| Konu: | SOSYAL SİGORTALAR VE GENEL SAĞLIK SİGORTASI KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 73 |
| Tarih: | 01.03.2012 |
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; 2'nci madde üzerinde değerli arkadaşlarımızın görüşlerini dinledik. Yine teşekkür ediyorum fakat şu açıklamaları yapmayı da uygun buldum:
Öncelikle şunu ifade edeyim: Bizim deşifre olacak bir görüşümüz filan yok. Gerek siyasi hareket olarak gerek Hükûmet olarak şeffaflıktan yana olduğumuzu ve buradaki tüm çalışmalarımızın, düzenlemelerimizin bütün açıklığıyla cereyan ettiğini bütün kamuoyu da şahit, hepiniz bilmektesiniz. Dolayısıyla, neyi gizli tuttuk bu konuyla ilgili, neyi saklı tuttuk? Burada 92 milyar lira emeklilere yıllık ödememizin olduğunu söylemek ve bunun karşısında ülke yönetiminde sorumluluk üstlenmiş Hükûmet olarak 38 milyarlık ilave bir yükün nasıl izah edildiğini, intibakla nasıl bağdaştırıldığını, ekonomiyle mali yönetimin nasıl bağdaştırıldığını ifade etmek için ben bunu söyledim. Burada sakladığımız, gizlediğimiz bir durum söz konusu değil. Belki de burada anlaşılmayan bir şeyi belirtmekte yarar görüyorum, o da şudur: Sosyal devlet anlayışı çerçevesindeki sosyal yardımlar ile sigortacılık mantığı çerçevesindeki sosyal güvenlik anlayışı kavranamıyor veyahut da kavranmamaya çalışılıyor. Bunu özellikle ifade etmek istiyorum. Biz Hükûmet olarak sosyal devletin gereği olarak sosyal yardımlara ne kadar önem verdiğimizi, bununla ilgili bir bakanlık oluşturduğumuzu hatta sizin de bazen muhalefet olarak eleştirilerinizle karşı karşıya kaldığımızı belirtmek istiyorum. "Sadaka" filan diyorsunuz "Millete sadaka dağıtıyorsunuz." dediğiniz hadise tam da işte dediğiniz gibi sosyal devletin yapması gereken uygulamalardır ki biz bunun için ciddi bir şekilde bir kaynak transferi, desteği gerçekleştiriyoruz. Ama eğer sosyal güvenlik sistemini nimet-külfet dengesi üzerine oturtmazsanız, bu sigortacılık mantığıyla bu işi ele almazsanız vay sigortacılık sisteminizin hâline. Geçmişte bunu yaptılar, geçmişte bunlar yaşandı. Türkiye bunlara dönmemek için bu yolu terk etti ve gerçekten sosyal devlet olmanın gereği sosyal yardımları yaparken, sigortacılığın gereği de sigorta sistemini, sosyal güvenlik sistemini sağlıklı bir zemine oturttu, ana kriterlerini koydu ve onun üzerine yükseltmeye çalışıyor.
Şimdi, biz böyle bakmadığımız zaman ciddi yanlış yaparız düşüncesindeyim. Halka karşı bunu savunmak da mümkün değil bakınız; savunulamaz. Artık, bu hassas bir konu. Bütçe kalemlerine baktığınız zaman sosyal güvenliğin bütçe transferleri de ortadadır, bütçe açıkları da ortadadır, sosyal güvenliğin açıkları da ortadadır. Bunların süreç içerisinde nasıl sosyal devlet çerçevesinde absorbe edileceği, nasıl azaltılacağı konusunda çalışmaları birlikte yapmamız gerekirken popülist yaklaşımları doğru bulmuyorum.
Şimdi buna bir örnek de yine burada verildi. Mesela, değerli bir arkadaşımız çıktı, burada konuşma yaptı, diyor ki: "BAĞ-KUR prim borçlarını tahsil ederken sağlık primlerini almayıverelim." Yani BAĞ-KUR'la ilgili bir yapılandırma yok, geriye doğru bir borçlanma söz konusu değil. Peki, olan ne? Olan, prim borcu var geçmişe dönük. Onu öderken hatırlayın, bu reform yapılmadan önce 20 yüzde 20, yüzde 20'ydi yani sağlık primi yüzde 20'ydi, bu reformla yüzde 12,5'a çektik. BAĞ-KUR'lularda yüzde 40 olan prim borcunun oranını yüzde 32,5'a çektik. Şimdi, sağlık payı burada yüzde 12,5 iken geçmişe dönük borçlarını öderken sağlığı buradan ayıralım, sağlık primini borç olarak ödemeyelim devlete gibi bir yaklaşım nasıl izah edilir? Geçmişte bir şekilde sağlık hizmeti almışsınızdır, o hizmeti alırken borcunuzu, priminizi ödememişsiniz. Onu öderken "Sağlık primini ödemeyin." yaklaşımını da ben doğru bulmuyorum. Tam tersine, biz bu reformu gerçekleştirirken bir gün BAĞ-KUR'da prim borcu olan bir esnafımız hastane kapılarından geri döndürülüyor idi, gidemiyordu hastaneye. Bunu altmış güne çıkardık, iki aya çıkardık. İki ay prim borcu olur ise ondan sonra sorunla karşı karşıya kalacak şimdi esnafımız ama bir gün dahi prim borcu olan ciddi sıkıntılarla karşı karşıya kalıyor idi. Aynı şekilde SSK'lı bir vatandaşımız yani 4/A kapsamında olan bir işçi kardeşimiz doksan gün, üç ay prim ödemediği sürece sağlıktan yararlanamıyor idi, eş ve çocukları yüz yirmi gün yani dört ay prim ödemeden sağlıktan yararlanamıyor idi. Esnaf kardeşimiz iki yüz kırk gün yani sekiz ay prim ödemeden sağlıktan ve sağlık hizmetlerinden yararlanamıyor iken bunların tümü, vatandaşlar arasında ayrımı ortadan kaldıracak şekilde gerek kamu çalışanı gerek SSK'lı gerek BAĞ-KUR'lu bizim vatandaşımızdır, hepsi birinci sınıf vatandaştır düşüncesiyle eşitledik ve her birine bildirim ayının neticesinde sağlıktan yararlanma imkânı getirildi. Bunları görmezlikten gelip tekrar geriye dönmek ve sistemi bozucu bir yaklaşım içerisinde olmak, takdir edersiniz ki hiç birimizin burada tasvip etmeyeceği bir tablodur.
Şimdi, burada bu maddeyle ilgili getirilen ilaçtaki katılım paylarının yüzde 10, yüzde 20 düzenlemesini, oranının, tabanını yüzde 1'e çekiyoruz. 1'den 20'ye kadar, tavanını yükseltmiyoruz. Efendim, "Siz burada bir şeyin hesabını mı yapıyorsunuz?" Hesap gayet açık, gizli saklı ne var Allah aşkına? Ben eğer bir ilaçta katılım payını yüzde 5 yapmam gerekiyor ise yasa bu fırsatı vermiyor ise bu düzenlemeyi nerede yapacağız biz? Eğer yüzde 15 yapmam gerekiyor ise yasa bu düzenlemede bu yetkiyi vermiyor ise vatandaşa ille şu dayatma içerisinde mi olalım: "Arkadaş, yüzde 5 katılım payı vermemiz gereken bir ilaçta size yüzde 10 zorunlu olarak vereceğiz, yasa böyle diyor?" Böyle bir yaklaşım, hukuk devletinde söz konusu değil.
OKTAY VURAL (İzmir) - Siz getirdiniz. Efendim, yasayı çıkartan siz değil misiniz Sayın Bakan?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) - Nereye, ne kadar katılım payı yansıtmanız gerekiyorsa o esnekliği elinde bulundurmanız, 1'den 20'ye kadar... Ama şurada şunu söyleseydiniz haklı olurdunuz; biz getirseydik, yüzde 20 değil, yüzde 30'a çıkarıyoruz bu tavanı, yüzde 40'a çıkarıyoruz deseydik, o zaman derdiniz ki: "Burada tavanı yükseltiyorsunuz, yeni bir haksızlığa fırsat mı veyahut da vatandaşın cebine dönük bir hesabınız mı var?" diye ifade edebilirsiniz.
Şimdi, diğer konulara gelince:
Katılım paylarına bakınız. Muayene katılım payı 1 milyar 173 milyon. Toplamını söylüyorum. İlaç katılım payı 1 milyar 100 milyon. Toplam 2 milyar 273 milyon liralık bir katılım payı var.
Şimdi, bizim toplam harcamamıza gelince, 14 milyar 144 milyon ilaçta harcamamız var, Sosyal Güvenlik Kurumu olarak söylüyorum. Tedavi harcamalarımız 21 milyar 848 milyon lira. Toplam ilaç ve tedavi harcamalarımız 36,5 milyar lira, 36,5 katrilyon Sosyal Güvenlik Kurumu olarak harcamalarımız. Peki, katılım payı ne kadar ilaç ve tedavide, muayenede? 2,2 milyar veya 2,2 katrilyon katılım payı var. Yüzde 5,5-6 arasındaki bir katılım? Katılım payı gizli saklı değil ki. Burada Özgür Arkadaşımız öyle anlatıyor ki, sanki vatandaşların tümü, sağlıkla ilgili yeni bir düzenleme geliyor, perişan ediliyor. Yok böyle bir şey. Vatandaşlarımız şu anda hastane koridorlarında bizi izliyorlarsa, hastane odalarında bizi izliyorlarsa?
İZZET ÇETİN (Ankara) - Televizyonu susturdunuz, izleyemiyorlar; Meclis TV'yi susturdunuz, izleyemiyorlar.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) - ?yani burada ne yaptığımızı çok iyi biliyorlar. Memnuniyetleri ortadadır, siz ne derseniz deyin. Oy olarak bakarsanız memnuniyeti ortadadır, sağlıktaki uygulamalara bakarsanız, hastane koridorunda, kapısında, odasında memnuniyeti ortadadır, bunlar saklanamaz gerçeklerdir.
Bir şeyi daha ifade edeyim: Bakınız, toplam müracaatların?
OKTAY VURAL (İzmir) - Memnunsa kanunu niye değiştiriyorsunuz Sayın Bakan?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) - Değiştiriyoruz, az önce onu izah ettim Sayın Başkan.
ALİM IŞIK (Kütahya) - Vatandaş memnunsa niye değiştiriyorsunuz? Hayır, o zaman bu söylediğiniz yanlış.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) - Efendim, böyle şey olabilir mi? Yani hayat devam ediyor, siz diyorsunuz ki: "Statik, standart bir şekilde mevcudu muhafaza edeceğiz."
OKTAY VURAL (İzmir) - Kanunu siz çıkarttınız, kanunu eleştiriyorsunuz ve bu konuda yani vatandaşın?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) - Efendim, evet, Sayın Başkan, bakınız, 1'inci maddede biyometrik sistemini getiriyoruz, sistemde meydana gelen istismarları önlemek için. O zaman Türkiye Büyük Millet Meclisinin çalışmasına gerek yok ki. İhtiyaçlar doğdukça ihtiyaçları çözme yeri burasıdır, biz bunu belirtelim.
OKTAY VURAL (İzmir) - Yüzde 10 asgariyi siz getirdiniz, kendi kendinizi eleştiriyorsunuz.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) -Bir diğer konu: Toplam müracaatların yüzde 27'si acile, yüzde 37'si kronik hastalıklardan gerçekleşiyor, toplam yüzde 64. Yatan hastalardan da yüzde 1 katılım payı alma imkânı yasal olarak varken almıyoruz. Yüzde 64 şu anda ilaçlarda katılım payı alınmamaktadır, yüzde 36'sında alınmaktadır. Bu kadar açık tablo ortadayken bu rakamları görmezden gelip sanki bütün vatandaşlardan, ağır ilaçlardan, kanserli hastalardan, herkesten katılım payı alınacakmış, alınıyormuş gibi bir yaklaşımın haksız ve doğru olmayan bir yaklaşım olduğunu özellikle belirtiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
OKTAY VURAL (İzmir) - Emeklinin verecek gücü yok Sayın Bakan, yok.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) - Düzenleme son derece yerindedir. Ben hayırlı olmasını temenni ediyorum.
OKTAY VURAL (İzmir) - Şeker çubuklarından bile para alıyorsunuz.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) -Katkılarınızdan dolayı da teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN -Teşekkür ederim Sayın Bakan.