GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2012 YILI MERKEZÎ YÖNETİM BÜTÇESİ VE 2010 YILI MERKEZÎ YÖNETİM KESİN HESAP KANUNU TASARISI
Yasama Yılı:2
Birleşim:43
Tarih:20.12.2011

CHP GRUBU ADINA MEVLÜT DUDU (Hatay) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2010 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı'nın 5'inci maddesi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi adına söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.

Bir bütçe görüşmesi daha iktidarın görüşleri ve istekleri doğrultusunda sona eriyor. Başbakana ve iktidar partisine göre ülkemizde hiçbir sorun yok, ekonomiden sağlığa, eğitimden üretime her şey çok güzel, her şey tıkır tıkır işliyor ama ne var ki bu gidişi bir tek kendileri görüyorlar. Konuştukları zaman "Acaba ben bu ülkede yaşamıyor muyum?" diye düşünmekten kendimi alamıyorum. Ben hiçbir yerde Hükûmetin bahsettiği güzel gidişten en küçük bir ize dahi rastlamadım. Merak ediyorum, bir tek ben mi göremiyorum? Madem her şey çok güzel, madem ülkemizde her şey yolunda, o zaman aklıma takılan bazı sorulara cevap bulabilmek için Sayın Başbakana ve iktidar partisine sormak istiyorum: Madem ülkemiz güllük gülistanlık, peki, bu cari açık neyin nesi? Nasıl oldu da dokuz yılda elli yıllık açığın 6 katı olarak gerçekleşti? Neden iç borç 150 milyar liradan 362 milyar liraya çıktı? Neden dış borç 148 milyar dolardan 310 milyar dolara çıktı? Neden işsizlik oranı yüzde 8'den yüzde 11,2'ye çıktı? Neden seksen yıllık dış ticaret açığı dokuz yılda 2 katına çıktı? Neden halkın bankalara olan borcu dokuz yılda 6,5 milyar liradan 180 milyar liraya çıktı? Neden 5 milyar lira olan çiftçi borçları dokuz yılda 24 milyar liraya çıktı? Neden 2002 öncesi yüzde 5 olan ortalama kalkınma hızı yüzde 4,3'e düştü? Neden gelişmekte olan 150 ülke arasındaki 49'uncu sıradaki yerimiz 88'inci sıraya geriledi? Neden dokuz yılda karşılıksız çekler ve protestolu senetler 6 katına çıktı? Neden dokuz yılda karşılıksız çekler ve protestolu senetler 6 katına çıktı? Neden bu bütçede işçi ve esnaf kelimeleri sadece birer kez kullanılmış? Neden emekli, memur, işçi, köylü, üretici, sanayici, esnaf kesimleriyle ilgili doğru dürüst bir şey yok? Neden bu bütçede üretime, yatırıma, istihdama yönelik hiçbir önlem yok? Neden 599 lirayla yaşamaya çalışan asgari ücretlilerin durumunu iyileştirecek önlemler yok? Neden on binlerce öğretmenin atanmasıyla ilgili bir şey yok? Madem her şey çok iyi gidiyor, neden iki yılda bir torba yasalarla mali aflar çıkarıp SSK ve BAĞ-KUR primlerini affediyorsunuz? Neden muhalefetten birinin başkanlığında bütçeyi ve harcamaları denetleyecek bağımsız bir kesin hesap komisyonu kurmaktan korkuyorsunuz?

Değerli milletvekilleri, bu nedenler daha çok, saymakla bitmez, süremiz kısıtlı. Sonuç olarak şunu söylemek istiyorum: İktidar partisi, müflis tüccarlar gibidir; ekonomi yönetimleri sadece günü kurtarmak için satacak yeni şeyler aramaktan ibarettir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Hükûmet üyelerinin ve iktidar partisinin bu sorulara verecek mantıklı cevaplarının olduğuna inanmak istiyorum ama mantıklı bir cevaplarının olmadığını da biliyorum. Çünkü bu iktidarın, bu ülke ve bu ülkede yaşayan insanlarla ilgili çok fazla düşüncelerinin olduğu kanaatinde değilim. Eğer iktidar partisinin bu halkla ilgili kaygıları olsaydı, bugün Van depremi sonrası yaşananlar olmazdı. Yıllarca halktan toplanmış olan deprem vergileri amacına uygun olarak kullanılırdı. Van depremi sonrası toplanan ayni ve nakdî yardımlar şeffaf bir şekilde yerlerine ulaştırılırdı. Depremin yarattığı yıkım üzerinden gizli gizli rant hesapları yapılmazdı.

Değerli milletvekilleri, Hükûmet ve iktidar partisi, bu ülkeyi ve bu ülkenin insanlarını düşünseydi, ABD'nin çıkarları doğrultusunda politika yaparak komşu ülkelerle sorun çıkarmazdı; Mardinlileri, Şanlıurfalıları, Kilislileri, Adanalıları, Mersinlileri, Gazianteplileri düşünürdü.

Hatay ve çevre illerin menfaatlerini görmezden gelen AKP Hükûmeti, Ortadoğu'da ABD'nin yazdığı senaryoyu oynama konusunda çok başarılı. Bu oyunun son basamağı Suriye'dir. Düne kadar Esad ailesiyle yakın olan AKP ve Başbakan şimdi muhaliflerle yakınlaştı. Tüm bu olayların senaryosunu yazan ABD ne derse AKP onu yapıyor.

Suriye'yle 8 milyar dolar civarında olan ticaret hacmimiz şu anda durma noktasına gelmiştir. Suriye, aynı zamanda diğer Ortadoğu ülkeleriyle aramızda köprüdür.

Hükûmet, bu ülkeyi ve bu halkı düşünseydi, bugün Suriye meselesi nedeniyle ürünü elinde kalan, tır ve kamyonları kapı önüne bağlanan Hatay ve Hataylıları ve diğer bölge vatandaşlarını düşünürdü.

Bu Hükûmet bu ülkeyi düşünseydi, İskenderun Körfezi'nin dünya enerji merkezi olma iddiasını Lazkiye'ye kaydıracak olan planları desteklemezdi.

Bu Hükûmet bu ülkeyi düşünse adil olurdu. Uzun tutukluluk süreleriyle yargısız infazlar yapmazdı. Adil yargılanma hakları ellerinden alınmış, milletin oyuyla seçilmiş olan milletin vekillerini içeride yatırmazdı.

Bu Hükûmet adil olsa, tarihin en büyük soygunu olan Deniz Feneri davasında gerekeni yapardı. Parasız eğitim öğretim isteyen gençleri yıllarca içeride yatırmazdı.

Bu Hükûmet bu ülkeyi ve halkı düşünseydi, Hopa'da Metin Lokumcu, Suriye'de Münir Dural ölmezdi.

Değerli milletvekilleri, Metin Lokumcu için Başbakan ne dedi? "Beni zerre kadar ilgilendirmiyor." Anladık ki, Sayın Başbakan, partisine oy vermeyen ve ülkenin gidişatını beğenmediğini dile getirenlerle ilgili herhangi bir düşünceye sahip değil, onlarla ilgilenmiyor.

Değerli arkadaşlarım, bu devletin mantığında, geleneğinde böyle bir anlayış yoktur. Ciddi bir devlet adamı, hele ki bir Başbakan, 74 milyon içerisinde herhangi bir yurttaşımız için "Beni ilgilendirmiyor." deme hakkına sahip değildir ve maalesef böyle bir kişinin bu devleti yönetiyor olması Türkiye için en büyük talihsizliktir. (AK PARTİ sıralarından "Yapma ya!" sesi) Yapıyorum, yapıyorum.

Metin Lokumcu'nun ölümünü protesto eden 22 üniversite öğrencisi altı ay tutuklu kaldı. Ne yapmışlar? Terör örgütü kurmuşlar. Suçlamalarla ilgili delil olarak ise dört adet plastik sopa, kırık şemsiye, kitap, poşu, Mahir Çayan, Deniz Gezmiş, İbrahim Kaypakkaya'nın fotoğrafları bulunmuş. Bu çocuklar altı ay cezaevinde kaldılar, ömürlerinden altı ay çalındı değerli arkadaşlarım.

İSRAFİL KIŞLA (Artvin) - Otobüsün içinde ben vardım Beyefendi, ben.

MEVLÜT DUDU (Devamla) - Siz buna ileri demokrasi diyorsunuz ama buna ne isim verirseniz verin bir gerçeği asla değiştiremezsiniz, siyaset literatüründe bunun tek bir karşılığı vardır, o da faşizmdir. (CHP sıralarından alkışlar) Ve unutmayın bir gün hukuk ve demokrasi size de lazım olacaktır.

Peki, Münir Dural'ı tanıyor musunuz? Münir Dural, İskenderunlu bir vatandaşımız, ekmeğini Suudi Arabistan'da kazanıyordu, geçen hafta tatil için geldiği İskenderun'dan Suudi Arabistan'a kara yoluyla dönerken Suriye'nin İdlip şehrinde, sizin yani AKP İktidarının desteklediği Suriyeli isyancılar tarafından katledildi. Peki, bu sizi ilgilendiriyor mu? Herhâlde bu da ilgilendirmiyor. Buradan açıkça ilan ediyorum: Münir Dural'ın Suriye'de katledilmesinin sorumlusu ABD'nin emrinden çıkmayan Başbakandır, Dışişleri Bakanıdır ve AKP Hükûmetidir. (CHP sıralarından alkışlar)

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, üretime sırt çevirmiş, ithalata kucak açmış, memuru, emekliyi, üreticiyi, işçiyi, köylüyü ve çiftçiyi sadece sömürü aracı görüp, hiç değer vermemiş olup, AKP Hükûmetinin?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MEVLÜT DUDU (Devamla) - Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Dudu.