| Konu: | AİLENİN KORUNMASI VE KADINA KARŞI ŞİDDETİN ÖNLENMESİNE DAİR KANUN TASARISI VE TEKLİFLERİ |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 75 |
| Tarih: | 07.03.2012 |
HÜLYA GÜVEN (İzmir) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, 181 sıra sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun Tasarısı'nın 4'üncü maddesi birinci fıkrası (ç) bendi için verdiğimiz önerge hakkında görüş belirtmek üzere Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum.
Öncelikle, teklif edilen kanun tasarısı hakkındaki gerekçeleri okuyacak olursak, bugüne kadar sivil toplum kuruluşları "Kadına şiddetin önlenmesi gerekiyor, şiddet artıyor." diye çırpındıkları hâlde mevcut iktidarın bugüne kadar yine önlem almadığını itiraf ettiğini görüyoruz.
Kanun tasarısının gerekçesi aynen şöyle diyor: "Son yıllarda başta kadınlar olmak üzere kişilere karşı işlenen şiddet olayları toplumumuzu sarsan boyutlara ulaşmıştır. Her geçen gün yaşanan dayak, işkence ve cinayet gibi şiddet olayları görsel ve yazılı basında izlenmektedir. Bu olaylara daha çok kadınlar ve çocuklar maruz kalmaktadırlar." deniyor, bu devam ediyor. Bunun sebebi olarak da 1998 tarihli Ailenin Korunmasına Dair Kanun'un içerik olarak zayıf olduğunu ve onun için yenilendiğini bu sene, bu yıl yenilendiğini söylüyoruz. Hâlbuki 2007 yılında da Kanun'da düzenlemeler yapılmıştı, unutuldu herhâlde.
Sivil toplum örgütlerinin yasalarımızda olduğu hâlde, istedikleri ama yapılamayan neler var?
Bu istekleri gözden geçirecek olursak, birinci istekleri, şiddete uğrayan kadınlar için başvuru ve sığınma evlerinin sayılarının artırılması. Bunda bir yasal engel var mı? Yok. Bugüne kadar pekâlâ yapılabilirdi.
Bir diğeri, şiddete uğrayan kadınlara danışmanlık, psikolojik ve tıbbi destek, yasal yardım yapılması. On yıldan beri yapılması gereken ama yapılamayan, yeterli eleman yetiştirilmeyen bir süreç geçti.
Bir üçüncü olarak da cinsiyet ayrımcı politikalar. Yasalar ve uygulamaların kaldırılması, eylem ve eğitim projelerinin kadın örgütleriyle birlikte yapılmasını istiyorlar. Biz ise iktidarın, kadın örgütleriyle birlikte çalışmak yerine, onların hazırladığı önerileri bir çırpıda yok etme çabasını gösteriyoruz, gösterdik.
Kadınların ekonomik özgürlüğü için, çalışmasının önündeki engellerin kaldırılmasını istiyor sivil toplum kuruluşları. Kadın çalışması, her ne kadar "Biz teşvik ediyoruz." deniliyorsa da aslında teşvik edilmemekte, aksine, engellenmektedir. Genellikle kadınlar alt düzeyde ve düşük ücretli işlerde çalıştırılmaktadırlar. Yönetici kadın sayısı ise parmakla sayılacak kadar çok azdır.
Evde, sokakta, iş yerinde, gözaltında, cezaevinde yaşanan kadına ve çocuklara yönelik şiddetin sorumlularının yargılanmasını ve caydırıcı yasal tedbirler alınmasını istiyorlardı. Bugün, saçını kesti diye üniversite öğrencilerimiz cezalandırılırken, karakolda kadına dayak atan görevlilere gereğinin yapılmadığını yaşıyoruz. Tüm bu isteklerin karşılığı mevcut yasalarımızda varken uygulamada yetersiz kalındığı görülmektedir.
Sığınma evleri yetersiz. Bugüne kadar çoğalamaz mıydı?
Kadınların iş gücüne katılma oranı düşük. 181 sıra sayılı Kanun Tasarısı bile bir yıldır çıkarılamadı; son iki gün içinde, yeterince tartışılmadan çıkarılmaya çalışılıyor.
Sağlık hakkı için? Biliyoruz ki artık sağlık paralı oldu, geliri olmayan yurttaşlarımız bile giderek artan katkı paylarıyla karşı karşıyalar.
Tüm bu nedenlerle, kanunun her maddesinin yanlış yorumlanmaması ve daha geniş olarak uygulanabilmesi için, 4'üncü maddenin birinci fıkrasının (ç) bendinin önerdiğimiz şekilde düzenlenmesini öneriyoruz.
Bu vesileyle tüm kadınlarımızın 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü'nü kutluyor, saygılarımı sunuyorum.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Güven.