GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: TÜRKİYE CUMHURİYETİ EMEKLİ SANDIĞI KANUNU İLE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
Yasama Yılı:2
Birleşim:45
Tarih:22.12.2011

CHP GRUBU ADINA ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sayın Başkanım, Türkiye Büyük Millet Meclisinin değerli üyeleri; hepinizi şahsım ve grubumuz adına saygıyla selamlıyorum.

Bugün, bu kürsüden Fransa Parlamentosunun kararı hakkında söylenen her şeye misliyle ve yürekten katıldığımı ifade etmek isterim.

Şimdi, önümüzde, hep birlikte görüştüğümüz, daha kalabalık bir Parlamentoyla görüşmeyi tercih etmemiz gereken ve parlamenter demokrasi açısından hakikaten içleri yakan bir durumla karşı karşıyayız. Bu kanun büyük bir telaşla getirildi Parlamentonun gündemine. Plan ve Bütçe Komisyonu ki  iki aydır çok yoğun bir çabayla çalışmışlardı, onların o ortak çabasını ki o Komisyonda bu devlette  çok çeşitli görevlerde bulunmuş, çok değerli bürokratlar var geçmiş dönemde bürokraside görev almış,  çok  farklı  bir Komisyon, çok deneyimli bir Komisyon, birbirine karşı çok saygılı bir Komisyon,  demokrasi açısından Meclis Genel Kurulundan daha ileride olduğunu söyleyebileceğimiz bir Komisyon.  O Komisyonun, bütçe görüşmeleri sırasında o Komisyondaki partilerin üyelerinin kendi ekiplerine danışmanlık yapmaları, Parlamentoyu doğru bilgilendirmeleri açısından önemliyken apar topar Emekli Sandığının belli kanundaki değişikliklerini getiren bu değişiklik önergesiyle önce Sağlık Komisyonuna, hemen ardından cuma günü de Plan ve Bütçe Komisyonuna gitti. Sağlık Komisyonunda herhangi bir değişiklik olmadan temennileri sadece alarak geçti, ardından Plan ve Bütçe Komisyonuna gitti ve Sayın Bakan oradaydı, Sayın Acar oradaydı ve mümkünse o gün o işi bitirecektik biz. Çünkü "Üzerinde çok fazla konuşmayalım, hemen Parlamentoya gidelim?" Ama Sayın Ferit Mevlüt Aslanoğlu ve diğer muhalefet partilerinin Komisyondaki sözcülerinin yoğun gayreti üzerine, yalvara yakara, biraz da bağıra çağıra bir alt komisyon talep ettik. Bu, şu açıdan önemli: Eğer alt komisyona gitmeseydik her bir kutu başına 3 lira gelmişti. Yani 1,7 milyar kutuyu 3'le çarptığınızda 5,1 milyar TL vatandaşın cebinden alıp SGK'ya gelir kaydetmenin peşindeydik. Pratikte olur muydu? Olmazdı. Uygulanabilir miydi? Uğraşılırdı, gerçekten çok ciddi sıkıntılara sonuç verirdi ama Cumhuriyet Halk Partisi ve diğer muhalefet partilerinin çabaları üzerine alt komisyona gitti. Alt Komisyonda şöyle bir görüşme gerçekleşti: Bunun ne kadar ciddi sakıncalar doğurabileceği, hastaların ilaca ulaşımı açısından sıkıntılar. Örneğin, Plan Bütçeye ilk geldiği hâlinde, bir hastaya 1 liralık 10 tane ampul yazıldığında reçeteyle doktora gittiği için 30 lira ödemek zorundaydı oysa parasıyla alsa 10 liraya alabileceği 10 tane ampulü. Bunun akılcı ilaç kullanımı açısından sakıncalarını dile getirdik alt komisyonda hep beraber, hastaların ilaca ulaşımı açısından olan sakıncalarını dile getirdik ve alt komisyondaki çok ciddi bir mücadelenin sonucunda bir noktaya geldi.

Bugün burada temel kanun olarak görüşüyoruz bunu. Aslında, her bir maddesi, daha önce görev alan pek çok milletvekilimizin arz ettikleri gibi, teker teker üzerinde uzun uzadıya konuşulması gereken maddeler ama biz bu kanunu sanki birbiriyle ilgili maddeler varmış da temel kanun olabilirmiş gibi Parlamentonun gündemine getirip aslında Parlamentonun gündeminden ve vatandaşın gündeminden kaçırıyoruz. Aslında, alt komisyonda görev alan milletvekilleri, bu kaçırmanın yani alt komisyona gitmenin ne kadar faydalı olduğunu, bizden bazı şeyleri duyduktan sonra, belki tutanakların da olmamasıyla -burada diğer milletvekillerimiz de başlarıyla işaret ederek onaylıyorlar- bunun çok faydalı bir iş olduğunu kendileri de ifade ettiler. Ama biz tabii, Parlamentoya geldiğimizde bu meseleleri madde madde konuşmayı ve alt komisyondaki gibi bilgilendirmeler yapmayı çok isterdik.

Bakın, alt komisyonda, SGK'nın değerli bürokratlarına da bizler ısrar ederek ve biraz da onları zorlayarak nasıl bilgilere ulaştık. Mesela, biliyorsunuz, Sosyal Güvenlik Kurumunun ilgili kanununun 75'inci maddesi diyor ki Van bölgesini, eğer siz Van depremini bir afet olarak ilan ederseniz aslında bu sıkıntıların hiçbirisi olmaz. Hatta, Sosyal Güvenlik Kurumuna yıl sonunda hazineden bu masrafların tamamı devredilir, sorun ortadan kalkar ama Van'ı afet bölgesi ilan etmiyoruz, etmediğimiz için orada bir sürü sıkıntı var. Televizyonlar gösterdi, ilk başta ilaç sıkıntısı vardı. Türk Eczacıları Birliğinin tır eczanesi oraya gitti, karşılıksız ve daha önce de taahhüt ettikleri şekilde, çok iyi, yüz akı bir hizmet verdiler. Sonra, yavaş yavaş eczaneler açıldı, tır eczane oradan kalktı, hayat olağanlaşmaya başladığı noktada şunu gördük: Biz orayı afet bölgesi ilan etmediğimiz için depremzede vatandaşımızdan çatır çatır katılım payı alıyoruz. Bu, yürekleri yaraladı çünkü herkes çadırda, hava soğuk, çocuklar ateşli ama hastaya gidiyoruz, o şimdi birazdan konuşacağımız beş çeşit katılım payının her birini talep ediyoruz. Sonra bir açıklama geldi, sorun çözülmüştü, artık o bölgede katılım payı alınmıyordu. Başta ben de böyle biliyordum ama geçmiş görevden gelen bir hastalıkla, şunun mevzuat düzenlemesini bir göreyim dedim. Alt komisyonda Sayın Başkan Yardımcıma ısrarla sordum, gelen cevap şudur: Sayın milletvekilleri, sanmayınız ki Van'daki depremzededen ilaç katılım payları alınmamaktadır. Sadece ocak ayına kadar ötelenmekte, depremzedelerin hesaplarına borç kaydedilmektedir. İşte Komisyon, İşte Komisyon, işte yüzleri; çıksınlar, "Ötelemiyoruz." desinler. (CHP sıralarından alkışlar)

Şimdi size bir şey söyleyeyim: Parlamenter demokrasi açısından bu gece de bir sınav, her gün sınav. Biz gittik, o Komisyonda şunu önerdik: Bir madde getiriyorsunuz. Deprem olmuş, deprem sonucunda -hepimiz çok üzülüyoruz- pek çok vatandaşımızın uzuvları kopmuş, ortez ve protez ihtiyacı var. Maalesef, bu kanun der ki: "Birinin kopan bir organı yerine bir protez yapılsa da katılım payını hasta öder." Van'daki depremzedede bu sorunu çözmek için bir düzenleme var bu kanunda, diyorlar ki: "Depremde bir uzvu kopmuş olan vatandaşa?" Sayısını sorduk, net söyleyemediler ama 100'den çok, binden az; bunu size söyleyeyim. Çünkü öyle bir izlenim aldık, SGK'dan bu tip bir veri geldi. "?bu vatandaşların ortez, protezinden katılım payı alınmasın."

Yahu, normalde görülmez, bu işler biraz da algıda seçiciliktir. O yüzden, bizim grubumuz o Komisyona bir sağlıkçı milletvekiliyle destek veriyor ilgili şey olduğunda. Dedim ki: "Bir uzvu kopmuş olan bir vatandaş, ondan hemen sonra, protez aşamasından önce, protez aşamasında ve sonra enfeksiyon gelişmemesi için çok sayıda antibiyotik kullanır, çok sayıda ağrı kesiciye uzun yıllar ihtiyaç duyar. Şimşek çakar, onun orası ağrır; biliriz biz bunu. Bir virgül koyalım, oraya `ilaçları' ibaresini de ekleyelim." İlk önce Sayın Bakan -Sağlık Bakanı vardı orada- döndü kuruma baktı. Kurum "Bir düşünelim." kem küm dedi. Maliye Bakanlığının temsilcisi "Ek yük getirir efendim." dedi. "Sayın Bakan katılıyor mu?", "Katılamıyoruz efendim." "Komisyon katılıyor mu?", "Katılamıyoruz efendim." "Reddedildi." "Yahu, nasıl reddedersiniz!" "E, redaksiyon yetkisi verin, oraya bir `ilaç' ekleriz." Verdik yetkiyi Komisyon Başkanına, bugün gelen metinde "ilaç" maddesi yine yok.

Şimdi eğer biz "indir-kaldır parlamentosu" değilsek, burası hakikaten bu vatandaşların derdiyle dertlenen, çözüm arayan bir yerse hodri meydan, yazın iki satır bir önerge; sadece ortez, protezi kopmuş olan vatandaşların ilaçlarına da katılım payı muafiyeti getirin. İşte kurum burada, söylesin bunun getireceği ek maliyeti. (CHP sıralarından alkışlar) Ben de size bu gece yaptığım bütün eleştirileri geri alayım. Hadi bakalım, "indir-kaldır parlamentosu" muyuz? Bakanlık katılıyor mu? Komisyon katılıyor mu?

FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Öyle konuşamazsın! Meclise hakaret ediyorsun!

BÜLENT TEZCAN (Aydın) - Ya niye itiraz ediyorsunuz? Ne güzel bir şey anlatıyor, bir dinleyin ya!

ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) - Biz alt komisyonda uğraştık, olmadı; üst komisyonda uğraştık, olmadı. Şimdi, vicdanlarınız elveriyorsa, eğer bunu yapabilecekseniz, bunu yaparsanız biz çok memnun oluruz ve hep beraber de bu Van'da ilan edilmeyen afet yüzünden ortaya çıkan sıkıntıyı çözeriz.

Bakın sayın milletvekilleri, ben Manisalıyım, Manisa'da bir laf var. Bir niyetinizi ortaya koyarsınız "Şuraya gideceğim inşallah." diye, derler ki: "Sağlıkla git, sağlıkla dön." Şunda bir şüphe yok: Her zaman söylüyorsunuz, siz iktidara sağlıkla geldiniz, inşallah da bu iktidardan sağlıkla gideceksiniz. (CHP sıralarından alkışlar)

BÜLENT TURAN (İstanbul) - Bravo! Bravo! Sağlıkla gideceğiz.

OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) - Sağlıkla yolumuza devam edeceğiz.

ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) - Bunu iki yönlü bir temenni olarak düşünün. Sağlık politikalarınızda girdiğiniz bu ters şerit sizi adım adım iktidarınızın sonuna getirecek ama -niyetimiz de odur- en tepesinden en aşağısına kadar bütün teşkilatınızı sineyi millete sağlıklı bir şekilde uğurlayacağız inşallah bu sağlık politikalarına yaptığınızla.

Temel kanun maddesi çok sayıda maddeden oluşan bir kanunken ve bu kanun -aslında hepimiz biliyoruz, burada birbirimizi kandırmayalım- temel kanun şeklinde olmayacakken bunu temel kanun olarak getirdiniz. Bu kanun hangi temelde birleşiyor diye bakarsanız, vicdan ve gönül gözü kapanmış bir iktidarın, vatandaşına eziyet ve zulmetmeye kararlı bir iktidarın, vatandaşın haklarını kısıtlamada?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Özel.

ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) - ?yargı yolunu kapatmada, elini vatandaşın cebine atma temelinde birleşmiş bir temel kanun olduğunu yüce Parlamentonun bilgilerine arz ediyorum.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Özel.