GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: SOSYAL SİGORTALAR VE GENEL SAĞLIK SİGORTASI KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI
Yasama Yılı:2
Birleşim:73
Tarih:01.03.2012

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; görüşmekte olduğumuz tasarının 1'inci maddesi üzerinde arkadaşlarımız değerlendirmelerde bulundular. Kendilerine çok teşekkür ediyorum.

Bildiğiniz gibi 1'inci maddede biyometrik yöntemle kimlik doğrulama düzenlemesi getirilmektedir. Neden bu getiriliyor? Hayalî hasta bildiriminin önüne geçmek için, olmayan hasta kimlik numaraları alınarak kuruma fatura ediliyor. Bu, maalesef tespitlerimiz arasında var olan bir durum. Bildiğiniz gibi biz TC kimlik numarasıyla sağlıktan yararlanma, muayene olma, tedavi olma imkânını getirdik, sağlık karnelerini kaldırdık ama bunun neticesinde de, bu kolaylıkların neticesinde de istismarcıların istismarı da söz konusu oldu, gündeme geldi. O hâlde önlem almamız gerekiyor. Önlemlerden bir tanesi bu. Bu önlem, bütün suistimalleri önler mi, ortadan kaldırır mı? Kaldırmayabilir ama çıkacak olan sorunlara karşı da yeni önlemleri almak gibi bir sorumluluğumuz söz konusu.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) - Dolandırıcılar ceza görmezse önlem olmaz.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) - Tabii, sözü bunun için aldım zaten onun için söz aldım.

Şimdi, burada ifade edildi: "Bu biyometrik yöntem hangi ülkelerde uygulanmaktadır?" Bankacılık sektöründe Almanya, Japonya, Rusya, Hindistan, Brezilya; sağlık ve sigortacılık sektöründe ise Amerika Birleşik Devletleri'nde Hastaneler Birliği başta olmak üzere toplam 22 grup hastane ve sigorta sistemine bağlı hastanelerde bu uygulanmaktadır. Ayrıca, Almanya ve İsveç'te bu sistem uygulanmaktadır.

"Sistem ithal mi, yerli mi?" şeklinde burada soru soruldu. Sistemin sadece avuç içindeki damar haritasını çıkaran sensör kısmı ithal, diğer tüm sistem yerli olacaktır.

"Cihazın alımıyla ilgili ihale yapılacak mı?" diye bir soru soruldu, "Bu konuda hangi bakanlık yapacak?" diye. Cihazı SGK değil, hastanelerin alması öngörülmektedir. Dolayısıyla, bugün, birinci etapta özel hastaneler, akabinde üniversite hastaneleri ve diğer hastanelere yaygınlaşması bu şekilde gerçekleşmiş olacaktır.

Şimdi, denetim sonuçlarına gelince: Yani bunları tespit ettiğimiz için bu çözüm önerisini getiriyoruz. Rehberlik ve Teftiş Başkanlığımızın yapmış olduğu 2011 yılı içerisindeki denetimlerde, denetlenen özel hastane 143, eczane 652; 143 özel hastaneden 3'ünde fesih gerçekleşmiş, sözleşmemiz feshedilmiş, eczanelerde ise 652 eczaneden 188 eczanede fesih istemi gerçekleşmiş. Kurum zararı, bu tespitler neticesinde kurumun uğradığı zarar 17 milyon 500 bin liradır ve uygulanan cezanın ise 92 milyon 116 bin lira olduğunu ifade etmek istiyorum. Ayrıca, il müdürlüklerimizde, bildiğiniz gibi denetim elemanları var. İl müdürlüklerimizde yaptığımız denetimler neticesinde denetlenen hastane sayısı 1.816'dır, kesilen ceza 2 milyon 252 bin TL'dir. Eczanelerde yapılan denetimlerde ise; 7.583 eczane denetlenmiştir il müdürlüklerimiz vasıtasıyla, kesilen ceza 3 milyon 297 bin liradır. Demek ki denetimler gerçekleşiyor il düzeyinde ve Teftiş Kurulu Başkanlığımız düzeyinde gerçekleşiyor ve çıkan sorunlar ne ise bu sorunların giderilmesiyle ilgili de yasal veya idari bir önlem almak gerekiyorsa o önlemleri de almamız gerekiyor.

Değerli milletvekilleri, burada, az önce, Sayın Kuşoğlu bazı konulara temas ettiler. Tabii ki görüşlerine saygı duyuyoruz ama şunu ifade etmek istiyorum: Öncelikle, mevcut sosyal güvenlik sistemimizi eleştirebilirsiniz ama unutmayalım ki siz de Genel Başkan Sayın Kılıçdaroğlu'yla birlikte uzun süre, hatta şunu belirtmek istiyorum, sistemin bugün intibak sorunu yaşadığı dönemlerdeki, sistemin bozulmasıyla ilgili, sistemin düzensizleşmesiyle ilgili süreçlerde görev yaptığınıza göre, yani bunu da dikkate alarak bunların ifade edilmesi daha doğru olurdu diye düşünüyorum. Ayrıca, emekli dernekleri ile bir sorunumuz yok bizim, böyle bir baskı kesinlikle hiçbir sivil toplumla ilgili söz konusu değildir ama şunu bilmemiz gerekiyor: Sistemin karmaşıklığını Sayın Kuşoğlu da çok iyi bilmektedir, ilgili arkadaşlarımız da, işin içinde olan arkadaşlarımız da son derece hak vereceklerdir sistemin ne kadar karmaşık bir sistem olduğuna. Şimdi, burada daha adil bir sistem oluşturalım derken çok daha adaletsiz bir netice elde edebilirsiniz. Nitekim, Cumhuriyet Halk Partisinin ve ilgili milletvekili arkadaşlarımızın tekliflerine baktığınız zaman, şu anda biz yıllık, eski ifadeyle söylüyorum -92 milyar yeni- 92 katrilyon emekli aylığı ödüyoruz; 2011 yılında, bir yıl içerisinde emeklilere ödediğimiz aylık tutarı 92 milyar lira ve eski rakamla 92 katrilyon. E, şimdi, bir teklif getirmişsiniz. "İntibak sistemini gerçekleştirelim, bütün emeklilere zam verelim." diyorsunuz ve getirdiğiniz teklif 38 milyar, emeklilere 38 katrilyon liralık bir imkân sağlıyor. Parlamentoda hangi milletvekilimiz burada 38 milyarın emeklilere verilmesini istemez ki, herkes ister ama bu, ülkenin imkânlarıyla orantılı.

İkincisi: "Bu bir zam olayı değildir." dedim ve özellikle ifade ediyorum: 2,7 milyar, yapılacak olan emeklilerdeki bu intibak zammı, intibak artışı sorun yaşanan alanlarla ilgilidir yani intibaksızlığın olduğu alanları intibaklaştırmaya dönük bir düzenlemedir. Onun için, burada "Yalnız maliyet hesabı yok." derken bunu ifade etmek için burada bunları söylemiş oluyorum.

Kadınlarla ilgili olarak, burada özellikle doğum borçlanmasıyla ilgili, dün, 1'inci madde üzerindeki değerlendirmeler önemliydi. O çerçevede de şunu ifade etmek istiyorum: Kadınlarımıza her alanda olduğu gibi Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı olarak da önemli pozitif ayrımlar getirdiğimizi belirtmek istiyorum.

Özürlü çocuğu olan, engelli çocuğu olan kadının çalışmasına dörtte 1'ini biz ilave ediyoruz yani yirmi yıl çalışması gereken bir kadının beş yılını engelli çocuğundan dolayı biz yaşından da düşüyoruz, emekliliğinde de bunu yansıtıyoruz. Bu düzenlemeyi biz gerçekleştirdik.

El sanatlarıyla geçimini sağlayan kadınlar için tarım sigortalıları gibi on beş günlük prim ödeyerek bir aylık sigortalı olma imkânlarını getirmiş idik. Şimdi, bu yıl itibarıyla, her yıl bir yıl arttığı için on dokuz güne tekabül etmektedir. Bu düzenlemeyi getirdik.

Ayrıca, bildiğiniz gibi, BAĞ-KUR'lu bir vatandaşımız vefat ettiği zaman, SSK'lı vefat ettiği zaman, kızı evlenirken çeyiz yardımı alırken BAĞ-KUR'lu vatandaşlarımızın çocukları bundan yararlanamıyor idiler. BAĞ-KUR'lu  kızlarımıza da, vefat edenlerin kızlarına da yirmi dört aylık çeyiz yardımı düzenlemesini getirmiş bulunuyoruz.

Yine bundan önceki Parlamentodan sizlerin desteğiyle geçen düzenlemede tarımsal ürün satan kadınların sigortalılıklarının aile reisi, Medeni Kanun'daki düzenleme çerçevesinde geriye doğru borçlanma imkânını getiren düzenlemeyi de yine bu süreç içerisinde getirmiş bulunuyoruz. 

Şimdi, doğum borçlanması, ilk kez mevzuata biz koyduk ve 2 çocuk, dört yıllık bir süreç tanıdık. "Efendim, bu, sigortalılıktan önceki dönemleri de kapsasın." gibi bir yaklaşım var. Bu saygıdeğer bir yaklaşımdır ama sigorta ile bağlantı kuramadığınızda nasıl bunu ilişkilendireceksiniz? Ama çalışılması gereken bir konudur. Bunu da saygıdeğer bir görüş olarak alıyoruz ve şu anda olmayan, sistem içerisinde olmayan bir düzenlemeyi getirdiğimiz için biz son derece memnunuz ama süreç içerisinde bu konular ele alınabilecek konulardır diye de ifade ediyorum.

Son olarak ifade edeceğim, bu emekliler intibak neticesinde, hangi sayıdaki emeklilerimiz ne kadar bir zam alacaklardır, fark alacaklardır, bunu da önümüzdeki maddelerde değerlendiririm diyorum.

Hepinize çok teşekkür ediyorum, sağ olun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Bakan.