| Konu: | 2012 YILI MERKEZÎ YÖNETİM BÜTÇESİ VE 2010 YILI MERKEZÎ YÖNETİM KESİN HESAP KANUNU TASARISI |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 40 |
| Tarih: | 17.12.2011 |
CHP GRUBU ADINA ALİ SARIBAŞ (Çanakkale) - Değerli milletvekilleri, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
AKP İktidarı geldiği günden beri Çanakkale ilimizin sorunlarını çözeceğine, gücünü, imkânını ve tüm zamanını, teslim almaya ayırmıştır. Bunda da başarılı olamayınca ekonomik olarak cezalandırmaya yönelmiştir. Çanakkale'mize uygulanan bu zulmü kamuoyunun ve sizlerin dikkatine sunmak istiyorum. Önce Vakıflar Bölge Müdürlüğümüzü kapattınız, arkasından millî parkın ve tarihî yarımadanın da içinde bulunduğu, yüzde 52'si ormanla kaplı ilimizde Orman Bölge Müdürlüğümüzü kapattınız. Bununla da yetinmeyip Denizcilik Bölge Müdürlüğümüzü de kapatarak kapısına kilit vurdunuz. Ele geçiremediğiniz, kadrolaşamadığınız ve bundan dolayı şahsi isteklerinizi yaptıramadığınız için kurumlarımızı birer birer kapattınız. Şunu bilin ki ne siyasi olarak ne de iktisadi olarak amaçlarınıza ulaşamayacaksınız.
Sayın milletvekilleri, Başbakan, CHP'li belediyelerin Alman vakıflarından aldıkları kredileri müteahhitler eliyle terör örgütüne aktardıkları suçlamasında bulunmuştu. Sayın Genel Başkanımız, Başbakanın iddialarını ispatlamasını istedi ve sonuçta ne oldu? Cevap: Kocaman bir tıs! Yine, Meclise vermiş olduğumuz gensoruya dahi bir CHP'li belediye örneği veremediniz. Yine, bu cevap konusunda aldığımız kocaman bir tıs! Dış kaynaklı krediler zaten devlet onayı olmadan verilmiyor. Tekrar soruyorum: Varsa belgeleyin, öğrenelim, kamuoyu bilsin. Son olarak, İzmir Büyükşehir Belediyesine yapılan baskıya bakın: Türkiye'de ne kadar vergi müfettişi, Sayıştay denetçisi ve bilirkişi var ise karabasan gibi İzmir'in üzerine çöreklendi. Belediye Başkanının Türkiye'yi temsilen yurt dışında olduğu bir zamanda belediye bürokratlarının evleri, basına da haber verilerek, sabaha karşı, suçlu görüntüsü verilerek gözaltına alındılar. Sadece İzmir değil, tüm CHP'li belediyeler benzer baskılar altında. Baskılar sürüyor. Daha dört gün önce de Antalya Belediyesine aynı yöntemle baskın yapıldı.
Sayın milletvekilleri, şimdi sizlere çarpıcı bir örnek vermek istiyorum: Yine, bu hafta, belediye başkanlarıyla Çanakkale'de yaptığımız toplantıda? Gece yarısı savcılar belediye başkanlarımıza kapılarını çalarak şu ifadeleri sormak istiyorlar, diyorlar ki: "Adalet Bakanlığı emri gereğince yapılmakta olan bir çalışmaya esas olmak üzere belediyenizde başkan, başkan yardımcısı, meclis üyesi, encümen üyesi ve belediye memurlarının hemen gece yarısı isimlerini çıkararak bize bildirmeniz gerekir." Böyle bir uygulama, ne savcılıkta ne hukukta ne de bir başka yerde vardır. Niye gündüzü beklemiyorsunuz? Niye bunu Adalet Bakanlığı, İçişleri Bakanlığına sorarak elindeki her ay verilen bilgilerle oradaki meclis üyelerini, orada çalışan memurların isimlerini bilmiyor mu? Ama amaç o değil. Amaç, muhalefet belediyelerini rahatsız etmek -o gece yarısı adlarını bilemeyecek- yeni seçilmiş belediye başkanı arkadaşlarımızı orada korkutmak, sindirmek ve baskı altına almaktır.
Değerli milletvekilleri, bu baskılar belediyelerimizin hizmet üretmesini engellemeyecektir. Hiçbir zaman için hesap vermekten kaçınmadık, kaçınmayacağız da. Ancak, CHP'ye yapılan bu baskılar hiçbir zaman için de çalışmalarımızı engelleyemeyecektir. Her zaman olduğu gibi, konuş, suçla, sonra da suskunluğa bürün; çamur at, izi kalsın.
Sayın milletvekilleri, İçişleri Bakanlığı bütçesi görüşülürken Bakana yönelttiğimiz soruya vermiş olduğu yanıttan da anlaşılacağı üzere muhalefet belediyelerine baskınların sayılarını da ispatlamış oldu.
Bakın, 2.903 belediye yani yüzde 50'si AKP'li olmasına rağmen bu belediyelerin ancak yüzde 28'ine soruşturma izni verilmiştir. Bu oran Cumhuriyet Halk Partili belediyelerde yüzde 53,8'dir. Bir başka deyişle, tüm belediyeler içerisinde AKP'li belediyelere yüzde 28, muhalefet belediyelerine yüzde 72 oranında izin verilmiştir. Yani AKP'li belediyelere açılan soruşturmanın yaklaşık 3 katı, muhalefet belediyelerine açılmıştır. Adalet ve Kalkınma Partisinin adaleti bu mudur?
Yolsuzluk ve rüşvet iddialarını belgeleriyle gündeme taşıdığımız, ayan beyan her şeyin ortaya konduğu, örneklerinin konduğu İstanbul, Ankara, Kayseri, Çorum belediyelerine yönelik iddialara neden duyarsız kalıyorsunuz?
Sayın milletvekilleri, gelin görün ki İçişleri Bakanının yine aynı soruya verdiği cevapta, İstanbul Büyükşehir Belediyesi için hiç -aç parantez (sıfır)- soruşturma izni verilmediğini buradan itiraf etmiştir.
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) - Hayır, söylemedi.
ALİ SARIBAŞ (Devamla) - Tutanaklara bakarsınız.
18 bakanlığın bütçesinden daha büyük bir bütçeye sahip olan bir belediyede bu kadar şikâyete rağmen hiç mi usulsüzlük, hırsızlık, yolsuzluk, hukuksuzluk yapılmamıştır? Ne kadar enteresan değil mi?
Sayın milletvekilleri, bakın, depremde, farklı bir açıklama getirmek istiyorum. Van depremi felaketinin birinci derecede sorumlusu AKP Hükûmetidir. 19 il, 17 Ağustos depreminde yapı denetim şirketleri kapsamına alınmışken, 2002'den beri burada iktidarda olduğunu söyleyen AKP Hükûmeti, Van bölgesi birinci sınıf deprem bölgesi kuşağında olmasına rağmen niye bu kapsama almamıştır? Bunun sorumlusu kimdir? Diğer iller gibi niye oy avcılığı yapacağız diye bunu, bu zamana kadar beklettiniz?
Çok değerli milletvekilleri, yine soruyorum Van'daki sorunla ilgili: Van'da 84 bin binadan yüzde 70'i kaçak ve ruhsatsız -geçmiş dönemdeki belediye başkanlarının- Erciş'teki 18.424 binanın yüzde 85'i ruhsatsız ve kaçak yapı. Van Erciş'te, dönemin belediye başkanı oy uğruna, yüzde 15'ine yani 2.763 binaya ruhsat verirken 15.661 binaya yani yüzde 85'ine göz yumarak kaçak ve ruhsatsız yapılmasına seyirci kalmıştır. Bu belediyenin hiç günahı yok mudur? Muhalefet belediye başkanı olsaydı çoktan tutuklanmıştı. Bu kadar yanlışlık niye? Bu kadar insan öldü, hiç mi vicdanınız sızlamadı?
Değerli milletvekilleri, 2012 yılı bütçesine baktığımızda şunu görüyoruz: Bu bütçenin mahcup bir bütçe olduğu, hiçbir iddiası olmayan bir bütçe olduğu. Vergi gelirleri dağılımına baktığımızda şu tabloyu görüyoruz: Vergi gelirlerinin yüzde 68'i vatandaşlarımızın zorunlu harcamalarındandır. Varlıklılardan alınan gelir vergisi ve kurumlar vergisi ancak yüzde 32 dolayında görülüyor. Yani maliyenin eli vatandaşın cebinden hiç çıkmıyor. Sayın Maliye Bakanı enflasyonun çift hanelere doğru yol almasının nedeninin vergiyi artırmalarından kaynaklandığını söyleyerek itirafta bulunmuştur.
Değerli milletvekilleri, il özel idaresi, belediyeler ve köylere vergi payı artırmalarından da bahsetmek istiyorum ancak süremiz yeterli değil ama şunu ifade ediyorum: 2008 yılı içerisinde İller Bankasından alınan paylar 15 AKP'li, 3 MHP'li belediyeye verilmişken CHP'lilere hiç verilmemiştir. 2009 yılı içerisinde 103 AKP'li, 14 CHP'liye verilmişken 26 MHP'liye verilmiştir. Yani Adalet ve Kalkınma Partisinin belediyelere yaklaşımı budur. Proje karşılığı verilen, bu proje karşılığında? Halkın paralarını bu kadar yanlı vermenizi gerçekten esefle karşılıyorum.
2012 yılı bütçesi, kanun hükmünde kararnameyle kurulan bakanlıklara verilen, yasallığı tartışılan bir bütçedir.
Ülkemize ve halkımıza refah getirmeyeceği inancıyla karşı oy vereceğimizi belirtmek istiyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Sarıbaş, vaktiniz tamam.