GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2012 YILI MERKEZÎ YÖNETİM BÜTÇESİ VE 2010 YILI MERKEZÎ YÖNETİM KESİN HESAP KANUNU TASARISI
Yasama Yılı:2
Birleşim:43
Tarih:20.12.2011

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Birinci sorudan başlayacağım. Değerli arkadaşlar, son bir yıl içerisinde istihdam yaklaşık 1,8 milyon kişi artmış, yani bu düzeyde istihdam yaratan başka bir ülke var mı, bilmiyorum. Eylül 2010 yılında toplam istihdam edilen kişi sayısı 22 milyon 973 bin iken Eylül 2011 yılında 24 milyon 749 bin kişiye çıkmış, bu bir rekor istihdam artışıdır. Türkiye'de işsizlik oranı eylül itibarıyla yüzde 8,8 düşmüş, son on yılın en düşük düzeyidir. Mevsimsel etkilerden arındırılmış işsizlik oranı eylül ayı itibarıyla yüzde 9,2'ye düşmüş, bu rakamların, istatistiklerin tutulduğu yıldan bu yana en düşük düzeydedir.

OKTAY VURAL (İzmir) - İyi ki düzeltiniz Sayın Bakan!

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Değerli arkadaşlar, dolayısıyla ciddi bir istihdam artışı söz konusudur. İşsizlik sorunu tamamen çözüldü mü? Hayır. O nedenle bütçe konuşmamda gerek cari açığa gerek işsizliğe en az altı, yedi sayfa ayırıp AK PARTİ hükûmetleri olarak burada, yani yaptığımız, tabii ki son yıllarda ortaya koyduğumuz performansı açıklamakla birlikte bundan sonra bu iki sorunu daha ciddi bir şekilde, daha ileri bir şekilde çözmek için ne yapmamız gerektiğini de ifade ettim.

Değerli arkadaşlar, gelir adaletsizliği konusunda dün de konuştum. Doğrudur, OECD'nin bir raporu var, 2011 yılında yayınlanmış, aralık ayında hem de bu sene bu ay ve 1985 ile 2008 dönemini kapsıyor bu rapor. Güzel de bir rapor, tavsiye ederim. 22 ülkeye bakmışlar, 22 ülke arasında gelir dağılımı iyileşen sadece ve sadece 2 ülke var, bu ülkelerden bir tanesi Türkiye'dir. Ve 1985 yılında, değerli arkadaşlar, bakın, 1985 yılında gini katsayısı... gini katsayısı yüksek olunca gelir dağılımı bozuk demektir, düştükçe gelir dağılımı iyileşiyor demektir. 1985 yılında, oradan başlıyor OECD raporu, diyor ki: "Türkiye'de gini katsayısı 0,43." 1994 yılında 0,49'a çıkmış. Yani gelir dağılımı inanılmaz düzeyde bozulmuş. 2002 yılında iyileşmiş, 0,44'e düşmüş. Peki, 2008 yılında ne olmuş? 0,41'e... 2010 yılında ne olmuş? 0,40'a... Yani AK PARTİ hükûmetleri döneminde gelir dağılımında bir iyileşme söz konusudur.

Bunun diğer bir göstergesini söyleyeyim ben size. 2002 yılında en son dilimle, yani en az kişi başına gelir elde edenle, en çok kişi başına gelir elde edenin, yani kaç kat gelir elde ettiği hususuna bakınca, 2002 yılında 9,5 katmış. Yani en fazla gelir kazananlarla en az gelir elde edenler arasındaki fark 2010 yılında 8 kata inmiş. Çok ciddi bir iyileşme söz konusudur.

Yine, "Dolaylı vergilerde kaçıncı sıradayız?" Benim bildiğim kadarıyla, şimdi arkadaşlar verecekler bana ama dolaylı vergilerde OECD ülkelerinde ortalama dolaylı vergilerin millî gelire oranı, yanlış hatırlamıyorsam, yüzde 11 civarıdır. Türkiye'de de yüzde 11,9'dur. Yani nispeten az biraz daha yükseğiz fakat şimdi bakıyorum, bulabilirsem, sıralama burada, sıralamayı ifade etmemiş arkadaşlar ama herhâlde ortalarda bir yerdeyiz. Dolayısıyla, dolaysız vergiler ki buna sosyal güvenlik primini de kattığınız zaman yaklaşık yüzde 52 dolaysız, yüzde 48 dolaylı vergi oluyor. Bu türden bir sıralamada Türkiye 9'uncu sırada yani iddia edildiği gibi Türkiye'de çok yüksek değil.

Gelir İdaresindeki gelir uzmanlarının atamalarıyla ilgili husus, yine arkadaşlarımız not verdiler bana. "6111 sayılı Kanun'la, Kanun'un yayımı tarihinden itibaren bir yıl içerisinde bir defaya mahsus sınavla gelir uzmanlığına atama yapılmasına ilişkin düzenleme yapılmıştır. Bu süre 25 Şubatta dolmakta olup bu sürenin bitimi öncesi sınav yapılması planlanmaktadır." Dolayısıyla inşallah o sorunu da çözmüş olacağız.

Şimdi, Sayın Toptaş "Sokağı dinleyin." dedi. Sokağı dinliyoruz. O nedenle ülkemizin eğitimine, sağlığına, altyapısına yatırım yapıyoruz, istihdam yaratıyoruz ve gelir dağılımını iyileştiriyoruz.

"Altı sıfır silindiğinde dolar 1 lira olacak." denildiği söylendi. Ben böyle bir şey söylemedim. Kurları piyasalar belirliyorlar. Ülkeler arasındaki enflasyon farkları önemli belirleyici, faiz farkları önemli bir belirleyici, fon akışları önemli bir belirleyicidir ama şu da bir gerçek: Bizden önceki otuz, kırk yıllık dönemde bu ülke her yıl çift haneli enflasyon, çift haneli efendim, devalüasyon, çift haneli faizler, zaman zaman üç haneye de çıktığı dönemleri yaşadı. Çok şükür, Türkiye çok daha istikrarlı bir noktadadır.

Cumhurbaşkanımızın görev süresi tartışılan bir konudur, ona yüce Meclisimiz karar verecek.