GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2012 YILI MERKEZÎ YÖNETİM BÜTÇESİ VE 2010 YILI MERKEZÎ YÖNETİM KESİN HESAP KANUNU TASARISI
Yasama Yılı:2
Birleşim:39
Tarih:16.12.2011

CHP GRUBU ADINA MUSTAFA MOROĞLU (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi Cumhuriyet Halk Partisi Grubu ve şahsım adına saygıyla selamlıyorum.

Bütçenin 8'inci maddesiyle ilgili görüşlerimizin çok önemi olmadığı düşüncesiyle konuşmama başlamak istiyorum çünkü bu madde olduğu gibi kabul edilecek, geldiği gibi kabul edilecek. Bugüne kadar Meclise geldiğim günden beri yapılan uygulamalar da bunu açık seçik bir şekilde ifade ediyor.

Eğer Mecliste birtakım şeylerin değişebileceğine milletvekili arkadaşlarım da inanmış olsaydı milletvekili koltuklarında otururken laptopları açık, gazeteleri açık, kitapları açık okumak ya da  bakmak zorunda kalmadan acaba Mecliste neler konuşuluyor, bu halkın yararına olan ya da zararına olan maddelerle ilgili bir değişiklik yapılabilir mi diye düşünür, böyle bir davranış içinde olmazlardı.

Bu kültürü belki yeni gelen, bu dönem seçilen bütün milletvekili arkadaşlarımızla değiştirebilme umuduyla "Aktarma ve ekleme" maddesine ilişkin düşüncelerimi kısaca anlatmak istiyorum. Yaşamımızdan yani halktan aldığımız yetkiden neleri aktarmamamız, neleri eklememiz ya da tersinden bakarak neleri eksiltmememiz gerektiği konusunda düşüncelerimi anlatmak istiyorum.

Hepimiz milletvekili adaylarıyken seçmenlere söz verdik. Köylerde köylülerle, kahvelerde yurttaşlarla ya da ev ziyaretlerinde hepimiz "Yetkiyi bize verin, sizin adınıza Mecliste görev yapalım, sizin lehinize çıkacak yasaların çıkabilmesi için çalışalım, sizin aleyhinize olacak uygulamaların ortadan kalkması için çaba gösterelim." dedik, vekâlet istedik, vekâleti aldık geldik.

Peki, gelir gelmez neyle karşılaştık ve burada, bu Mecliste, özellikle bu bütçe görüşmeleri döneminde yaşadığımız manzara ne? Vekâletimizi önce Bakanlar Kuruluna, sonra da Bakanlar Kurulu vasıtasıyla da tek bir kişiye, Başbakana devrettik. Daha biz gelmeden, bizim vekâletlerimiz alınarak kanun hükmünde kararnamelerle bakanlıklar oluşturuldu, bu oluşan bakanlıkların bütçeleri hazırlatıldı ve bize oylatıldı.

Yabancılaşmak insan için çok zararlı sevgili arkadaşlarım yani bir insan kendi özüne uygun, doğuşundan özünde olan, vicdanına, ahlakına ve kendinden önce başkasının haklarına, başkasının hukukuna yabancılaşmaya başlaması çok tehlikeli ama bu yabancılaşma kamu adına görev yapan milletvekillerinde, belediye başkanlarında yani yönetenlerde oluşmaya başlamışsa çok daha tehlikeli bir durum alıyor. İşte, o zaman, bu sınırsız tüketim, sınırsız kâr demek olan sistemin ve onun yarattığı kurumların bize sunduğu nimetlerden faydalanabilmek için el kaldırmaya, her şeye olur demeye, her şeye evet demeye ve hiçbir tartışmayı dinlemeden, konuşmadan, aramızdaki duvarları yıkmaya çalışmadan el kaldırmaya hazır birer vekil olmuşuz demektir. Asıl tehlikeli olan da budur. (CHP sıralarından alkışlar) Artık o yetkilerin halka karşı kullanılma zemini oluşmaya başlamıştır, bu çok tehlikeli. Ne diyeceğiz seçmenlere? O söz verdiğimiz emeklilere, söz verdiğimiz köylülere, söz verdiğimiz öğrencilere, söz verdiğimiz kadınlara, eşit yurttaşlık hakkı isteyen Kürtlere ve Alevilere ne diyeceğiz? Seçim bölgelerine gittiğimizde başka, burada başka konuşmaya, orada başka el kaldırmaya, burada başka el kaldırmaya başlarsak bu aktarma ve çıkarmaların ve eklemelerin hiçbir önemi olmadığını bilmeliyiz.

En büyük görev, değerli arkadaşlarım, hiçbir parti ayrımı gözetmeden bütün milletin vekiliyiz, bütün Türkiye'nin vekiliyiz. Birisi Güneydoğu Anadolu'nun vekili, birisi Doğu Anadolu'nun vekili, birisi Batı'nın vekili değil, seçildikten sonra hepimiz milletin vekiliyiz, bu halkın vekiliyiz. Öyleyse, ilk önce bu Mecliste oluşan duvarları yıkabilirsek yani birbirimize aktarmamız gereken şeyleri aktarmaya başlar isek, işte o zaman eşit, özgür ve barış içinde yaşayan bir Türkiye toplumunu yaratmak için buradaki görevimizi yapmaya başlamışız demektir. Halk buraya bakıyor, ilk önce burada oluşacak. Birbirimizin sözünü keserek, birbirimize laf atarak, bağırarak, çağırarak, aramızda duvarlar örmeye çalışarak birbirimizden çok faydalanabileceğimizi düşünmüyorum ve halka da örnek olacağımızı düşünmüyorum.

Şimdi, bu yetkilerin, halktan aldığımız yetkilerin halka karşı nasıl kullanılmaya başlandığının buradaki örneklerini çok arkadaşım anlattı, ben tekrar anlatmayacağım. Ama, eğer bütçeden bir aktarma yapılacaksa, bu konuda Maliye Bakanlığına -değişik- okunduğu şekliyle bazı yetkiler verilecekse Maliye Bakanlığının bu yetkileri nasıl kullanmasına, nerelere aktarma, nerelere ekleme yapmasına ilişkin düşüncelerimi de kısaca anlatmak istiyorum.

Bir defa parasız sağlık ve eğitime, eğitimin ve sağlığın daha kaliteli olması için ne yapılması gerekiyorsa yapılsın -zamanımız kısa, hızlı hızlı geçeceğim- ve 1980'den beri aktarmayla, eklemeyle birtürlü önleyemediğimiz, kimine göre terör, kimine göre düşük yoğunluklu savaş, kimine göre Kürt sorunu, kimine göre Güneydoğu Anadolu sorunu ve onun içinde Kürt sorunu, adı ne olursa olsun önleyemediğimiz can kayıplarının önlenmesi için ne yapılması gerekiyorsa bu Meclis yapmalı. (CHP ve BDP sıralarından alkışlar) Çünkü, can kaybı en önemli kayıptır değerli arkadaşlarım. Otoyolları sonra yapabilirsiniz, havaalanlarını sonra yapabilirsiniz, Konak tünellerini sonra yapabilirsiniz, ilk görevimiz bu ülkede yıllardır insanların ölümüne neden olan bu sorunu çözmektir. Bu sorun sadece BDP'lilerin sorunu, sadece MHP'lilerin, CHP'lilerin, AKP'lilerin sorunu değildir, bu sorun hepimizin, bütün Türkiye yurttaşlarının görevidir. Bu sorunun çözümü de burada, bu Mecliste herhangi bir yaftalama yapmadan özgürce konuşabilmek ve tartışabilmektir.

Doğaya ve kentlere karşı işlediğimiz suçlardan ötürü yok ettiğimiz can kayıplarının önlenmesi için bir an önce kent yenileme projelerine destek verilmelidir. Bu da can kayıplarımızın can alıcı noktalarından birisidir. Güneydoğu Anadolu'da, Doğu Anadolu'da ne olup bittiğinden daha az acı bir sorun değildir. Onun için kent yenileme projelerine bir an önce başlanmalı ve bu konuda el birliğiyle hareket etmeliyiz. Ankara'nın kent yenileme projesi bir günde onaylanırken İzmir'in kent yenileme projesi on bir aydır bekliyorsa AKP'li İzmir milletvekilleri başta olmak üzere, hepsi yarın gidip bu projeleri onaylatmadır. (CHP sıralarından alkışlar) Görev onlarındır. Ondan sonra çıkıp "Halkın lehine bütçe yaptık." diye Ali Aşlık ya da diğer milletvekilleri gülmeyecek. Evet, yarın bu kent yenileme projesi müsteşarlıktan mı çıkacak, bakanlıktan mı çıkacak, kimden çıkacaksa çıkacak ve bugüne kadar aktardığınız, yetki aldığınız biçimde bu yeni örtülü ödenekler de yaratılmaması ve -bunların geçmişteki gibi kullandığında, nasıl kullanıldığını biliyoruz- yeni faili meçhuller de yeni cinayetler de yaratılmamasına dikkat edilmesini öneriyorum. Nedeni de şu: İnsan Hakları Haftası, geçen hafta başladı, devam ediyor.

Türkiye Cumhuriyeti'nin imzalaması gereken bir sözleşme gündeminde duruyor. Devlet tarafından zorla kaybedilmesinin önlenmesine ilişkin uluslararası bir sözleşme Nisan ayı 2011'den itibaren yürürlüğe girdi. 2006 Nisanında kabul edildi, 2010 Nisanında yeterli devlet imzayı attı ve nisan ayından itibaren de yürürlükte. Seksen sekiz devlet imzalamış, Türkiye henüz imzalamamış. Eğer bütün Meclis olarak can kayıpları en önemli meselemiz ise Türkiye bir an önce bu sözleşmeyi imzalamalı ve bu sözleşmelerin gereğinin yerine getirilmesi için yaratılması gereken kurumlar, kuruluşlar, ödenekler, ne varsa bunu yapmalıdır, aktarma ve ödenek yapılacaksa buraya aktarmalıdır. Ve artık çocuklar "Baba seni karanlıklarda aramak zorunda kalırım." diye şiirler yapmasın. Analar otuz bir yıldır çocuklarını aramak için Galatasaray Lisesi önünde nöbet beklemek zorunda kalmasın. Biz de ağlıyoruz, sadece çocuklar ve analar ağlamıyor. Can kayıpları, kim, hangi nedenle ama depremle ama selle ama felaketle ama terörle neyle kaybedilirse kaybedilsin hiçbirimizin tahammül edemeyeceği bir şey bu. (CHP sıralarından alkışlar)

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MUSTAFA MOROĞLU (Devamla) - O nedenle, bütün can kayıplarının önlenmesi için bu Meclis ne gerekiyorsa yapmalıdır ve bunun için de herkesin özgürce tartışmalarına neden olmalıdır.

Son sözüm bütçeden... Kadınlar her gün öldürülüyor arkadaşlar.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Moroğlu.

MUSTAFA MOROĞLU (Devamla) - Kadınların öldürülmemesi için ilkokuldan başlayarak askere, polise varıncaya kadar kadın haklarının, onların da bizim gibi insan olduğunu anlatan eğitimler verilmesi için ödenek acilen ayrılmalıdır.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum, hepinize teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)