| Konu: | TÜRKİYE CUMHURİYETİ EMEKLİ SANDIĞI KANUNU İLE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 45 |
| Tarih: | 22.12.2011 |
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) - Teşekkür ediyorum.
Şimdi, doğum borçlanmasıyla ilgili gerek tarım BAĞ-KUR'lularının gerekse esnafların prim ödemelerinde bir engel yok.
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) - İşi bırakmak durumunda kaldıklarını düşünelim Sayın Bakan.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) - Müsaade eder misiniz.
Ama mükelleflikleri devam ediyor. Bakın "BAĞ-KUR'lu" diyorsunuz, bunlar mükellef ve bunların prim ödemesine bir engel yok ama SSK'lı böyle değil. Sigortalı işini bırakmak durumundadır. Onun için, bu konudaki düzenleme bu konular esas alınarak yapılmıştır.
Diğer konu ise: Bu katılım paylarını almayacağımızı söyledim. Tekrar ifade ediyorum. Ama az önce cevaplandıramadığım bir iki husus daha var.
Bu tasarıda cezaların artırılmasına ilişkin bir hükmün olduğu burada ifade edildi. Kesinlikle böyle bir şeyin olmadığını burada belirtiyorum. Aksine, daha önce kesinleşmiş ve kesilmesi öngörülen cezaların dörtte 1 oranında da düşürüldüğünü belirtmek istiyorum.
Bir diğer konu: Arkadaşlar, 5510 sayılı Yasa'nın 64'üncü maddesinde Kurumun karşılamayacağı sağlık hizmetleri var, bunlar estetik amaçlı operasyonlar, Sağlık Bakanlığının ruhsatlandırmadığı tedaviler ve yabancı uyruklu bir insan düşününüz, kronik bir hastalığı var, Türkiye'ye geldikten yani GSS'li, genel sağlık sigortası kapsamına alınmadan önce kronik bir hastalığı var. O hastalık tedavisi için buraya gelen ve burada GSS'li olan yabancı uyruklularla ilgili sağlık harcamalarını Kurum karşılamıyor. Şimdi, bu konu bu kadar açık iken mahkeme, Danıştay bir karar veriyor, diyor ki: "Her şeyi karşılayın. Neden böyle bir istisna getiriyorsunuz? Bunların tümünü karşılamanız gerekir size gelen talepler çerçevesinde." İşte burada, az önce bahsettiğim, Kurumun yetki alması zarureti doğdu mahkeme kararından dolayı ve Kurum yetkiyi aldı ve tıbbi gereklilik çerçevesinde bu ödemeleri ne şekilde yapacağı konusunu yine bilimin öncülüğünde gerçekleştirmektedir. Bunu da bu vesileyle ilave etmiş oluyorum.
Sayın Başkanım, çok teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Sayın Özel, buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sayın Bakanım, biraz önce altını çizdiğiniz gibi, bizler yeni dönem milletvekilleriyiz. Şimdi şöyle bir konuyu sizin tecrübenize dayanarak aydınlatmanızı hepimizi rica edeceğim: Komisyonda siz yoktunuz, yerinize elbette bir bakan vekâlet edebiliyor, yerinize Sağlık Bakanı vekâlet etti ama Sağlık Bakanı Kurumunuzun aynı zamanda hizmet satın aldığı hastanelerden sorumlu. Örneğin, yeşil kartlıların sevkiyle ilgili madde geldiğinde, biz, yeşil kartlıların diğer SGK'lılar gibi serbestçe hastanelere gitmesini söylediğimizde, Sağlık Bakanı oradan "Bu öneriye katılmıyoruz." dedi. Bu şöyle bir sonuç doğuruyordu: Örneğin, pek çok diyaliz hastası, pek çok kronik hasta sadece Sağlık Bakanlığı hastanelerinin portföyünde kalmaya devam ederdi, herhangi bir konuda, karar verici, kendisiyle ilgili bir mesele olduğunda bu görevden affını ister, Sağlık Bakanı, kendi, sizinle karşılıklı alışveriş içinde olan bir kurumla ilgili maddeler görüşülürken, tam da kendi hastanelerini ilgilendirirken vekâlet etmesi Parlamento hukuku açısından rastlanan ve kabul gören bir durum mudur? Bu konuyu aydınlatabilir misiniz?
BAŞKAN - Sayın Bakan, buyurun.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) - Şimdi, son derece isabetli bir karar olduğu inancındayım çünkü bu, Komisyon üyelerine saygının gereğidir. Konuya en yakın olan bir bakanın vekâlet etmesi doğrudur, buna mümkün mertebe hükûmetler riayet ederler ama bazen de konunun uzağında olan bakanların görev aldığı dönemler de olur ama bunu hiçbir hükûmet de istemez. Biz de böyle önemli bir görüşme yapılırken -ben Adıyaman, Urfa'daki programın uzaması dolayısıyla katılamadığım için- Sağlık Bakanımızdan rica ettik ve bütün bu değerlendirmeler, Bakanın fikri değil, tekrar ediyorum, müşterek fikrimizin oraya yansımasıdır yani birlikte maddeler üzerinde yaptığımız değerlendirmenin yansımasıdır. Kaldı ki yeşil kartlılarla ilgili yaptığımız bu düzenleme, aynen, mevcut şu andaki yasadan 5510'a alınmasıdır. Nedir bu? Yeşil kartlılar, özel hastanelere ve üniversite hastanelerine sevkle gidebiliyorlar, şu andaki uygulama bu, 1/1/2012'den itibaren de aynen bu devam edecek. Ayrıca, acil hâllerde hiçbir hastane farkı gözetmeksizin kimliği, kişiliği, konumu dikkate alınmadan bütün hastanelere gidebiliyor. Yeşil kartlılar da öyle, özel hastaneye de fakülteye de gidebilir acil hâllerde. Diğer zamanlarda, normal dönemlerde ise sevkle ancak gitme imkânı var.
Peki, bu ileride nasıl iyileştirilebilir? Bu konuda çalışmamız var. Şu şekilde çalışmamız: Yeşil kartlılarla ilgili gelir testi tamamlandıktan sonra oluşacak olan net bir tablo çıkacak karşımıza. Bu konuyla ilgili çok söylentiler var. Gelir testi uygulaması son derece önem arz ediyor. Çıkan o tabloya göre, Sosyal Güvenlik Kurumunun konumu ortadadır, amacı 74 milyonu da memnun etmektir sağlık açısından. Bu çerçevede yeni süreç içerisinde değerlendirmelerimizin olacağının bilinmesini istiyorum ama bugün yeşil kartlıların aleyhine gelişecek en ufak bir durum söz konusu değildir. Bugün nasıl yararlanıyorlarsa sağlık hizmetlerinden, genel sağlık sigortası kapsamına yani sosyal güvenlik sistemi içine girmeleriyle de en ufak bir kayıplarının söz konusu olmadığını belirtiyorum.
Teşekkür ederim.