| Konu: | SÖZLÜ SORU ÖNERGELERİ |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 71 |
| Tarih: | 28.02.2012 |
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI NİHAT ERGÜN (Kocaeli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şahsıma, Sayın Başbakanımıza ve Gümrük ve Ticaret Bakanımıza sorulan soruları cevaplandırmak üzere huzurlarınızdayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Ensar Öğüt'ün (6/13) sayılı sorusunda, Ardahan'da Türkgözü Sınır Kapısı'nda geçişlerin zor olduğu ve kişilerin ticaret yapmakta zorlandıkları ifade edilmektedir.
Sınır kapılarında sınır ticaretiyle ilgili hangi kalemlerin hangi miktarda şirketler tarafından yapılabileceği zaten ilan edilmiştir fakat şahısların yolcu beraberinde getirmiş oldukları ticaret ürünleri kapsamı dışındaki ürünlerle ilgili bedellerse, yine Gümrük ve Ticaret Bakanlığının Bakanlar Kurulu kararınca belirlemiş olduğu ölçülere göre yapılmaktadır. Bu ölçüler, yetişkinler için 430 avroyu geçmeyen ticari nitelikte olmayan mallar için vergisiz, yanında, yolcu beraberinde mal getirme imkânı şeklindedir; on beş yaşından küçükler için ise bu limit 150 avrodur. On beş yaşından küçükler 150 avronun altındaki değerde ürünleri, ticari olmayan ürünleri vergisiz olarak getirebilmektedirler. Dolayısıyla, hem Türkgözü'nde hem de diğer sınır kapılarında yolcu beraberinde ürün getirebilmenin ölçüleri bunlardır. Bu ölçüler çerçevesinde hareket edenler herhangi bir zorluk yaşamazlar, yoksa kaçakçılıkla mücadele de elbette yapılması gereken hususlardır. Kaçakçılıkla mücadele konusundaki tedbirler de devam etmelidir.
Yine Sayın Öğüt'ün (6/72) sayılı sorusunda, her ilde teknokent kurulmasına ilişkin bir çalışmanız var mı diye ifade edilmektedir.
Değerli arkadaşlar, teknoparklar, teknoloji geliştirme bölgeleri gerçekten ülkemizde teknolojinin ve teknoloji odaklı şirketlerin gelişmesi için son derece önemlidir. 2002 yılında Türkiye'nin sadece 2 tane teknoparkı vardı, ODTÜ Teknoparkı ve TÜBİTAK-MAM olmak üzere. Bugün Türkiye 43 adet teknoparka ulaşmıştır ve bu teknoparklarda 3 bine yakın teknoloji şirketi araştırma geliştirme faaliyetlerini yürütüyorlar ve teknoparklardan 1 milyar doların üzerinde de teknolojik ürün ihracatı yapılmaktadır.
Biliyorsunuz bütün illerimizde artık üniversitelerimiz kuruldu. Üniversitelerimizin gelişmesine paralel olarak, üniversitelerimizin öncülüğünde, sanayi odalarımızın öncülüğünde ve sivil toplum örgütlerimizin öncülüğünde, Bakanlığımızın da destekleriyle mümkün olduğunca her ilde, her üniversitemizin olduğu yerde bir teknoloji geliştirme bölgesi oluşturma çabalarımız devam etmektedir. Az önce ifade ettiğim gibi, son dokuz yılda, 2 olan teknopark sayısını 43'e çıkarmış bulunuyoruz, bazılarının da kuruluşları devam etmektedir.
Sayın Öğüt'ün (6/101) sayılı sorusunda "Feza Gürsoy Enstitüsü'nün kapatılması girişimi ile ilgili bir çalışmanız var mı?" diye ifade edilmektedir. Feza Gürsoy Enstitüsü, bir temel bilimler enstitüsüdür ve Boğaziçi Üniversitesinde 1996 yılından itibaren faaliyet göstermiştir ama gelişen şartlar, TÜBİTAK'ın 2011 Temmuz ayında almış olduğu bir kararla TÜBİTAK Gebze Yerleşkesi'nde faaliyetlerini sürdürmesi ve Bilgi Güvenliği ve İleri Teknolojiler Araştırma Merkezi bünyesinde bir enstitü olarak çalışmalarını sürdürmesi kararlaştırılmıştır. Eğer Feza Gürsoy Enstitüsünün temel bilimler enstitüsü olarak yine başka bir alanda, Boğaziçi Üniversitesinde veya Yıldız Teknikte veya bir başka yerde çalışması uygun olursa elbette bu konuyla ilgili de yaklaşımlarımız olumlu olacaktır.
Kaldı ki temel bilimlerde ne kadar güçlü olursanız teknolojik araştırmalarda da o kadar güçlü olursunuz. Temel bilimler konusunda atmamız gereken daha çok adım olduğunu, yeni teşvik uygulamalarına, temel bilimlerle ilgili teşvik uygulamalarına gitmemiz gerektiğini ifade etmek isterim. Mesela üniversite sınavlarında tercihlerde fizikçi, kimyacı, matematikçi gibi temel bilimlerde çalışacak olan öğrencilerin Türkiye'nin ilk bininde, ilk 2 bininde, ilk 5 binindeki öğrencilerden oluşmadığını burada ifade etmemiz lazım. Hâlbuki temel bilimler konusunda üniversite sınavlarında çok daha başarılı olan öğrencilerin temel bilimleri tercih etmesini sağlayacak mekanizmalara da ihtiyacımız olduğunu, onlar üzerinde de çalıştığımızı burada bir kere daha arkadaşlarıma hatırlatmak istiyorum.
Kocaeli Milletvekili Haydar Akar'ın (6/201) sayılı soru önergesinde "POSCO şirketine ait çelik üretim tesisinin ÇED raporu alınmış mıdır, temelini attığınız şirketin?" Evet, 2011 yılının Eylül ayında bu şirketle ilgili çevresel etki değerlendirmesi raporu olumlu bir şekilde verilmiştir.
Aynı zamanda yine ikinci sorusunda, kentin içindeki organize sanayi bölgeleri ile ilgili değerlendirmede bulunmuş. Organize sanayi bölgelerinin yer seçimi konusu uzun bir süreçtir. Sivil toplum örgütleri, ilgili bakanlıklar, yetkili birtakım başka mekanizmalar birlikte çalışmakta ve bu çalışmalar sonucunda yer seçimi yapılmaktadır. Elbette bazı yer seçimleri geçmiş yıllarda yanlış bir şekilde yapılmış olabilir. Bazı yapılaşmalar olduktan sonra yeri değiştirmek son derece zor ama önemli olan, bu yerlerde "Yerleşimin yanında sanayi olmaz." diye bir kural yok. Önemli olan, yerleşimi tehdit etmeyen, çevresel şartlara uyan, havayı, toprağı, suyu kirletmeyen bir şekilde sanayinin çalışmasını temin edebilmektir. Bunu temin edebildikten sonra elbette yerleşimle sanayi yan yana da olabilecektir.
Ancak, üçüncü sorusunda da yine Arkadaşımız, Türkiye'nin bazı bölgelerinde aşırı bir sanayi yoğunlaşması olduğunu, bu nedenle Anadolu'nun birçok ilinden de bu bölgelere göçler yaşandığını görüyoruz? Sanayi tesislerini buradan alıp göç veren illere doğrudan doğruya transfer etme imkânı elbette olmayacaktır ama teşvik sistemleri, işte yeni dönemde açıklayacağımız teşvik sistemi o bölgelere doğru sanayinin yönelmesini sağlayacak nitelikteki teşvik sistemleri olacaktır veya var olan yatırımların artık -diyelim ki Kocaeli'ndeki bir demir-çelik yatırımının- kapasite artışına gidebilmesi için bile çevresel etki değerlendirme raporu alabilmesi lazımdır. Artık bu bölgede bu raporları özellikle alabilmek ve çevreyi kirleten nitelikte tesislerin oluşumuna imkân vermek mümkün değildir. Bu nedenle yeni yatırımlarda bu gibi tesisler, çimento fabrikası gibi, demir-çelik tesisleri gibi birtakım tesislerin daha uygun coğrafyalara doğru kayma eğilimi içerisinde olduğunu, zaten imar planlarının, sanayi planlarının da bu istikamette yapıldığını arkadaşımıza hatırlatmak isterim.
Sayın Aslanoğlu'nun (6/260) numaralı sorusunda "Silivri ilçesinde bir organize sanayi bölgesi kurmayı planlıyor musunuz?" Eğer İstanbul'da Silivri ilçesinde bir organize sanayi bölgesi kurulması gerekiyorsa bunun İstanbul Büyükşehir Belediyesinin 1/100.000'lik nazım imar planlarıyla uyumlu bir şekilde olması gerekir ve bu nazım imar planları çerçevesinde eğer bu bölgede bir organize sanayi bölgesi veya genel olarak sanayi bölgesi imkânı varsa, elbette başvurular çerçevesinde bu talepler uygun değerlendirilebilir. Ancak bu bölgemizde -hem Silivri hem Çatalca gibi İstanbul'un bu bölgelerinde- bir sanayi yapılaşması da var. Bu sanayi yapılaşması sadece buraya da gitmiyor, biraz daha öteye gittiğimizde Tekirdağ ve Kırklareli illerimizin de, Ergene Havzası'nın da içinde bulunduğu alanda bir sanayi yapılaşmasının var olduğunu, bu nedenle sanayi bölgeleri, Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu'nda ıslah organize sanayi bölgesi -süreli olmak üzere, ıslah organize sanayi bölgesi- kurulmasına imkân veren bir düzenleme yaptık. Eğer Silivri'deki sanayiciler veya Çatalca'dakiler veya Tekirdağ'da veya Kırklareli'deki sanayiciler -ki bazı çalışmaların orada var olduğunu biliyoruz- süresi içerisinde başvurularını yaparlarsa, bu süre içerisinde ıslah organize sanayi bölgesi içerisine alınmalarına imkân doğabilecektir.
Sayın Süleyman Çelebi'nin de (6/286) sayılı sorusu yine Sayın Aslanoğlu'yla aynı mahiyette sorudur. Aynı sözleri bu soru için de ifade etmek istiyorum.
Sayın Alim Işık'ın (6/318) sayılı sorusunda, esnaf ve sanatkârımızın küçük ölçekli işletmeler olarak Bakanlığımızca uygulanan KOBİ desteklerinden yararlanması konusu dile getirilmiştir.
Değerli arkadaşlar, esnaf sanatkârlar veri tabanına kayıtlı 2011 yılı sonu itibarıyla 1 milyon 975 bin esnaf ve sanatkârımız bulunmaktadır; 1 milyon 975 bin 991, 976 bin diyebiliriz. KOSGEB veri tabanına kayıtlı ise 645.408 işletme bulunmaktadır.
Biliyorsunuz, KOSGEB son zamanlarda hizmet sektörünü de, dolayısıyla esnaf ve sanatkârın da büyük bir bölümünü kendi ilgi alanına, kapsama alanına aldı, onlara da destek vermeye başladı ve KOSGEB veri tabanına çok sayıda esnaf ve sanatkârımız üye olmaya başladı.
Veri tabanına kaydedilen işletmelerin önemli bir bölümü esnaf ve sanatkârdan oluşuyor, yüzde 53'ünü esnaf ve sanatkâr arkadaşlarımız oluşturuyor. Esnaf ve sanatkârlarımızın almış oldukları destekler yüzde 42'ye tekabül etmektedir, yani KOBİ desteklerinden KOSGEB vasıtasıyla verilen desteklerin yüzde 42'si esnaf ve sanatkâr odalarına kayıtlı olan esnaf ve sanatkârımıza ulaşmaktadır.
Demek ki esnaf ve sanatkâr KOSGEB destek kapsamı çerçevesine girdikten sonra esnaf ve sanatkârın KOBİ desteklerinden yararlanmasıyla ilgili süreç de hızla ilerlemektedir.
Sayın Aslanoğlu'nun (6/383) sayılı sorusunda, leasing yönteminden, finansal kiralama yoluyla yatırım mallarının temin edilmesi imkânı verilmesinden söz edilmektedir.
Evet, leasing uygulaması bir dönem için tamamen kaldırılmıştı. Bunun kaldırılmasının leasingin istismar edilmesi nedeniyle de olduğunu biliyoruz. Yani yatırım malını, bir makine ve teçhizatı, bir aracı, arabayı leasing yoluyla kiralayabiliyor, bunu kullanabiliyor. Bu, katma değer vergisi muafiyetini kendisine getiriyor, yüzde 18 olacağına yüzde 1 katma değer vergisi muafiyetinden yararlanarak bu yatırımı yapabiliyor. Ama zaman içerisinde görüldü ki ofisinin badanasını, boyasını da leasing yöntemiyle yaptıran insanlar oldu. Hâlbuki yatırım malını leasing yoluyla almak başka bir şeydir, ofisinin badanasını, boyasını leasing yoluyla almak tamamen başka bir şeydir.
Son yapılan çalışmalarla 2 Mayıs 2011 tarihli Yüksek Planlama Kurulunda bu konu tekrar gündeme alındı ve bir Bakanlar Kurulu kararıyla bazı ürünler, bazı yatırım malları liste hâlinde sayılarak bu yatırım malları için yeniden leasing uygulaması yapılabilmesine de imkân verilmiş oldu. Dolayısıyla, Sayın Aslanoğlu'nun ifade etmiş olduğu konu bu Bakanlar Kurulu kararıyla önemli ölçüde, özellikle Türkiye'de üretilen ürünlerin satın alınmasını da teşvik edecek nitelikte bir uygulamayla bu yatırım malları için leasing uygulaması tekrar başlatılmış oldu ancak bir pozitif liste yayımlanarak bu uygulama başlatılmış oldu. Bunu da arkadaşlarımıza ifade etmek istiyorum.
Değerli arkadaşlar, Sayın Semih Yalçın (6/543) sayılı sorusunda, teknogirişim sermayesi desteğinden yararlanan gençlerden bahsetmişti. Evet, 2009 yılında ilk defa bir uygulama başlattık. Türkiye'de girişimciliği teşvik etmemiz lazım ve girişimcilikten daha çok, girişimci ruhtan daha çok yararlanmamız lazım Türkiye olarak. Bunlardan bir tanesi de teknogirişimciliği teşvik etmek yani "Benim bir teknoloji geliştirme fikrim var, teknolojik ürün üretme fikrim var, bunu ticarileştirmek istiyorum." diyen gençlerimize, dünyanın birçok yerinde olduğu gibi sahip çıkmak, bunların bu fikirlerini ticarileştirmelerine imkân vermek. 2009 yılında böyle bir proje başlattık ve dedik ki: Eğer bir genç, lisans son sınıf öğrencisi, yüksek lisans veya doktora öğrencisi veya genç mezun veya genç akademiysen, beş yıl içinde mezuniyetini vermiş veya beş yıl içerisinde akademisyen olmuş, yardımcı doçent, doçent hâline gelmiş bir akademisyen "Bir teknoloji geliştirdim, bunu ticarileştirmek istiyorum." diyorsa bir panelden geçiyor, akademisyen, iş adamı, teknokrat üçlüsünün olduğu bir panelden, projeler eleniyor ve gerçekleştirilebilir ve ticarileşebilir olanlar destekleniyor.
İlk başladığımız 2009 yılında 152 proje gelmişti, bunlardan 78 tanesi desteklenmeye değer bulundu. 2010 yılında biraz daha anlattık üniversitelerde bunu gençlerimize ve 2010 yılında 102 projeyi destekleme imkânımız oldu.
Kanuni sınırlarımız vardı, 10 milyonla sınırlıydı bütçemiz. Bunu Plan ve Bütçe Komisyonunda arkadaşlarımıza da anlattık, sayıyı 100'den 300'e çıkarmak istediğimizi, 30 milyonluk teşvik vermek, destek vermek istediğimizi ifade ettik ve 2011 yılında da 300 kişiyi desteklemek üzere yola çıktığımızda 750 kadar proje geldi. Bu 750 projeden 282 projeyi destekledik. Plan ve Bütçe Komisyonumuz, bütün muhalefet partilerinin, bütün siyasi partilerin desteğiyle bizim kaynağımızı 50 milyona çıkardı ve biz 500 projeyi desteklemek üzere 2011 yılında yola çıktık. Şimdi, bu 500 proje için elemeler devam ediyor ve 500 proje için de 1.700'e yakın proje geldi. Bu projelerin sahiplerinin bir kısmı da yurt dışı üniversitelerde akademik çalışma yapan, doktora yapan, yüksek lisans yapan vatandaşlarımızdan oluşmaktadır ve 1.700 projeden 500 proje böylece seçilme noktasına gelmiştir.
Değerli arkadaşlar, bugün itibarıyla 452 teknogirişimcimiz faaliyetlerini sürdürüyor ve 500 arkadaşımızla beraber bunların sayısı 952 noktasına ulaşmış olacaktır. Bu arkadaşlarımızla ilgili ödemeler de sırası geldikçe kendilerine yapılmaktadır.
Bunlar başarılı oldular mı yoksa batırdılar mı bizim kendilerine verdiğimiz desteği? Evet, bunların hemen hemen tamamına yakını başarılı oldu. 3-4 tane arkadaşımız bir yıl sonra şirketlerini kapattılar, geri kalan 450 arkadaşımızdan 440 tanesinden fazlası prototiplerini hazırladılar ve bir kısmı da ticarileşti. İhracat yapanlar bile oldu bunların içerisinde. Günü geldiğinde bunların ayrıntılı bilgilerini de arkadaşlarımızla paylaşma imkânımız olacaktır.
Değerli arkadaşlar, Mesut Dedeoğlu arkadaşımıza ait (6/574) sayılı "Kahramanmaraş'ta bir organize sanayi bölgesi kurmayı düşünüyor musunuz?" diye bir sorumuz var. Biliyorsunuz, organize sanayi bölgelerinin kuruluşu için o il sınırları içerisinde yüzde 75 doluluk oranına ulaşmak gerekiyor. Eğer Kahramanmaraş'ta yüzde 75 doluluk oranına ulaştıysa organize sanayi bölgeleri yeni bir organize sanayi bölgesi kurulabilir, eğer ulaşmadıysa o doluluk oranına ulaşmayı beklemek gerekiyor. Ama bir organize sanayi bölgesinin kendisi dolduysa, oradaki işletmeler büyüme ihtiyacı hissediyorlarsa o zaman da o organize sanayi bölgesi için, yüzde 90 doluluk oranına ulaşan organize sanayi bölgesinin genişlemesine imkân veren bir düzenleme yaptık. Yani kendisi yüzde 90 doluluk oranına ulaşan bir organize sanayi bölgesi de genişleyebilir, buna da imkân veren düzenlememiz var. Mevcut merkez Kahramanmaraş Organize Sanayi Bölgesi yüzde 90 doluluk oranına ulaştıysa genişleme başvurusu yaptığında bu başvuru Bakanlığımız tarafından değerlendirilebilecektir.
Ali Halaman Arkadaşımızın (6/601) sayılı sorusunda, Adana ili ve ilçelerinde yürütülen projeler sorulmaktadır. Biliyorsunuz, Adana'da iki organize sanayi bölgemiz var tamamlanmış; Hacı Sabancı Birinci ve İkinci Etap, Adana Kozan Organize Sanayi Bölgeleri. Ayrıca Ceyhan endüstri bölgesinin çalışmaları, kamulaştırma çalışmaları, planlama çalışmaları devam ediyor. Adana'da tamamlanan küçük sanayi sitelerimiz var. Yedi tane küçük sanayi sitemiz Adana'da tamamlandı ve devam eden Adana Doğu İkinci Etap Küçük Sanayi Sitesinin de çalışmaları devam etmekte, bu da tamamlanma noktasına gelmektedir. Adana ilimiz de bu bizim Bakanlığımızın yatırımları açısından önem verdiğimiz illerimizden bir tanesidir.
Sayın Zühal Topcu'nun (6/613) sayılı sorusunda, Bakanlığımızın ve bağlı ilgili kuruluşların özürlü personel çalıştırma sayısı sorulmaktadır. Özürlü personel çalıştırma konusunda Bakanlığımızın ve bazı ilgili kuruluşlarının durumu şudur arkadaşlar: Bakanlığımızda toplam 3.177 personel var ve özürlü olması gereken personel 95 ancak 2010 yılında çalışan özürlü personel sayısı 28, 2011 yılında 24. Dolayısıyla, özürlü personelle ilgili gereken ihtiyaç Devlet Personel Başkanlığına 2012 yılı için bildirilmiş, talep hâlinde bu özürlü personel de çalıştırılmaya devam edecektir. Patent Enstitüsünde 242 personel 2010 yılında çalışırken, çalıştırılması gereken özürlü personel 7, çalışan özürlü personel 5'tir. 2011 yılında 346 personel çalışıyor Patent Enstitüsünde, 10 özürlü personel çalışması gerekirken, yine 5 özürlü personel var. Özürlü personel konusunda buralarda da Devlet Personel Başkanlığına gereken yazışma yapılmış ve bu yazışmalar çerçevesinde Bakanlığımızın bağlı ve ilgili kuruluşlarındaki özürlü personel ihtiyacı da ifade edilmiş. Konuyla ilgili gereken çalışmalar yapıldığında bu personel Bakanlığımızın ve ilgili kuruluşlarının kadrolarında yer alabileceklerdir.
Sayın Mesut Dedeoğlu'nun (6/619) sayılı sorusunda "Kahramanmaraş Ahşap İşleri Küçük Sanayi Sitesine ait 187 iş yerinin toplam proje tutarı ne kadardır?" diye ifade edilmektedir.
Değerli arkadaşlar, 2012 yılı için 13 milyon 333 bin Türk lirasıdır bu proje tutarı ve söz konusu proje henüz proje aşamasında olduğu için başlanılmamıştır. 2012 yılı için 500 bin Türk lirası ödenek koyduk ama planlanan bitiş süreci zaten 2015 yılıdır. Bu 13 milyon 333 bin liralık projenin bitişi sırasında gerekli ödenek buraya ayrılmış olacaktır.
Yine Sayın Dedeoğlu'nun (6/620) sayılı sorusunda, Elbistan Organize Sanayi Bölgesinin proje tutarı sorulmaktadır. Bunun da 6 milyon 575 bin liralık proje tutarı vardır ve 50 hektarlık birinci etap altyapı projeleri çalışması devam etmektedir. Bununla ilgili bitiş süreci de 2015 yılı olarak planlanmaktadır.
Yine Sayın Dedeoğlu'nun (6/621) sayılı sorusunda, Kahramanmaraş Terziler ve Konfeksiyoncular Esnaf ve Sanatkârlar Odasına ait altmış yedi iş yeriyle ilgili proje sorulmaktadır. Bu projeyle ilgili 30 milyon 290 bin Türk liralık kaynak ayrılmıştır. 2012 yılında 3 milyon 800 bin Türk liralık ödenek ayrılmış olup bu projenin 2013 yılı sonunda bitirilmesi hesaplanmaktadır.
Sayın Ensar Öğüt'ün (6/772) sayılı sorusunda "Organize sanayi bölgeleri yaygınlaştırılacak mı?" diye ifade ediyor. Evet, organize sanayi bölgeleri de ihtiyaç hâlinde ve illerin müracaatlarına göre az önce ifade ettiğim kriterler de dikkate alınarak yaygınlaştırılmaktadır. Ardahan'da da bir organize sanayi bölgesinin altyapı ihalesini yaptık, temelini de geçen yıl attığımızı hatırlıyorum.
Yine Sayın Mesut Dedeoğlu, Kahramanmaraş Milletvekilimiz, esnaf ve sanatkârların KOSGEB kredilerinden yararlanmasıyla ilgili soru soruyor (6/870)'de. Az önce söylediğim gibi, KOSGEB kredilerinden esnaf ve sanatkârlarımızın yararlanması yüzde 40'lar seviyesine ulaşmıştır. Zaten, esnaf ve sanatkârlarımız birkaç yıldır KOSGEB'le ilişkili hâle gelmişlerdir. Ayrıca, esnaf ve sanatkârlarımızın durumunu iyileştirecek Esnaf ve Sanatkâr Değişim, Dönüşüm ve Destek Strateji Planı da uygulamaya girmiş, bu plan çerçevesinde uygulamalar devam etmektedir.
Sayın Ensar Öğüt yine (6/1072) sıra sayılı sorusunda, organize sanayi bölgelerinin yaygınlaştırılması konusunu tekrar sormuşlar. Yine bu soruya da aynı şekilde cevap vermek istiyorum. Müracaat oldukça illerin durumuna göre organize sanayi bölgeleri yaygınlaştırılmaktadır.
Sayın Başbakanımıza sorulan sorular var.
Sayın İhsan Özkes (6/570) sayılı soruda, Eskişehir Seyitgazi ilçesi Battalgazi Külliyesinde elektrik kesintisi olduğundan söz ediyor. Burada restorasyon çalışmaları olması nedeniyle bazı sıkıntılar yaşanmıştı ancak restorasyon çalışmaları tamamlandı ve kesin kabul noktasına gelindi, kesin kabul işlemleri yapılmaktadır. Bu işlemler yapılırken günün belirli saatlerinde ziyarete açılmış ve ibadet etmek isteyen vatandaşlarımız için, onların mağdur olmaması için de gerekli tedbirler alınmıştır.
Yine Sayın Özkes, (6/559) sayılı sorusunda, Diyanet İşleri Başkanlığının yaptığı gezilerdeki harcırahları sormaktadır. Değerli arkadaşlar, bu harcırahların hepsi, Harcırah Kanunu çerçevesinde özellikle yurt dışı geziler için yapılmaktadır ama yurt içi gezilerin hiçbir tanesinde ne Diyanet İşleri Başkanı ne başkan yardımcıları, herhangi bir şekilde harcırah almamaktadırlar, kendi istekleriyle, yurt içindeki gezilerden harcırah almama konusundaki duyarlılıklarını devam ettirmektedirler.
2010 yılı Kutlu Doğum Haftası etkinlikleriyle ilgili harcamaları soruyor (6/527) sayılı sorusunda Sayın Özkes. Değerli arkadaşlar, bu çerçevede, 550.341 Türk lirası harcama yapılmış Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından ancak harcamaların önemli bir bölümü de Diyanet Vakfı şubeleri marifetiyle yapılmaktadır. Diyanet İşleri Başkanlığımızca, 2010 yılı Kutlu Doğum Haftası nedeniyle 550.341 Türk lirası harcama yapılmıştır.
Türkiye'deki cami sayısını ve yıllar itibarıyla artışları soruyor Sayın Özkes. Değerli arkadaşlar, Diyanet İşleri Başkanlığı, 1984 yılından bu yana cami istatistikleri tutmaktadır. 1984 yılında Türkiye'de 54.667 cami varken bugün, 2010 yılı sonu itibarıyla 81.984 caminin Türkiye'deki varlığını biliyoruz. Türkiye'nin nüfusuyla mütenasip, yaklaşık olarak bin kişiye bir caminin düştüğü bir ülke olduğumuzu bu rakamlardan gördüğümüzü ifade etmek isterim.
Sayın Alim Işık, Başbakanlık korumaları ve gereçleriyle ilgili bir soruyu (6/467)'de sormaktadır. Değerli arkadaşlar, Başbakanlık korumalarıyla ilgili çalışmalar İçişleri Bakanlığımız çerçevesinde yürütülüyor.
Örtülü ödenekle ilgili, aynı şekilde, sorusu devam ediyor. Örtülü ödenek, kapalı istihbarat ve kapalı savunma hizmetleri, devletin millî güvenliği ve yüksek menfaatleriyle devletin itibarının gerekleri, siyasi ve sosyal kültürel amaçlar ve olağanüstü hizmetler ile ilgili hükûmet icapları için kullanılmak üzere Başbakanlık bütçesine konulan ödenektir. Bu ödenek genel bütçe başlangıç ödeneklerinin toplamının binde 5'ini geçemez -bu rakam çerçevesinde- ve bu harcamaların mahiyetiyle ilgili Başbakanlık faaliyet raporunda 2007 yılından beri ayrıntılar verilmektedir. Bu ayrıntıları faaliyet raporundan arkadaşlarımız görme imkânına sahip olacaklardır.
Yine, Sayın Özkes, İstanbul Milletvekilimiz, Diyanet İşleri Başkanlığıyla ilgili, yolluk ve ödeneklerle ilgili sorusunu tekrarlamış. Aynı şekilde ifade etmek istiyorum: Yurt dışı harcırahlar 6245 sayılı Harcırah Kanunu'na göre yapılıyor, yurt içindeki harcırahlar ise Diyanet İşleri Başkanı ve başkan yardımcıları tarafından alınmamaktadır. Bunu bir kere daha ifade ediyorum.
Sayın Özkes Erciş için camilerde toplanan yardımı sormaktadır (6/433) sayılı sorusunda. Değerli arkadaşlar, 28/10/2011 tarihinde Cuma günü camilerdeki yardım kampanyasında 34 milyon 479 bin 43 Türk lirası toplanmış, 66.818 Amerikan doları toplanmış, 94.338 euro toplanmıştır. Bu miktarlar ilan edilmiş olan miktarlardır.
Yine, Sayın Özkes, (6/410) sayılı sorusunda, Diyanet İşleri Başkanlığı ile ilgili harcırah sıralamasını, ülkelere göre mukayesesini istemiştir. Hacılarla ilgili, "Diyanet kâr etmekte midir?" diye ifade etmektedir. Hac organizasyonlarından Diyanet İşleri Başkanlığı herhangi bir kâr amacı gütmemektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Bakanım, süreniz doldu.
Toparlar mısınız lütfen.
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI NİHAT ERGÜN (Devamla) - Sadece döviz artışları için bir ihtiyaç akçesi ayrılmaktadır. Eğer o ihtiyaç akçesine ihtiyaç olmazsa o ihtiyaç akçesi de bir sonraki yılın bütçesinde hac harcamalarıyla ilgili bütçesi rakamları içerisinde yer almakta ve bir kâr organizasyonu olarak hac organizasyonlarını Diyanet İşleri Başkanlığımız görmemektedir.
Bu soruları bu kadarıyla cevaplamış oluyorum. Birkaç soru kaldı, onları da başka bir vesileyle cevaplayacağımızı ifade ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Bakan.