GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2012 YILI MERKEZÎ YÖNETİM BÜTÇESİ VE 2010 YILI MERKEZÎ YÖNETİM KESİN HESAP KANUNU TASARISI
Yasama Yılı:2
Birleşim:41
Tarih:18.12.2011

CHP GRUBU ADINA OSMAN KAPTAN (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; devlet borçlarının sınırlandırılmasına ve yönetilmesine ilişkin 19'uncu madde hakkında, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın arkadaşlarım, ülkemizde devlet borçlu, millet borçludur. Türkiye'nin toplam borcu 500 milyar doları geçmiştir. Nüfusumuzun yarıdan fazlası, 43,5 milyon kişi bankalara borçludur. Vatandaşlarımızın bankalara kredi kartı borcu 55 milyarı, tüketici kredisi borcu da 163 milyar lirayı geçmiştir. Kişi başı borçlulukta ise İstanbul 1'inci sırada, Ankara 2'nci sırada, Antalya da 3'üncü sıradadır.

Değerli arkadaşlarım, borçla yatıyoruz, borçla kalkıyoruz, borçla yaşıyoruz, borçla borç ödüyoruz. AKP'nin bedelli askerlik politikası sayesinde vatan borcunu bile banka borcuyla öder hâle geldik. Türkiye borçla yaşıyor, AKP Lale Devri'ni yaşıyor, yaşıyor ama Korkut Boratav Hoca'nın dediği gibi sonuna geldik. Geçen yıla göre yabancı sermaye yüzde 54, toplam sermaye yüzde 16, toplam sıcak para girişi de yüzde 89 azalmışsa artık aklımızı başımıza almak zamanı geldi. Borçta, cari açıkta delik büyük ama yama küçüktür. Üretmeden tüketiyoruz. AKP döneminde tarım yapmaktan vazgeçilen arazi büyüklüğü 2,3 milyon hektardır. Yani Kocaeli, Yalova, Düzce, Bartın, Zonguldak, Osmaniye, Kilis, Iğdır illerinin toplamı kadar toplam arazi ekilmez, biçilmez hâle gelmiştir.

Değerli arkadaşlarım, AKP İktidarında borçlar iyi yönetilmemiştir. Eğer cumhuriyetin kuruluşundan 2002'ye kadar toplam dış borcumuz 130 milyar dolar iken AKP döneminde buna 180 milyar dolar daha eklenerek 310 milyar dolara çıkmışsa AKP'nin borç yönetimi başarılıdır denilebilir mi? Eğer 2002'den bu yana kişi başına borcumuz 2 kat, hane halkı borcu da 64 kat, cari açık da 80 kat artmışsa bu iktidar başarılıdır denilebilir mi?

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; devlet olarak da, millet olarak da gırtlağımıza kadar borçluyuz. Sayın Başbakan, ilgili bakanlar "Avrupa'dan iyiyiz." diyorlar, "Avrupa çöküyor, biz uçuyoruz." diyorlar. Öyleyse bizim "Uçtu." denilen ülkemizde, ölen anne babasından emekli maaşı alabilmek için hileli boşanmalar neden patlama yapmıştır? On bini aşmıştır bu sayı arkadaşlar. 2002'de 10 milyon olan icra dosyası sayısı dokuz yılda neden 14 milyona ulaşmıştır? Neden kadına şiddet, intiharlar, boşanmalar, cinnet getirenler, ailesini öldürenlerin sayısı artmaktadır? İki gün önceki basında yer alan eve icra gelecek diye "Bir şeyler yap." diye yalvaran karısını öldüren işsiz kocanın sorunu nedir?

Sayın milletvekilleri, "Çöktü." denilen komşumuz Yunanistan'da kişi başına millî gelir 29 bin dolarken "Uçtu." denilen ülkemizde kişi başına millî gelir neden onun üçte 1'i? "Çöktü." denilen İtalya'da kişi başına millî gelir 30 bin dolar iken "Uçtu." denilen ülkemizde neden İtalya'nın üçte 1'i? "Çöktü." denilen Almanya'da kişi başı millî gelir bizimkinin neden 5 katıdır?

Değerli arkadaşlarım, bir Maliye Bakanımız var, mübareğin ağzından bal damlıyor! Bütçe sunuş konuşmasında "Faiz bütçeleri değil, hizmet bütçeleri hazırladık." diyor, o kitapçıkta var. Bakıyoruz, AKP İktidarında faize ödenen para 450 milyar lira. Bu yılki bütçesinin neredeyse 1,5 katı.

Sayın arkadaşlarım, DİSK'in belirlediği, Türk-İş'in belirlediği 926 liralık açlık sınırının altında ücret verdiğiniz insanlara, Sayın Bakan, "2002'den beri yüzde 300, yüzde 500 maaşlarınızı artırdık." Diyeceğinize, Sayın Bakan, "Ey asgari ücretliler, işçiler, ey emekliler, BAĞ-KUR'lular, çiftçiler, muhtarlar sizleri açlık sınırının altında yaşamaya mahkûm ettiğimiz için özür dileriz." deseniz daha doğru, daha etik olmaz mı?

Sayın milletvekilleri, işte propagandanın gücü budur. Bir yanlış yeteri kadar tekrar edilirse doğru algılanır hâle geliyor. AKP de, bu İktidar da bunu hep yapıyor. Bunun için AKP'nin bakanlarının ve rakamlarının Türkiye'sinde her şey güllük gülistanlık. Gerçekte ise vatandaş aç, perişan çünkü ekonomideki büyüme fakire fukaraya yansımıyor.

Bizim Antalya'da bir söz vardır "Aslıyok yaylasında 1.500 koyunum var benim." diye. Zaten yaylanın aslı yoksa koyun da yoktur.

Sayın Bakan, AKP döneminde 32 milyar dolarlık özelleştirme  yapıldı. Dış borç ikiye katlandığına göre, bu para nereye gitti?

Değerli arkadaşlarım, benim önerim Antalya. Benim önerim niye Antalya? Altın yumurtlayan il Antalya da onun için ve benzeri diğer illerimiz desteklenmeli. Antalya'ya ve ülkemize daha çok turist gelmesini sağlayalım. Daha fazla turist, daha fazla döviz demektir, daha fazla cari açık kapama demektir. Turizmden kazanılan her 100 liranın 95 lirası hazinenin kasasına giriyor. Antalya'da modern tarımın ve seracılığın sorunlarını çözelim, daha fazla ihracat yapalım. Antalya'nın batısına da havaalanı yapalım. Antalya EXPO 2016 Fuarı'na hızlı treni yetiştirelim. Antalya'da doğal gaz Kemer ve Serik ilçeleri arası için planlanmıştır. Antalya'nın batı ilçelerine de, doğu ilçelerine de doğal gaz bir an önce getirilmeli, seralarda ve turistik tesislerde doğal gaz kullanımı sağlanmalıdır.

Sayın arkadaşlarım, Sayın Başbakana geçmiş olsun diyorum, Allah zeval vermesin. Bu Eş Başkanı olduğu Arap Petrol Baharı'nın filan da çarpmasını istemeyiz. Time dergisi araştırma yapmış, bizim Sayın Başbakan baştan da 1'inci, sondan da 1'inci çıkmış. Nazar değmez inşallah! Yoksa Sayın Bekir Bozdağ'ın sözünü ettiği devlete alınacak bin mollaya nazar muskası mı yazdıracaksınız? Yoksa Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, şıhlar, müritler, mollalar memleketi mi olacak? Bu memlekette imam hatip mezunları yok mu? Bu memlekette ilahiyat mezunları yok mu? Peki, onlara haksızlık olmuyor mu?

Sayın milletvekilleri, atama bekleyen 360 öğretmen varken; intibak bekleyen emekliler, destek bekleyen çiftçiler, esnaflar varken; yurt, burs bekleyen öğrenciler varken; haksızlığa, hukuksuzluğa, adaletsizliğe uğrayanların sorunu çözüm beklerken; millî eğitimin yığınla sorunları varken, her şey bitti de sıra okullara, ilkokullara Arapça dersi koymaya mı geldi? Siz tüm ilköğretim okullarını imam hatip okullarına mı çevirmek istiyorsunuz?

EMRULLAH İŞLER (Ankara) - Arapça bir dil değil mi? Ne zararı var?

OSMAN KAPTAN (Devamla) - Sayın arkadaşlarım?

OSMAN ÇAKIR (Düzce) - İngilizce oluyor da Arapça niye olmasın?

OSMAN KAPTAN (Devamla) - Ben ilköğretime diyorum beyefendi, ilköğretime. Siz, Türkiye'de bir zihniyet değiştirmesi mi yapmak istiyorsunuz? Ekonomi dünyasında Türkiye'de "ileri demokrasi" adı altında korku imparatorluğu kurdunuz. Halkımız iktidardan, iktidar da sizler de Amerika'dan korkuyorsunuz. İktidara, borçlanma politikası başta olmak üzere Türkiye'nin çıkarlarına sahip çıkmasını, Türkiye Cumhuriyeti'nin genetiğiyle oynanmamasını?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Kaptan, teşekkür ediyorum.

OSMAN KAPTAN (Devamla) - ?ve Amerika'dan korkacaklarına Allah'tan korkmalarını tavsiye ediyor?

BAŞKAN - Sayın Kaptan, lütfen?

OSMAN KAPTAN (Devamla) - ?halkımıza da cesaret ve metanet diliyor, yüce Meclise saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)