| Konu: | 2012 YILI MERKEZÎ YÖNETİM BÜTÇESİ VE 2010 YILI MERKEZÎ YÖNETİM KESİN HESAP KANUNU TASARISI |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 43 |
| Tarih: | 20.12.2011 |
CHP GRUBU ADINA NAMIK HAVUTÇA (Balıkesir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bütçe görüşmeleri üzerinde grubum adına söz aldım. Genel Kurulumuzu ve hepinizi sevgiyle saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, gelir bütçesini konuşuyoruz ve bugün, Sayın Başbakan, burada sıklıkla Türkiye'nin dünyanın 16'ncı büyük ekonomisi olduğunu söylüyor, ifade ediyor. Eğer bu bir efsane değilse tabii ki, biz bundan bu ülkenin bir evladı olarak gurur duyarız. Ancak, işçimiz, köylümüz, öğretmenimiz, emeklimiz bu 16'ncı büyük ekonominin neresindedir?
Bakın, bugün yarın öğretmenler eyleme gidiyor, sağlık çalışanları eyleme gidiyor. Yirmi beş yıllık öğretmen 1.700 lira para alıyor.
Sayın Maliye Bakanı, bugün 254 milyar lira gelir bütçesi, 294 milyar da gider bütçesi bulunmaktadır. Arada 41 milyar açık vardır. Bu bütçe açığını kapatmak için Hükûmetinizin uyguladığı yöntem, elektriğe zam, sigaraya zam, içkiye zam ve bunun adına da halkın zekâsıyla alay eder gibi "Ayarlama" diyorsunuz "Güncelleme" diyorsunuz. Ayıptır bu! Bu ülkede bu halkın sizi güncelleyeceği günler yakındır. Bunu unutmayın Sayın Bakan. (CHP sıralarından alkışlar) Halkın zekâsıyla alay edemezsiniz.
Bugün, öğretmenlerimiz 16'ncı büyük ekonominin neresinde? Ben soruyorum buradan.
Burada sıklıkla ifade ediliyor, kişi başına millî gelirimizin 10 bin dolar olduğu söyleniyor. Buradan soruyorum Türkiye'deki tüm insanlarımıza, öğretmenlerimize, emeklilere, işçilere, köylülere: Bankada 10 bin doları olan var mı bugün? Nerede bu paralar? Kim oldu zengin? 16'ncı büyük ekonominin zengini kim oldu, kim? Bunu soruyoruz.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Ben sana söyleyeyim: Çalık, Albayrak, Ağaoğlu.
NAMIK HAVUTÇA (Devamla) - Herhâlde biz olmadık.
Burada bir şey daha var. Sayın Başbakanın dünyanın en zengin 10 başbakanı arasında olduğu söyleniyor. Bu da efsane değilse?
AHMET AYDIN (Adıyaman) - İspatlanamayan şeyleri söylemeyin.
NAMIK HAVUTÇA (Devamla) - Helal parayla kazanılmış zenginliğe bir itirazımız yok. Burada daha önce söz verildiği gibi?
ORHAN KARASAYAR (Hatay) - Elinde belge var mı? Belgeyle konuş.
NAMIK HAVUTÇA (Devamla) - Burada daha önce söz verildiği gibi, dokunulmazlıkları kaldıracağız ve her milletvekili mal beyanlarını Türk halkının bilgisine sunacak "Bizim mal beyanımız budur." diyecek. Biz her zaman buna açığız. Helal parayla kazanılmış parada kimsenin gözü bulunmamaktadır.
Değerli milletvekilleri, ben Balıkesir Milletvekiliyim. Balıkesir, tarım ve hayvancılığın başkenti. Balıkesir, süt üretiminde Türkiye'nin birinci kenti. Beyaz et üretiminde Türkiye'nin en önemli kenti. Ancak çiftçilerimiz, köylülerimiz bugün tarlalarını satarak "namus" diye gördükleri topraklarını satma noktasına geldiler.
Bakın, Manyas Kızıksa ovasında belli zenginler arazileri topluyorlar. Köylümüz tarlasını terk ediyor, üretimi terk ediyor. Neden terk ediyor? Sayın Tarım Bakanı yurt dışında, sağda solda ucuz buğday arıyor, ucuz çeltik arıyor ve bizim oralarda Tarım Bakanının adı "İthalat Bakanı" oldu. Sayın Tarım Bakanı, Balıkesir'e gelin ve köylere gidin.
Değerli Tarım Bakanı, sizin göreviniz dünyanın başka yerlerinden ucuz buğday, çeltik, mısır aramak mıdır? Hiç sordunuz mu bu köylüye "Neden üretemiyorsunuz?" diye. Bugün köylüler topraklarını neden satarlar? Sorulmadı değerli arkadaşlarım. Ben bir çiftçi çocuğuyum. Ben bir köylü çocuğuyum. Ama ne yazık ki, bu ülkede Büyük Atatürk'ün "Köylü, bu milletin efendisidir." dediği köylü, bugün bu milletin kölesi hâline gelmiştir. (CHP sıralarından alkışlar) Yazıktır bu ülkeye.
Değerli milletvekilleri, Toprak Mahsulleri Ofisi harman zamanında piyasaya müdahale ederek, köylülerimizi faizcinin, rantçının elinden, piyasa dengelerinden korurdu köylümüzü. Bugün Toprak Mahsulleri Ofisi ne yazık ki, görevini yapmıyor ve köylülerimizi faizciye, rantçıya teslim ediyor. O nedenle, bunun hesabını bugün mutlaka vereceksiniz.
Değerli milletvekilleri, Balıkesir'de bir SEKA var. 2003 yılında, sizin döneminizde özelleştirilmiş ve özelleştirilmedi, yakınlarına peşkeş çekilen bir SEKA var. Danıştay kararlarına rağmen, bugün, Balıkesir SEKA Albayrakların işgali altında. Buradan haykırıyorum, iki defa da sordum. Balıkesir SEKA, Balıkesir'de bugün, mahkeme kararlarına, Danıştay kararlarına rağmen, işgal altındadır, Albayraklar tarafından işgal altındadır. 51 milyon dolar değeri olan bu önemli üretim potansiyeli Balıkesir'in, Albayraklar'ın elinde, bir gasbedilmiş durumdadır. Buradan soruyorum: Balıkesir'de binlerce kardeşimiz işsiz. Balıkesir'de binlerce üniversite mezunu var iş arayan, aş arayan. Sayın Başbakana soruyorum: Balıkesir SEKA'yı siz görmüyor musunuz? Gelin, yeni bir üretim potansiyeli olarak Balıkesir SEKA'nın, bir an önce, devlet tarafından ya da özel sektör tarafından ama bir üretim potansiyeline girmesini arzu ediyoruz.
Şimdi bakın, şeker fabrikaları yoluyla, özelleştirme yoluyla yeni bir SEKA, Susurluk'ta yaratılmak isteniyor. Susurluk Şeker Fabrikası, yanlış üretim planlaması sebebiyle yine özelleştirme noktasına geldi. Oysa, Susurluk Şeker Fabrikası bölgenin, hayvancılığın, çiftçinin ve üretimin çok önemli bir noktası. Yeni bir SEKA, yeni bir yer açılmadan, bu konuda Hükûmetinizin çok önemli bir şekilde, bölge halkının, çiftçinin ve köylünün sesini dinleyerek karar vermesi gerekiyor.
Değerli arkadaşlarım, ben bir öğretmen ve avukatım. 12 Eylül döneminde meslekten, beş yıl yargılanarak mesleğimden uzaklaştırıldım ve beş yıl sonra beraat ettim, altıncı yıl görevime başladım. Türkiye'de haksız tutuklamaların insan hakları ihlalleri üzerinde ne kadar ağır bir tahribat yaptığını en iyi, yakıcı yaşayan insanlardan biriyim. Sayın Başbakanımız da bir süre özgürlüğünden mahrum kaldı. Özgürlükten mahrum kalmanın insan üzerinde ne kadar acı bir tahribat yaptığını en iyi bilenlerden bir tanesidir.
Şimdi, bakın, bu ülkede, Yüksek Seçim Kurulu kararlarıyla, oradan geçmiş, halkın önüne koymuş ve milletin iradesiyle milletvekili seçilmiş milletvekillerimiz, ne yazık ki millî irade, bugün, tutukluluk altındadır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına, sözleşmelere rağmen, arkadaşlarımız orada, zindanlarda çürümeye terk edilmiştir. Herhâlde bu durum, bu Parlamentonun demokrasi tarihine kara bir dönem olarak geçecektir.
Bakın, döneminizde bu ülkenin aydınlık ve demokrasi mücadelesini veren, İlhan Selçuk gibi hayatının büyük bölümünü 12 Mart faşizmine, 12 Eylül faşizmine karşı direnen adam sabaha karşı gözaltına alınıp o narin bedeninin ölümüne sebep olunmuştur. Yine bu ülkede, sizin döneminizde, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneğini yaratarak on binlerce genç kızımızı ışıkla, aydınlıkla buluşturan o değerli hocamızı sabaha karşı hasta yatağından gözaltına alınarak onun narin bedeninin ölümüne sebep oldunuz. Herhâlde bu durum, sizin adalet tarihinizin kara bir dönemi olarak şimdiden tarihe geçmiştir.
Değerli milletvekilleri, buraya halkımız bizi işçinin, köylünün, halkın sorunlarını çözsün diye gönderdi. Geldiğimiz üç aylık dönemden beri burada halkı ilgilendiren hangi yasayı görüştünüz? Halkın sokaklara dökülüp gösteri yaptığı bir yasa mıydı bedelli askerlik yasası? Kimin yasasıydı? Hangi yasayı görüştünüz? Bu Parlamentoda bugüne kadar, üç ay içerisinde halkımızı ilgilendiren bir tek sorunu şuraya getirmediniz. Ama bunun hesabını bu millet herhâlde sizden soracaktır. O nedenle, bu bütçe halkın bütçesi değil, bu bütçe işçinin bütçesi değil, bu bütçe öğretmenin bütçesi değil, bu bütçe çiftçinin bütçesi değil, bu bütçe olsa olsa rantçıların bütçesidir ve bu bütçe bugüne kadar halka hiçbir şey vermemiştir, vermeyecektir de.
O nedenle, bu bütçeyle birlikte, halkımızın bundan sonra gerçekleri göreceği bir dönemin başlaması umuduyla yüce heyetinizi saygıyla selamlıyor ve bu bütçenin halkın bütçesi olmadığını bir kez daha burada ifade etmek istiyorum.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Havutça.