GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: SOSYAL SİGORTALAR VE GENEL SAĞLIK SİGORTASI KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI
Yasama Yılı:2
Birleşim:73
Tarih:01.03.2012

MHP GRUBU ADINA MEHMET GÜNAL (Antalya) - Teşekkürler Sayın Başkan.

Değerli arkadaşlar, yoklama bitti, hepiniz dolaşıyorsunuz ama önemli şeyler  söyleyeceğim. Dinlemek istemeyenler çıkabilir de, ayakta fazla hareket olmasın. Yani tekrar yoklama istemeyeceğiz merak etmeyin ama söyleyeceklerimizi dinlerseniz faydalı olabilir.

Teşekkür ederim.

Değerli Başkan, çok teşekkür ediyorum.

Değerli arkadaşlar, burada alınan süre yetki alınarak biraz daha uzatılıyor yani biz bu geçiş hükümlerini yetiştiremeyeceğiz, biraz daha uzatalım diyoruz. Bu maddede Hükûmete yetki veriyoruz. Ama hâlâ burada bu sorunun esasına ilişkin birtakım unsurlar var, bunlar giderilemedi. Bütün bankaların emekli sandıklarından bize gelen talepler var Sayın Bakanım. Kendim de daha önce Merkez Bankasında çalışan birisi olarak arkadaşların taleplerin çoğunu haklı buluyorum ama maalesef burada sadece süreye ilişkin bir düzeltme var, içeriğine ilişkin bir düzeltme yok.

Şimdi, burada adına "intibak yasası" deniyor, konuşuluyor, arkadaşlarımız "intibak" kelimesinin ne olduğunu söylüyorlar, intibak yasası gecikti diye tartışılıyor. Az önce Komisyon Başkanımız Sayın Elvan burada konuşurken "Zamanlama önemli." diye birkaç defa vurgu yaptı Sayın Bakanım. Evet, önemli çünkü şu anda mart ayına geldik değil mi. Yani bu yılbaşından itibaren ödenecek diye hesaplanıyordu, zamanlama önemli ama gecikme devam ediyor. Artı, zamanlama önemli bir de Ocak 2013'ten itibaren ödemeye başlayacağız. Arada baktım, tabii ki Komisyon Başkanımız doğal olarak belli konularda söz alıp konuşuyor, "Başka ülkelerde bütçe açıkları verilirken, herkes daraltılırken "Biz burada veriyoruz." diyor. Ama öbür taraftan bakıyoruz, yani sadece 2000 öncesini kapsıyor. Bir kere, zaten Hükûmetin kendi bakanları da bu konuda açıklama yapmış daha önce. 2000 öncesi var, orada da kısmen var, SSK'lılar var. Burada hani böyle çok fazla?

Şunu söylemek lazım: "Efendim, biz çok iyisini yapıyoruz, şöyle yapıyoruz." değil de biraz daha mahcup bir şekilde "Ya, bu kadar yapabiliyoruz, şu anda elimizde imkân yok?" Yani burada Bakanımız daha önce açıkladı, 8-9 milyarı bulacağını Sayın Bakandan önce Sayın Dinçer açıkladı, dedi ki: "Biz şimdilik vazgeçtik çünkü çok fazla bir maliyet var, yapamıyoruz." diye 2010 yılında açıklamıştı, 2009'da bununla ilgili teknik çalışmalar olduğunu söylemişti. Yani burada yapılan, 1 milyon 900 binlik kısmını kapsayan sınırlı bir düzenleme. Bu, gerçek bir intibak yasası değil, bütün unsurları kapsamıyor.

Yani şimdi zamanla önemli diyoruz, tekrar Sayın Elvan'a referans ederek söylüyorum, az önce Sayın Şandır da söyledi, memurlar bekliyor, bu nasıl zamanlama?

Şimdi, neden Toplu Sözleşme Kanunu bekliyor? Değerli arkadaşlar, ben de o Komisyonda alt komisyon üyesiyim. Memurların maaşlarıyla ilgili artışların yapılabilmesi için, bir önceki yılda yapılan Anayasa değişikliğinin uygulamaya geçmesi lazım ve bununla ilgili toplu sözleşmeye ilişkin kanunun çıkması lazım; güzel, çok geç kaldı. Sayın Bakan "Gecikti." dedi, bir daha sorduk, bir daha sorduk. Bugün Sayın Grup Başkan Vekilimizle Sayın Mustafa Kalaycı toplantıda bahsettiler, ben hâlâ anlayamadım, aslında anlıyorum da biraz sonra hepsini birden söyleyeceğim, size de söyleyeceğim, onun için önemli dedim, arkadaşlar çay, kahve içmeyi tercih ediyorlar.

Sayın Bakanım, şimdi niye bekliyor ben hâlâ anlayamadım. Alt komisyon olarak toplantıya çağrılırız diye -o hafta da görevim vardı- Sayın Kalaycı'yla beraber yazıldık ki birimiz olmazsak birimiz gidelim diye. Şimdi soruyorum, "Hâlâ bir ara nokta arıyoruz." Memurlar maaşlarını zamsız alıyor, bu nasıl zamanlama? Sayın Elvan burada yok ama tutanaklardan baksın, "Zamanlama önemli." dediği için söylüyorum, zamanlama önemli.

Herhâlde bütün konular Sayın Başbakanın son onayını bekliyor. Ben buradan bunu çıkarıyorum. "Nereden çıkarıyorsun?" demeyin çünkü bekledi, Sayın Bakan sunum yaptı, yarım kaldı -Allah şifa versin- Sayın Başbakan hastalandı tekrar kaldı. Bu ilk çıktığında da birinci ameliyatına denk gelmişti Sayın Başbakanın hatırlarsanız, yine "Sunum yarım kaldı." denildi ve gelmedi.

Şimdi, burada hakikaten intibak yasası da bu şekliyle eksik kaldı maalesef. Para yetmiyorsa? Bakın, Sayın Bakan 8-9 milyarlık bir maliyetten bahsetmiş daha önce, şimdi nereden geldiği, hangi ülkede ne kadar uygulandığı belli olmayan bir sistemle, bir tablet PC "Fatih Projesi" diye getirdiniz. Yani buraya ödeyeceğiniz parayı önce emekliye bir ödeyin, tablet PC'ye yavaş yavaş, teknolojiyi geliştirdikçe, belki o bilgisayarları kendimiz ürettikçe yavaş yavaş geçelim pilot uygulamaya, o kadar lazım değil. Mesela diyorum, yani o paraya karşılık gelen bir maliyetten bahsediyorum.

Dolayısıyla, şimdi?

EMİN HALUK AYHAN (Denizli) - Avans versinler, avans?

MEHMET GÜNAL (Devamla) - Korkudan avans da veremediler çünkü bu bir kabul olurmuş gibi gitti Sayın Ayhan. Avans vermekten de korkuyorlar, bütçede para yok herhâlde. "Hepsini geciktirebildiğimiz kadar geciktirelim." diyorlar, yoksa bütçe sıkıntıya düşecek gibi. Maliye Bakanı ya para vermiyor ya da Hükûmet arasında, üyeler arasında böyle bir sıkıntı var gibi.

Niye her şey Sayın Başbakanı bekliyor dedim? Bugün sabahleyin bir açıklama yapıldı -az önce Merkez Bankasında uzun yıllar çalıştığımı sandıktan bahsederken söylemiştim- Türk lirasının simgesiyle ilgili bir açıklama yapıldı. O da geçen hafta yapılacaktı, o da ertelendi Sayın Başbakan katılabilsin diye. Şimdi, bir simge açıklaması var. E, Sayın Babacan açıklasaydı ne olurdu? O da Başbakan Yardımcısı, ekonomiden sorumlu. Olmaz, zinhar, Sayın Başbakan orada bir gözükecek! E, gözüktü... Senelerdir size söylüyorum, ısrarla da Sayın Başbakana eksik bilgi veriyorsunuz. Yani, Türk lirasının değerli olması milliyetçilik değil, Türk lirasından sıfır atılması bir muhasebe sonucu ve bunlar geçmişten gelen şeylerdir, burada hakkı teslim etmek lazım diye. Şimdi, yine çıktı, yine yanlış konuşturdunuz orada. Kimler yazıyor bilemiyorum. Yani bugün yaşadığımız sorunların temelinde bu yüksek kur, düşük kur, yüksek faize dayalı yani TL'nin değerli olmasına dayalı, ithalatı teşvik eden, ihracatın rekabet gücünü düşüren sorunlar yatıyor. İstihdamımızda da aynı sorun, ihracatımızla ilgili sorun da aynı sorun, üretimle ilgili de.

Şimdi, orada şunu anlatmaya çalışıyorum: Sayın Başbakan dokunmadığı zaman bu anlaşmazlıklar demek ki Hükûmette hiçbir şekilde çözülmüyor. Bir TL'nin sembol açıklaması bile Sayın Başbakanı bekliyor, Sayın Babacan yapamıyor geçen hafta. Gerçi Sayın Babacan'a da bir şey dememek lazım, burada, gündemde olan eğitimle ilgili teklifin ekine eklemişsiniz, Sayın Babacan'a soruyorlar: "Efendim, TMSF'yle BDDK'nın üyelerine ilişkin düzenleme varmış." "Benim haberim yok." diyor. Şimdi, bilemiyorum o teklif sahiplerinden burada olan var mı? Böylece anlıyoruz ki her şey farklı şekilde gidiyor. Hükûmet içerisinde bir koordinasyonsuzluk var. Sayın Başbakan hastalanınca, o zaman Başbakan yardımcıları ne iş yapar? Ekonomiden sorumlu olan var, diğer konularda herkesin bir görev dağılımı var, genelgeyle bütün devlet bakanlarının sorumluluğu belirlenmiş durumda.

Yani, burada, değerli arkadaşlarım, zamanlama sorunu... Evet Lütfi Elvan'a katılıyorum, Sayın Elvan doğru söylüyor ama zamanlamada çok geciktiğimizi de dışarıdan bağıran işçi sendikaları da söylüyor, memur sendikaları da söylüyor, emekliler de söylüyor, bankalarda çalışanlar da söylüyor, kapsamda olmayan BAĞ-KUR emeklileri de söylüyor, Emekli Sandığı emeklileri de söylüyor. Bize sayfalarca faks geliyor, sürekli olarak e-mail geliyor, sürekli olarak doluyor. Maalesef bunların hepsini aceleyle çıkardığımız için de eksik kalıyor.

Sayın Bakan, burada tabii ki söylüyor ama ben hâlâ tam bir cevap alamadım, yani Toplu Sözleşme Kanunu'yla ilgili hangi mutabakatı arıyorsunuz? Bir aydır biz "Alt komisyon olarak niye toplanmıyoruz?" diye merak ediyorum çünkü aceleyle sanki alt komisyona bile gitmeden çözelim diye bir teklif gelmişti. Biz de daha ayrıntılı incelenir diye koymuştuk. Hem eski Kamu-Sen kurucusu olarak, Genel Başkan Yardımcılığını yapmış birisi olarak merakla memurlar adına merak ediyorum.

Son bir hususa daha değinmek istiyorum, seçim bölgemle ilgili: Yine partizan bir tutumun örneğini yaşadık. Bugün il genel meclisi üyelerimiz aradılar bizi hem CHP'li hem MHP'li il genel meclisi üyeleri ve Antalya'da, Manavgat-Alanya arasında, Alara Çayı üzerinde bir köprü yapılmış değerli arkadaşlar. Sağ olsunlar, önceden yapılmıştı, yıkılmış, yeniden belli bir şeyden sonra? Bu köprü 18 tane köyü ve 5 beldeyi birbirine bağlıyor. İki ay kadar önce de il genel meclisi başkanının ve üyelerinin katılımıyla açılış yapılmış ve faaliyete geçmiş. İki ay sonra, kimin aklına geldiyse, o arada herhâlde açılıştaki fotoğrafları görmüşler, çünkü il genel meclisi başkanı CHP'li, o köyden temsilci olan il genel meclisi üyesi de MHP'li olduğu için gelmişler, iki ay sonra arkadaşlarımız bu köprüyü kapatmışlar. Bugün üzerinde taşlar duruyor köprünün. Vatandaşlar zaten yapım aşamasında da geçiyor.

Şimdi, ben size soruyorum: İlköğretim okullarını, içme sularının hepsini kabulü olduktan sonra mı yapıyorsunuz, olmadan mı yapıyorsunuz? Yani bu biraz garip bir şey, bir partizanlık örneğidir diye düşünüyorum. Açıkça il genel meclisi üyelerinin tamamı bu kanaatteler. Yani orada açılmış, kim açmış, Allah razı olsun? Biz sizin yaptıklarınıza Allah razı olsun diyoruz, bizim muhalefet olarak yapacağımız şey belli. Ama il genel meclisinde arkadaşlarımız çoğunlukta olduğu için gitmişler, onlar inisiyatif almışlar. O açılışta AKP'li arkadaşlarımız olsa ne olur, olmasa ne olur, kamu kaynaklarıyla yapılan bir okul.

Herhâlde bu kaynak meselesi önemli, sıkıntı var, hazine para bulamıyor. Dolayısıyla, şimdilik bu 2,7 milyarlık ödemeyle geçici olarak, kısıtlı olarak idare etmek zorundayız. Memurlar da biraz daha bekleyecek çünkü ben alt komisyon üyesi olarak hâlâ toplu sözleşmeyle ilgili alt komisyona çağrılmadım.

Çok teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum.  (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Günal.