GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: CHP GRUBU ÖNERİSİ
Yasama Yılı:2
Birleşim:78
Tarih:14.03.2012

ALİ ÖZ (Mersin) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün, hepimizin bildiği gibi 14 Mart Tıp Bayramı. Önce "Beni Türk hekimlerine emanet ediniz." diyen Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk ve ahirete intikal eden tüm Türk tabiplerini huzurlarınızda rahmetle ve şükranla anıyorum.

Değerli Konuşmacının da ifade ettiği gibi, hekimlere şiddet uygulaması son yıllarda giderek, günden güne artmaktadır. Bunu özellikle medyada yakinen hepimiz takip etmekteyiz.

Tabii ki 14 Martın Tıp Bayramı olarak ilan edilmesinde Türk tabiplerinin, Türk hekimlerinin Kurtuluş Savaşı esnasında "Çanakkale geçilmez" şeklindeki ifadelerinde kendilerini bulan, kendilerine cesaret veren, burada da ciddi manada mücadele etmiş bir meslek grubundan bahsediyoruz.

Hekimler, gerçekten, meslek hayatlarının başlangıcından itibaren birçok zorlukları bu millete olan güvenleri, sevgileri, onlara olan sadakatleri ve bağlılıkları sayesinde aşmayı başarmışlardır. Ama üzülerek ifade etmek istiyoruz ki özellikle son yıllarda hekime karşı şiddet, hekimlere veya sağlık çalışanlarına karşı şiddet günden güne artmış durumdadır. Tabii ki 14 Mart münasebetiyle aslında hekimlere uygulanan şiddetten daha fazla, hekimlerin bugünkü durumu, sağlık çalışanlarının talepleri ve onların ne kadarının karşılanabildiğini konuşmak hepimizin daha fazla arzuladığı bir durumdur.

Hekimlik mesleği değerleri, bize yaşamımızı insanlığın hizmetine adamayı, tıbbi bilgilerimizi insanlık yararına kullanmayı, hastalarımızın sağlığının bizim için en önde gelen mesele olduğu gerçeğini, mesleğimizi vicdan ve ağırbaşlılıkla yürütmeyi, din, ulus, ırk, parti politikaları ya da toplumsal durumla ilgili değerlendirmelerin görevimiz ile hastalarımızın arasına girmesine izin vermemeyi, sağlık hizmetlerinin sunumunda ve geliştirilmesinde insanı temel almayı, sağlık hakkının tüm yurttaşlar için doğuştan kazanılmış bir insan hakkı olduğunu öğretiyor. Bu evrensel meslek ilkeleri gereği insan hayatını en kutsal değer olarak görmekteyiz. İnsan hayatının en ince çizgisinde duran, en sıkıntılı vakitlerinde yanında olan, yedi gün yirmi dört saat hiçbir fedakârlıktan kaçınmayan isimsiz kahramanlarımız olan hekimlerimiz adına, hekimlik mesleğinin kutsallığının ve saygınlığının korunması gerektiği ve bunu hiç kimsenin göz ardı etmemesi ve sıradanlaştırmaya çalışmaması bilincini herkesin paylaşması gerektiğine inanıyoruz.

Hekimlere uygulanan şiddetin önüne geçebilmek için toplumun her kesimindeki sorunları çözme adına eğitimin gene en önemli faktör olduğunu, eğitimin her şeyin önünde geldiğini açık bir şekilde ifade etmek gerekiyor. Özellikle son yıllarda, hekimlerin kendi aralarında yapmış olduğu konuşmalarda ve medyada hekimlere uygulanan şiddetin çok fazla görüntülenmesi, hekimlere yapılan şiddetin bundan sonraki süreçte önlenmesi adına bir katkı sağlamamaktadır. Sadece hekimlerin vatandaşın önüne atılmış, gerektiğinde şiddete de maruz kalabilecek, şiddet görmeleri sanki hekimlik mesleğinin doğası gereği gibi algılanabiliyor olması, tüm hekimlerimizi gerçekten ciddi manada rahatsız etmektedir.

Bu konuyla alakalı olarak Sağlık Bakanlığının iki yıl önce yürürlüğe koymuş olduğu bazı tebliğler, özellikle Acil Servis Tebliği'nin 10'uncu maddesine bakıldığında, bu maddenin acil servislerin güvenliğiyle ilgili düzenlemelerden oluştuğu görülüyor. Tabii ki acil serviste çalışan hekimlerimiz ve özellikle Sağlıkta Dönüşüm Politikası adı altında sağlık çalışanlarının, özellikle acilde görev yapanların üzerine çok ciddi bir yük getirmiştir. Özellikle vatandaşlarımızın sağlığına ayıracakları, ceplerinden harcayacakları parayı daha da azaltma adına, acil olmayan insanların acil servislerde bir yığılma yaptığını, gerçek manada acil olan insanların bu kalabalık ortamda bazen gerçekten ciddi mağduriyetler yaşadığını hepimiz biliyoruz. Son uygulamayla, özellikle acil servislerdeki hekim arkadaşlarımız hastalarla daha fazla karşı karşıya kalmaktadır. Hastalar, acil durumu nasıl değerlendireceklerini ifade ederken, eczaneye gidip bir reçete bedelinde yeni koymuş olduğunuz bu farkı ödememe adına, tekrardan acil servise dönmekte hem orayı meşgul etmekte hem de hangi hastalığın acil olup olmadığını hekime âdeta yeniden öğretmeye kalkmaktadır. Bu durum, hekimlerimiz adına gerçekten üzüntü verici bir durumdur.

Değerli milletvekilleri, hekimlik uygulamasında, tababet uygulamasında özellikle performansa dayalı bir sistemin tüm hekimlere dayatılmış olması, hekimlere sadece "Ne kadar fazla hasta bakarsanız, o kadar fazla sayıda puan toplarsanız onun karşılığında maddi bir gelir elde edersiniz" demek bile, en basitinden, hekimlere yapılabilecek olan aslında bir nevi diğer bir şiddet örneğidir.

Toplumumuzda günden güne artan kadına şiddet, özellikle kadın, hanım, bayan arkadaşlarımızdaki hekimlerde de kendini daha fazla göstermektedir. Toplumumuzda genel manada bir algı var, kadınların sanki şiddet görmesi erkeklere göre daha doğal gibi algılanıp, orada çalışan bir bayan hekim arkadaşımız hastayla karşılaşmasını bir iki dakikalık bir gecikmeye maruz bıraksa çok değişik sözlü ithamlara maruz kalmakta, bir nevi sözlü bir şiddetin de muhatabı hâline gelmektedir.

Bu Meclisin, özellikle hekimlik mesleğinin kutsallığını da göz önünde bulundurarak, hekimlere uygulanan şiddet noktasında çok ciddi şeyler yapması gerektiğine ve buna hekim arkadaşlarımıza şahsen borçlu olduğuna inanıyorum. Çünkü hekimlik mesleği, gerçekten kutsal bir meslektir. Sonuçta, karşısındaki sadece acısı olan, ızdırabı olan insanlara hizmet edebilmenin ötesinde başka bir amacı gütmeyen bir meslektir.

Şiddet uygulanması, genellikle kamu hizmetinde çalışan hekim arkadaşlarımıza yapılan istatistiklere göre yüzde 45 olarak belirtilirken, özel sektörde çalışan hekimlerimiz şiddete daha az maruz kalmaktadır, yüzde 5 oranında.

"Yaşamları boyunca en az bir defa şiddet içeren bir olaya tanık olduğunu" söyleyen sağlık çalışanı oranı yüzde 96 iken bunların yüzde 64'ü en az bir defa şiddete maruz kaldığını belirtiyor.

Öte yandan, hekime şiddet uygulayan grupların, hasta ve hasta yakınları, sağlık idarecileri olduğunu ama özellikle erkeklerin ezici çoğunlukla şiddet uyguladığını kaydeden araştırma verilerine göre şu profil çiziliyor: "Şiddet uygulayanların profilinin yüzde 86'sı hasta ve hasta yakınıdır. Sadece hastaların uyguladığı şiddetin oranı ise yüzde 6 civarındadır. Sağlık çalışanlarına uygulanan şiddetin yüzde 14'ü de sağlık idarecileri tarafından gerçekleştirilmektedir. Şiddet uygulayanların yüzde 92'si erkekler tarafından oluşturulmaktadır." Yukarıda belirtilen yüzde 14'lük bölümde, şiddetin, özellikle çalışma ortamı içerisindeki ast-üst ilişkilerine bağlı olduğunu görmekteyiz.

Türk Tabipler Birliği başta olmak üzere, meslek örgütlerinin gündeminde hekime yönelik şiddet konusu güncelliğini korurken meslek örgütleri, üyelerine yönelik şiddeti önleme yönünde ortak platformlar oluşturarak şiddetin nedenleri, risk faktörleri ve şiddete yönelik alınacak önlemler konusunda çalışmalarını sürdürüyorlar.

Hekime uygulanan şiddetin bireysel olmaktan çıkarak genel ve sistematik duruma gelmesi, son yıllarda yaşanan sürecin değerlendirilmesini zorunlu hâle getirmiştir. Değerlendirme sürecinde şiddeti "insan doğası gereği" gibi doğal kavramlardan kurtarıp somut gerçekler üzerine oturtmakta yarar vardır. Bu çerçevede, sağlık ortamında uygulanan şiddetin birçok kesimin kendi iktidarını, gücünü yaratma ve sürdürme isteğine bağlı olarak ortaya çıktığının bilinmesi önemlidir çünkü "sağlık ortamında şiddet" kavramı her ne kadar "toplumsal şiddet" kavramından ayrılmaz ise de sağlık ortamında, kendi dinamikleri içinde gelişmekte, uygulanmakta ve de sürdürülmektedir. Burada, siyasi iktidarın isteklerini uygulama durumunda bulunan bakanlık ve kurumları, hasta ve hasta yakınları, sağlık hizmetinin sunumunda yer alan hekim ve diğer sağlık çalışanları, şiddet olgusunun aktörleri olarak karşımıza çıkmaktadır.

Sağlık hizmetinin sektör hâline getirilmesi amacıyla yürütülen Sağlıkta Dönüşüm Programı ile birlikte, yukarıda sayılan taraflar arasında önemli karşıtlıklar ve yakınlıklar ortaya çıkmıştır. Acil servis hekimlerinin sıkça şiddete maruz kalmasının nedeni, iş yoğunluğu, başvuranların gerginliği ve hepsinin ötesinde "Sağlıkta Dönüşüm" adı altında siyasiler tarafından halka vadedilen, acilde sonsuz hizmet ve hürmet görecekleri masalıdır. Burada gerçekten kendimizi yeniden bir gözden geçirme gereğimizin olduğu çok açıktır.

Dolayısıyla özellikle hekimlerin görevleri esnasında hiçbir kesimin maruz kalmasını arzu etmediğimiz şekilde şiddet olaylarına maruz kalmasının gerçekten ciddi bir sorun olduğu gerçeğiyle bu Meclis araştırmasının lehinde destek olacağımızı ifade ediyor, yüce Meclisi saygılarımla selamlıyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Öz. (MHP sıralarından alkışlar)