GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2012 YILI MERKEZÎ YÖNETİM BÜTÇESİ VE 2010 YILI MERKEZÎ YÖNETİM KESİN HESAP KANUNU TASARISI
Yasama Yılı:2
Birleşim:42
Tarih:19.12.2011

CHP GRUBU ADINA YILDIRAY SAPAN (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 26'ncı madde üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz aldım. Yüce heyeti saygıyla selamlarım.

Değerli arkadaşlar, bugün burada, güçlü bir ekonomisi olan, vatandaşı ağır zamlar altında ezilmemiş, insanları gülen, gençleri geleceğe umutla bakan, Başbakanının "Ekonomimiz büyüyor." diye kandırmadığı bir ülkenin milletvekili olarak konuşmak isterdim ama durum ne yazık ki tam tersi. Bu nasıl bir büyümedir ki ülke halkının yüzde 90'ı giderek borçlanıyor, fakirleşiyor, iki yakası bir araya gelmiyor. Bu nasıl bir büyümedir ki gençleri işsizlikten kırılıyor, işsizler ordusu artıyor, gençler gelecekten ümidini kesmiş, ilk fırsatta ülkesini terk etmenin hayalini kuruyor. Bu nasıl bir büyümedir ki turizmin başkenti Antalya'nın Alanya ilçesinde, bir anne yeni doğan bebeğini çalıntı gıda ile emziriyor ve tutuklanıyor. Bu nasıl bir büyümedir ki yine Antalya'nın göbeğinde, borcundan ötürü icra edilecek malı bulunamayan borçlunun köpeği haczediliyor. İnanmayanlar "Günhaber.com"a bakabilirler. Bu nasıl bir büyümedir ki bu Hükûmetin Cumhurbaşkanı bile çıkıp "1 dolarlık ihracat için 82 sentlik ithalat yapıyoruz." diyor. Böyle yıldızı parlayan ülke olur mu? Artık, yandaş hâline getirilen medya da kullanılarak halkı aldatmanın sonuna gelinmiştir.

Hükûmetin uzun zamandır tek haneli olduğunu iddia ettiği enflasyon oranının çoktan iki hanelere çıktığına artık, Merkez Bankası da itiraz edemiyor. Hatırlayalım, geçen yıla göre beyaz peynir yüzde 41, zeytin yüzde 28, süt yüzde 34, yoğurt yüzde 24, pirinç yüzde 18, sızma zeytinyağı ve bulaşık deterjanı yüzde 27, yine en çok tüketilen maddelerden mazot yüzde 24 daha pahalıdır. Bu rakamların ortalaması alındığında, gerçek enflasyon oranının yüzde 33 olduğunu görebiliriz. Yani Hükûmetin iddia ettiği enflasyon oranının tam 3 katı. Buna karşılık, asgari ücretle geçinmek zorunda bırakılan çalışanlarımıza ve emeklilerimize 2012'de yapılması düşünülen ortalama zam sadece yüzde 4, memurlarımıza ise ilk altı ay için yalnızca yüzde 3'tür. Hani bir ara Tayyip Erdoğan'ın sık sık telaffuz ettiği simit hesabı vardı ya, AKP öncesi ile kendi döneminde asgari ücretle kaç simit alındığını kıyaslayıp övünüyordu. Bu hesaba ne oldu? Nedense artık hiç duymuyoruz. Çünkü hesap artık tutmuyor, çünkü asgari ücrete yapılan zam günlük 63 kuruşa tekabül ediyor ve bir simit almaya dahi yetmiyor.

Değerli arkadaşlar, geçenlerde seçim bölgemde bir vesileyle konuk olduğum ailede aile reisi, sofradakileri yetersiz bulmuş olacak ki, bana dönüp "Biz eskiden et de yerdik." deyince gözlerim doldu. İşte onurlu bir aile reisinin dramı. Birazcık vicdanı olan herkesin bu manzaradan duygulanmaması mümkün mü? Memurun, işçinin, esnafın durumu budur arkadaşlar. Bu olayın ve oranların değerlendirmesini vicdanı olanlara bırakıyorum.

Değerli milletvekilleri, ülkemizin en önemli kaynağı tarım sektörü AKP Hükûmetinin ithalatı özendiren politikalarıyla kendi kaderine terk edilerek bitirilmiştir. Dünya ülkeleri arasında tarımda kendi kendine yeten 7 ülke içindeki Türkiye şu anda 100'ü aşkın ülkeden tarım ürünü ithal etmektedir. İthalat yapılamadığı anda Türkiye açtır hatta çıplaktır. Çünkü AKP öncesi dönemin pamuk ihracatçısı Türkiye bugün pamuğu ithal etmektedir. 2002'de ülkemizin pamuk üretimi 964 bin tonken 2011 yılında 457 bin tona gerilemiştir. Geçen yıl 2,5 liraya satılan kütlü pamuk bu yıl maliyeti 1,4 lira olmasına rağmen 1,2 liraya yani maliyetine bile alıcı bulamamaktadır. Yine, geçen yıl 6 liraya satılan temizlenmiş pamuk bu yıl 3 liradan bile satılamamaktadır.

Altın yumurtlayan tavuk olarak görülen ve her gün sırtına farklı külfetler yüklenen turizm sektöründe de durum farklı değildir. AKP Hükûmetinin uyguladığı tutarsız ve yanlış politikalar sektörü zor duruma sokmuş, son dönemde otellerin müzik yayınından dolayı telif ödemelerinden sonra odalarındaki televizyonları için de telif hakkı ödemesi ve alkollü içeceklerdeki ÖTV'nin sürekli artırılması sonucu yoluna yoluna tüyü kalmamıştır. Turizmcinin artık derisi soyulmaktadır. Bu yıl ülkemize gelen 31 milyon turiste rağmen turizmci kâr elde edememiştir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; üzülerek belirtmeliyim ki AKP İktidarı döneminde ülkemizin en önemli kurumları yabancıların eline geçmiştir. AKP, ulusal değerleri yabancılara peşkeş çekmekte o kadar ileri gitmektedir ki 2005 yılında yüzde 55'i Lübnan-İtalya ortaklığına verilen Telekom'un yıllık brüt gelirlerinden alınan yüzde 15 pay satış öncesi yapılan bir düzenlemeyle kaldırılmıştır. Bu düzenlemeyle şu ana kadar devlet 7,3 milyar lira zarar ettirilmiştir. Ülkemizdeki diğer telefon operatörleri bu payı öderken Telekom'un ödememesi için özel bir kanun çıkarılması manidardır ve izaha muhtaçtır. Bu gök kubbenin altında hiçbir şey gizli kalmaz, bugün olmazsa yarın mutlaka ortaya çıkacaktır. Bu işin takipçisi olacağımızı bu kürsüden duyuruyorum.

Değerli milletvekilleri, AKP İktidarı her alanda beceriksizliğinin, başarısızlığının faturasını halka kesmektedir, sokaktaki dürüst vatandaşı cezalandırmaktadır. Milyonlarca elektrik abonesinden hiç sorumlu olmadığı hâlde kaçak elektriğin bedelini tahsil etmek, ancak AKP'lilerin aklına gelen, vatandaşın zekâsı ile alay eden bir uygulamadır. AKP, faturasını ödeyen vatandaştan, "Bu ülkede namuslu olmanın bedeli var." dercesine, "Kayıp kaçak bedeli." adı altında saçma bir gerekçeyle, fatura bedelinin yüzde 10'unu kapsayan bir tutar almaktadır. Elektrikteki yüzde 60'a varan kayıp kaçağı dokuz yılda önleyemeyen AKP Hükûmeti, çareyi namuslu vatandaşa Deli Dumrul vergisi olarak ödetmekte bulmuştur. Bu, tek kelimeyle, ayıptır, günahtır, yazıktır ama zaten bu sadece AKP'ye yakışır!

Bir başka enteresan konu ise Enerji Bakanının Rusya'dan yapılacak doğal gaz alımında indirim olmadığı gerekçesiyle kontratı iptal etmesi ve bununla birlikte hazinenin bir gelir kaybına uğramasıdır. Asıl ilgi çekici konu ise Enerji Bakanının bu alımın zaten özel sektöre devredileceğini önceden bilmesidir. Burada sorulması gereken soru şu: Alımın özel sektöre devredileceğini önceden bildiğiniz hâlde, neden kontratı ihale yoluyla devretme yerine iptal etme yolunu seçtiniz? Böyle olunca, insanın aklına "Acaba yeni ihaleyi alacak firmalar belli mi?" sorusu geliyor. Şayet bu konuyu takip etmediğimizi sanıyorsanız yanılıyorsunuz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; AKP, Türkiye'de yargının bağımsızlığını bitirmiştir. Yargıyı siyasallaştırarak temeline dinamit koymuştur. Yargı da medya gibi yandaşlaştırılmıştır. Maalesef bu toplumsal bir yara hâline gelmiştir ve toplumsal çöküş yakındır.

Sadece muhalif oldukları için bu ülkenin en seçkin aydın ve düşünürlerini, demokratlarını, askerlerini, gazetecilerini ve yazarlarını önceden kurgulanmış hatta çoğu zaman acemice kurgulanmış oyunlarla zindanlara attınız. Zindanlara attığınız insanların çoğu ağır olmakla birlikte hasta ve bir kaçı öldü bile. Bu insanların suçunu bile öğrenemeden ölmesinin, vicdanı olan, inancı olan, Allah korkusu olan herkesi düşündürmesi gerekir. Ama bu duruma sebep olan ve senaryonun bizzat sahibi olan Hükûmet, durumdan zaten memnun olduğu gibi kılını dahi kıpırdatmamaktadır ve üstelik kamuoyu ile dalga geçer gibi vatandaşların dinî duygularını istismar ederek milyonlarca euro dolandıran "Naylon Müslüman" Deniz Feneri sanıkları üç ay tutuklu kaldıktan sonra "Tutukluluk cezaya dönüşüyor." gerekçesiyle salıverildiler. "Tutukluluk cezaya dönüşüyor." gerekçesini bin gündür zindanlarda çürüyen bu ülkenin Atatürkçülerine, demokratlarına, aydınlarına, yazarlarına, gazetecilerine uygulamayanlar bilmelidir ki, 3 dönem değil 300 dönem iktidar olsanız, zindanlara atsanız ve hatta satırla kesseniz de Atatürkçüleri bitiremezsiniz. (CHP sıralarından alkışlar)

Bizim bir öldüğümüzü düşünürseniz bin yanılırsınız. Bu dünyadan kimler geldi kimler geçti? Çavuşesku, Hitler, Kaddafi, Saddam, hepsi tarihte kendilerine yakışır yerleri aldılar.

SIRRI SAKIK (Muş) - Çavuşesku'yu onlarla kıyaslama.

YILDIRAY SAPAN (Devamla) - Siz de alacaksınız çünkü siz de kibre bulaştınız. Kibir, ruhun güvesidir. Bir kez ruhunuza girdi ve sizi teslim aldı. Sizi insan sevgisinden uzaklaştırdı, insanlara tepeden baktırdı, onları küçümsetti ve sizi zalimleştirdi.

Bakın kibir için dinimiz, İsra Suresi 37'nci ayette ne diyor? (AK PARTİ sıralarından gürültüler) "Yeryüzünde böbürlenerek yürüme çünkü sen yeri asla yaramazsın, boyca da dağlara erişemezsin."

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Sapan.