimizi aradım, durumu sordum; şu anda 2-2,5 kilometre bir mesafe kalmış, çalışmalar devam ediyormuş. Bu hastamız zihinsel engelli bir hastamızmış ve bacaklarındaki ağrıdan dolayı şikâyetleri var yani inşallah hiçbir sıkıntı olmadan yetişilecek ve bu hastamıza da gerekli destek verilecek.

Bingöl'ün şartlarını hepiniz biliyorsunuz, çok zor şartlar. Gerçekten orada o yolları açan, canı pahasına -geçenlerde bir işçimiz canından oldu bu çalışmalar esnasında- büyük fedakârlıklarla o yolları açan, uğraşan işçilerimize, çalışanlarımıza da buradan ben şükranlarımı sunuyorum.

Yalnız Aytuğ Bey'in bir ifadesini de doğrusu tutanağı istemedim ama not ettim. "Halkımız 12 Eylül'den de memnundu" gibi bir ifade kullandı. Yani halkımıza dönük birtakım değerlendirmeler yaparken "12 Eylül Anayasası'na da bu halk "Evet." demedi mi?" şeklinde bir ifadesi oldu.

Değerli milletvekilleri, 12 Eylül Anayasası'na halkımız "Evet." demeseydi de askerî yönetim devam mı etseydi? Karşı karşıya bulunduğu seçenekler neydi halkımızın? Bu bir zihniyetin göstergesi. Siz demek ki halkımızın 12 Eylülden memnun olduğunu düşünüyorsunuz.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Hayır, hayır, öyle bir şey söylenmedi.

KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Devamla) - Biz böyle düşünmüyoruz.  Halkımız kesinlikle 12 Eylülden memnun değildi. 12 Eylül Anayasası'na verdiği "Evet." oyu 12 Eylül dönemini onayladığı anlamına kesinlikle gelmemektedir. Sadece ve sadece 12 Eylül döneminden bir an önce çıkma adına, ölümü gösterip bir anlamda sıtmaya razı ettiler halkımızı, bundan başka bir anlamı da yoktur o "Evet."in. Kaldı ki memleketim Bingöl'de de en büyük oranda "Hayır.", bütün baskılara rağmen, o dönemdeki şartlara rağmen en yüksek oranda "Hayır." denmiştir. "Hayır." diyenlerin bir kısmı da çok büyük bedeller ödemişlerdir, sıkıntılar yaşamışlardır, bunun da altını çizmek isterim. Halkımıza bakış açınız böyleyse eğer, bu halktan hiçbir zaman tabii ki destek göremezsiniz. Biz halkımızın bu konularda çok sağlam bir duruşa sahip olduğuna inanıyoruz, her zaman demokrasiden, temel haklardan yana olduğuna inanıyoruz ama siz halkı köşeye sıkıştırırsanız, halkın karşısına seçenek koymazsanız halkı niye suçlayasınız ki? Dolayısıyla, bu sözünün, doğrusu çok demokratik olmayan bir zihniyeti çağrıştırdığını belirtmek isterim.

Yine, Bingöl Milletvekilimiz, Bingöl konusunda çeşitli fikirlerini, eleştirilerini dile getirdi, hiçbir hizmet yapılmadığını söyledi, AK PARTİ döneminde Bingöl'e hiçbir hizmet yapılmadığını söyledi. Bunu ben insafınıza bırakıyorum. Elbette ki beklentilerin sonu yok, eleştirilere her zaman açığız, eksiğimiz gediğimiz varsa her zaman söylensin fakat "Hiçbir hizmet yapılmadı." ifadesini takdirine bırakıyorum Değerli Milletvekilinin ve sizlerin.

Bingöl AK PARTİ'den önce duble yolu olan bir şehir miydi, üniversitesi olan bir şehir miydi? O üniversitenin yanından siz de geçiyorsunuz bizim gibi.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) - Bakanı olan bir kente hiçbir çalışmanın yapılmadığını söylüyoruz.

KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Devamla) - Ben 2007 yılında aday olduğum zaman o sahaya gittim, bir yarım inşaat vardı o sahada 2007 yılında. Hiç gördünüz mü o tarihte bilmiyorum, 2007 yılını hatırlıyorsanız? Bugün gidin bakın, üniversite kampüsü ne hâle geldi? Üniversitesi?

İDRİS BALUKEN (Bingöl) - Üniversitesi olmayan bir şehir var mı ki Bingöl'de yapılmasın.

KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Devamla) - İşte, ne güzel! Bundan rahatsızlık mı duyacağız? AK PARTİ'nin hizmeti değil mi bu? Havaalanımız ihale edildi, inşa ediliyor. Havaalanı olan bir şehir hâline geliyor Bingöl. Bu bir hizmet değil mi size göre?

Doğal gaz konusunda, Sayın Başbakanımız, seçim yorgunluğu içinde, kendisi de o konuşmasında düzeltti zaten, sehven olduğunu söyledi. Bunu ikide bir gündeme getirmek ne kadar siyaseten doğru bir yaklaşım? Çok insani bir durum, siz de yapabilirsiniz, ben de yapabilirim, zaman zaman dalgınlığımıza gelir, yorgunluğumuza gelir bir ifade kullanabiliriz. Bundan siyasi bir şey çıkarmak ne derece doğru acaba?

İDRİS BALUKEN (Bingöl) - Doğal gaz var mı yok mu Bingöl'de? Siz onu söyleyin, biz Başbakanın söylemi peşinde değiliz.

KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Devamla) - Doğal gazın mühendislik çalışmalarını bitirdik. Bitlis, Muş ve Bingöl, bütün bu illerimizi kapsar bir şekilde mühendislik çalışmalarımız bitti, bu sene içinde de ihalesi yapılacak inşallah. O söz bir anlamda da hayırlı oldu, bu işlerin inşallah hızlanmasına da vesile olacak diye düşünüyorum.

Hastanelerimiz: Bingöl Devlet Hastanesinin yanında hemen 200 yataklı bir devlet hastanesi ihale edildi, inşaatı devam ediyor. Kadın doğum hastanemiz yeni bir modern binaya kavuştu, yıllardır sürüncemede bir hastanemizdi, bitti, oraya taşınmış olduk. Karlıova ilçemizde 50 yataklı devlet hastanesi, Solhan ilçemizde 50 yataklı devlet hastanemiz bitti, Genç ilçemizdeki 50 yataklı devlet hastanemiz de bu yıl tamamlanıyor. Adaklı ilçemizde, en ücra ilçelerimizden birinde yine 20 yataklı devlet hastanemizin inşaatı devam ediyor. Bütün hizmetler bu anlamda hiçbir şekilde aksamadan devam ediyor. Ağız diş sağlığı merkezimiz şu anda yetersiz bir yerde. Onu eleştirseydiniz, bakın anlardım, gerçekten yetersiz şu anki yeri, bunun için yeni bir güzel proje yaptırdık ve yakında inşallah -az önce Sağlık Bakanlığından yine bilgi aldım- çok modern bir ağız diş sağlığı merkezimiz de ihale edilecek.

Yine baktığınız zaman kalkınma ajansları kanalıyla verdiğimiz proje destekleri, SODES kanalıyla verdiğimizi proje destekleri, KÖYDES'ten köylere yaptığımız içme suları, yollar, kırsal kalkınma fonlarından yine işletmelere sağladığımız destekler, DAP kapsamında hayvancılığa verdiğimiz destekler, organize sanayi bölgemizde yaptığımız yatırımlar, Et Balıktaki modernizasyon yatırımlarımız, çağrı merkezi?

İDRİS BALUKEN (Bingöl) - Et Balık şu anda açık mı Sayın Bakan?

KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Devamla) - Bakın, bir tek örnek, çağrı merkezi kurduk Bingöl'e değerli arkadaşlar, bunu da bu vesileyle söyleyeyim, şu anda 700 kişiye yakın gencimiz, çoğu da genç kız, bu çağrı merkezlerinde, tamamen özel sektörün çağrı merkezlerinde, Bingöl'de iş buldular ve çalışıyorlar. Bingöl bu noktalara geldi, daha da iyi noktalara gidecek. Bingöl halkı AK PARTİ'ye yüzde 70'e yakın bir oyu boşuna vermiyor. 10 kişiden 7 kişi hizmet yapmayan bir partiye oy verir mi? Bingöl halkının zekâsıyla alay etmek demektir bu. Bingöl halkı hizmete oy veriyor, devletin sıcak yaklaşımına oy veriyor.

Bunlar hizmetler. Bunun dışında da Bingöl halkının 90'lı yıllarda olağanüstü hâl döneminde yaşadığı sıkıntıları, demokratik hakların daraldığı, yaşamın çekilmez hâle geldiği, faili meçhullerin olduğu dönemden, bugün Bingöl halkı, çok şükür, özgürlüklerin genişlediği, kendi kültürünü daha rahat bir şekilde yaşadığı, ifade ettiği, temel hak ve hürriyetlerin arttığı bir döneme geldi. Bingöl halkı çok akıllı bir halk, zeki bir halk, faydasının nerede olduğunu çok iyi gören, fark eden ve tercihlerini de çok akıllıca kullanan bir halk ve böyle de yapmaya devam edecek.

Vakit olmadığı için çok fazla da detaya girip daha fazla vaktinizi almak istemiyorum.

Bir diğer, belki açıkta kalmaması açısından: Yine hem CHP Milletvekili hem BDP Milletvekili, aynı konuda değişik defalar şahsıma dönük bir soru yönelttiler. Ilıcalar bölgemizde bir termal kaynak, "Bu niye satıldı?" gibi bir soru yönlendirdiler, araştırma önergesi de verileceğini az önce duydum.

Bir defa, sayın milletvekilimize ben şunu söylemek isterim: Tabii ki soru önergesi, araştırma önergesi hakkınız, istediğiniz kadar verebilirsiniz, en fazla soru önergesi veren milletvekili sıfatı kazanmanız da güzel olabilir, iyi bir şey olabilir, ona da bir şey diyemem ama sorduğunuz soruların birçoğunu? Bakın, biz buraya nöbetçi olarak geliyoruz, gelin, bir bilgi alın, çok zor değil. Ne olduğunu bir sorun.

KAMER GENÇ (Tunceli) - Ya, sorulara doğru düzgün cevap vermiyorsunuz. Soruların hangisine doğru cevap verdiniz?

KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Devamla) - Meclisin soru önergeleri mekanizmasını da hafifletmeyin lütfen, oranın da bir ciddiyeti var, oranın da bir ağırlığı var.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) - Soru önergesi sınırını da siz mi belirleyeceksiniz?

KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Devamla) - Her konuda soru önergesi, her konuda araştırma önergesi bu işin çok samimi olmadığını, hafife alındığını da gösterir. Olabilir, siz bunu popülist bir yaklaşım olarak sürdürebilirsiniz, devam edin, bir şey diyemem ama biz her zaman açığız, kim ne sorarsa gelsin sorsun, yüz yüze de sorsun, bilgilensin.

"Bölge müdürlükleri gitmiş." gibi ifadeler vesaire. Hiçbir bölge müdürlüğü Bingöl'deyken başka yere gitmedi, onlar zaten değişik bölgelerdeydiler. Eğer sizin kalkınma anlayışınız bu kadarsa yani kalkınmaya sadece bir kamu kurumunun bölge müdürlüğü bir ile kurulduğunda o il kalkınır gibi bir çerçeve içinde bakıyorsanız benim buna yapacak bir yorumum yok. Benim kalkınma anlayışım böyle değil. Ben girişimcilerle kalkınmadan yanayım. Bir ülke girişimcisiyle, bir il girişimcisiyle kalkınır, üreticisiyle kalkınır, köylüsüyle kalkınır, çiftçisiyle kalkınır, KOBİ'siyle kalkınır. Birkaç tane kamu kurumu bir ilde bir ofis açtı diye bir ilin kalkınacağını düşünüyorsanız çok ofis olan iller var, gidin hepsini görün; tam aksine.

Bakın, sosyolojik bir gözlem olarak da şunu söylemek isterim: Kamunun çok ağırlıklı olduğu iller uzun vadede çok da gelişemiyorlar çünkü girişimcilik kültürünü öldürüyor. Esas olan kalkınmada, girişimcilik kültürüdür; Gaziantep örnek, Denizli örnek, Kayseri örnek. Bizim ihtiyacımız olan şey girişimcilik kültürüdür. Bunu ne kadar geliştirirsek kalkınmamız da o kadar artar.

Ilıcalar bölgesiyle ilgili de şunu söyleyeyim: Orada gidip sıcak suyun bulunması konusunda ben kendim büyük gayretler gösterdim. Maden Tetkik ve Arama Enstitüsünü gidip orada bir sondaj yapsınlar diye kendim motive ettim diyeyim, yönlendirdim. Sağ olsunlar, onlar da gittiler ve hakikaten de güzel bir su çıktı oradan, 70 dereceyi aşan bir sıcak su, belki daha derinlere inse daha da iyi su çıkacak. Bu, MTA'nın ruhsat sahası. Tüm Türkiye'de MTA bu konularda ne yapıyorsa Bingöl'de de aynısını yaptı, ihaleye çıkardı, otuz küsur gün askıda kaldı ihale ilanı, buraya bir iş adamı başvurup bunu aldı. Bunlar  satılmış! Sanki Bingöl'den, Türkiye'den almışız da bu suyu başka bir vilayete götürmüşüz, satmışız gibi bir söylem içinde "Bu satıldı, Bingöl'ün suyu elden gitti." gibi bir yaklaşımı hiç de doğru bulmuyorum. Bu, Türkiye'de bir işletmeci?

İDRİS BALUKEN (Bingöl) - Daha söylemedik, söyleyeceğiz, paniklemeyin.

KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Devamla) - Söyleyin, istediğinizi söyleyin. 

Diğer taraftan, bu işletmeci burayı niye alıyor? Satın aldı burayı. Ne yapacak? Yatırım yapmayıp da evine götürüp turşusunu mu kuracak buranın? Yatırım yapacak. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Yatırım yapmazsa eğer, burada kurallar var, yatırım yapmayanın elinden de alınır ya özel idare tekrar bakar bu işe veya bir başka yatırımcıya verilir. Şimdi "Bu satıldı, gitti?" İşte, bu anlayışla biz gelişemiyoruz.

AYTUĞ ATICI (Mersin) - Teşvik de verecek misiniz?

İDRİS BALUKEN (Bingöl) - Biz de onu diyoruz zaten.

KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Devamla) - Bingöl'de yüzlerce sene o toprağın altında o su kalacak, "Niye bu su çıkarılmıyor?" diye söylemeyeceksiniz; çıkan su ihale edilecek, bir yatırımcıya verilecek, "Su satıldı." diye feryat edeceksiniz. Bu anlayışla mı bu ülkeyi kalkındıracaksınız?

İDRİS BALUKEN (Bingöl) - Bingöl halkının hizmetinde kullanın. Eşref Bey size söylesin nasıl kullanılacağını.

KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Devamla) - Bunu da takdirlerinize ve Bingöl halkının takdirine bırakıyorum.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)