GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2012 YILI MERKEZÎ YÖNETİM BÜTÇESİ VE 2010 YILI MERKEZÎ YÖNETİM KESİN HESAP KANUNU TASARISI
Yasama Yılı:2
Birleşim:40
Tarih:17.12.2011

MHP GRUBU ADINA LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Bütçe Kanun Tasarısı'nın muhtelif gelirlere ilişkin hususlar üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına konuşmak üzere söz almış bulunmaktayım.

Özel şirketlerin hidroelektrik santraller kurmaları için tahsis edilen, vadilerdeki doğal hayatın yok edilmesine karşı çıkan, direnen, dayak yiyen ve tutuklanan gençlerin, kadınların ve köylülerin çığlıkları arasında yapılan bu görüşmelerin ülkemize hayırlar getirmesini Cenabı Allah'tan niyaz ediyorum.

Bu santrallerin inşasına izin verirken ÇED raporlarının hazırlanmasına ihtiyaç olmadığı yönünde karar veren ve ÇED raporunun hazırlanmasında bundan etkilenecek çevre halkını ve ilgili sivil toplum örgütlerini dışlayan Bakanlar Kurulu üyeleri, sizlere de soruyorum: Bütçenin bu gelir kaleminden elde edeceğiniz gelir ve üretilecek enerji ürküttüğünüz kurbağaya değecek mi? Fırtına Vadisi'ni, Çoruh Vadisi'ni ve diğer tabiat harikalarını, oralardaki flora ve faunayı, başka bir lisan ile nebatat ve hayvanatı yeniden oluşturmaya yetecek mi? Bölge insanının binlerce yıldır oluşan ve doğayla ilişkisi bağlamında oluşan kültür değerlerini yerle yeksan etmeye değecek mi? Bunlara değmeyeceğini adınız gibi siz de biliyorsunuz. Ancak ülkemizin en büyüğünden en küçüğüne bütün birikimlerini ve doğal kaynaklarını yağmalamaya, içteki ve dıştaki destekçilerinize peşkeş çekmeye devam ediyorsunuz. Çünkü siz, seçim zaferlerini savaşlarda elde edilen zaferlerle aynı şey olarak algıladınız; ganimeti paylaşıyorsunuz. Ancak unutmayın ki günümüzde rejimler ganimet düzeni üzerine değil, emanet düzeni üzerine kurulmuşlardır. Emanete hıyanet hem günah hem de ahlaksızlıktır. İhanet bir kere başlamaya görsün, nereye kadar uzanabileceği ve nerede duracağı hiç belli olmaz.

Sayın Bakan, elbette ki muhtelif gelirler önemlidir. On yıllık iktidarınızda mevcut vergi sistemini düzelttiniz, vergi gelirlerini topladınız da sıra muhtelif gelirlere mi geldi? Doğrudan vergi gelirleri oranı yüzde 70, beyana bağlı vergiler oranı yüzde 30. Dünyada bu oran tam tersi. Allah'tan korkun. Vergi diliminde muhtelif gelir vergilerinin payı nedir? Siz, asıl, vergi adaletsizliğini düzeltin, Türkiye'deki kayıt dışı ekonomiyi kayıt içi ekonomi hâline getirin. Bizler vergi mükellefleri olarak kümesteki tavuklar gibiyiz; bulduğunuz anda vergileri alıyorsunuz, kümese girmeyen tavuğa asla ve kata elinizi dokunmuyorsunuz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemizin içişleri gibi maalesef dışişleri de millî kazanımlarımızdan uzak, çizgisiz bir durumdadır. Türkiye'nin Suriye'ye fiilî müdahalesi, bölgede mezhep kavgasını ateşliyor. Orta Doğu'da mezhep çatışması başlarsa nerede duracağı hiç belli olmaz. Türkiye'nin Suriye'deki çatışmaların içine çekilmesi gayretlerini de kaygıyla izliyoruz. Suriye'ye yaptırım olarak koyduğunuz dokuz maddelik metinde kazanan ve kaybedenlere bakıldığında, sınır ticaretimiz ve köklü dostluğumuzun yer aldığı mağduriyetin iki dost ülkesi olduğumuzu görmemek için sağır ya da kör olmalıyız.

Sayın Davutoğlu bir mülakatında "Suriye'yi kaderine terk edemeyiz." buyuruyorlar. Türkiye ve Arap Birliği olarak ortak kararlardan dem vuruyorlar. Bu ortak kararlar Türkiye ve Arap Birliğine ne kazandırıyor? Suriye bu birliğin hangi çıkarlarına ya da toprak bütünlüğüne tehdit oluşturuyor? Efendim, Suriye'de insanların katledilmesine sessiz kalamazmış. Dünyanın gözü önünde Irak'ta kaç milyon insan katledildi? Irak yönetiminin sakladığı iddia edilen ölüm füzeleri nerede şimdi, göreniniz var mı? "Barış getiriyoruz." diyerek Müslüman kardeşlerimiz katledilirken gıkınız çıkmadı, şu anda barışın geldiğini mi sanıyorsunuz?

Avrupa Birliği ve Amerika Birleşik Devletleri çıkarları için bölge üzerinde Davut Yıldızı gibi doğup kâbus yaratılmasına çanak tutacağınıza, ecdadımız gibi Zühre Yıldızı gibi doğup Anadolu'ya ve Ortadoğu'ya aydınlık ve barış getirmelisiniz.

"Hadi simit satanı anlıyorum, kestane satanı da; peki, dost satmak da ne oluyor, o da mı ekmek parası?" diyor şair. Kıbrıs Barış Harekâtında dünya bize ambargo uygularken, uçak yakıtı ve kullanılmak üzere yüklü bir para veren, düne kadar "dostum, kardeşim" dediğiniz, çadırının önünde diz çöktüğünüz dostunuzun sonu katkılarınızla ortada, şimdi sıra Beşşar Esad'a geldi.

"Komşularımızla sıfır sorun" dediniz; gerçekten kutluyorum, Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa Birliğiyle birlik olup Müslüman komşularımızı sıfırladınız. İsa'nın, Musa'nın, Davut'un değil, Hazreti Muhammed'in ümmeti olun. Ağacın kurdu kendinden olurmuş. Mustafa Kemal'in "yurtta sulh cihanda sulh" sözünü dostluk ve barış adına tüm mazlum milletler şiar edinmişken, onun kurduğu Türkiye'yi yöneten AKP Hükûmeti ve bu Hükûmetin Dışişleri Bakanı, Müslüman kardeşlerimizin yaşadığı komşu ülkelerin ABD ve AB'ye tüm yer altı ve yer üstü zenginlikleriyle peşkeş çekilmesine çanak tutuyor.

Sayın Davutoğlu, aynı dine inanan ve cumhuriyet kurulalı beri dostça yaşadığımız din kardeşlerimizi ve onların yönetimlerini yıktıran olarak tarihe geçeceksiniz. Tarihin şanlı sayfalarında "Türk" adına kurulan devletlerin, Türkiye Cumhuriyeti'nin hiçbir yetkilisinin geleneğine uymayan, mazlumun değil, zalimin yanında, sömürgecinin yanında yer alan Dışişleri Bakanımız olarak kanlı harflerle tarihe yazılacaksınız. Efendileriniz tarafından ne kadar övülseniz azdır ancak şunu bilmelisiniz: Kavimler kapısı, tüm dinlerin ve medeniyetlerin beşiği Anadolu, Mezopotamya, kutsal topraklardır; yiğitler yetiştirdiği gibi, dönem dönem hainler de yetiştirmiştir. Şanlı tarihimizde yiğitlerimiz, dış destekli hainlerimizi dize getirmekle kalmamış, efendileri tarafından terk edilip yalnız, aç, susuz kaldıklarında bile onları kurtaramamışlardır.

"Stratejik Derinlik" adlı eserinden bahsetti Sayın Dışişleri Bakanı, bir kitap, on yıl evvel yazılmış bir kitap. Türkiye'de, dünya dengelerinin üç ayda bir bile değiştiği bir süreçte, on yıl önce yazılan kitapta hayalî ütopyalara uyup Türkiye'nin bu kötü bataklığa sürüklenmesine sebep olan Sayın Dışişleri Bakanı bu Hükûmetin en başarısız Bakanıdır. Ben, Sayın Başbakanı 1989 yılından beri tanıyorum, geçmiş zamanda çok iyi hukukumuz olan, sohbetimiz olan, samimiyetine inandığım bir Başbakanımızdı, ben Sayın Başbakanın millî olduğuna da inanıyorum ama Sayın Başbakanımızın bu çizgi kırıklığını da Hükûmetimizin en zayıf halkası olan bu Dışişleri Bakanına bağlıyorum. Umuyorum, Sayın Başbakan dinlenmek imkânı bulabildiği bu nekahet döneminde Türkiye'yi çılgınlığa sürükleyen, bataklığa sürükleyen bu Dışişleri Bakanının Türkiye'ye nelere mal olacağının farkına varıp mutlaka önlem alacaktır diye düşünüyorum. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

Ben, Sayın Grubun infialini anlıyorum, zira Sayın Dışişleri Bakanının o gün kendi bütçesi hakkında görüşmesinde kendisini bir Dışişleri Bakanı değil, Sayın Erdoğan'dan sonraki bir Başbakan gibi karşıladılar. Umuyorum öyle olmaz.

OSMAN ÇAKIR (Düzce) - Derdin belli. Sen kendi grubunla ilgilen.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Grubu infial ettirmeye çalışıyorsun ama beceremeyeceksin. Kendi kendine konuşuyorsun sen.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) - Ben, hatta ve hatta uzun yıllar yurt dışında yaşayan, kendisi Batman'da doğmuş olan Sayın Maliye Bakanını dahi Sayın Dışişleri Bakanından çok daha millî buluyorum. Bunu da belirtmek istiyorum.

Bu duygu ve düşüncelerle, ateş topuna döndürülmüş bölgemizde millî bir hükûmetin görev başına getirilmesinin ne kadar elzem olduğunu bildiriyor ve saygılar sunuyorum.

Sağ olun. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Türkkan.