| Konu: | TÜRKİYE CUMHURİYETİ EMEKLİ SANDIĞI KANUNU İLE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 45 |
| Tarih: | 22.12.2011 |
MHP GRUBU ADINA ALİ ÖZ (Mersin) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 113 sıra sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın görüşülmesiyle ilgili Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Yüce heyeti saygılarımla selamlıyorum.
Sözlerime başlamadan önce, Fransa Parlamentosunun almış olduğu kararı şiddetle kınıyorum.
Değerli milletvekilleri, yorucu bütçe maratonundan sonra, 73 milyon insanımızı yakından ilgilendiren, sağlık harcamalarındaki değişiklikler ve emeklilik yasasında yapılması düşünülen yeni düzenlemeler üzerine görüşlerimi belirtmek ve bu konudaki sorunları dile getirmek istiyorum.
Anayasa Mahkemesince iptalinden sonra, Emekli Sandığına tabi, memuriyetten ayrılan, başka kuruluşlarda çalışmaya başlayan veya serbest meslek icra edenlere yapılan bir haksızlığı düzeltme mücadelesi veriyoruz.
Bu konu kapsamında yapılan yeni düzenleme, mağdurlarına haklarını teslim etmemekte, âdeta bir sus payı önermektedir. Bu yapılan düzenleme, yıllardır kamuda hizmet vermiş olan insanların beklentilerini karşılamaktan uzak kalacaktır. Söz konusu düzenlemeyle bu vatandaşlarımızın sadece, Emekli Sandığı mensubu olarak geçirdiği hizmet yılları dikkate alınmakta ve Emekli Sandığından son ayrıldığı tarih ve o günün şartları esas alınmaktadır.
Oysaki Hükûmetimizin bu vatandaşlarımıza yönelik yeni hak sunuşundaki cimri tutumundan ve bu anlayıştan vazgeçmesi gerekmektedir. Bu vatandaşlarımız yıllar öncesine dayanan bu haklarından mahrum bırakılarak, açılan davalar hiçe sayılarak zarara uğratılmışlardır. Bu zararın telafisi yönünde yapılan bu düzenlemeyle, maalesef, gerçek bir hak ediş uygulaması yapılmamış, âdeta günü kurtarma gayreti içerisinde davranılmıştır.
Kıt kanaat geçinen bu insanlarımız yıllardır geçimlerini temin etmek için çalışmak zorunda kalmışlar, düşük ücretlere mahkûm ettiğimiz dar gelirli memurlarımız ikinci bir iş yapmak zorunda bırakılmışlardır. Kimisi taksi şoförlüğü yapmış, kimi simit, ayran satmış, kimisi işportacılık yapmıştır. Bu insanların yükselen feryatlarına ise kulak verilmemiştir. Ülkemiz şartlarında ağız tadıyla bir emeklilik yaşamaları maalesef mümkün olmamıştır. Bu kadar dar gelirle, asgari ücretle geçinen vatandaşlarımızı ve ay sonuna borçsuz girebilenleri hakikaten yürekten kutlamak lazımdır.
Bütçe görüşmelerinde, Hükûmetin her değerli üyesi, sağlık sistemindeki iyileşmeden, Sağlıkta Dönüşüm Projesi'nin başarısından gururla bahsetmiştir. Biz "Bir şey yapılmadı." iddiasında değiliz ancak sağlıkta yapılanların sahadaki sıkıntıları gidermediğini, insanlarımızın sağlık hizmetine ulaşmalarının en doğal hakları olmasına rağmen bu konuda hâlâ zorlandığını, parası olanların bu hizmetlere daha kolay erişebildiğini iddia ediyoruz. Bu tasarının merkezine insan değil, maalesef para oturtulmuştur.
Sağlıkta yeni uygulamalar sağlık çalışanlarını ciddi derecede mağdur etmiştir. Doktorlarımız, hemşirelerimiz, sağlık çalışanlarımız mutsuzdur. Özlük haklarında iyileşme olmamıştır. Döner sermaye gelirinden aldıkları pay her geçen gün azalma eğilimindedir. Sağlık çalışanlarımızdan, il merkezleri dışındaki alanlarda çalışanların gelirleri daha da azdır. Bu ücret azlığından, sağlıkta personel dağıtımı istenilen düzeye erişememektedir, dağılım dengesizliğinin önü alınamamaktadır. Bu durum hasta sevklerini beraberinde getirmektedir.
Takdir edersiniz ki yoğunluk artışı hizmet kalitesini düşürmektedir. Bizim sağlık alanındaki ana beklentimiz, herkesin ulaşabildiği, rasyonel, sürdürülebilir, daha fazla koruyucu sağlık hizmetlerinin hâkim olduğu, kaliteli bir sağlık hizmetinin yaygınlaşmasıdır. Aksi hâlde Sağlıkta Dönüşüm Projesi başarılı olmaz. Eğer siyasiler hastaların sorunları ile alakalı devreye girmek zorunda kalıyorlarsa sistemin tam işlediğinden bahsetmek asla mümkün değildir.
Değerli milletvekilleri, bugünkü uygulamalarla hasta memnuniyeti giderek azalacaktır çünkü insanlarımız sağlığına daha fazla katılım payı ödemek zorunda kalacaklardır. İnsanlarımız sağlık güvencesinde olabilmek adına Sosyal Güvenlik Kurumu primi ödemekteyken, muayene katılım payı, ilaç yüzdeleri, jenerik ilaçlara fark, reçetedeki yazılı kutulara fark ödemeye başlayacaklardır. Özellikle özel sağlık kuruluşlarındaki farklar, Tam Gün Yasası ile kapatılmış muayenelerden sonra, engellenmesi düşünülen bıçak parası yerine, daha derin cüzdan ve gönül yarası açmıştır. Özel hastanelerdeki farklar gerçekten ciddi rakamlardır. Bu farklar, muayene, tetkik ve bir de cerrahi girişim söz konusu olduğunda katbekat artmaktadır. Buradan alınan ciddi farklar kayıt dışı yeni bir alan da oluşturmaktadır.
Değerli milletvekilleri, Hükûmetin sağlığı özelleştirme gayretleri hızla devam etmektedir. Sağlıkta uygulanan her işlem vatandaşa ek bir külfet getirmektedir. Bu yükten vatandaşın kurtarılması şarttır. Bu eziyete son verilmeli ve vatandaşın cebinden el çıkartılmalıdır. "Hekimler, vatandaşın cebine el atıyorlar." diye suçlanırken şimdi boş ceplere Hükûmetin el atması doğru değildir. Vatandaştan her basamakta katılım payı alınması hakkaniyete aykırıdır.
Özellikle performans uygulaması sağlık hizmetlerinde ciddi sorunları beraberinde getirmiştir. Performans dağıtımındaki adaletsizliğin dışında, vatandaş bu uygulamadan mağdur olmaktadır. Bu anlayışla kazanan olmamıştır.
Zor ve zahmetli, ciddi bakım ve zaman gerektiren hastalar hastanelere kabul edilmez olmuş, sadece ayaktan ve kısmen tedavisi kolay hastalar arzulanır olmuştur. Yüksek riskli hastalar, kendilerini tedavi edecek hastane arar duruma gelmişlerdir. Aile hekimliği uygulamasındaki bazı aksaklıklar da hastayı sevk edip etmemesine göre gelir düzeyiyle ilişkilendirildiğinden geç tanı konma ve tedavilerde gecikmeye zemin hazırlayacaktır. Bu endişeyi ortadan kaldırmak gerekmektedir.
Özel sağlık kuruluşlarında vatandaşlar ciddi otelcilik hizmeti almaktadır ancak aynı seviyede sağlık hizmetini sosyal güvenlik kapsamında alması mümkün değildir. Bu sorunun bir an önce giderilmesi gereklidir. Burada özel hastanelerin durumu ve finansal desteklenmeleri de gözden geçirilmeli, onların da mağduriyetleri giderilmelidir.
Hizmet alımı şeklinde taşeronların eline bırakılmış olan sağlık çalışanları da zor durumdadır, emeklerinin karşılığını alamamaları da ayrı bir sorundur. Bu insanlarımızın da iş güvencesi ve kadro taleplerine kulak verilmelidir.
Tıp fakültelerindeki öğretim görevlerinin durumunu da göz ardı etmemek gerekir. Ana görevleri memleketimizin her köşesine gidecek özellikte donanımlı hekimler yetiştirmek olan öğretim görevlileri asla mağdur edilmemelidir. Üniversite ve eğitim hastanelerindeki hocalarımıza yapılan bu son uygulamalar, toplumun ileriki yıllarda acısını çekeceği yeni sorunları beraberinde getirecektir. Tıp eğitiminin pratik alanında oluşacak eksiklik, yetişecek hekimin kalitesini doğrudan etkileyecektir. İnsanca yaşayacakları sosyal ve özlük haklarına kavuşmaları temin edilmelidir. Hekimlikte yapılan hataların "pardon"u yoktur çünkü hekimin hatasını ancak toprak örter.
Kısacası, sağlıkta daha katedeceğimiz çok uzun bir yol vardır. Milletimiz hizmetin en iyisine layıktır. Daha çok şey yapmalıyız. Eğitimi en başa alıp, her kademede yaygınlaştırıp farkındalık yaratamazsak işimiz zordur.
Bütçeden çok kaynak aktarıp yeni araç, bina, teknik donanımlı cihazlar çare değildir. Sağlık hizmeti sunan fedakâr çalışanları gözetmeden sonuç alamazsınız.
Vatandaşa en doğal hakkı olan sağlık hizmetlerini sunma adına yeni yükler getirmek doğru değildir. Bu uygulamalarla biliniz ki bütçeden ne kadar pay ayırırsanız ayırın karşılığı memnuniyetsizlik olacaktır. Eğitimi ve denetimi artırarak, daha az para harcayarak bu engelleri aşmak mümkündür.
Sağlık hizmetini her bireyin ücretsiz alma hakkının olduğu ve bu hakkının da anayasal bir hak olduğu unutulmamalı, vatandaşlarımıza sağlık alanında yeni maliyetler yükleme isteğinden bir an önce vazgeçilmelidir. Sağlık alanında hizmeti verenlerin alanlar kadar gözetilmesi, sistemin başarısının anahtarıdır.
Kutu başına alınacak 1 TL'den vazgeçmek, iktidar olarak da bu teklife "Evet." demeniz, yapılan tüm çabaların, çalışmaların, muhalefetin, sivil toplum kuruluşlarının, meslek örgütlerinin dikkate alındığı anlamı çıkar ki bundan ancak demokrasimiz ve yüce Meclisimiz kârlı çıkar diyor, hepinize saygı ve sevgilerimi sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Öz.