GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2012 YILI MERKEZÎ YÖNETİM BÜTÇESİ VE 2010 YILI MERKEZÎ YÖNETİM KESİN HESAP KANUNU TASARISI
Yasama Yılı:2
Birleşim:43
Tarih:20.12.2011

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Batman) - Sayın Başkan, saygıdeğer üyeler; çok teşekkür ediyorum.

Müsaade ederseniz Muharrem İnce Bey'e bir teşekkür etmek istiyorum. Çünkü hemen bana ulaştırdılar. Bu işlem tabii ki Millî Emlak tarafından yapılmış. Sizleri bilgilendirmek istiyorum yani süreç hakkında ve gerçekten ondan sonra milletimiz, sizler hakem olun.

Şimdi, değerli arkadaşlar, bahsi geçen hazine arazisi yatırım yapılmak üzere 4325 sayılı bir kanun çerçevesinde bedelsiz olarak verilmiş. Zaman zaman Türkiye'de yatırımları teşvik için hemen hemen birçok bölgede bedelsiz araziler verilmiş, yeter ki istihdam yaratılsın, yeter ki yatırım yapılsın. Normalde eğer bu araziyi alan, yatırımı yapan arkadaş, yatırımcı beş yıl içerisinde yatırımın tamamını, taahhüt ettiği yatırımı bitirirse biz hazine olarak şerhi kaldırıyoruz ve dolayısıyla bir sorun olmuyor. Bedelsiz olduğu için, o yatırım, o arsa çerçevesinde yürüyor. Yok eğer tamamlayamazsa beş yıl içerisinde ama en az yüzde 50'sini tamamlamışsa -kanunen bu böyledir- bu defa doğrudan satma imkânı var, doğrudan satma.

Peki, bu doğrudan satış hangi fiyat üzerinden olacak? Çok açık, rayiç bedel üzerinden olacak.

Şimdi, hazine varlıklarının iki türlü bedeli var: Bir: Emlak bedeli yani vergi bedeli. Bunu belediyeler belirliyor. Bir komisyon var. Bir de rayiç bedeli, bizim Millî Emlak kontrolörleri veya yerelde Millî Emlak müdürlüğü belirliyor. Yani doğrusunu söylemek gerekirse kaymakamlığın burada herhangi bir müdahil olması söz konusu değil.

Peki, Devrek'te ne olmuş? Ben şimdi Sayın İnce'nin bana verdiği dokümanı incelettim. Millî Emlak Genel Müdürümüz burada.

Şimdi, değerli arkadaşlar, tabii bu bahsettiğimiz arsa üzerinden yapılan yatırım tam yapılmadığı için beş yılın sonunda şerhi kaldırmamışız.

MUHARREM İNCE (Yalova) - Şartları yerine getirmemiş.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Devamla) - Şartları tamamen yerine? Ama yüzde 50'sinden fazlasını yapmış, doğrudan satma imkânımız var. Dolayısıyla bu kendisinin hakkı. Kendisi bize başvuruda bulunmuş. "Ben burayı almak istiyorum. Buraya değer olarak da 13 lira biçiyorum." demiş. Bu bize başvuru. Biz de genel olarak şunu yaparız: Önce tabii ki birçok yerden fiyat sorarız. Mesela sormuşuz, belediyeden sormuşuz. Belediye demiş ki buranın değeri?

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Hangi belediye?

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Devamla) - Buradaki "Devrek" yazıyor arkadaşlar, detayı bilmiyorum.

ÖZCAN ULUPINAR (Zonguldak) - Çaydeğirmeni.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Devamla) - Bir saniye arkadaşlar, bir saniye.

Mesele, bakın, belediyeden sormuşuz. Belediye demiş ki "7" lira. Ziraat odasından sormuşuz. Bakın, belediyeyle ilgisi yok, kaymakamla ilgisi yok. Ziraat odası demiş ki "7" lira. Ticaret odasına sormuşuz. Ticaret odası demiş ki: "Buranın değeri 8 lira." Bilirkişiye sormuşuz. Bilirkişiye demişiz ki: "Buranın değeri ne kadar?" Bize "11" lira demiş. Biz bunları kabul etmemişiz. Millî Emlakten kontrolör görevlendirmişiz. Ben sık sık yaparım bunu. Kendi dönemimde sık sık dosyalardan en az yüzde 5'ini, yüzde 10'unu imzalamam ve derim ki: "Millî Emlak kontrolörü bir baksın." Çünkü ben bilemem yerelde ne iş yapılıyor, nasıl yapılıyor. Hakikaten de böyle. Arkadaşlar burada, şahitler. Bizim Millî Emlak kontrolörüne gitmiş. Bir komisyon kuruluyor tabii burada ve bir kıymet takdir komisyonu kuruluyor. Bu kıymet takdir komisyonu "Buranın değeri en az 40 liradır." demiş ve biz bunun üzerinden doğrudan satmışız. Yani burada birkaç şeyi açık bir şekilde belirtmekte yarar var. Burada belediyenin fiyatı, ziraat odasının fiyatı, ticaret odasının fiyatı birbirine çok yakın, aynı. Birbirine çok yakın, aynı ama bilirkişinin fiyatı 4 lira daha yüksek metrekare başına fakat Millî Emlak bunu kabul etmemiş. Maliye Bakanlığı olarak biz bir takdir komisyonu oluşturmuşuz, demişiz ki: "Buranın değeri en az 40 liradır, alıyorsan al, almıyorsan sen bilirsin." 40 liradan almış. Konu bu.

Şimdi, müsaade ederseniz bir iki husus daha var, madem çıktım buraya. Değerli arkadaşlar, şimdi, bu borç meselesi çok sık gündeme geldi. Ben dün, aslında, çıktım, çok detaylı bir şekilde burada sizleri bilgilendirdim. Samimi olarak söylüyorum. Türkiye'de şu anda borcun sürdürülebilirliğine ilişkin en ufak bir kaygı yok. Türkiye'nin, şu anda, devletin toplam borcunun gayrisafi yurt içi hasılaya oranı Avrupa Birliğinin yarısından da az. Yani Avrupa Birliğinde yüzde 90, bizde bu sene yüzde 39-40 civarı olacak. "Borçlar arttı." Doğrudur, borçlar artar. Kimse size bedava borç vermez. Bir borcun nominal faizi varsa? Mesela iç borç aldınız. Diyelim ki: 2002 yılında biz geldik iktidara, 149 milyar liralık iç borç devraldık. O borcun içinde faiz var mı? Yok. Devletin borç hesapları faizsiz tutulur. Peki, biz o borcu yüzde kaçtan almışız? Ortalama yüzde 63'ten. Siz yeni hiç borç almazsanız yani faizlerin tamamını da ödemezseniz -örnek olarak söylüyorum yani- büyük faiz dışı fazla vermezseniz ne olur? O borç 149x1,63'tür. Niye? Yüzde 63 artar. Ama AK PARTİ hükûmetleri döneminde ciddi faiz dışı fazla olduğu için bu borçlar bu şekilde artmamış.

Daha önce de söyledim, bakın, 1990 yılında Türkiye'nin iç borcu 57 milyon lira. Gelmişiz 2002 yılına, yaklaşık 150 milyar liraya çıkmış -devletin resmî rakamları- 2.629 kat artmış. AK PARTİ hükûmetleri döneminde de yani 2002 sonuyla 2011 ortası arasında da yaklaşık 2,5 kat artmış. Birisinde 2.629 kat artmış, bizim dokuz yıllık dönemde de 2,5 kat artmış.

Peki, dış borçta ne olmuş? Değerli arkadaşlar, bakın, haziran sonu itibarıyla devletin net dış borcu yoktur. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Bakın, haziran sonu itibarıyla, devletin? Bakın ama altını çiziyorum. Niye? Şimdi, devletin borcu var tabii. Bakın, borç olmaz mı? Şimdi, rakamlar ortada. Devletimizin haziran sonu itibarıyla, devletimizin ama devletimizin yani Merkez Bankasının ve bütün KİT'lerin, bütün kamu kuruluşlarının, bütün bakanlıkların 107 milyar 426 milyon dolarlık bir borcu var, 107 milyar dolar. Peki, 2002'de ne kadardı bu? 86,5 milyar dolardı. Artmış. Peki, döviz rezervleri de artmış mı? Artmış. Döviz rezervleriyle karşılaştırdığınız zaman "Hangi noktada?" diye sorduğunuz zaman, işte benim bahsettiğim rakam, haziran sonu itibarıyla Türkiye dış dünyadan yaklaşık TL cinsinden 299 milyar lira alacaklı hâle gelmiş. Şimdi kur yükseldi, muhtemelen tekrar borçlu hâle geliriz ama devletin net dış borcunun millî gelire oranı yüzde 1'in altındadır, özü itibarıyla bu.

Peki, borç nereden artıyor? Artıyor tabii. Özel sektörün borcu 2002 yılında 43 milyar dolarmış, yani bütün bankaların, bütün şirketlerin. Nereye çıkmış? 202,2 milyar dolara çıkmış.

Şimdi, değerli arkadaşlar, geçen gün de söyledim, özel sektörün bir de varlıklarına bakmak lazım. Söyledim, örnek olarak dedim ki: Türk şirketlerinin borsa değeri 10 binden 50 bine çıkmış. Bir ara 70-80 bine de çıkmıştı. Şimdi, 5 kat artmış. Peki, ihracatı artmış mı? İhracat da artmış.

ALİ UZUNIRMAK (Aydın) - Sayın Bakan, geçmişte devlet borçlanıyordu, TÜPRAŞ'ın değeri artıyordu.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Devamla) - Peki, özel sektörün yatırımları artmış mı? Onlar da artmış. Bütün bunlara rağmen, özel sektörün borcu bir risk midir? Evet arkadaşlar, bir risktir. Özel sektörün borcunun dizginlenmesi gerekir. Bakın bu konuda Cumhuriyet Halk Partisinden, Milliyetçi?

NECATİ ÖZENSOY (Bursa) - Büyümeyi sağlayan özel sektördür zaten!

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Devamla) - Arkadaşlar, sizlerle aynı fikirdeyiz.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Sayın Bakanım, siz bize hitap edin, biz anlıyoruz.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Devamla) - Bakın, yalnız şöyle bir şey var: Burada çıkıp "Efendim, 500 milyar dolar dış borcumuz var." Yok arkadaşlar. Türkiye'nin özel ve kamu toplam dış borcu 309 milyar dolardır.

MEHMET ŞANDIR (Mersin) - Toplam borç, iç borçla beraber.

MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Devamla) - Peki, bu 309 milyar doların ne kadarı devletin? 107 milyar doları, üçte 1'i yaklaşık olarak.

Değerli arkadaşlar, Türkiye Cumhuriyeti'nin bu arada varlıkları artmış, gayrisafi yurt içi hasılası artmış. Nereden nereye? 235 milyar dolardan şimdi 760 milyar dolarlara, 750 milyar dolarlara çıkmış. Şimdi, bunu dikkate almaz mısınız, cebinizdeki parayı, yani döviz rezervlerinizi dikkate almaz mısınız?

Çok basit ve net konuşuyorum. Türkiye'de devletin borcunda önemli bir artış yoktur, gayrisafi yurt içi hasılaya oranla yarı yarıya da azalmıştır. Devletin net iç ve dış borcu bugün yüzde 25, 26'lar civarındadır. Eskiden yüzde 60'lar civarındaydı.

Diğer bir konu?Zamanım kalmadı.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Şimşek.