Konu: | 2012 YILI MERKEZÎ YÖNETİM BÜTÇESİ VE 2010 YILI MERKEZÎ YÖNETİM KESİN HESAP KANUNU TASARISI |
Yasama Yılı: | 2 |
Birleşim: | 41 |
Tarih: | 18.12.2011 |
CHP GRUBU ADINA MUSA ÇAM (İzmir) - Sayın Başkan, Türkiye Büyük Millet Meclisinin saygıdeğer üyeleri, Sayın Bakan, kamu kurum ve kuruluşlarımızın çok değerli temsilcileri, basınımızın emekçileri; Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına ve şahsım adına, sözleşmeli personelle ilgili söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, sözleşmeli personel, geçtiğimiz günlerde Türkiye Büyük Millet Meclisi Teşkilat Yasası burada görüşülürken sözleşmeli personel, 657, sürekli işçi, kapsam dışı, 4/A, 4/B, 4/C gibi belki hepimizi zorlayacak olan kavramlarla karşı karşıya kaldık. Şimdi, sözleşmeli personelle ilgili yine bir uzatma, yine bir vize isteniyor.
Bakınız, arkadaşlar, 2001 yılında sözleşmeli personel 199 bin, 2002 yılında 195 bin, düşüyor, 2003 yılında 146 bin, 2004 yılında 124 bin, 2005 yılında 134 bin, 2006 yılında 132 bin, 2007 yılında 188 bin, 2008'de 212 bin, 2009'da 236 bin, 2010 yılında 262 bin ve bu yıl 291 bin 155 adet sözleşmeli personel var.
Şimdi, biraz önce buraya gelirken, Plan ve Bütçe Komisyonunda Emekli Sandığıyla ilgili görüşmeleri yaparken, Sosyal Güvenlik Kurumunun 50 sözleşmeli personelinin de 80'e çıkarılmasıyla ilgili bir görüşmeyi yaptık. Sözleşmeli personel dediğimiz konu, çalışanın geleceği, yukarıdakinin iki dudağı arasında arkadaşlar ve sözleşmeli personel alınış biçimi, yöntemi, usulü, ne bir KPS Sınavı ne de bir sınavla değil, bu tamamen özel olarak tercih edilmiş olan bir modeldir, yaratılmış bir modeldir ve bu model doğru bir model değildir. Bu modelin özellikle dokuz yıllık AKP Hükûmeti döneminde pik noktaya geldiği açık ve net bir şekilde görülmektedir.
2002 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisinde 3.500'e yakın çalışan var iken bugün 5.500-6.000 civarında arkadaşlar ve son yapılan Teşkilat Kanunu'yla birlikte şimdi, fazla olan personel Başbakanlık havuzunda toplanacak ve oradan da dağıtımı yapılacak. Şimdi, buradaki esas amaç, buraya, Türkiye Büyük Millet Meclisine yirmi yıl, yirmi beş yıl emek veren insanların burada çalıştırılması değil, size yakın olmayan tüm kadroların ve çalışanların buradan gönderilerek Türkiye Büyük Millet Meclisinin önümüzdeki yirmi yılına da ipotek koyulmasıdır arkadaşlar. Bu nedenle, şimdi getirilmiş olan, bu sözleşmeli personelin süresinin tekrar uzatılması, yine kendinize yakın yandaşların burada istihdam edilmesi ve devletin tüm kadrolarında istihdam edilmesiyle ilgili önemli bir düzenlemedir.
Sayın Bakan, özellikle söylüyorsunuz, diyorsunuz ki: "Biz, 4/C'ye, 4/B'ye, işte bunlara iş imkânları verdik ama kadroya alamıyoruz." Ama şunu biz biliyoruz, istediklerinizi ve size yakın olan insanları devletin bütün kamu kurum ve kuruluşlarında kadroya aldığınızı ve alınacağını da biliyoruz ama ne yazık ki sadece sizin gibi düşünmeyen, sizden olmayanlara da maalesef, onlara kadroyu vermiyorsunuz.
Şimdi, bugün 18 Aralık, yılın bitmesine on iki gün var arkadaşlar ve Sosyal Güvenlik Kurumunun resmî verilerine göre 4,5-5 milyon, ama çalışanlara baktığımızda 8 milyon çalışan insan bu on iki gün içerisinde belirlenecek olan asgari ücrete gözlerini açmış, kulaklarını Asgari Ücret Tespit Komisyonuna dikmiş ve beklemektedir. Her yıl bu ay geldiğinde, asgari ücretle çalışan insanlar geleceklerini belirleyecek olan bu ücreti sabırsızlıkla beklemektedir. Ama burada yanlış olan birkaç şey var.
Bir: Asgari Ücret Tespit Komisyonunun oluşum biçimi yanlıştır. Neden? Hükûmet, hükûmet temsilcileri, -kâğıt üzerinde- en büyük konfederasyon Türk-İş ve Türkiye İşverenler Sendikası. Bunun dışında Türkiye'de başka işçi konfederasyonları da var: Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu, yine, Hak-İş? Hak-İş'in Genel Başkanı burada, Sayın Salim Uslu idare amiri. Asgari Ücret Tespit Komisyonunda diğer bileşenlerin de olması gerekirken sadece Hükûmet temsilcileri -çoğunlukta sayısal olarak- Türk-İş ve İşverenler Sendikası? Böyle bir düzenlemenin olduğu yerde asgari ücretin doğru ve esaslı bir şekilde tespit edilmesi mümkün değildir, olası değildir.
Şimdi, yaklaşık 7-8 milyon insanı ilgilendiren böyle bir tarihî karar bu hafta içerisinde veyahut da en geç 27'sinde, 28'inde belli olacak arkadaşlar. Şu anda asgari ücret 837 lira arkadaşlar, brüt, on altı yaşının üstünde olan insanlar için, 658 lira net. On altı yaşından küçüklerde 715 lira brüt, 571 lira net.
Verilere göre, yarın öbür gün belirlenecek olan asgari ücretin yüzde 3 artışıyla ilgili, Hükûmet tarafından ve Komisyon tarafından dışarıya sızdırılan bilgiler var. Yüzde 3 dediğinizde arkadaşlar; 25,11 lira brüt, 19 lira da nettir arkadaşlar. Bunu 30'a böldüğünüzde, her gün için 0,63 kuruş zam verecek. Bol bol harcasın arkadaşlar!
Şimdi, Sayın Bakan, Başbakan, Hükûmetin değerli üyeleri her buraya çıktığında Türkiye'nin dünyanın en büyük 16'ncı ekonomisi, Avrupa'nın 6'ncı büyük ekonomisi olarak burada dem vuruyorlar, söylüyorlar ama işçiye geldiği zaman, asgari ücretle geçinen insanlara geldiğinde günlük 0,63 kuruş bir zammı bu insanlara layık görüyorlar arkadaşlar. Bunu asla kabul etmek mümkün değildir, şiddetle reddediyoruz arkadaşlar. (CHP sıralarından alkışlar)
AHMET DURAN BULUT (Balıkesir) - Ama millî gelir yükselmiş!
MUSA ÇAM (Devamla) - Şimdi, işsizliğin, dün değil evvelsi gün gazetelerde ve Sayın Bakanın açıklamalarına göre, yüzde 8,8'e düştüğü söyleniyor arkadaşlar. Şimdi, artık, Türkiye'de, iş bulma umudunu tamamen yitirmiş, kaybetmiş belli bir kitle var. Bu kitlenin sosyal güvenlik kurumları tarafından kayıt altına alınması mümkün değil. Mümkün değil çünkü artık umudunu kaybettiği için gidip herhangi bir yere de kayıt olmuyor arkadaşlar. Bu, yanılgı. Evet, göreceli olarak bir düşme var. Şu son aylarda özellikle kadın istihdamında bir artış söz konusu ama genç ve erkek işçilerde bir istihdam söz konusu değildir arkadaşlar.
2005 yılında Sosyal Güvenlik Kurumu bir çatı altında toplandı. Bir işçi olarak, bir sendikacı olarak biz, işçilerin kendi emeğiyle, alın teriyle kurulmuş olan bu Sosyal Sigortalar Kurumunun birleştirilmesinden yanaydık ama özellikle SSK'nın mal varlıklarının ve kaynaklarının bir şekilde yok edilmesinin doğru olmadığını söylemek istiyoruz arkadaşlar.
Şimdi, Emekli Sandığının yeniden yapılandırılmasıyla ilgili ve ilaçta ve sağlıktaki katkı paylarıyla ilgili maddeler önümüzdeki günlerde Türkiye Büyük Millet Meclisine gelecek.
Değerli arkadaşlar, 9,5 milyon yeşil kartlı var. Seçim döneminde biz bu yeşil kartlıların kayıt altına alınması ve bir sosyal güvenlik şemsiyesine kavuşturulmasıyla ilgili söylediğimizde aleyhte propaganda yaptınız, "Cumhuriyet Halk Partisi gelirse yeşil kartı iptal edecek, kaldıracak." diye insanları korkuttunuz. Şimdi, 2012 yılının Ocak ayından itibaren yeşil kart kalkıyor, Sosyal Güvenlik Kurumunun şemsiyesi altına girecekler ama birinin yeşil karttan vazgeçip de, Sosyal Güvenlik Kurumunun şemsiyesi altına girip de sağlık harcamalarını ve tedavi giderlerini karşılayabilmesi için, asgari ücretin üçte 1'inden fazla geliri olan insanlar prim ödemek durumunda kalacaklar arkadaşlar. Bu, şu demektir: Bundan sonra, Türkiye'de, parası olanların sağlık hizmetini alacağı, parası olmayanların da sağlık hizmeti alamayacağı bir sürece giriyoruz.
Bir taraftan iyi yapıyorsunuz, doğru yapıyorsunuz. Bunu yapın çünkü 10 milyon yeşil kartlının önemli bölümünün -yüzde 80'inin- oylarını aldınız. Şimdi gerçeğin ne olduğunu, ne olduğunu, ne olmadığını 1 Ocaktan itibaren yeşil kart sahibi insanların cebinden hem sağlık harcamalarına hem ilaç alımlarına ne kadar büyük katkı payı vereceklerini o zaman görecekler. O zaman, 12 Haziranda size oy verdiklerine ne kadar pişman olduklarını bir kez daha orada göreceğiz.
Şimdi, vatandaş bugün dört çeşit vergi veriyor arkadaşlar. Katılım payı ödemeleri, muayene katılım payı, reçete, ilaç ve ilaç farkı adı altında dört kalemde pay ödüyor arkadaşlar, katkı payı ödüyor ve şu anda vatandaşlarımız henüz daha bu işin farkında değil ama 1 Ocaktan itibaren bunun ne kadar acı bir reçete olduğunu görecektir ve yaşayacaktır.
Sözlerimi şöyle toparlamak istiyorum: 2012 yılının dünyada savaşın olmadığı, sömürünün olmadığı, barışın ve kardeşliğin egemen olduğu? 2012 yılının ülkemize, vatandaşlarımıza ve yurttaşlarımıza sağlık, esenlik, başarı mutluluk getirmesini diliyor ve AKP Hükûmetinin sağlığa, işçiye, emekçiye zararlı olduğunu söylüyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.