GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: AİLENİN KORUNMASI VE KADINA KARŞI ŞİDDETİN ÖNLENMESİNE DAİR KANUN TASARISI VE TEKLİFLERİ
Yasama Yılı:2
Birleşim:75
Tarih:07.03.2012

AYŞE ESER DANIŞOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 181 sıra sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun Tasarısı'nın 9'uncu maddesiyle ilgili söz almış bulunuyorum. Hepinizi, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Bilindiği üzere 8 Mart Dünya Kadınlar Günü 1857 yılından bu yana kadınların eşitlik mücadelesinin bir simgesi hâline geldi. Günümüzde ise yalnızca eşitlik mücadelesinin değil, kadına karşı her türlü ayrımcılığın kaldırılması, kadınların karar mekanizmalarında yer alması ve kadına karşı şiddete son verilmesi konularının vurgulandığı bir gün olma özelliği taşıyor. Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun Tasarısı'nın Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda onaylanmasının bu tarihe denk getirilmesi elbette ki tesadüf değil. Ancak, aynı şekilde, bu kanun tasarısının "kadına karşı şiddetin önlenmesi" adı altında duyurulmuş olmasına rağmen aileyi odak alması da tesadüf değil. Bu, kadını birey olarak kabul etmeyi içine sindiremeyen zihniyetin siyasi politikasının bir uzantısıdır.

Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelere bağlı kalması gerekmektedir. Kadından ve aileden sorumlu Devlet Bakanlığının kaldırılması ve yerine Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının kurulması kadın çalışmaları adına bir geriye gidişin ifadesidir. Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası sözleşmeler ve Avrupa Birliği müktesebatı Türkiye'yi kadına yönelik şiddet ve ayrımcılığı sona erdirmekle ve kadın-erkek eşitliğini güçlendirecek politikalar izlemekle yükümlü kılıyor.

İsminde "Kadın" ifadesi yer alan bir bakanlığın kaldırılarak Kadının Statüsü Genel Müdürlüğünün Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığına bağlanmasıyla kadın-erkek eşitliğini sağlayacak mekanizma zayıflatıldı ve bu adımla kadın birey olarak değil, ailenin bir unsuru olarak konumlandırıldı.

Değerli milletvekilleri, ülkemizin kadına karşı şiddeti önlemeye, kadının statüsünü güçlendirmeye yönelik çalışmalara ihtiyacı var ancak yasal düzenlemelerin kadınlara yönelik insan hakkı ihlallerini azaltmaya yetmediğini de biliyoruz. Uygulamadaki sıkıntıların giderilmesi için önemli olan, kadına karşı şiddetle mücadelenin bir devlet politikası olarak Hükûmet tarafından ana eksene konulmasıdır. Kadın-erkek eşitliğinin toplumun sosyokültürel yapısına yerleştirilmesi, önleme ve koruma mekanizmalarıyla gerçekleştirilebilir.

Çocuklarımızın "toplumsal cinsiyet", "kadın-erkek eşitliği", "kadının insan hakları" kavramlarıyla küçük yaşta tanışması, gelecek nesillerde, mevcut toplumsal zihniyetteki erkek egemen anlayışın ortadan kalkmasını sağlayacaktır. Bu eğitimin öğretmenlerin algısı çerçevesiyle sınırlı olmaması, taraf olduğumuz uluslararası sözleşmeler kapsamında gerçekleştirilmesi ise ayrıca önemlidir.

Bulguları bir gün önce yayımlanan bir araştırmaya göre kadınların yüzde 80'i şiddet karşısında adaletin yerine gelmediğini savunuyor. Evlilerde bu oran yüzde 78,6, bekârlarda ise yüzde 85,8. Şiddet gördüğünü söyleyen kadınların da yüzde 87,4'ü verilen cezaları yetersiz buluyor.

Adaletin sağlanması koruma tedbirlerinin sağlam temellere oturtulmasıyla gerçekleşebilir. Bunun için ise hâkimlerin, savcıların, kolluk görevlilerinin düzenli olarak ve sık sık eğitimlere tabi tutulması şarttır.

Değerli milletvekilleri, kadına karşı şiddetle mücadele etmek hem siyasi hem de insani görevimiz. Bu görevi layıkıyla yerine getirmemiz için öncelikle kadını "aile" kavramı içerisinden çıkarmalı ve kendisini birey olarak görmekten korkmamalıyız. Kadına karşı şiddetle mücadelenin olumlu sonuçlarını görebilmek adına toplumsal zihniyeti değiştirmek öncelikli hedefimiz olmalı. "Toplumsal cinsiyet", "kadının insan hakları" ve "kadın-erkek eşitliği" kavramlarını benimsemek, çocuklarımızı bu doğrultuda eğitmek bu yolda atmamız gereken adımlardır. Bu kavramları içselleştiremediğimiz, uygulamadaki sorunları çözmediğimiz sürece kadınlarımızı da, çocuklarımızı da şiddetten koruyamayız.

Hepinize teşekkür eder, saygıyla selamlarım. (CHP sıralarından alkışlar)