| Konu: | 2012 YILI MERKEZÎ YÖNETİM BÜTÇESİ VE 2010 YILI MERKEZÎ YÖNETİM KESİN HESAP KANUNU TASARISI |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 43 |
| Tarih: | 20.12.2011 |
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Birkaç eleştiriyi cevaplandırmak için buradayım.
Değerli arkadaşlar, 2010 yılı kesin hesabını konuşuyoruz. Tabii ki 2010 yılı kesin hesabının bazı rakamlarını bilmenizde fayda var, özellikle açık rakamlarını. Biz 2010 yılında yaklaşık 50,2 milyar liralık bir açık öngörmüşüz, gerçekleşen açık yaklaşık 10 milyarın altında olmuş yani 40,1 milyar. Gayrisafi yurt içi hasılaya oran olarak biz yaklaşık yüzde 5 civarında bir açık öngörmüşüz, gerçekleşen oran yüzde 3,6. Dolayısıyla burada hakikaten bir başarı söz konusudur.
Eleştirilerden bir tanesi, burada ödenek üstü harcama yapıldığı hususudur. Birkaç kez bu eleştiriye ben cevap verdim. 2010 yılında, gerçekten performans çok iyi olunca, ülkemizin de yatırım ihtiyacı çok yüksek olunca özellikle altyapı yatırımlarına bütçede öngördüğümüzden çok daha fazla kaynak ayırdık. Yaklaşık olarak 14 milyar lira ilave yatırım yaptık kamu olarak 2010 yılında. Aslında, bu, küresel kriz sonrası dönemde birçok ülkenin hayal ettiği bir durum çünkü küresel kriz sonrasında birçok ülke yatırımları azaltmak zorunda kaldı. Bakın, bugün Avrupa'daki birçok ülkeye baktığınız zaman, yatırımlar hâlâ düşürülüyor, artırılmıyor ama 2010 yılında, gerçekten çok iyi bir performans göstermişiz, ilave yaklaşık 14 milyar liralık ülkemiz eğitime, sağlığa, altyapıya yatırım yapmış. Dolayısıyla burada gerçekten iyi bir performans söz konusu ve Türkiye bu açıdan şanslı. Peki, son dokuz yılın bütçe performansına ne demeli?
Değerli arkadaşlar, son dokuz yıllık AK PARTİ iktidarları döneminde, 2009 yılı hariç -ki bu küresel bir kriz yılıdır, hemen hemen bütün ülkelerde, bütçelerde büyük sapmalar olmuştur- yani 2009 yılını bir kenara bırakırsanız, dokuz yıllık dönemde bütün bütçe dengeleri hedeflenenden de daha iyi bir şekilde tutturulmuş. Yani dokuz yılın 2009'unu bir kenara bırakırsanız, sekiz yılda bütçe açığı hedeflenenin altında gerçekleşmiştir. Peki, bizden önceki dokuz yılda ne olmuş? Bizden önceki dokuz yılda, bütçe açığı ortalama, hedeflenenin 2 katı olmuş. Bakın, bizim dönemde, dokuz yılda, 2009'u bir kenara bırakırsanız, hemen hemen her yıl tutturmuşuz ama bizden önce böyle bir performans olduğunu söylemek mümkün değil. Bizden önceki dokuz yılda bütçe açığının gayrisafi yurt içi hasılaya oranı yüzde 7,7, AK PARTİ hükûmetleri döneminde, yani 2003-2011 yıllarındaysa bütçe açığı ortalama yüzde 3,3, yine performans ortada.
Değerli arkadaşlar, tabii ki eleştirilerden bir tanesi?
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) - Ya, bu kadar yapılandırma, bu kadar sapma, bütçe açığını neyle kapatacaksınız?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Devamla) - ?tasarruf oranlarının düştüğü yönündedir. Tasarruf oranları hangi kesimde düşmüş? Şimdi, kamuya bakıyorsunuz, kamu sektörüne, devlete bakıyorsunuz, devletin 2002 yılında tasarruf açığı gayrisafi yurt içi hasılanın yüzde 4,8'i yani kamu büyük bir açık veriyor, tasarruf açığı veriyor. Peki, geliyoruz bu seneye, kamunun tasarruf dengesi nasıl, tasarruf-yatırım dengesi? Kamuda bir fazla var, yüzde 2,9 civarında bir fazla var. Yani devletin tasarruflarında azalma yok tam aksine, gayrisafi yurt içi hasılaya oran olarak yüzde 7,7 yani gayrisafi yurt içi hasılanın bir oranı olarak söylüyorum, 7,7 puanlık bir artış söz konusudur. Özel sektörün tasarrufları azalmıştır, doğrudur, niye azalmıştır?
EMİN HALUK AYHAN (Denizli) - Tüketim arttı.
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Devamla) - Çünkü enflasyondaki düşüşle birlikte, faizlerdeki düşüşle birlikte krediye erişim artmış. Türkiye ekonomisinde öngörülebilirlik arttığı için, tabii ki istikrar olduğu için vadeler uzamış, krediye erişim artmış, kredi genişlemesi olmuş ve bundan dolayı da özel sektörün tasarruflarında bir azalma söz konusu. Sadece tüketimden mi? Hayır, yatırımlarda da çok ciddi bir artış olmuştur. Bakın, size yatırımlarla ilgili bir rakam vereyim. 2003 yılında, yani bizim ilk yılımızda toplam yatırımlar 81,8 milyar lira, 2010 yılında -kesinleşen rakam olduğu için söylüyorum- tam 223,5 milyar liraya çıkmış. Yani gayrisafi yurt içi hasılaya oran olarak bakalım: Gayrisafi yurt içi hasılaya oran olarak yatırımlar bu dönemde yüzde 18'den yüzde 22,5'a artmıştır. Dolayısıyla, yatırım tasarruf dengesine, cari açığa baktığınız zaman, burada özel sektörün tasarruflarında azalma var, burada yatırımlarda bir artış var. Eğer yatırımlar doğru yere yapıldıysa -ki biz buna inanıyoruz, özel sektör yapıyor bunu- dolayısıyla burada, ileride üretken kapasitenin arttığını ve bu yönde de Türkiye'ye olumlu yansıyacağını söyleyebiliriz.
Peki değerli arkadaşlar, vergi konusu da sık sık gündeme geliyor. Bakın, sadece basit birkaç rakam vereyim. Geçen de söyledim, 2010 yılı OECD verileri. Türkiye'deki verileri bir kenara bırakıyoruz, OECD diyor ki: Türkiye, 34 ülke arasında vergi yükü açısından 26'ncı sırada yani en düşük vergi yüküne sahip ülkeler arasında 6'ncı sırada. Bunu ben söylemiyorum, daha yeni rapor çıktı. Peki, gelir vergisinde ne olmuş? Vatandaşın geliri üzerinden vergiler artmış mı? Artmamış. 2002 yılında Türkiye'de gelir üzerinden yüzde kaç vergi alınıyordu? Fon payı dâhil olmak üzere en yüksek vergi dilimi yüzde 49,5'tu. Bugün yüzde kaç? Yüzde 35. Gelir vergisinde bir artış var mı? Yok.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Yok ama aralıkları daraltarak daha çok para alıyorsunuz. Yani bu kadar Şark kurnazlığı olmaz.
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Devamla) - Düşüş var mı? Var. Peki, en düşük gelir vergisi oranı yüzde kaçtı? Yüzde 22'ydi, fon payı dâhil. Bugün ne kadar? Yüzde 15. Yani gelir vergisini, yüzde 49,5 iken bugün yüzde 15 ile 35 arasına indirmişiz. Kim yapmış bunu? AK PARTİ hükûmetleri vergileri indirmiş. Kurumlar vergisinde durum nasıl? Kurumlar vergisinde de durum aynı. Bakın, kurumlar vergisi, kurum kazançları üzerindeki vergi yükü, 2002 yılında, OECD ülkeleri arasında 1'inci sırada, yüzde 65. Evet, 2002 yılında, kurum kazançları üzerinden Türkiye, yüzde 65 toplamda yani burada tabii kurumlar vergisi, gelir vergisi stopajı ve fon payı dâhil olmak üzere yüzde 65 vergi alıyormuş 2002 yılında. Şirketlerimiz rekabetçi olsun diye biz ne yapmışız? Bunu yüzde 34'e indirmişiz, kurumlar vergisinde yüzde 30'a indirmişiz.
Şimdi, değerli arkadaşlar, kurumlar vergisinde artış yok, düşüş var; gelir vergisinde artış yok, düşüş var. Peki, asgari ücret üzerinde vergi artışı var mı? Yok. Asgari ücret üzerinde AK PARTİ hükûmetlerinden önce yüzde 12,8 efektif bir vergi var. Bugün nasıl? Bugün, ailenin durumuna göre, yüzde sıfırla yüzde 5'in biraz üstünde bir vergi söz konusudur. Yani asgari ücret üzerinde de vergiler ciddi bir şekilde azaltılmıştır. Bugün, 4 çocuklu, eşi çalışmayan bir asgari ücretli sıfır vergi vermektedir.
Değerli arkadaşlar, peki, dolaylı vergilere ne demeli? KDV oranlarında bir artış var mı? Yok.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Ortalama yüzde 67,9.
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Devamla) - Tekstilde, turizmde, sağlıkta, eğitimde, temel gıda maddelerinde, hepsinde vergi oranları düşürülmüştür. Bakın, AK PARTİ hükûmetleri döneminde, bana bir tane gösterin. Şimdi, KDV oranları ya 18'den yüzde 8'e ya da yüzde 8'den yüzde 1'e düşürülmüştür. Evet, her şey son derece açık.
Peki, Avrupa Birliği ülkelerinde ne olmuş? Avrupa Birliği ülkelerinde -yirmi yedi tane üye var- bakın, KDV oranı sadece son iki yılda yüzde 19,8'den yüzde 20,7'ye çıkmış. Bu, ortalama KDV oranı. Türkiye'de ise 2005 yılında yüzde 16 olan KDV oranı bugün yüzde 14,4'e düşmüştür. Nerede burada artış? Burada da artış yok.
Peki, nerede artış var? "Efendim, akaryakıt ürünlerindeki vergilere bakın." diyorlar. Doğru, akaryakıt vergileri çok yüksek, bunu hep kabul ediyorum. Peki, vergi yükü artmış mı? Artmamış. Bakın, dün de söyledim, 1 litre üzerindeki?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Şimşek.
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Devamla) - Teşekkür ederim Sayın Başkan. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)