GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: TÜRKİYE CUMHURİYETİ EMEKLİ SANDIĞI KANUNU İLE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
Yasama Yılı:2
Birleşim:45
Tarih:22.12.2011

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Öncelikle, gerek Meclis Başkanımızın gerekse değerli parti gruplarının ifade ettikleri gibi, Fransız Parlamentosunun almış olduğu kararı ben de telin ediyorum. Bu kararların gerçekleri değiştirmeyeceğini bir kez daha burada ifade ediyorum.

Değerli arkadaşlar, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı olarak önümüzdeki günlerde ve önümüzdeki dönemde çok önemli yasal düzenlemeleri komisyonlarımızda ve yüce Parlamentoda, yüce Mecliste görüşeceğiz. Gerek 4688 sayılı memurlarla ilgili toplu sözleşme içeren yasal düzenlemeler gerekse işçi sendikalarımızla ilgili "Toplu iş ilişkileri" adı altında buraya taşıyacağımız yasal düzenlemeler, iş sağlığı, güvenliği, intibak gibi gerçekten toplumun çok geniş kesimlerini ilgilendiren yasal düzenlemeleri burada sizlerle tartışacağız.

Bugün huzurlarınıza getirdiğimiz düzenlemeyi mini bir paket diyebileceğimiz bir kanun tasarısı şeklinde değerlendirebiliriz ve bu anlamda da huzurlarınızdayız.

Çok şey söylenebilir. Muhalefet eleştiri yapar, yaptığı eleştirilerinden de almamız gereken dersleri almamız gerekiyor ama "Bu kanun görüşülmedi, nereden geldi?" gibi bir yaklaşım doğru değil. Plan ve Bütçe Komisyonuna bu tasarı geldiği zaman, alt komisyonda bunun bir elemine edilmesinde yarar olduğunu, detaylı bir şekilde incelenmesi gerektiğini değerli muhalefet partisine mensup milletvekili arkadaşlarımız söyleyince, biz de buradaki düzenlemelerin önemi -ki, bütün düzenlemeler, Parlamentoya gelen bütün düzenlemeler önemlidir- ve bunun alt komisyonda görüşülmesi konusunda hiç tereddüt etmeden arkadaşların görüşlerine katıldık ve alt komisyonda güzel bir çalışma yapıldı, sağlıklı bir çalışma yapıldı. Neticede, üst komisyona, orada da görüşüldükten sonra Genel Kurula yasayı getirmiş bulunuyoruz. Dolayısıyla tartışılmadı, görüşülmedi gibi yaklaşımın ötesinde "Getirdiği maddeler, getirdiği düzenlemeler son derece önemlidir." demek doğrudur ve o düzenlemelerin ne olduğunu arkadaşlarımız izah ettiler ama ben de kısaca değinmek istiyorum.

Mesela tasarıda, tarımda çalışan kadınlara 2000 öncesi dönem için sigortalılık imkânını getirmek herhâlde yanlış bir şey değil. Buna ne muhalefetin ne iktidarın ne bizi izleyenlerin, dinleyenlerin karşı çıkması söz konusu değildir diyorum. Özellikle, toplumumuzun yüzde 50'sini oluşturan bayanlara dönük, kadınlara dönük bu düzenleme, beklenen bir düzenlemeydi. Bunu gerçekleştiren bir tasarıyı hiç olmazsa bu yönüyle beğenmek herhâlde bir erdem, doğru olur diye düşünüyorum. Yani dersiniz ki: "Ne güzel bir düzenleme. Şunları beğenmedim ama şu madde de doğru bir madde." Toptan bir karalamaya gittiğiniz zaman, o zaman hanımlara, kadınlara söyleyeceğiniz bir şey olamaz yani. Bu düzenlemeyi çünkü kadınlarımız bekliyor. Bizleri de izliyorlar şu anda ve bunu getirdik, birlikte gerçekleştireceğiz.

Bir diğer konu; Genel Sağlık Sigortası (GSS) bizim ana hedefimiz idi. Bununla ilgili düzenlemeleri yaptık. Yüzde 84 şu anda vatandaşlarımız Genel Sağlık Sigortası kapsamında ama takdir edersiniz ki, 9 milyon 300 bin yeşil kartlının GSS kapsamında olmadığı, Sağlık Bakanlığı bünyesinde olduğu, bunun da SGK kapsamında GSS'li olmasıyla ilgili bazı uzatma tarihlerinden sonra, dönemlerinden sonra 1 Ocak 2012 tarihinde 9 milyon 300 bin yeşil kartlı vatandaşımız da GSS kapsamına alınıyorlar. Bu konuyla ilgili bir düzenleme getiriyoruz. Diyoruz ki "Bu, Bakanlıktan alındı, GSS kapsamında Sosyal Güvenlik Kurumu kapsamına girdi." Ee, bu düzenleme yanlış bir düzenleme değil, olması gereken bir düzenlemedir. Çünkü 1 Ocaktan itibaren uygulamaya geçmiş oluyoruz.

Şimdi, tedavi ulaşım hizmetlerinde bazı suistimalleri tespit ettik. Bununla ilgili kuruma bir yetki veriyoruz, hizmet satın alma yetkisi. Bir araç içinde 5 tane diyaliz hastasını getiriyor ama fatura ederken "Beş araçla geldi." diye fatura ediyor. E siz eğer bunu tespit etmişseniz, "E buna göz yumalım efendim, bununla ilgili bir düzenleme getirmeyelim, buradaki rekabet şartlarını oluşturmayalım." diye, izleme gibi bir sorumsuzluğunuz olamaz, sorumlu davranmak durumundasınız. Bundan dolayı da biz bu düzenlemeyi getiriyoruz. Demek ki bu da son derece yerinde bir düzenleme.

Yabancı öğrenciler var ülkemizde. Komşu ülkelerden, dost ülkelerden, akraba ülkelerden öğrenciler var. Bunlar burada, GSS kapsamında, asgari ücretin üçte 2'sinden prim ödüyorlar, GSS primi ödüyorlar ve 100 liraya tekabül ediyor. Şimdi, biz diyoruz ki: "Asgari ücretin üçte 1'inden prim ödesin. 100 lira değil, bu dost ve komşu ülkelerden gelen buradaki yabancı öğrenciler, 100 lira, 100 TL GSS primi, Genel Sağlık Sigortası primi değil, 34 TL prim ödesinler." Bu da beklenen bir durum. Yurtdışı Türkler ve Akraba Toplulukları Başkanlığını kurduk. O Başkanlığımızın güzel bir çalışmaları var ve buradaki öğrencilerimize dönük bu adımın atılması gerekiyor idi, biz bu adımı attık.

Ayrıca, kurumun özellikle bilişim alanında altyapısı her gün gelişiyor, yoğun projelerimiz var. Bu projelerle ilgili diyoruz ki: "50 olan bilişim uzmanı sayısını 80'e çıkaralım." E bunu nasıl, niye tartışalım bunları?

En önemli üzerinde durduğunuz, durulan konu, reçetelerdeki katılım payı. Şimdi, değerli arkadaşlar, sağlık harcamalarımız ortada. Sağlıkla ilgili bir tenkitte bulunursanız, öyle tahmin ediyorum ki, bunun alıcısı yok yani burada ne söylerseniz söyleyin, vatandaşımız, sağlık imkânlarından nasıl yararlandığını ve memnuniyetini anketlerle de ortaya koyuyor, gittiğiniz zaman ilinize de, ilçenize de, köyünüze de size bunları söylüyor. Bu nereden kaynaklanıyor? Sağlıkta, 2002 yılında ilaçla ilgili ödemelerimiz 5,2 milyar iken 2011 yılında 16 milyara ulaşmış. Sağlık harcamalarında 10 milyar liralık bir giderden bahsedilirken bir ödemeden bahsedilirken 2002 yılında, şimdi 45 milyara ulaşmış. "Şimdi, bunlar nereye gitti?" filan dediğiniz zaman muhalefet anlayışı içerisinde rastgele bir değerlendirme yapabilirsiniz ama bunlar vatandaşa gitti, vatandaşa hizmet olarak dönüştü ve vatandaşımız da yüzde 73 oranında buradan memnun olduğunu açıkça beyan etti, bunu da oylara yansıttı, sandığa yansıttı. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

İZZET ÇETİN (Ankara) - İlaç tekellerine, özel hastanelere gitti, vatandaşa gitmedi.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) - Mühim olan buradaki hizmetlerde aksama nerede, sıkıntı nerede? Buna açığız. Çünkü 74 milyona hizmet sunuyorsunuz, 74 milyona hizmeti sunarken "Eksiğimiz, yanlışımız yoktur." demeyiz biz. Bu konuda bir açılım, bu konuda bir yol göstericilik söz konusu olur ise bu hepimizi ilgilendirdiği için, milletin bütçesi olduğu için burada almamız gereken önlemleri almamız gerekiyor.

Reçete katılım payı 2'nci basamakta, 3'üncü basamakta var 3 TL olarak ve dört kutu veya kalem şeklindeki uygulamayı Danıştay bozuyor, diyor ki: "Hastanın beş kutuya da ihtiyacı olur, altı kutuya da ihtiyacı vardır, bu yanlıştır." düşüncesiyle bu bozulunca, şimdi getirdiğimiz düzenlemeyle fiyatla ilişkilendirdik kalem sayısını, dedik ki: "Eğer reçete başı 3 lira, ilave dördüncü olur ise 1 lira, beş olursa 1." şeklinde bir fiyatla ilişkilendirmemiz oldu. Şimdi, bu, bakınız bu rakam?

OKTAY VURAL (İzmir) - 1 lira ödememek için "İlaç yazma." mı diyecek doktora?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) - Hayır, şimdi, baktığınız zaman mesela acil hâllerde katılım payı yok, kronik hastalıklarda yok, koruyucu sağlık hizmetlerinde yok, afet ve savaş hâli sağlık hizmetlerinde yok, iş kazası ve meslek hastalıklarında yok. Rakama baktığınız zaman yüzde 36 yani bahsettiğimiz olay yüzde 36'lık bir reçete kesimini ilgilendiriyor, yüzde 64 zaten bu kapsamın dışında. Yani sosyal devlet değil miyiz? Sosyal devlet olmamız gereği bütün hassasiyetler yasal olarak da, uygulama olarak da gösterdiğimiz hassasiyetlerdir. Yüzde 36'yla ilgili düzenlemede baktık?

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Sayın Bakan, imkânınız varsa niye getirmiyorsunuz, imkânınız yoksa niye popülizm yapıyorsunuz?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) - Bakın, biz açık, şeffaf konuşuyoruz.

SÜLEYMAN ÇELEBİ (İstanbul) - Biz de öyle.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) - Sağlık hizmetlerini vatandaşın ayağına götürdük. Bunları izliyorsunuz, görüyorsunuz.

İZZET ÇETİN (Ankara) - Para almak için götürüyorsunuz.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) - Vatandaşın ayağına aile hekimi olarak gidiyorsunuz, 3.500 kişinin bugün bir aile hekimi var.

OKTAY VURAL (İzmir) - Sonra para alıyorsunuz. Madem başta yaptığınız doğruysa niye aynı şekilde devam etmiyorsunuz?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) - Buradaki reçete giderlerine baktığımız zaman, reçetelerin yüzde 47'sinin aile hekimleri tarafından bize geldiğini gördük. Bundan dolayı 2'nci ve 3'üncü basamak uygulandı, yaptığımız düzenleme o. 1'inci basamağa, aile hekimliğine de yansıtmış bulunuyoruz. Ve tekrar ediyorum, az önce saydığım yüzde 64'lük bölüm de bunun dışında kalmaktadır.

OKTAY VURAL (İzmir) - İleride onu da kapsamayı düşünüyor musunuz?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) - Şimdi, bu amaç nedir? Sürdürülebilirlik. Biz 45 değil, 55 milyar lira da sağlığa harcamaya hazır bir iktidarız. Amaç, vatandaşımızın mutluluğu, vatandaşımızın sağlıklı yaşamıdır, sağlığa kolay erişimidir ama sürdürülebilirliği açısından yalnız bu tedbir değil? Şunu da yanlış anlamayın: Buradan bizim çokça büyük gelirler falan elde ettiğimiz yok, gelir amaçlı değil, Sosyal Güvenlik Kurumunun açıklarını kapatmaya dönük değil.

BÜLENT BELEN (Tekirdağ) - Ne için?

İZZET ÇETİN (Ankara) - Memurların haklarını almaya dönük, emeklilik ikramiyelerini vermemeye dönük.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) - Değil, değil.

Bakınız, neden? Şunu söylüyorum: Sosyal Güvenlik Kurumunun 161 milyar gideri var, 161 milyar. Bahsettiğiniz, şu andaki reçeteyle ilgili getirdiğimiz önlemin maddi bir hesabı olsa, çok daha farklı maddi müeyyideler getirirdik.

OKTAY VURAL (İzmir) - Yani ona da mı sıra gelecek?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) - 350 milyon liralık bir gelir söz konusu, bir getirisi söz konusu. Bu amaçla yapılmadığını ifade etmek için söylüyorum. 161 milyar bir gider içerisinde 350 milyon lira eğer bu hesapları dengelemeye dönük olmuş olsaydı çok daha fark? O bizim işimiz değil iktidar olarak. Biz sosyal devletten yanayız.

NECATİ ÖZENSOY (Bursa) - O zaman almayın.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) - Belki muhalefet öyle düşünüyordur ama iktidar olursanız böyle bir yanlışın içine girersiniz eğer böyle düşünüyorsanız.

OKTAY VURAL (İzmir) - Vatandaş 1 lira için ilaç yazdırmayacak mı?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) - Bizim düşüncemiz vatandaşa zulmetmek değil, buradaki güzel sağlık hizmetlerinin sürdürülebiliyor olmasıdır ve bizim çabalarımız bu istikamettedir.

Evet, bu düzenleme son derece önemli, kısa ama önemli içerikleri var.

OKTAY VURAL (İzmir) - Sayın Bakan, 1 lira için ilaç yazdırmayacak mı vatandaş?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) - Efendim?

OKTAY VURAL (İzmir) - 1 lira için ilaç yazdırmasın mı diyorsunuz?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) - Hayır, niye yazdırmasın?

OKTAY VURAL (İzmir) - Yani hasta olsun o zaman!

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) - Yazdırabilir.

OKTAY VURAL (İzmir) - Yani 1 lirayla ilaç tasarrufu yapmak, o alınacak ilacın israf olduğunu ortaya koyar.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) - Şimdi efendim, önlemler çok yönlü Sayın Başkan, çok yönlü önlemler var.

İZZET ÇETİN (Ankara) - Bu önlemler para önlemleri!

OKTAY VURAL (İzmir) - Onlar para almak için, tasarrufla ilgisi yok.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) - Siz, bence muhalefet olarak bu konuda istismar alanlarıyla ilgili tespitleriniz varsa?

OKTAY VURAL (İzmir) - Hastaysa ne yapacak, pazarlık mı edecek? "Beş ilaç yerine bana üç ilaç yaz kardeşim!"

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) - ?bununla ilgili bu tespitleri bize iletmeniz bence en doğrusu olur. Muhalefeti de onun üzerine bina etseniz, bizim size bu konuda söyleyecek sözümüz yok ama doğrusu böyle olur.

OKTAY VURAL (İzmir) - Doğrusu buysa niye daha önce yapmadınız? Evdeki hesap çarşıya uymadı!

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) - Yanlış giden bir konuda muhalefet önemli, yoksa sağlıklı ilgili bu ayağı yere basmayan tenkitlerin alıcısı yok diye bir cezayı vaat ediyorum.

Şimdi efendim, memurlarla ilgili burada ifade edildi, yani memuriyetten emeklilik şartı var. Bir memur emekli olurken, memur olarak, kamu çalışanı olarak emekli olursa emekli ikramiyesini hak eder.

İZZET ÇETİN (Ankara) - Anayasa Mahkemesi öyle demedi işte!

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) - Eğer kendi isteğiyle ayrılıyorsa böyle bir hakkı yok memurların.

İZZET ÇETİN (Ankara) - O işçide var, memurda öyle değil Sayın Bakan, yanlış ifade ediyorsunuz.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) - Bir dakika müsaade eder misiniz.

Şimdi Anayasa Mahkemesine?

İZZET ÇETİN (Ankara) - Anayasa Mahkemesi ne dedi?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) - Efendim bir sabredin ya, anlatıyoruz!

Anayasa Mahkemesine bu konu götürülüyor ve Anayasa Mahkemesi, 2829 sayılı Yasa'daki bu düzenlemeyi iptal ediyor ve bir yıl süre veriyor. Bir yıl sonunda bir düzenleme yapılıyor ve Anayasa Mahkemesi savunma almadan bu düzenlemeyi de iptal ediyor ve iptallerin ikisine dikkat ettiğiniz zaman, İş Kanunu'nun, yani 1475 sayılı İş Kanunu'nun 14'üncü maddesine, yani kıdem tazminatına atıflarda bulunuyor.

Şimdi bizim yaptığımız düzenleme şu: Bu yaşanan süreçlerden sonra dedik ki; İş Kanunu'na atıfta bulunduğuna göre bu düzenlemede memurlarla işçilerin kıdem tazminatı veya emekli ikramiyesi alımlarıyla ilgili süreci eşitleyelim." düşüncesinden kaynaklanan bir durum yani on beş yılını dolduran bir kamu çalışanımız ayrılacağı zaman ikramiyesini alabilecek  tıpkı on beş yılını dolduran işçinin kıdem tazminatını alabildiği gibi.

NECATİ ÖZENSOY (Bursa) - On dört yıl on bir ay çalışan ne yapacak?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) -Benzer bir düzenlemeyi şu anda uyumlaştırma adına getirmiş bulunuyoruz ve buradaki ihtilafları da sonlandırmak istiyoruz.

İZZET ÇETİN (Ankara) - Gerçekten inanarak mı söylüyorsun Sayın Bakan bunları?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla)  -Davaların sayısını ve bu konuda olup bitenleri çok daha detaylı bir şekilde anlatmak istemiyorum çünkü konu gayet iyi biliniyor ve bu konunun artık bir sonlanması gerekiyor, biz de bunu gerçekleştirmiş olduk.

İZZET ÇETİN (Ankara) - Gene sonlanmayacak, gene iptal olacak, boşu boşuna uğraştırıyorsunuz burada insanları.

OKTAY VURAL (İzmir) - Sayın Bakan, bu düzenleme yanlış.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) - Anayasa Mahkemesinin gerekçeleri dikkate alınmıştır, bunun üzerine basa basa söylüyorum.

İZZET ÇETİN (Ankara) - Gene iptal eder.

OKTAY VURAL (İzmir) - Yazık ya, insanların emeğine saygı göstermek lazım.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) -Evet, değerli arkadaşlar, bu mini paketin, mini düzenlemenin gerçekten kadınlarımız açısından da, sağlık açısından da, toplumun tüm kesimleri açısından da son derece önemli düzenlemeler içerdiğini ve bu konuda iktidarıyla muhalefetiyle katkı sağlanacağı düşüncesiyle hayırlı olmasını diliyor, hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

OKTAY VURAL (İzmir) - Sayın Bakan, gelin, bu emeklilerin hakkını verin, yazık günah ya.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Bakan.