| Konu: | SOSYAL SİGORTALAR VE GENEL SAĞLIK SİGORTASI KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 73 |
| Tarih: | 01.03.2012 |
CHP GRUBU ADINA ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
171 sıra sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın 2'nci maddesi hakkında grubum adına söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Bugün bu görüştüğümüz 2'nci maddede bir değişiklik öngörülüyor. Geçtiğimiz hafta bu, Plan ve Bütçe Komisyonuna verilen bir önergeyle metne girdi ve hemen ardından da kamuoyunda ilaçtan alınan katılım payları sanki azaltılıyormuş, indiriliyormuş gibi bir imaj yaratıldı ve basın-yayın organlarına bu şekilde yansıdı. Oysa yapılmaya çalışılanın, açıkça, daha önce katılım payı alınmayan bazı ilaçlardan, bazı tedavilerden bundan sonra katılım payı alınacak olmasının hazırlığının yapıldığını buradan, yüce Mecliste hem tutanaklara geçmesi hem de vatandaşlarımızı uyarmak adına ifade etmek istiyorum.
Mesele şudur: İlgili yasanın "katılım payı alınacak hâller ve alınmayacak hâller" maddelerinde bu düzenlemenin Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından alınmayacak hâllerle ilgili belirleneceği açıktır. Alınacak hâllerde, alınacak katılım payının yüzde 10'la 20 arasında olması öngörülmüştür. Hâl böyle olunca, daha önce katılım payı alınmayan, yüzde sıfır katılım payı alınan bazı ilaçlardan ve tedavilerden katılım payı almaya kalktığınızda alt sınır karşınıza yüzde 10 olarak çıkmaktadır. Bu durum, biraz önce de gerekçeden Sayın Vekilimin aktardığı gibi, yüksek fiyatlı tedavilerde katılım payının alınmasını olanaksız kılmaktadır. Fiyatları binlerce TL olan ilaçlardan yüzde 10 katılım payını almak fiilen mümkün değildir. Yatan hastalardan katılım payı almakta, raporlu hastalardan katılım payı almakta, iş kazası, meslek hastalığı gibi yüksek maliyetli durumlarda katılım payı almakta alt sınır yüzde 10 olmasın diye bu sınırı yüzde 1'den başlatarak ilacın ve tedavinin durumuna göre kademelendirme yetkisini cebine koymak istemektedir Sosyal Güvenlik Kurumu ve bu durum basına, kamuoyuna sanki katılım payları düşürülüyormuş gibi yansıtılmaktadır. Oysaki, kurumda yapılan hazırlıklar ve kurum hukukçularının, bu maddedeki engelin dikkate sunulması üzerine, bugün intibak yasası gibi emeklilerin özlemle beklediği ama fırsat olursa birazdan değineceğim şekilde içi boşaltılmış bir yasada yine emeklilere, yine çalışanlara, yine emekçilere yeni katılım payları getirmekle yani deyim yerindeyse, böylesi bir durumda bile yine onların cebine el atmakla ilgili bir hazırlık meselesi vardır.
İktidar partisi geldiğinde bütün dünyada olduğu gibi Türkiye'de de bir çeşit katılım payı alınmaktaydı; raporludan sıfır, emekliden yüzde 10, çalışandan yüzde 20, ortalaması yüzde 12. Reçete ortalamasının 40 TL olduğu bir durumu düşündüğümüzde 4-4,5 lira katılım payı verirdi bir hasta Sosyal Güvenlik Kurumu veya sosyal güvenlik sistemine. Bakın, bugün reçete ortalamasının 40 lira olduğu bir noktada hastalarımız -ki her kürsüye çıktığımda yeni katılım payları geldiği için "Beş" dedik, "Yedi" dedik- dokuz çeşit, cepten ödeme yapmaktadır şu anda.
Bakın, teker teker ifade etmeye çalışayım: Eskiden olan "İlaç katılım payı." dediğimiz uygulama aynen devam etmektedir, yüzde 10 ve 20 ama "Muayene katılım payı", "Muayene ücreti" diye devlet hastanelerinden ve üniversitelerden 5, özel hastaneye giden hastalardan 12 TL bir ücret alınmaktadır. "Reçete ücreti" adında, hangi hastaneye giderseniz gidin, dün yeni yapılan düzenleme sonucunda, aile hekimi de olsa, bir kalem de, iki kalem de ilaç yazılsa, üç kaleme kadar 3 TL reçete ücreti alınmaktadır. "Eş değer ilaç fiyat farkı alınmaktadır." Yazılan ilacın en ucuzunun yüzde 10 fazlası ödenmekte, aradaki fark hastalardan talep edilmektedir. Kutu başına üç kalemi geçen her ilaç için 1 TL ücret alınmaktadır. Özel hastanelerde "özel hastane fark ücreti" alınmaktadır, "tetkik fark ücreti" alınmaktadır. Devletin Sosyal Güvenlik Kurumunun listesinden daha pahalı bir tetkikle karşılaşıldığında "Şu kadar farkı cebinizden öderseniz bu tetkiki yaptırırsınız." diye fark ücreti alınmaktadır. "Erken muayeneye gitmiş olma fark ücreti" alınmaktadır. Bir doktora gittiniz, on gün süreyle sistem o uzmanlık dalını kapatacak ve siz eğer bir kez daha, iyileşmediniz, aynı uzmanlık dalından bir doktora giderseniz kurum ödemesini yapmadığı için -normalde "Gitmesin." diyor ama sağlıktır bu, ertelenemez bir taleptir, acil bir durumdur- gittiğinizde o fark sizden talep edilmektedir.
Dokuzuncu olarak da "öncelikli tetkik ücreti" istenmektedir. Hastada kanser şüphesi vardır, bulgular net değildir, bir bilgisayarlı tomografi gerekmektedir, hastanın bir gün beklemeye tahammülü yoktur, süre altı ay sonraya verilmiştir. Erken çekmek için "Mesai dışında gelin, cumartesi, pazar gelin, öncelikle bu filminizi, bu tetkikinizi yapalım, parasını ödeyin." denmektedir. Bunların hepsi AKP İktidarı sırasında Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından ortaya çıkarılmış yeni uygulamalardır, cepten ödemeleri artıran uygulamalardır.
Şöyle bir durum var: "Katılım payı" dediğiniz mesele, hastayı maliyete ortak etme meselesi değildir -dünyanın hiçbir yerinde bu yok- katılım payı meselesi "İğneyi kendine, çuvaldızı devlete, çuvaldızı Sosyal Güvenlik Kurumuna batır; bunun bir maliyetinin olduğunu bil, bunun farkında ol." demektir. Oysa yüzde 12'lerden ortalama yüzde 40'lara, 44'lere, yüzde 50'lere çıkan cepten ödemeler yani hastayla ilaç arasına, hastayla tedavi arasına paradan ördüğünüz duvarın kalınlığı yarı yarıya noktasına gelmiştir. Bunu açıklıkla ifade etmek istiyoruz.
Devlet yönetimi, kamu yönetimi şeffaflık ister, hele hele mesele sağlıksa, sosyal güvenlikse alabildiğine şeffaflık ister çünkü buradaki kişi bir hastadır, bir müşteri değildir. Biz hep söyledik: "Meseleyi ticarileştiriyorsunuz, tedavi ve ilacı metalaştırıyorsunuz, hastayı müşterileştiriyorsunuz." diye ama bugün, 1'inci maddede iktidar partisinin sayın milletvekili kendi adına söz aldığında, çıkıp burada üst üste, tam da bizim bu nitelendirdiğimiz meselenin altını çizdi, 6 kere "Müşteri memnuniyeti." dedi. "müşteri memnuniyeti" dediğiniz yerde sağlık olmaz, sosyal güvenlik olmaz, hasta hakları olmaz. Hastaya "müşteri" diyen zihniyetin hastaya sağlık getirecek hâli olmaz.
NECDET ÜNÜVAR (Adana) - O bir kavram.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) - Çok açıkça ve çok net olarak "Müşteri memnuniyeti." konusunda şunu söyleyelim: Velev ki Başbakanın dediği gibi bunlar hasta olmasın "müşteri" olsunlar, velev ki "müşteri" olsunlar; bunların da hakkı var, tüketici hakları diye bir şey var. Bir markette bir rafın üzerine konulan ürünün üstünde fiyat yazma zorunluluğu var. Sağlığım için, ilacım için, hastalığım için bir şey ödüyorum, 9 farklı bir şey ödüyorum, 3 farklı kaynaktan kesiliyor; eczanede, hastanede, maaştan, ne olduğu belli değil. Zaman zaman Kurum bunları kendisi karıştırıyor ama hiç olmazsa net olarak şunu söyleyin: "Biz sizden tedavinin şu kadarını alacağız." deyin. Aynı paranın bir kısmı özel hastanede, bir kısmı eczanede, bir kısmı maaştan kesilir mi? Bu şudur: Şeffaf olması gereken bu işlerin muğlak hâle getirilmesi, göze gösterilmemesi, kafaların karıştırılması meselesidir. Devlet dediğiniz şeffaf olur. "Şu kadar katılım payı veriyorum, gücüm bu kadar." deyin bu insanlara. Şöyle bir şey olur mu: "Amcacığım, cambaza bak!" Cebinden katılım payı çek. "Teyzeciğim, bakayım cüzdana!", "Kuş uçuyor Teyze!.." İçinden katılım payı al. Böyle bir katılım payı anlayışı olmaz! Böyle bir sağlık finansmanı olmaz. Bu şekilde, tırnakçılıkla, uyanıklıkla, bir şekilde insanların kafasını karıştırma yöntemiyle böyle bir iş olmaz.
NECDET ÜNÜVAR (Adana) - İnsaf ya!
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) - "Yok mu?" diyorsunuz sayın milletvekilleri? Annenize, babanıza, tek başına doktora giden bir yaşlıya "Sen ilaçların için ne ödedin? Eczanede ne ödedin? Hastanede ne ödedin? Maaşın kaç para?" diye sorun. Hadi onu bıraktım, Türkiye'nin en yaygın bankası Ziraat Bankamızda Ziraat Bankasının güvenlikçilerine sorun, Ziraat Bankasının veznedarlarına, maaş ödeyen memurlarına sorun. Her ay birçok hasta "Benim maaşımda eksiklik var, benim maaşımın bu kadar yatması lazım, bu kadar yatmış." dediğinde "İlaç parası kesilmiş, muayene ücreti kesilmiş." denmiyor mu? O insanlar orada gidip bütün gün haklarını arayıp da çaresiz, biçare evlerine dönmüyorlar mı? Siyaset yapıyorsunuz, siyaseti salonda, Mecliste değil sokakta yapan herkes, bugün bu meselenin hastanın sırtında bir kambur olduğunu ve hastaların ne ödediklerini bilmeden ceplerinden sürekli para çıktığını biliyor.
Sayın Bakanım, eğer samimiysek, eğer yaptığımız iş hastaya yeni katılım payları getirmeyecekse, birazdan bir önerge vereceğiz, diyelim ki bugün hastadan katılım payı alınmayan hiçbir tedaviden, hizmetten, ilaçtan, bu düzenleme tarihinden sonra ilave katılım payı alınmayacak; o zaman inanırız işte sizin yeni katılım payları getirmediğinize ama bu konuda samimi değilsiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) - Bu konuda sizi halkımıza şikâyet ediyorum.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Özel.