| Konu: | 2012 YILI MERKEZÎ YÖNETİM BÜTÇESİ VE 2010 YILI MERKEZÎ YÖNETİM KESİN HESAP KANUNU TASARISI |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 43 |
| Tarih: | 20.12.2011 |
MHP GRUBU ADINA ALİ UZUNIRMAK (Aydın) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına bu maddede söz aldım. Hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Aslında bütçenin en önemli kalemlerinden biri ve en çok tartışılan kalemlerinden birine geldik, devlet borçları.
Değerli milletvekilleri, elimde Sayın Bakanın konuşması var. Sayın Bakan, her maddede olduğu gibi, mutlaka benden sonra gelip bir şeyler söyleyecektir ama ben Sayın Bakanın kaleminden, ağzından bir şeyleri sizlerle paylaşmak istiyorum.
1990 yılından başlıyor dış borcumuzun ne olduğunu vermeye "2002'de dış borcumuz 129,6 milyar dolar olmuş." diyor Sayın Bakan ve 2002'den bu yana haziran sonu itibarıyla 309,6 milyar dolara çıktığını söylüyor yani devletin dış?
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Özel sektör?
ALİ UZUNIRMAK (Devamla) - Değil Sayın Bakan.
MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Özel sektörün borcu?
ALİ UZUNIRMAK (Devamla) - Değil Sayın Bakanım.
Tarihî perspektif.
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) - Tutanaktan okuyor.
ALİ UZUNIRMAK (Devamla) - Özelikle tutanak? Sizin konuşmanız bu.
Neyse? Sayın Bakan, gelir düzeltirsiniz siz.
Şimdi, 2002'de 129 milyar dolar? Bir defa özel sektörün borcu o kadar değil, 44 milyar dolar civarında özel sektörün dış borcu Sayın Bakan.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis) - 102 milyar?
ALİ UZUNIRMAK (Devamla) - 102 değil? Konuşmamı lütfen şey yapmayın da!
Bu, sizin tutanaklarınız. Sizin tutanaklarınız bu. Yani hülasa, devletin dış borcunda 140 milyar dolar civarında bir artış var.
Peki, iç borca dönüyorum şimdi; yine Sayın Bakanın tutanaklarından. Türkiye'nin iç borcu artmış ve 352 milyar liraya çıkmış. Nereden geliyor buraya? 150 milyar liradan geliyor. Ne olmuş? 200 milyar lira devletin iç borcu artmış.
Peki biz, değerli milletvekilleri, bu rakamları okurken iktidar-muhalefet çekişmesi içerisinde bir mantıkla buna bakmamalıyız. Bu ülke bizim, hepimiz sorumluyuz. Okus pokus belli bir süre idare eder ekonomiyi.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) - Var mı öyle bir şey ağabey?
ALİ UZUNIRMAK (Devamla) - Ama Okus pokus belli bir süre idare eder. Rakamları ters yatırırsınız, amuda kaldırırsınız, çarparsınız, bölersiniz ama kaderi değiştiremezsiniz.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) - Siz öyle mi yaptınız?
ALİ UZUNIRMAK (Devamla) - Bakın, kaderi değiştiremeyeceğinizi şimdi anlıyorsunuz.
İç borç 352 milyar liraya çıkmış. Dolar olarak açıkladığınızda, bundan bir sene önce dolar kurunu 1.500 lira derseniz, bugün açıkladığınızda TL olarak ödeyeceğiniz borcunuzu dolar olarak düşürmüş olursunuz ve iç, dış borç toplamı özel sektör dâhil 520 milyar dolara çıkmış.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) - Millî gelir?
ALİ UZUNIRMAK (Devamla) - Millî gelir değil, gayrisafi yurt içi hasılayı esas alın. Çünkü, eğer özel sektörün borçlarını, birtakım şeylerini, yabancıların bu ülkedeki ürettiklerini, yabancı sermayeyi? Daha hâlen siz gayrisafi yurt içi hasılayla, gayrisafi millî hasıla arasındaki farkı bilmiyorsanız, bu halkı doğru bilgilendirmezsiniz, burada doğru mantık inşa edemezsiniz değerli arkadaşlar. Zaten hep yanıldığınız da burada.
Bakın, yeni model kriz? Eskiden, devlet kamu finansmanı krize giriyordu. Neden? Çünkü, devlet yatırım yapıyordu. Sümerbank'ından, Demir Çeliğinden, TÜPRAŞ'ından, bir sürü şeyi inşa ediyordu ve bunlarla devlet borçlanıyordu. Şimdi, siz bunları özel sektöre yıktınız. Doğrudur, 2002'de, 2001'de bizim çıkarttığımız yasalarla, bizim size bıraktığımız yasalarla bunlar temin ediliyor. Yap-işlet, yap-işlet-devret modelleriyle enerjiden başka alanlara varıncaya kadar bütün sektörlerde artık yap-işlet, yap-işlet-devret modeli geliyor. Doğru mudur? Doğrudur bizim bakış açımızdan ama biz eğer mantığı doğru inşa etmezsek eleştirilerimizi haklı yapmayız. Siz, eleştirileri haklı yapmıyorsunuz.
Ben size buradan, vicdanınıza soruyorum, vicdanı olmayanın Allah'ı olmaz: Eğer AKP İktidarı, bugünkü dünyadaki ve Türkiye'deki enstrümanlar yerine 95'te iktidarda olsaydı, bugünkü borçlanma enstrümanlarından başka alanlara varıncaya kadar, yap-işlet-devret modellerine varıncaya kadar, AKP ne yapabilirdi arkadaşlar? Hiçbir şey yapamazdı.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) - Çok şey yapardı.
ALİ UZUNIRMAK (Devamla) - Bakın, konjonktürü, dünyadaki gelişen sistemi... Ben size bir borçlanma modeli anlatacağım, o zaman siz, doğruyu kavramaya çalışın. Bakın, bu ülkede 94'lü, 95'li yıllarda bazı bankalar kuruldu. Bu kurulan bankalar niçin kuruldu? Devlet borçlanamıyordu, devlet borçlanamadığı için, sizin de aranızda, birçok bakan, milletvekili hatta çok yüksek makamlarda olan siyasetçi arkadaşlarımızın olduğu dönemlerde, onların da altında imzası olduğu birtakım, kuruluş eksikliğine rağmen, bankalara kuruluş izni verildi. Verilmenin sebebi neydi? Devlet borçlanamıyordu. Bankalar vasıtasıyla, back to back'lerle yurt dışından bu özel bankalar, özel izinlerle, eksik izinlerle kurulmuş, sizin arkadaşlarınızın da imzasının olduğu bankalar, Türkiye'ye paralar getirdi.
NUREDDİN NEBATİ (İstanbul) - Türkiye iyi yönetilemiyordu.
ALİ UZUNIRMAK (Devamla) - Bu bir borçlanma enstrümanıydı o gün için. Ha, bugün, borçlanma enstrümanları değişti, dünyadaki dolaşan likidite değişti. Birtakım rakamları okurken lütfen, dünyayla beraber okuyun. Dış ticaretimiz arttı, doğrudur arttı. Peki, arkadaş, dünyadaki dış ticaret hacmi ne kadar arttı Türkiye'nin dış ticaret hacmi artarken? Bakın, Cumhurbaşkanı bir tespitte bulunuyor: "1 dolarlık ihracat yapmamız için 82 sentlik ithalat yapmanız." gerekiyor diyor. Peki, bunun daha ötesinde bir şey söyleyeyim ben size: Daha bunun finansman giderleri yok, başka alanlardaki masrafları yok, demek ki siz Türk halkına boşa kürek çektiriyorsunuz, sadece amelelik kalıyor bize, işçilik kalıyor. E, o da bir marifet, tabii ki doğrudur, ekmek yiyor vatandaşımız, eyvallah ama mantığı doğru kurmak lazım, eleştiriyi doğru yapmak lazım. Eğer siz bu mantığı doğru kurmazsanız, o zaman siz Türkiye'yi doğru bir hedefe doğru götürmezsiniz.
Bakın, ben size çok basit bir şey anlatacağım. Bu enstrümanlar, borçlanma modelleri, yeni kriz modeli? Eskiden devlet yatırımlardayken kamu finansmanı açık veriyordu ve kamu finansmanından bu borçlar ve kriz meydana geliyordu. Peki, siz ne yaptınız? Dün bu ülke TÜPRAŞ'ından Sümerbank'ından, Demir Çeliğine varıncaya kadar halk, yoksul halk ihtiyaçlarını karşılamak için Sümerbanklardan alışveriş yapıyordu, devlet de orayı sübvanse ediyordu. Halkın şekeri ucuz yiyebilmesi için devlet sübvanse ediyordu, devlet şeker fabrikalarını kurmuştu.
Değerli arkadaşlar, bunların hepsini sattınız. Özelleştirme yapıldı 35 milyar dolar civarında. Bazı vergilerde, sigortalarda yapılandırmalar yaptınız. Bunlar, devletin alacaklarında yazılı olan, geçmiş hükûmetlerin tahsil edemediği belki imkânsızlıklardan ama sizin döneminizde tahsil edilen paralar. E, şimdi, 2B çıkarıyorsunuz, devlete suni birtakım başkalarının ellerinde olmayan imkânlarla bir şeyler meydana getiriyorsunuz. Bunları doğru algılamak lazım ve doğru okumak lazım. Eğer bunları doğru okumazsanız misafir parayı Türkiye'de doğru okumazsanız? Şimdi, borçlar bu kadar artmış. Bir de Türkiye'de misafir para var arkadaşlar. Bu misafir paranın da bir maliyeti var Türkiye'ye, o kadar ucuz da değil. Bu misafir para da aynı zamanda bir borç sayılır çünkü sizin değil, bu parayı kullanıyorsunuz ve bir bedel karşılığında kullanıyorsunuz. Öyleyse devlet borçlarının üstüne dünyadaki konjonktürde, gelişen şartlarda Türkiye'ye gelen bu misafir parayı da borç gibi kabul etmeniz lazım.
Değerli arkadaşlar, bütün bu büyüklüklere baktığınızda Türkiye'deki büyümeyi çok büyük bir marifet olarak görmeyin.
Size bir şey anlatıyorum: Arkadaşlar, bu ülkenin gelişmesinden hepimiz memnun oluruz. Bu ülke bizim, bu insan bizim insanımız. Zaten, dünyada savaş yıllarının haricinde hep insan hakları, özgürlükler ve refahta ileriye doğru bir gidiş olmuştur. Ama bu ileriye doğru gidişi doğru okumak lazım. Türkiye'nin en çok payı alması gerekir.
Ben, AKP'nin iktidarını bir şeye benzetiyorum, hiç kusura bakmayın, bu da akıllarınızda kalırsa memnun olurum: Bilir misiniz, bir at tay taylar. Tay taylamanın ne olduğunu bilir misiniz? Bir tay doğurur ve o koca at, koca bir tay taylamıştır, gözünden iki damla yaş gelir ve ana olmanın gururu içerisinde yavrusunu sadece bir hafif kişneyerek yalar. Ama bir tavuk yumurta yumurtlar, öyle küçücük bir yumurtadır; vallahi de billahi de yedi mahalleyi ayağa kaldırır. Tamam yumurtayı yumurtladınız, ama yahu tay taylamış? Bu ülkede Osmanlının borcunu ödeyip, ülkeye bir sürü tesisler kazandırarak o günün sistemi ve modelleri içerisinde Türk halkını aç ve açıkta bırakmamış geçmişle bu kadar uğraşmayın değerli arkadaşlar. Biraz insaflı, biraz vicdanlı, biraz merhametli olun. Yarınlarda sizler de geçicisiniz, konjonktürle geldiniz, konjonktürle gideceksiniz. İçinizdeki birçok insanı fert fert tanıyoruz ve geçmişiyle olan bağlantılarını, eleştirdiklerini, geçmişte yetkili olduklarını da biliyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ALİ UZUNIRMAK (Devamla) - Bu duygular içerisinde, tavuk olmanın bir anlamı yok, at gibi davranmaya sizleri davet ediyorum.
Teşekkür ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Uzunırmak.