GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: KAMU GÖREVLİLERİ SENDİKALARI KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI
Yasama Yılı:2
Birleşim:88
Tarih:02.04.2012

AK PARTİ GRUBU ADINA CENGİZ YAVİLİOĞLU (Erzurum) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün memurlarımız ve diğer kamu görevlilerimiz başta olmak üzere, sivil toplum kuruluşlarımızın da yıllardır beklediği bir tasarıyı görüşmek üzere toplanmış bulunuyoruz.

Demokratik toplum ve devlet yapımızı hukuksal, toplumsal ve kurumsal açıdan bir üst seviyeye taşıyacağına inandığımız sendikalarımıza toplu görüşme yerine toplu sözleşme hakkı getiren 200 sıra sayılı Kanun Tasarısı nedeniyle huzurlarınızdayız. Bu vesileyle, grubum adına yüce heyetinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, benden önce muhalefet milletvekillerimiz bardağın boş tarafını dikkate alarak konuşmalarını yaptılar. Hiç şüphesiz, demokratik gelişim, sendikal hakların oluşturulması, kazanılması bir süreç işidir. Birden elde edilen haklar kazanımlar değildir. Batı'daki demokratikleşme sürecine, Batı'daki sendikalaşma sürecine bakıldığında böyle bir sürecin yaşandığını açıklığıyla görmekteyiz.

Değerli arkadaşlar, demokratik toplumlar çoğulcu ve örgütlü toplumlardır. Sendikaların örgütlenmesini kolaylaştırmak ve farklı talepleri kurumsallaştıran sendikaları sistem içerisinde güçlendirmek demokratik sistemi güçlendirmek demektir. Hiç kuşkusuz, demokrasinin ve yönetim anlayışlarının katettiği gelişim sürecinde sendikal hareketlerin katkısı önemlidir, büyüktür. Günümüzde sendikal hareketler ve oluşumlar çoğulcu demokrasilerin vazgeçilmek aktörleridir. Zira, demokrasilerde çoğulculuk demek, sadece siyasal partilerin varlığı demek değildir. Çoğulculuk, başta işçi ve memur sendikaları olmak üzere, sivil toplum örgütlerinin tamamının varlığı demektir.

Değerli arkadaşlar, demokrasi genellikle "halkın yönetimi" olarak tanımlanır. Hâlbuki, gerçekte demokrasi özgür halkın yönetimidir. Özgürlük temel değerdir. Bu yüzden, halkın özgürce örgütlenip özgürce taleplerini dile getirmesi esastır. Sendikalar tam da bu demokratik iklimin hem varlık şartı hem de ürünüdür. Hemen şunu ifade edeyim ki, demokrasi, sonuç değil, süreçtir. Demokratik toplum ve devlet oluşturmanın süreçleri ona değer katan kurumların tarihiyle de yakından ilintilidir. Bu anlamda, ülkemizin demokratik toplum ve devlet olma sürecini kısmen sendikaların tarihsel gelişim çizgilerinde görmek mümkündür. Bilindiği gibi ülkemizde işçi ve memurların sendikalaşmasına çeşitli gerekçelerle uzun süre sıcak bakılmamıştır. Memurların sendikal haklara kavuşmalarının yasal temeli ancak 1961 Anayasası'yla atılmıştır. 61 Anayasası'nın ilk hâlinde "çalışanlar" ifadesi kullanılarak sadece işçilere değil, kamu görevlilerine de sendika kurma hakkı tanınmıştır. Çalışanlar kavramı bir çatı kavram olarak hem işçileri hem de memurları kapsamıştır. Anayasa'nın ilgili hükmüne dayanılarak da 1965 yılında 624 sayılı Devlet Personeli Sendikaları Kanunu çıkarılarak uygulama imkânına kavuşulmuştur. Ancak bu Yasa'nın ömrü çok uzun olmamış, ülkede yaşanan olaylar nedeniyle 1971 muhtırası vuku bulmuş, Anayasa'da yapılan değişiklikle "çalışanlar" ibaresi daha da daraltılarak "işçiler" olarak sınırlandırılmış ve aynı zamanda 624 sayılı Yasa da yürürlükten kaldırılmıştır.

1982 Anayasası'na gelindiğinde ise, Anayasa'nın 51'inci maddesi sendika hakkını yalnızca işçilere ve işverenlere tanımış, memurlar ve diğer kamu çalışılanlarına bu hak tanınmamıştır.

Kamu görevlilerinin sendikalaşması konusu, yasal zemin bakımından 1992 yılında ILO'nun 151 sayılı Sözleşmesi'nin onaylanmasıyla önemli bir ivme kazanmıştır. Bu gelişmeyi müteakip 1995 yılında Anayasa'nın ilgili maddesi değiştirilmiş, böylece kamu görevlilerine sendika kurma hakkı ve idareyle üyeleri adına toplu sözleşme yapma imkânı tanınmıştır.

Elbette bu değişiklik tarihsel süreç içinde olumlu bir adımdır fakat sendikalar ile yürütmenin temsilcileri arasında yapılan görüşmeler sonucunda mutabakata varılması hâlinde bile nihai kararın hükûmete bırakılması, aslında demokratik sistem ve sosyal haklar bakımından süreçte önemli eksiklikler olduğunu göstermektedir.

Değerli arkadaşlar, 1995 yılında sağlanan ve bahsettiğim anayasal sendika hakkı, DYP-SHP-CHP koalisyonu döneminde gerçekleştirilmiştir. Bu hakkın kullanımı ise 2001 yılında DSP-MHP-ANAP koalisyonu tarafından hâlen yürürlükte olan 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu ile sağlanabilmiştir.

Bu düzenlemeler çağdaş demokratik sistem ve anlayışlar bakımından hiç kuşkusuz yetersizdir fakat sendikalaşma süreci açısından birer kilometre taşlarıdır. Emeği geçen sivil toplum örgütlerine ve tüm partilere teşekkür ediyorum.

Değerli milletvekillerim, 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu'nun yürürlüğe konulması, yönetsel anlayışımızın değişmesi ve personel sistemimiz açısından da son yıllarda gerçekleştirilen önemli adımlardan biridir. Kanunun uygulanması sırasında 8'i AK PARTİ hükûmetleri döneminde olmak üzere yapılan toplam 9 görüşmede elde edilen kazanımların ve bu kazanımlar sonucunda yapılan düzenlemelerin hiç de küçümsenemeyecek düzeyde ve içerikte olduğunu söylemem gerekir.

Değerli arkadaşlar, yapılan bu düzenlemeler, kamu personel sistemimize yön verici nitelikte olmuştur. Mesela, Tasarrufu Teşvik Fonu'nda biriken paranın nemalarıyla birlikte hak sahiplerine ödenmesi, Konut Edindirme Yardımı hesaplarında biriken paranın yine hak sahiplerine ödenmesi, 1991 yılından sonra göreve başlayan devlet memurlarına ilave bir derece verilmesi, disiplin cezalarının affedilmesi, aile ve çocuk yardımı ödemelerinin artırılması, sendikalı kamu çalışanlarına toplu sözleşme primi ödenmesi, özelleştirme işlemleri sonrası iş akdi feshedilen işçilere kamuda 4/C statüsünde geçici personel olarak çalışma hakkının verilmesi, kamu görevlilerinin izin sürelerinin artırılması, kamuda görev yapan 216 bin işçinin kadroya geçirilmesi, 4/B statüsünde çalışanlarla 4924 sayılı Kanun'a tabi olarak çalışmakta olan yaklaşık 200 bin sözleşmeli personelin kadroya geçirilmesi, özürlü personel alım sınavlarının merkezî olarak yapılması bunlardan sadece birkaçıdır. Toplu görüşmelerle kazanılan yukarıdaki hakların yanında, yine bu görüşmelerin yapıldığı dönemlerde hükûmetlerimiz memur aylıkları hususunda da avantajlar sağlamışlardır. Bu anlamda Aralık 2002'de 392 lira olan en düşük devlet memuru aylığı Ocak 2012'de 1.663 liraya, aynı dönemde 578 lira olan ortalama memur maaşı 1.894 liraya yükseltilmiştir. Bu süre zarfında kamu çalışanlarımızın aylıklarına yapılan artış hep pozitif yönde gelişme göstermiş, memurlarımız da emeklilerimiz ve diğer çalışanlarımız gibi enflasyona ezdirilmemiştir.

Değerli milletvekilleri, siyasal ve anayasal tarihimizin en önemli kilometre taşlarından birisi de 12 Eylül 2010 referandumudur. Sendikal hakları güçlendirerek demokratik toplumun oluşumunu daha da modernize eden 12 Eylül 2010 tarihli Anayasa değişikliği gerçekten tarihîdir, önemlidir. Yapılan bu değişiklikle, cumhuriyet tarihinde ilk kez kamu görevlilerine toplu sözleşme hakkı tanınmıştır. Elbette ilerleyen dönemde memurların toplu sözleşme hakkının başka sendikal haklarla daha da güçlendirilmesi gündeme gelecektir. Bunu muhalefet partilerimiz izah ettiler ama şunu açıkça ifade etmek gerekir ki: Toplu sözleşme hakkının tanınması ve bağımsız kurulların sisteme dâhil edilmesi, geçmişte hiç bir dönem ve sistemle kıyaslanamayacak derecede ileri ve demokratik bir adım olarak nitelendirilecektir.

Elbette ki bu adımları, bu yenilikleri yeterli görmeyenler de olacaktır. Bu düşünceleri saygıyla karşılıyorum ancak bu hükümler geçmişle kıyaslandığında, demokrasinin gelişimi ve sendikal haklar adına son derece ileri adımlar olduğu her hâlde inkâr edilmeyecektir. Geçmişte, sendika kurma hakları ellerinden alınan kamu görevlilerinin bugün toplu sözleşme hakkını konuşuyorsak, yasal düzenlemeyi tartışıyorsak, bu durum, demokrasi süreci adına son derece değerlidir.

Değerli arkadaşlar, anılan Anayasa değişikliğiyle, toplu sözleşme hakkının kapsamı, istisnaları, toplu sözleşmeden yararlanacaklar, toplu sözleşmenin yapılma şekli, usulü ve yürürlüğü, toplu sözleşme hükümlerinin emeklilere yansıtılması, Kamu Görevlileri Hakem Kurulunun teşkili, çalışma usul ve esasları ile diğer konuların kanunla düzenleneceği hususu hüküm altına alınmıştır. Bu kapsamda söz konusu hususların bir kanun çerçevesinde düzenlenmesi ihtiyacı hâsıl olmuştur. İşte bugün bu Anayasa değişikliğini hayata geçirecek olan kanun tasarısı Genel Kurulda değerlendirilecek ve inşallah en kısa sürede yasalaşacaktır. Böylece toplu sözleşme sistemi de uygulanma imkânı bulacaktır.

Tasarının getirdiklerine geçmeden önce şunu ifade edeyim ki: Bu tasarı kapalı kapılar ardında, "Biz yaptık oldu." anlayışıyla kesinlikle hazırlanmadı; tüm sendikalarımızla ve ilgili kuruluşlarla görüşüldü ve önerileri alındı. Çünkü biz biliyoruz ki demokrasilerde yasa yapılırken, mutlaka göz önüne alınması gereken ilkelerden birisi, alınan kararları, o kararlardan etkilenenlere sorma ilkesidir. Bu anlamda, bizzat Sayın Bakanın başkanlık ettiği ve saatler süren beş büyük toplantı gerçekleştirildi. Tasarının her aşamasında şeffaf olundu. Bütün görüşmelerde temel hedef azami mutabakatı sağlamak oldu, bunun da önemli oranda başarıldığına inanıyorum. İşte bu kadar hassas davranıldığı, herkesin görüşünün önemsendiği ve ortak akıl arandığı için bu tasarı, referandumdan yaklaşık bir buçuk yıl sonra Meclise gelebildi. Aynı diyalog süreci Mecliste de devam ettirilmiş, komisyon toplantılarında sendikalarımızın görüşleri alınmış ve taleplerinden önemli bir kısmı karşılanmıştır. Mesela: Toplu sözleşmelerin genel ve hizmet kolları itibarıyla görüşülmesi, sosyal denge tazminatının yasal temelinin oluşturulması, sendikaların il ve ilçe temsilcilerine haftalık izin verilmesi, iş yeri sendika temsilcilerine verilen iznin arttırılması, Kamu Görevlileri Sendikaları Heyetinin yapısının yeniden gözden geçirilmesi, en fazla üyeye sahip hizmet kolları sendikalarının da heyete alınması, sendikaların üyeleri için davalarda taraf olunması veya dava açılması. Bu gibi görüşleri toplantılarda dikkate alınmış ve maddelere geçildiğinde göreceksiniz ki uygun görülen değişiklikler de yapılmıştır.

Bu tasarının oluşturulması sürecinde, başta sendikalarımız olmak üzere, tüm partilerden arkadaşlara ve katkı sunan herkese bir kez daha teşekkür ediyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şimdi de Genel Kurulumuza görüşeceğimiz kanun tasarısının ana başlıklar hâlinde neler getirdiği hususunda bilgi vermek istiyorum.

Öncelikle, tasarıyla, Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu'nun adı toplu pazarlık sistemine uygun olarak "Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanunu" olarak değiştirilmiştir.

Tasarıda örgütlenme hakkının kapsamı genişletilmiştir. Bu anlamda, sendika üyesi olabilmek için adaylık ve deneme süresini tamamlama şartı ile sendika kurucusu olabilmek için öngörülen iki yıllık hizmet şartı kaldırılmıştır. 100 ve daha fazla kamu görevlisinin çalıştığı iş yerlerinin amir ve yardımcıları ile özel güvenlik personelinin sendika üyesi olabilmesi öngörülmüştür. Sendikaların kuruluş ve işleyiş prosedürleri kolaylaştırılmıştır. Bu yönüyle de sendika ve konfederasyonlardan kuruluş sırasında istenen belgeler azaltılmıştır.

Yürürlükteki kanuna göre, üye sayısı 500'ü aşan şube genel kurulları delegelerle yapılırken, artık bütün şube genel kurulları delegelerle yapılabilecektir.

İlgili makamlarca düzeltilmesi istenilen zorunlu tüzük değişiklikleri genel kurul toplanmaksızın da gerçekleştirilebilecektir.

Sendika ve konfederasyonlar bünyesinde zorunlu organlar dışında da organlar oluşturulabilecektir.

Genel kurul toplantılarının yapılabilmesi için öngörülen azami üç yıllık süre dört yıla çıkarılmıştır.

Sendika ve konfederasyonlar uluslararası kuruluş kurabilecektir. Şube kurulamayan il ve ilçelerde fiilen var olan il ve ilçe temsilcilikleri kanunda düzenlenmiştir. 100 üye sayısını aşan il, 50 üye sayısını aşan ilçe temsilcilerine haftada dört saat izin verilecektir.

Katılımcı yönetim anlayışına uygun düzenlemeler yapılmıştır. Bu kapsamda da, Yüksek İdari Kurul kaldırılmış, bir yönetime katılma uygulaması olarak, kamu personelini ilgilendiren genel nitelikli konularda istişareye imkân veren Kamu Personeli Danışma Kurulu oluşturulmuştur. En çok üyeye sahip üç konfederasyon ile özellikle her hizmet kolunda yetkili sendikalar bu Kurulda temsil edileceklerdir.

İş yeri sendika temsilciliği ve sendikaların iş yeri temsilciliği sistemi yeniden düzenlenmiş, temsilci sayısı azaltılarak temsil güçlendirilmiştir.

Toplu sözleşmenin kapsamı ve düzeyiyle ilgili olarak da değerli arkadaşlar, toplu sözleşmenin kapsamı, kamu görevlilerine uygulanacak kat sayı ve göstergeler, aylık ve ücretler, her türlü zam ve tazminatlar, ek ödeme, toplu sözleşme ikramiyesi, fazla çalışma ücreti, harcırah, ikramiye, doğum, ölüm ve aile yardımı ödenekleri, cenaze giderleri, yiyecek ve giyecek yardımları ve diğer mali ve sosyal haklar olarak belirlenmiştir.

Toplu sözleşme görüşmelerinde hem kamu görevlilerinin geneline yönelik mali ve sosyal haklar hem de hizmet kollarına özgü mali ve sosyal haklar görüşülebilecektir.

Hem genel düzeyde hem de hizmet kolu düzeyinde birbirinden bağımsız olarak geçerli toplu sözleşme imzalanabilecek, uyuşmazlık hâlinde de Kamu Görevlileri Hakem Kuruluna başvurulabilecektir.

Toplu sözleşmeden kimler faydalanacaktır? Toplu sözleşme hükümlerinden sendika üyesi olsun ya da olmasın bütün kamu görevlileri faydalanabilecektir. Sadece toplu sözleşme ikramiyesinden sendika üyesi kamu görevlileri yararlanabilecektir.

Toplu sözleşme görüşmelerinde sendika heyetinin oluşması ise geçmişe göre daha da demokratiktir. Kamu Görevlileri Sendikaları Heyeti, en çok üyeye sahip konfederasyonun "Heyet Başkanı" olarak belirleyeceği 1, en çok üyeye sahip üç konfederasyondan 1'er, her hizmet kolunda en çok üyeye sahip sendikadan 1'er olmak üzere toplam 15 üyeden oluşacaktır. Böylece hem genel düzeyde hem de hizmet kolu düzeyinde yüksek oranlı bir temsil öngörülmüştür.

Değerli arkadaşlar, tasarı ile yapılan önemli yeniliklerden birisi de sosyal denge hususu olmuştur. Toplu sözleşmelerde belirlenen tavanı aşmamak kaydıyla mahallî idarelerde en çok üye kaydetmiş sendika ile mahallî idare çalışanlarına ödenecek sosyal denge tazminatını belirlemek üzere ihtiyari nitelik taşıyan sözleşme yapılabilecektir. Bu da, il özel idareleri de dâhil olmak üzere, mahallî idarelerde kurumsal düzeyde sözleşme imzalanabilmesi anlamına gelmektedir.

Toplu sözleşme sisteminden emeklilerimiz de faydalanacak, kamu görevlilerinin aylık ve ücretlerine aylık ve taban aylık kat sayılarıyla yapılan artışlar kamu görevlilerinin emeklilerine de yansıtılacaktır.

Kamu Görevlileri Hakem Kurulunun yapısı da yine hem Kamu İşveren Heyetinin hem Kamu Görevlileri Sendikaları Heyetinin öğretim üyelerinden belirleyeceği 1 üye olmak üzere daha demokratik bir şekilde 11 üyeden teşkil edilmiştir.

Değerli arkadaşlar, anlatmış olduğum hususlar bardağın dolu tarafını içeren hususlardır. Hiç şüphesiz daha ileri düzeyde, daha fazla demokrasi ve çalışma standartlarını artıracak düzenlemeler ileride yapılabilir. Bu mümkün müdür? Evet, mümkündür. Arkadaşlarımızın eleştirilerinden, yapılacak işlerin, yapılan işlerin azımsanmaması gerektiğini de çıkarmak lazım. Bizim yapmış olduğumuz tasarı, yapmış olduğumuz görüşmeler geçmişle mukayese edildiğinde, var olan durumu daha da demokratik, insani çalışma şartlarının oluşturulması açısından daha da ileri boyuta taşımaktadır.

Özetle, bu tasarının kanunlaşması hâlinde toplu sözleşme genel ve hizmet kolları itibarıyla yapılacak, sözleşmeyi imzalama yetkisi geneline yönelik bölümü için Kamu Görevlileri Sendikaları Heyeti Başkanına, hizmet kollarına yönelik bölümleri için ise ilgili sendika temsilcilerine verilecektir.

Sözleşmenin ilgili bölümlerini imzalamaya yetkili olanların, imzalamaya yetkili oldukları bölümler için Kamu Görevlileri Hakem Kuruluna başvurmaları mümkün olabilecektir.

Demokratik toplum yapımızı, sendikalaşma ve çalışma şartlarını iyeleştirmeye imkân tanıyan bu tasarının hayırlı, uğurlu olmasını diler, hepinize saygılar sunarım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Yavilioğlu.