| Konu: | 2012 YILI MERKEZÎ YÖNETİM BÜTÇESİ VE 2010 YILI MERKEZÎ YÖNETİM KESİN HESAP KANUNU TASARISI |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 43 |
| Tarih: | 20.12.2011 |
BDP GRUBU ADINA HASİP KAPLAN (Şırnak) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; biraz önce konuşmamın başında belirttiğim birkaç hususa dikkat çekmek istiyorum çünkü bu bütçenin aslan payı güvenliğe ayrılmış, istihbarata ayrılmış, emniyete ayrılmış, jandarmaya ayrılmış.
Sizi bir zaman yolculuğuna çıkaracağım. Bugün sabah şafağında operasyonların yönü gazetecilere, basın mensuplarına yöneldi; halkın haber alma kaynaklarına yöneldi; televizyonlara, gazetelere, dergilere, ajanslara yöneldi. Zaten Türkiye'de Türk Ceza Kanunu var, Basın Yasası var ve buralarda bir haber yanlışsa veya suç teşkil ediyorsa anında bunun gereği de yapılıyor. Ancak bugün yapılan operasyona baktığımız zaman, bizi çok önemli bir noktaya, dikkatli bir noktaya çekiyor: Özgür Gündem gazetesi. Bakın, dikkat edin. Hemen, Dicle Haber Ajansı. Devam ediyorum: Etik Ajans. Devam ediyorum: Gün Matbaası ve Demokratik Modernite, Gün Televizyonu Diyarbakır'da bölgesel Kürtçe yayın yapan.
Tabii bir taraftan Roj TV ile uğraşırken diğer taraftan "TRT Şeş'i açtık." diyen bir Hükûmet, Diyarbakır'da bölgesel olarak Kürtçe yayın yapan Gün TV'ye? Ve daha önce de Azadiye Welat gazetesinden 13 yazarı tutuklayarak, Yazı İşleri Müdürüne de yüz altmış altı buçuk sene vererek Türkiye'deki 71 tutukluyla dünya gazeteci tutuklu rekorunun üzerine bir rekoru daha bu sabah ekledi, 40 kişi daha ekledi.
Şimdi, bunlara baktığımız zaman sadece bu kesim değil. Onlarla şu veya bu şekilde birlikte çalışmış veya beraber olan AFP'den, ETA Ajansından yine Vatan gazetesine kadar, yine Fırat Dağıtımdan dağıtım şirketlerine kadar -bakın, dağıtım şirketlerine kadar- bir saldırı var. Biz bu konsepti çok iyi biliyoruz arkadaşlar, sizin dikkatinizi bu konsepte çekeceğim.
Bu bütçenin aslan payını harcayıp basını susturmakta, muhalifleri susturmakta harcıyor bu Hükûmet. Kendisi gibi düşünmeyenleri kelepçeleyerek, özel savcılarına, özel polisine, özel mahkemelerine tutuklatarak, teslim ederek Türkiye'de basını susturmaya çalışıyor. Diğer taraftan, medyayı tekeline alıyor, yayın yönetmenleriyle toplantılar yapıyor, direktifler veriyor, susturuyor. TRT'yi de kendi çiftliğine çeviriyor; devletin, vatandaşın parasıyla, elektrik paralarıyla çalışan TRT'yi de çiftliğine çeviriyor.
Bakın, sizi zaman yolculuğunda 90'lı yıllara getireceğim. Sık sık Hükûmetin dediği 90'lı yıllara dönmeyeceğiz, günlerine. Eymür'ün itirafları daha dün burada, basında yer aldı, ifadelerini verdi. Eymür, öldürülecek Kürt iş adamlarının listesinin Millî Güvenlik Kurulunda olduğunu söylüyor. Şu an orada. MGK'nın Başkanı da Başbakandır. Hükûmetin başı Başbakan, MGK'nın da Başkanı. 90 konsepti içinde, 15 Temmuz 1993 tarihli, MGK direktifleriyle hazırlanan bir belge var. O dönemde, 93. Burada açık açık şöyle yer alıyor: "Kürtleri susturun." emri veriliyor. Özgür Ülke gazetesi 3 Aralık 94'te bombalanıyor. İki ay önce manşetle duyurulan belge yedi başlıktan oluşuyor: Örgüte ve lider kadrolarına karşı, örgütü destekleyen kuruluşlara karşı, destekçi ve sempatizanlara karşı, bölge insanına karşı alınacak tedbirler. Ve o dönemde infazlar, faili meçhul cinayetler işleniyor. O dönemin hedefleri arasında Mezopotamya Kültür Merkezi gibi kurumlar var, İnsan Hakları Derneği var, Halkın Emek Partisi var, Demokrasi Partisi var ve Demokrasi Partisi 94 yılında -o zaman Sayın Ahmet Türk burada, Sırrı Sakık burada, ikisi de buradaydı- milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılıp tutuklandıkları, Leyla Zanaların on yıl cezaevinde kaldıkları süreçtir.
Şimdi, bu süreçleri iyi takip edeceksiniz ki Türkiye'nin nasıl bir felakete, bir uçuruma sürüklendiğinin kodlarını burada yakalayacağız.
Bu listeler, Tansu Çiller'in dönemin Başbakanı ve Genelkurmay Başkanı Doğan Güreş'in emriyle, o dönemde yazılı belgeleriyle bu yapılan infazlar, hepsi belgeli.
Şimdi, Ayhan Çarkın isminde geçmiş döneme ilişkin bilgi ve tanıklıklarda bulunan bir özel timci çıkıyor diyor ki: "MİT'ten öldürülen filan kişinin mezarını gösterebilirim. Filan kişi öldürüldü, cinayet işlendi." Açık belge söylüyor, yer söylüyor ve bütün bu faili meçhul cinayet işleyenlerin hepsi bu özel mahkemeler tarafından serbest bırakılırken yasal demokratik haklarında muhalefetle mücadele edenler içeriye alınıyor. Faili meçhul cinayet işleyenler, işkenceciler bir bir salınıyor. Birden fazla insanı öldürenler bu Hükûmet tarafından koruma altına alınıyor, korunuyor, kollanıyor ama polis bir gün onlarla ilgili bir işlem yapmıyor, yargı önüne çıkarmıyor ama muhalifse profesör alınıyor, akademisyen alınıyor, aydını alınıyor, sanatçısı alınıyor, siyasetçisi alınıyor, seçilmiş belediye başkanları alınıyor.
Bakın, 93'ten 2000'li yıllara geleceğiz şimdi. Bu zaman tünelinde bir duraktır 2000'li yıllar. Bu zaman tünelinde bilgi destek planı ve bilgi destek planı faaliyet çizelgesi vardır MGK bünyesinde. Bu MGK bünyesindeki eylem bilgi destek planında ölüm listelerinin belgeleri var. Çok uzak bir tarih değil, müruru zamana da uğramadı.
Şimdi, bu sürecin içinde yine İçişleri Bakanı Gazioğlu'nun açıklamaları var o dönemlerde, bu konularda verilen gizli emirler var. Şimdi, buradan getiriyorum ve Ergenekon soruşturması var. Asıl mesele burada. Burada Ergenekon soruşturması, İnternet andıcının bir irticaya karşı olanı var, bir bölücülüğe karşı olanı var, bir de bu andıcın Balyoz davasında ayrı bir boyutu var.
Bunlar, Ergenekon davası sanıkları Silivri'de yargılanıyor ama çok enteresandır, bölücülüğe karşı İnternet andıcında yer alan bütün veriler, aynı şekilde önceki dönemden alınmış olarak burada ve burada bir Dolmabahçe görüşmesi yapılıyor, irtica çıkarılıyor, irtica çıkarıldıktan sonra tek tehdit olarak bölücülük kalıyor. Kırmızı Anayasa, Millî Siyaset Belgesi'nde bu değiştiriliyor ve Ergenekon'un bölücülüğe karşı andıç, İnternet andıcı teorisi Silivri'de yargılanıyor. Bugün AK PARTİ Hükûmeti ise onun uygulamasını yapıyor.
Bakın, dikkat edin, İnternet andıcının, eylem destek planının, bölücüye karşı planın bütünü Ergenekon'un patentinde, markasında. Uygulamasını Hükûmet yapıyor, aynen bire bir, basınını susturuyor, siyasetçisini susturuyor, demokratik hakları savunan 9 bin kişiyi gözaltına alıyor, 5 bini tutuklanıyor.
Peki, sormak istiyorum: Hükûmet ile Ergenekon'un bu konudaki anlaşmaları, uzlaşmaları, iş birlikleri, bu konudaki uzlaşmaları ne anlama geliyor? 90'lı yıllara Türkiye'yi çevirmenin, bu Mecliste, bu ülkede demokratik yolları kapatmanın bu ülkeyi felakete, uçuruma getireceği açık değil mi? Kimin bu ülkeyi maceraya götürmeye hakkı var ki bu operasyonları çekiyor. Eğer gücünüz varsa çıkarsınız sandıkta muhaliflerinizi geçersiniz ama bunun aksi yapılıyor şu an. Aynen yapılan budur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Kaplan.