GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2012 YILI MERKEZÎ YÖNETİM BÜTÇESİ VE 2010 YILI MERKEZÎ YÖNETİM KESİN HESAP KANUNU TASARISI
Yasama Yılı:2
Birleşim:43
Tarih:20.12.2011

TÜLAY BAKIR (Samsun) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye'nin dış borç stokuna ilişkin olarak söz almış bulunuyorum, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Dış borçlanma hemen bütün ülkelerde gerek kamu gerekse özel sektör eliyle gerçekleştirilmektedir. Özellikle iç tasarrufları yetersiz olan gelişmekte olan ülkelerde yurt içinden uzun dönemli ve uygun koşullu finansman sağlanması önünde kısıtlar bulunmaktadır. Arzu edilen büyüme ve istihdam oranlarının yakalanabilmesi için gerekli olan yatırımların gerçekleştirilmesinde yurt dışı tasarrufların önemli bir rolü bulunmaktadır. Bu noktada iki husus öne çıkmaktadır. Dış borçlanmada kontrollü gitmek ve dış borçlanmayla sağlanan finansmanı verimli alanlarda kullanmak. Bunları başarabilen ülkeler kalkınma yolunda diğer ülkelerin önüne geçmektedir.

 Ülkemiz son yıllarda yatırım kararlarını etkileyebilecek çok ciddi ilerlemeler sağlamış, yerli ve yabancı yatırımcılar için artık bir cazibe merkezi hâline gelmiştir. Bir ülkenin dış borçlanmada ne durumda olduğunun anlaşılması için tüm dünyada kabul gören yöntem ülkenin dış borçlarının nominal düzeyini değil, gelirine yani gayrisafi yurt içi hasılasına olan oranına bakmaktır. Bu yaklaşım, ülkelerin ödeme güçlerini hesaba katması itibarıyla sağlıklı ve doğru olan yaklaşımdır. Ülkeler arasında karşılaştırmalar bu kriterde yapılmaktadır. Türkiye'nin dış borç stoku bölü gayrisafi yurt içi hasıla oranına bakıldığında, 2002 yılındaki yüzde 56,2 düzeyinden 2010 yılında yüzde 39,4 düzeyine indiğini görmekteyiz. Bu nedenle, Türkiye'nin dış borçlanmada son derece kontrollü gittiği ve dış borcunu giderek azalttığı söylenebilir.

Birçok Avrupa Birliği ülkesi bugün aşırı borç sorunuyla boğuşmaktadır. 2010 yılı sonu itibarıyla dış borç için bu oran İrlanda'da yüzde 1.105, Portekiz'de 234, Macaristan'da 140, Avrupa Birliği ülkelerinin ortalaması ise 65,5'tir. Türkiye, birçok Avrupa Birliği ülkesinden çok daha sağlıklı bir dış borçluluk oranına sahiptir.

Kamu kesimi borcu, son dönemde uygulanan disiplinli politikalar neticesinde, millî hasılaya oran olarak 2002 yılındaki yüzde 28'lik düzeyinden 2010 yılı sonu itibarıyla yüzde 12,1'e inmiştir. Bu, uluslararası kriterlere göre ihtiyatlı kabul edilen eşik değerlerin çok altında bir orandır.

Ekonomi yönetimindeki başarı kendini, uluslararası yatırımcıların ülkelere olan güvenin bir göstergesi olan kredi temerrüt takası primlerinde de göstermektedir. Bugün Türkiye'nin risk primi 15 Avrupa Birliği ülkesinden daha düşüktür. Bunda Türkiye'nin dış borç seviyesini ihtiyatlı bir düzeyde tutmuş olmasının katkısı önemlidir.

Özel sektörümüz de ülkemizin geleceğine olan güveninin sonucu olarak ve tüm riski kendisi alarak yaptığı yatırımların bir kısmını dış kaynaklardan finanse etmektedir. Özel sektörümüzün, küresel ekonominin dibe vurduğu dönemlerde bile dış finansman kaynaklarına devletin desteğine ihtiyaç duymadan rahatça erişebiliyor olması başlı başına sevindirici bir gelişmedir. Özel sektörümüzün dış borç düzeyi pek çok ülkeyle kıyaslandığında makul düzeydedir ve şirketlerimizin mali bünyeleri sağlamdır.

Bankacılık sektörü, gerçekleştirilen önemli reformlar ve güçlü düzenleme ve denetleme yapısı sayesinde Türk ekonomisinin güven kaynağı hâline gelmiştir. Bu sektörün net açık döviz pozisyonu neredeyse sıfır düzeyindedir.

Türkiye'nin dış finansmandan sağladığı kaynakları verimli alanlarda kullandığının en iyi göstergelerinden biri büyüme performansıdır. Türkiye'nin millî geliri 2002 yılında 230 milyar dolarken 2010 yılında 735 milyar dolara yükselmiştir. Bu yıl sonu itibarıyla millî gelirimizin 766 milyar dolar olması beklenmektedir.

Ülkemizde artık dış borçlanmayla memur maaşının ödendiği dönemler çok geride kalmıştır. Kamu sektörü kaynaklarını artık verimli kullanmaktadır. Hükûmetimiz döneminde eğitim, sağlık, ulaştırma ve altyapı alanlarında daha önce görülmemiş hizmetler gerçekleştirilmiştir.

Özel sektörümüz ülkemizin geleceğine çok ciddi yatırımlar yapmakta, küresel ekonominin bu zorlu döneminde ihracat rekorları kırmakta ve insanımıza dünyada nadir görülen hızda istihdam sağlamaktadır. Bunlar Türkiye'nin elindeki kaynakları verimli ve doğru alanlarda kullandığının ve sağlıklı bir ekonomik yapısının olduğunun kanıtıdır.

Avrupa ekonomilerinin güven bunalımı yaşadığı şu günlerde ülkemiz sağlam makroekonomik temellerin yanı sıra düşük borçluluk oranları sayesinde küresel ekonomideki çalkantıların etkilerini en alt seviyede hissetmektedir. Ekonominin her alanında, büyümede, işsizlikte, bütçe dengelerinde çok güzel veriler birbiri ardına açıklanmaktadır.

Konuşmamın sonunda şu hususu vurgulamak isterim: Türkiye ekonomisi bir zamanlar ekonomik krizlerin siyasi krizleri, siyasi krizlerin ekonomik krizleri körüklediği, belirsizlik, ümitsizlik, güvensizlik ortamından bugünlere ulaşmıştır. Bugün ekonomi?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

TÜLAY BAKIR (Devamla) - Saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Bakır.