GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2012 YILI MERKEZÎ YÖNETİM BÜTÇESİ VE 2010 YILI MERKEZÎ YÖNETİM KESİN HESAP KANUNU TASARISI
Yasama Yılı:2
Birleşim:42
Tarih:19.12.2011

CHP GRUBU ADINA AYKAN ERDEMİR (Bursa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2012 yılı Merkezî Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı üzerine Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi ve ekranları başında bizleri izleyen yurttaşlarımızı saygıyla selamlarım.

Sözlerime başlamadan önce, 12 Haziran seçimlerinde halkın oylarıyla milletvekili seçilmelerine rağmen bugün Türkiye Büyük Millet Meclisinde halkın iradesini temsil etme hakları hukuk dışı yollarla gasp edilen 8 milletvekilimizi anmak istiyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

Hangi ili, hangi partiyi ve hangi siyasi görüşü temsil ediyorlarsa etsinler bugün hukuksuzluğun mağduriyetinde ve tutsaklığın kardeşliğinde buluşmuş olan milletvekilleri demokrasimizin ayıbıdır. Tutsak milletvekillerimiz bilsinler ki bu ülkenin güzel insanları onları unutmadı, halkın iradesi üzerinde vesayet kurmak isteyenlerle mücadeleden asla vazgeçmeyeceğiz.

Sayın milletvekilleri, Farsçanın büyük ustası Şirazi insanlığa şu mısralarla seslenir:"Benî âdem a'zâyi yekdîgerend." "Âdemoğulları aynı vücudun uzuvlarıdır, çünkü aynı cevherden yaratılmışlardır. Felek bir uzva elem getirse öbürlerinin huzuru kalmaz. Ey başkalarının acısıyla kaygılanmayan, sana insan demek yakışık almaz." (CHP sıralarından alkışlar)

Bugün New York'ta Birleşmiş Milletler binasında bulunan bir kitabeyi süsleyen bu barış ve kardeşlik çağrısını bizim ülkemizde de pek çok siyasetçi dilinden düşürmez ama günbegün üzülerek görüyoruz ki Şirazi'nin derin manasını kavrayabilenler aslında ne kadar da azdır. Şirazi söze "âdemoğulları" diye başlar, tüm insanlara ve insanlığa seslenir, insanları dillerine, dinlerine, mezheplerine, milletlerine, kökenlere, cinsiyetlerine ya da cinsel yönelimlerine göre bölmez, ayrıştırmaz, ötekileştirmez. Medeniyetleri çatıştıranların da uzlaştıranların da çok uzağındadır Şirazi, "âdemoğulları" der, "insanlık" der, "beşeriyet" der başka söz, başka medeniyet bilmez.

Bir asır öteden seslenen Tevfik Fikret de aynı kâmil mesajı verir bizlere "Milletim nev-i beşer, vatanım ruy-i zemin" derken. Vatanı dünya, milleti insanlıktır, bildiği tek medeniyet beşeriyettir.

Çağlar aşan bu evrensel mesajlar hepimize bir şekilde ulaşmıştır ulaşmasına da herkes bu engin deryadan ancak kabının alabildiği ölçüde nasiplenebilir. Bugün insanlığa Şiraze'nin, Tevfik Fikret'in ve diğer hümanist gönül dostlarının penceresinden bakabilenler dünya halklarını kadim tarihleri, kültürel zenginlikleri ve insan çeşitliliğiyle kucaklamakta, yetmiş iki millete bir nazarla bakmaktadır. Bu hakikate eremeyenlerse iktidarın kibri ve nefretin diliyle insanları fırkalara bölmekte ve kardeşi kardeşe düşürmektedir.

Sayın milletvekilleri, Dışişleri Bakanı Sayın Davutoğlu, nisan ayında komşumuz İran'a açılan Kapıköy Sınır Kapısı'nı hizmete sokarken şu açıklamayı yapmıştı: "Sekiz yıldır dış politikada uyguladığımız temel prensip, dostlukları derinleştirmek, kardeşliği yoğunlaştırmak ve artırmaktır. Bunun için komşularla sıfır sorun politikası." dedik. Sekiz yılın eğrisiyle doğrusuyla muhasebesini bir kenara bırakırsak, Sayın Davutoğlu'nun açıklamalarının ardından sekiz ay geçmemiştir ki bir İranlı bakan "İran'a saldırı olduğu anda biz ilk olarak Malatya'yı vuracağız." diye açıklama yapmıştır. Ne olmuştur ki aradan geçen sekiz ay içinde sıfır sorun politikası çok sıfırlı sorunlar yumağı hâline gelmiştir? Ne olmuştur ki dış politikamız Libya, Suriye ve İran başta olmak üzere dört bir yanda çark etmekten yorgun düşmüştür.

Şu bilinmelidir ki: Hükûmetin çok övündüğü yumuşak güç politikası artık dünya halklarının endişeyle izlediği bir gerginlik politikası hâline gelmiştir. Türkiye, çatışanları barıştıran, çözümü kolaylaştıran ve barışı güçlendiren bir ülke olmak yerine, savaş çığırtkanlığı yapan Hükûmetiyle bölgemizde bir istikrarsızlık kaynağı olmuştur. (CHP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)

Dış politikada kibrimiz ve ihtiraslarımız hızla artarken, konu komşunun gönlü kırılıp dökülürken, dün "ak" denilene bugün "kara" denilirken Yunus'un rehberliğine sığınmakta büyük fayda vardır.

"Bir kez gönül yıktın ise

Bu kıldığın namaz değil

Yetmiş iki millet dahi

Elin yüzün yumaz değil...

Yol odur ki doğru vara

Göz odur ki Hakk'ı göre

Er odur alçakta dura

Yüceden bakan göz değil..." (CHP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)

Evet, kimileri Hitler gibi yüzde 44'lük oy oranına, kimileri Goebbels gibi yandaş medyasına, kimileri de Mengele gibi bilimsel tekniklerine güveniyor olabilir ama unutmayın ki Razi'nin dediği gibi "Bir kantar ilim bir okka edebe muhtaçtır." İşte, o yüzdendir ki 12 Haziran seçimlerindeki gibi yüzde 49 oy alsanız da hatta Mussolini gibi yüzde 65 oy alsanız da bir okka edebin savunucusu Cumhuriyet Halk Partisi hakkı göstermeye, delil olmaya devam edecektir. (CHP sıralarından alkışlar)

İşte, tam da bu nedenle bugün yüce Meclisin huzurunda Türkiye'nin tüm kadirşinas yurttaşlarının minnet, takdir ve rahmetle yâd ettiği büyük ve gerçek dünya lideri Mustafa Kemal Atatürk'ü saygıyla anmak istiyorum. Kendisinin "Yurtta barış, dünyada barış" anlayışı on yıllar ötesinden günümüzü ve geleceğimizi aydınlatıyor. Cumhuriyet Halk Partisi olarak yalnızca savaşı değil barışı da kazanan Mustafa Kemal'in mirasına kararlılıkla sahip çıkacağımızı bir kez daha vurguluyor, Hükûmetin maceraperest hamlelerine ve savaş çığırtkanlıklarına geçit vermeyeceğimizi ifade etmek istiyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

İktidar partisinin sayın milletvekilleri, biliyorum ki, ana muhalefet partisinin bir mensubunca dile getirilen bu eleştiriler sizleri rahatsız etmektedir. Değerlendirmelerimizde hep sorunları ve olumsuzlukları gördüğümüzden büyük atılımları ve başarılı sonuçları dile getirmediğimizden yakınmaktasınız. Toplumsal muhalefetin temsilcileri dünyanın pek çok ülkesinde benzeri suçlamalara maruz kalmıştır. Örneğin pek çokları her 2 seçmeden 1'inin oyunu alan, 6 milyon işsizi iş güç sahibi yapan, 3.860 kilometre duble yol inşaatını tamamlayan, dış politikada rakiplerini diz çöktürtmekle övünen, dünyanın önde gelen dergilerinden TIME'e kapak olan ve yılın en önemli kişisi seçilen bir liderin hakkının teslim edilmesini ve başarılarının takdir edilmesini beklemiştir.

Evet, sayın milletvekilleri, "Führer" olarak da bilinen Adolf Hitler, gerçekten de Almanya'da her 2 seçmeden 1'inin oyunu almış, 6 milyon işsizi iş güç sahibi yapmış?

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - Sayın Başkan, konuşmacı ne yapmaya çalışıyor? Lütfen, Sayın Başkan, bakın, böyle?

AYKAN ERDEMİR (Devamla) - ?3.860 kilometre duble yol inşaatını tamamlamış, dış politikada rakiplerine diz çöktürtmüş?

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - Kiminle karşılaştırıyor Sayın Başkan? Sayın Başkan sözünü geriye alsın, böyle bir açıklama olmaz.

AYKAN ERDEMİR (Devamla) - ?dünyanın önde gelen dergilerinden TIME'e kapak olmuş ve hatta dünyada yılın kişisi seçilmiştir.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - Bakın, aynı yöntemi de biz kullanırız Sayın Başkan.

AYKAN ERDEMİR (Devamla) - Evet, 2 Ocak 1939 tarihinde TIME dergisinin kapağında resmi yayınlanan Hitler yılın kişisi olarak seçilmiştir seçilmesine de bizim nazarımızda bir kusurcuğu vardır! Hitler, TIME dergisine kapak olduktan sonraki altı yıl içinde 6 milyon Yahudi'nin, 3 milyon Rus savaş esirinin, yüz binlerce Roman'ın, engellinin, eşcinselin, sosyalistin, sosyal demokratın, gazetecinin, sendikacının, öğrencinin ve diğer milyonlarca suçsuz insanın katili olmuştur. Ekonomik büyüme ve itibarlı dış politika palavralarıyla ülkesindeki demokrasiyi otoriter rejime çeviren, geniş halk kesimleri üzerinde baskı kuran, medyayı yandaş kılan, tüm muhalifleri toplama kamplarına tıkan ve savaşı önce bölgesine, sonra da dünyaya taşıyan bir liderin takdir edilmesi olanaklı değildir.

Temel hak ve özgürlükler söz konusu olduğunda, insanların yok edilemez ve devredilemez hakları söz konusu olduğunda, Hitler gibi yüzde 44 oy alan, hatta Mussolini gibi yüzde 65 oy alan bir lider de olsa karşımızda, biz yine hakkı göstermeye delil olmaya?

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) - Türkiye demokrasisine hakaret etmeyin! O demokrasi hepimizin!

AYKAN ERDEMİR (Devamla) - ?düşünmeye, konuşmaya ve eleştirmeye devam ederiz.

Bertolt Brecht'in dediği gibi: "

"İnsan dediğin nice işler görür, generalim,

Bilir uçmasını, öldürmesini.

Ama bir kusurcuğu var,

Bilir düşünmesini de."

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Demokrasinin dışında başka bir şey mi öneriyorsunuz!

AYKAN ERDEMİR (Devamla) - Sayın milletvekilleri, sözlerime İbreti'nin bir deyişiyle son vermek istiyorum:

"Sözüne bir şah olsam hükmeylesem cihana." diye başlayan İbreti,

"Ayrı gözle bakmaz idim bir ferde,

Cihana bir gözle bakar giderdim."

der ve sonra da ekler:

"O günü görseydim yüzüm gülerdi,

Dünyada insanlar bayram ederdi.

Ne bir silah ne bir atom kalırdı,

Bir ulu deryaya döker giderdim."

Nefretin karşısında sevginin, savaşın karşısında dostluğun sesi olan İbreti:

"Ayrı gayrı devlet icap etmezdi,

Dünyaya bir bayrak diker giderdim."

diyerek sözlerine son verir.

Ben de yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Bölge halklarına dostluk, barış, kardeşlik diliyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Erdemir.