GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2012 YILI MERKEZÎ YÖNETİM BÜTÇESİ VE 2010 YILI MERKEZÎ YÖNETİM KESİN HESAP KANUNU TASARISI
Yasama Yılı:2
Birleşim:40
Tarih:17.12.2011

CHP GRUBU ADINA SAKİNE ÖZ (Manisa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2012 Yılı Merkezî Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı'nın yatırım harcamaları bölümüyle ilgili Cumhuriyet Halk Partisi adına söz almış bulunmaktayım. Hepinizi içten duygularımla selamlarım.

Yatırım harcamaları denildiğinde vatandaş olarak bizler hayatımızı kolaylaştıracak, refah seviyemizi artıracak yatırımları anlamaktayız. Gazetelerin ekonomi haberlerine göre son bir yıllık dönemde dünya ekonomisinde gelişmekte ve gelişmiş ülkeler arasındaki ayrışmanın belirginleştiği yazılmaktadır. Bunun sonucu istikrarın sağlanamadığı ve gerekli kararların bir an önce alınması gerektiği yönünde açıklamalar vardır.

Yine, enerjinin dışa bağımlılığının azaltılması, istihdamı artırarak iş gücünün niteliğinin ve ekonomiye katılımının altı çizilmektedir. Bunun için ise yatırımın artması gerekmektedir. Oysaki ülkemizde kamu yatırımlarının azaltıldığı, kamuya ait işletmelerin özelleştirilerek ya da özelliği değiştirilerek ekonomiye sağladığı katkı ve iş gücüne verdiği desteği engellenmektedir.

2011 yılı kamu kesimi sabit yatırımlarının reel olarak 7,7 oranında artması beklenmekte, bunun yüzde 55,9'u merkezî yönetim bütçesi, yüzde 29,4'ü mahallî idareler bütçesi olarak gerçekleşeceği tahmin edilmektedir.

2011 yılında kamu kesimi sabit sermaye yatırımları içinde madencilik, turizm, konut, eğitim ve diğer hizmetlerin alt sektörlerinin paylarının artacağı; tarım, enerji ve sağlık alt sektörlerinin paylarının gerileyeceği tahmin edilmektedir.

2012 yılı hedefleri ise 2011 yılında yüzde 7,7 artacağının aksine yüzde 0,6 oranında azalacağı ve merkezî yönetim bütçelerinde azalma, mahallî idareler yatırım bütçesinde artış tahmin edilmektedir.

Kamu kesimi sabit yatırımda eğitim ve sağlık hizmetlerinin yükseltilmesi, çevrenin korunması, sosyal ve fiziki altyapının geliştirilmesi bir gelişmişlik belirtisidir.

Eğitimciler bütçeyi değerlendirmişler "2012 yılı bütçesi eğitim hizmetlerinden uzak." diyorlar. Millî Eğitim Bakanlığının bütçesi 2011 yılına göre yüzde 14,8 artışla 39 milyar 169 milyon TL olmuştur. Bütçe içinde en kapsamlı ve yaygın kamu hizmetleri olan eğitime ve sağlığa ayrılan payın sadece rakamsal büyüklükleri üzerinden övünenlerden harcamanın nereye olacağını sormaktadırlar. Eğitimcilerimiz, bu miktarın büyük kısmının personel gideri olduğunu çünkü çalışanlar sınıfının içerisinde yüzde 48'inin eğitim alanında çalışan personel olduğundan söz ederek geriye kalan miktarın personel gideri haricinde eğitim yatırımları için ne kadar az olduğunu vurgulamaktadırlar.

AKP İktidarında kamu tarafından yapılan kaç tane okul vardır? Birçok yerde okullar hayırsever yurttaşlar tarafından yapılmaktadır, okulun giderleri hayırseverler ve veliler tarafından karşılanmaktadır. Millî Eğitimin yatırımlarından söz etmişken atanamamış öğretmenlerimizin atama beklediklerine, atanmış fakat eşler bir araya gelememiş öğretmenlerin aynı yerde birleşme taleplerine dikkat çekmeden geçemeyeceğim. Gerçi, Millî Eğitim Bakanı yaptığı açıklama ile eşlerin birleşmesi konusunda çalışma yapacağını söylemiştir, bunun takipçisi olacağız. Aile toplumun temel direğidir. Dağılan, birbirlerine destek olamayan aileler hangi duygularla eğitime emek verebileceklerdir?

Değerli milletvekilleri, bütçede, yatırım harcamaları maddesi dışında kalan işler arasında dikkati çeken HES'ler bulunmaktadır. Doğal kaynaklarımızın talan edilerek yapılması planlanan HES'lerde köylülerimizin yaşamlarını, geçimlerini sağladığı tarım alanları, özel firmalar tarafından hangi koşullar ile alındığı belli olmayan ÇED raporları gerekçe gösterilerek talan edilmektedir. Erzurum Bağbaşı belde halkı "Can suyumu, sebze meyve ürettiğim suyumu vermem." diye mücadele ederken karşısında derdini anlatacak devlet yetkilisi aramaktadır. Devlet yetkilisi yerine karşılarına özel sektör yetkilileri ve kaba kuvvet kullanan güvenlik güçleri çıkmaktadır.

Değerli milletvekilleri, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı "Gelişmiş ülkelerde tarım sektörünün genel ekonomi üzerindeki nispi payı azdır." demiş ve eklemiştir: "Eskiden yani dokuz yıl önce nüfusun büyük kısmı tarımda çalışırken bugün bu oran azalmıştır. Dokuz yıl önce yurttaşlarımızın yüzde 35'i tarımda çalışırken bugün yüzde 25'i çalışmaktadır." demektedir. Bu sözleriyle, Bakanlık, tarıma verilen önemin azaldığını kabul etmiştir. Oysaki, tarım ülkesi olan ülkemde ve seçim bölgem olan Manisa'da geçim kaynağımızın büyük kısmı tarıma dayanmaktadır. Türkiye'nin en kaliteli pamuğunun yetiştiği Gediz Ovası'nda artık pamuk yetiştirilememektedir, çünkü toplanan pamuğun fiyatı işçi ücretini karşılamamaktadır. Yine zeytin satış bedeli yedi yıl öncesinin satış bedeliyle aynıdır. Sofralık üzüm, komşu ülkelerle yaşanan sıfır sorun nedeniyle dış ülkelere satılamamış, düşük bedellerle şarap fabrikalarına verilmek zorunda kalınmıştır.

Ülkemiz tarım yanında hayvancılık yapan ülkedir. Hükûmet tarafından yapıldığı iddia edilen yatırımlara ve uygulanan teşviklere rağmen maalesef hayvancılığımız gelişmemiş, yurt dışından canlı hayvan ve et ithalimiz artmıştır. Gerek yasal yollardan gerekse kaçak olarak yurt dışından gelen canlı hayvan, yerli hayvan üreticilerimizi zor durumda bırakmaktadır. Kırsal kesimlerdeki çiftçilerimizi desteklemek amacıyla tarımsal kalkınma kooperatifleriyle Bakanlık ve Sosyal Yardımlaşma kurumu iş birliği ile hayvancılık projeleri uygulanmaktadır, ancak uygulamadaki yanlışlıklar yüzünden başta çiftçilerimiz olmak üzere kooperatifler borç yükü altına girmiştir.

Sulama tarım için hayati önem taşımaktadır. Ülkemizin son yıllarda yeterince yağış alamadığını düşünecek olursak tarımsal sulamanın daha da önem kazandığını görürüz. Seçim bölgem Manisa da sulu tarıma uygun olan illerimizdendir. Manisa ve ilçelerinde sulama amaçlı gölet ve barajlar yapılması planlanmaktadır. Gerekli yatırımlar yapılarak, başta Yeşilkavak barajı olmak üzere, ilimizde planlanan baraj ve sulama göletlerinin yapılması başta Manisa tarımı olmak üzere ülke ekonomisine de katkıda bulunacaktır.

Değerli milletvekilleri, ben 2 milletvekili arkadaşımla beraber hafta içinde partimiz tarafından görevlendirilerek deprem bölgesinde yaşanan sorunları ve aksaklıkları tespit etmek amacıyla Van ilimizdeydik. Ülkemiz sık sık yıkıcı büyük depremler yaşamakta ve bunun sonunda büyük can ve mal kayıpları yaşamaktadır. Yaşanan her büyük depremden sonra üzüntülerimizi belirtip gerekli önlemleri alacağımız söylenir ancak bu sözler birkaç yıl içinde unutulup gider, deprem vergileri toplarız, bunları çarçur ederiz.

Deprem maalesef bizim ülkemizin gerçeğidir, bu nedenle bu konuda devlet olarak ciddi çalışmalar yapmalıyız. Depremlerde hepimiz görürüz, en çok hasar gören okullarımız ya da kamu binalarımız olmaktadır. Öncelik birinci derece deprem kuşağındaki okullarımız ve kamu binaları olmak üzere, ülke genelinde binaları depreme dayanaklı hâle getirme çalışmaları yapılmalıdır. Deprem olduktan sonra değil, depremden önce gerekli önlemlerimiz için kanun hükmünde kararnameyle oluşan Çevre ve Şehircilik Bakanlığımızın yok saydığı meslek örgütlerinin uyarılarını dikkate alarak teknik denetimin sağlanmasında yasal dirayetin sağlanması gerekmektedir.

Değerli milletvekilleri, yerel yönetimlerin yatırım harcamalarında öz kaynakların yanında merkezî hükûmetten ve İller Bankasından gelen payın önemi büyüktür. Hükûmet bu payları dağıtırken, kendi partisine mensup belediyeleri kayırırken, muhalefete ait belediyeleri âdeta cezalandırmaktadır, suçlamaktadır. Yardımlar ve ödenekler konusunda AKP'li belediyelere cömert davranan Hükûmet, bu belediyelerin tartışmalı harcamalarına göz yummaktadır. Özellikle partimize mensup belediyeler âdeta kıskaca alınarak yasal vergi ve harçları ile sermaye gelirleri ile bağlı şirketlerden gelen gelirleri bile, vergi denetmeleri tarafından didik didik edilmektedir. Sabahın altısında baskınlar yapılarak belediye başkanlarımız, belediyeleriz itibarsızlaştırılmakta ve iş göremez duruma getirilmeye çalışılmaktadır. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu çifte standardın durdurulmasını istiyoruz. Belediyelerimizin ve diğer belediyelerimizin suçlanmasını kabul etmiyoruz.

Bu düşüncelerle 2012 yılı bütçesinin ülkemize hayırlı olmasını diliyorum. Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Öz.