GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: AİLENİN KORUNMASI VE KADINA KARŞI ŞİDDETİN ÖNLENMESİNE DAİR KANUN TASARISI VE TEKLİFLERİ
Yasama Yılı:2
Birleşim:75
Tarih:07.03.2012

HÜLYA GÜVEN (İzmir) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 181 sıra sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun Tasarısı'nın 5'inci maddesinin birinci fıkrası için verdiğimiz değişiklik önergesi hakkında söz almış bulunuyorum.

Sayın milletvekilleri, araştırmalara göre, Türkiye'de kadınların en az yüzde 40'ının yaşamlarının en az bir döneminde eş şiddetine uğradığını göstermiştir. Tasarının gerekçelerinde de belirtildiği gibi, iktidarın son on yılda gösterdiği içten olmayan tutum ve davranış nedeniyle de şiddetin hızla arttığını görüyoruz. Aslında, hazırlanan kanunun hedefi öncelikle bir insan hakları olan kadının ve çocukların şiddetten korunması yani can güvenliğini korumak olduğuna göre, kadını ve çocukları şiddetten korumak için alınması gereken önlemlerin içinde şiddetin uygulanması sırasında şiddete karışan diğer yakınlarının da kanun kapsamına alınması gerekmektedir. Bunun için çok çeşitli örnekler verebiliriz yaşantımızda, gazetelerden, birçok duyumlar ve görsel basında görüyoruz. Örneğin, bir kuma olayı. Bu bir şiddet değil de nedir? Buna göz yuman, teşvik eden kişiler de şiddete ortaktırlar. Gazetelerimiz yakın zamanda Urfa'da kuma nedeniyle intihar eden kadınlardan bahsetmektedir. Bir başka örnek, çocuk çırak ve çocuk gelinler. Eğitimde 4+4+4 uygulamasıyla çocuk gelinleri, çocuk çırakları teşvik etmekteyiz. Eğitimlerini daha baştan bırakan çocuklar büyüdükleri zaman aynı şiddeti kendi çocuklarına ve eşlerine uygulayacaklardır. Böylece eğitimsiz, şiddet uyguladığını bile bilmeyen bir kitle yetişecek ve ülkemiz ileriye değil geriye gidecektir bu koşullarda.

Bugün, yine, son dönemlerde giderek artan çocuk gelinlerden bahsetmek istiyorum. Aileler bilerek ya da bilmeden, zorunluluktan, çocuklarını küçük yaşta evlendiriyorlar. Hamile kalarak çocukken çocuk doğuran anneler yaş uygun olmadığı için bebeklerini bile kucaklayamıyorlar, çocuğumuz diyemiyorlar, kayınvalidenin üstüne kayıt oluyor ve bu çocuklar henüz oyuncak bebeklerle oynayacaklarına sahici bebek ile karşı karşıya kalıyorlar. Kendisinin ve bebeğinin sağlıkları ise bu arada yok oluyor tabii ki.

Kız çocuklarının erken evlendirilmelerinin başta gelen nedenleri yoksulluk yani geçim sıkıntısı, yine geleneksel olarak da kocaya itaatin erken yaşta öğretileceği bilgisidir. Bugün Türkiye'de her 3 kadından 1'inin çocuk evliliği yaptığı ortaya çıkmış ve bugün çocuklar kırk yaşında, elli yaşında, altmış yaşında, hatta yetmiş yaşındaki erkeklerle para karşılığı evlendirilmektedirler. Annelerle konuştuğumuz zaman, küçük yaşta evlenen anneler, kızlarının erken yaşta evlenmesini kesinlikle istemediklerini söylüyorlar. Ancak geçim sıkıntısı çektiklerini ve işsizlik söz konusu olduğu için başka çare bulamadıklarını, bu nedenle de çocuklarını, kız çocuklarını evlendirdiklerini söylemektedirler.

Yine, biliyoruz ki ülkemizde kadınlar yaşamın her alanında çeşitli biçimlerde başka çeşitli şiddetlere de maruz kalıyorlar. Hâlâ ülkemizde taşlanarak öldürülen, namus cinayetlerine kurban giden, topluca tecavüze uğrayan, nedeni belirsiz bir biçimde intihar eden kadınlara ilişkin haberler de giderek artıyor.

Kadına yönelik şiddetin ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasının, öncelikle devletin ve siyasal iktidarların sorumluluk duyarak, hukuki ve sosyal politikaların yaşama geçirilmesiyle mümkün olacağı açıktır. Bu nedenle, kanun tasarısının 5'inci maddesinin birinci fıkrasına "şiddet uygulayanlarla" ibaresinden sonra "şiddet uygulama ihtimali bulunan ve şiddeti uygulayanlara yardımcı olanlara" ibaresinin de eklenmesi gerekmektedir.

Teşekkür ediyor, saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Güven.